albumler

çift yaratılır insan, çift yaratılmamalıydı insan

albumler

unutkanım. dağınığım. kimine göre edepsizim. bazen çocuğum. bazen yetmiş üç yaşındayım. bazen babamım. bazen annem. kimi zaman hiçim. bazenleri çok duygusalım. bazenleri gaddarım. biraz küfürbazım. çoğunlukla siyahım. arada gergin birisiyim. ya da umursamaz. ama artık ben, ben değilim. veya hiç ben olmadım.

albumler

anlat bana her şeyini. 
          acılarını, sevinçlerini 
          ve içinde kalan her şeyi. 
          istersen önce,
          acılarından bahset bana.
          bahset ki ortağın olayım bir dost gibi.
          belki nasıl davranman gerektiğini söylerim,
          belki de ağlarız birlikte.
          sessiz ve derinden.
          belki de sana sarılırım,
          kelimelerin bittiği, tükendiği yerde.
          tıpkı bir sevgili gibi,
          uzanırım koynuna.
          sıcaklığımla eritirim dertlerini.
          istersen sevinçlerini bahset bana.
          anlat ki anlayayım acıların seni yıkamadığını,
          nasıl direndiğini, nasıl yok ettiğini. 
          bahset ki, 
          birlikte analım tüm anıları.
          yeter ki anlat bana her şeyini.
          anlat ki.. anlayayım içinde ki beni.
          anlayayım ki.. anlatayım seni nasıl sevdiğimi.

albumler

sen eskiden hep oradaydın. sinirliydin, sakindin,
          mutluydun, ağlıyordun, yağmurluydun, bulutluydun.
          sen bütün hallerinle oradaydın. ben elimi attığımda
          bulurdum, arkamı dönsem bile sırtın sırtıma değerdi. hissetmek de aslında görmekti. her şeyi anlatırdım, her şeyi anlatırdın. bilirdik aynı hikayedeydik. aynı yoldan aynı eve giderdik. geç mi kalmışsın, gelirken lütfen biraz zaman al. gözümü sana açardım, buradaymışsın bak gitmiş olsun diye korkardım. sen kötü rüya görüp uyanınca bana sarılırdın, buradaymışım bak. plansızlıklarımız en güzel düzenimizdi. canımız bugün ne istemiş, hadi şarap içelim ama kaşar peynirleri sen kes. film izleyelim ama sen hepsini izlemişsin, olsun tekrar izle. şunu yapalım, buraya gidelim ama kolundan çıkmayayım ben kaybolurmuşum çünkü. ben kaybolurmuşum, ben kayboldum. sen eskiden hep oradaydın. sen şuan kimin orasındasın.

albumler

değişmeyen, evrilmeyen, her zaman sabit kalan, bir köşede yaralı kediler gibi kendi kendini iyileştiren, ağlasa da yalnız mutlu olsada yapayalnız. hiç gerçekten sevildiğini hissetmeyen, o kişi tamamen benim. bozuk saat kadar sabitim. bazen seni sevmek kadar sabitim. bazen sana kırgınlığım kadar sabitim. vazgeçişlerim kadar, kalbim kadar, hayal kırıklığım kadar, en az sen kadar sabitim. bir milim yerimden oynamıyorum. yenilik nedir bilmiyorum. uzun süredir terk etmek nedir bilmiyorum. kahroluyorum, mahvoluyorum ama bir milim ilerlemiyorum. ara ara canımı taşıyan bardağı deviriyorlar, tuz buz, sadece bakıyorum. hareket et, hareket et durma. terk et, yeniden doğ ya da en afillisinden bir sefer ama gerçekten geber, ölüp ölüp dirilme gerçekten öl, gömdür kendini ya da tokat patlat, kendine de vurmak dahil, ağla. bir şey yap. bir şey yap artık denmesini bekliyorum. çünkü kendi kendime bunu hiç akıl edemiyorum. sabitim. sanki çivilendim. o kadar köklüyüm. bazı şeyler geçmiyor. upuzun bir nehir gibi, su gibi damarlarımda kırgınlık akıyor. sana, bana. seni sevişime, senin beni sevmeyişine, ilerleyemiyor oluşuma, geçemeyişime, kalamayayışıma ama elbet bir gün geçecek oluşuma. iç içe geçen parmaklar gibi, birbirimizden geçecek oluşumuza, beni senden geçecek duruma getirecek olan her şeye. sana. çok kırgınım. yalanlara, en çok onlara kırgınım. beni sevmeyişine kırgınım.

albumler

kırgınlıklar var içimde bayım. siz bilemezsiniz bunu. kâbuslardan uyandım. ellerim üşüyordu. tozpembe düşlerimi siyaha boyadılar. ben, toparlayamadım ondan sonra.. bilir misiniz, ben en çok papatyayı severim. onu da söküp alıyorlar. bu insanlar çok acımasız bayım. narin kalpleri titrek eller koruyamaz, ben koruyamadım. sahi, benim kalbimde bir kış gecesi saklı bayım. o soğuğa rağmen, karlı yollardan dans ederek geçiyorum. dedim ya, üşüyorum. insanlar birbirlerini, ben ise kendimi sarıyorum. mesela, dün gece bir ağlama krizinden sonra kendime sarılıp saçlarımı okşadım. bir hayli yorgunum artık. bir cam kırığı var şimdi elimde. bir süredir bakışıyoruz. bu sefer kendi ellerimin değil, onun tenimi okşamasını istiyorum. ben, sanırım sandığımdan da yorgunum. intihar eden insanlara hep yakınlık beslemişimdir. onlar bedenlerini öldürdüler, ben ise ruhumu. defalarca yemin etmeme rağmen, hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. gözyaşlarımı kendim siliyorum. güçlü kızlar gibi, değil mi bayım?

albumler

Anılara sığındın, milyonlarca kez hatırladın, sonsuz kere ağladın. Anıları sevdin, anıları kokladın, onları öptün. Kokuları unuttun, sesleri unuttun, fotoğraflardan yoruldun. Çok dinledin, dinlediklerine ağladın, ağladıklarına kızdın. Kızınca bağırdın, bağırırken sesini beğenmediğinden midir nedir, konuşmak istemedin sonra. Baktın, umutlandın, dayanamadın ama eve gidince yine ağladın. Öğrendin, gördün, geçirdin, kaçırdın, kaçındın, tekrardan yapmadın. Tekrardan kanmadın. Tekrardan kanamadın, hâlâ dirisin. Dinlemedin, okumadın, İzlemedin. Fotoğrafları sevmedin, anıları unuttun. Anıları unutunca korktun. Hatırlayamadığın şeyleri özledin. Kokuları, sesleri, mimikleri, jestleri, ellerini unuttun. Kirpiklerini ve göz kapaklarını akıttın önce. Saçları silindi. Sözleri gitti. Elleri yok. Soyutladın, soyutlandın, soyutlattın kendini. Geçti mi? Geçmedi. Geçer dediler, onlarınki gecmiş, hepsi geçer. Tarihleri unuttun, saatlerden bihabersin, şarkıların yok oldu. Omuzlar yok. Hava sisliydi, o yoktu. Varmış gibi yaptı. Sonra şarkılar geri geldi, sözleri hiç yoktu. müziğe küstün, edebiyata küstün. Çok ayıp ettin. Birisi gelsin de sana sevdirsin diye bekliyorsun. Çok beklersin..