Kafes

"Bedenine hizmet eden kimse özgür değildir."

Kafes.

Sizce ne demek?

Aylardır anlamını çözemediğim bu kelimeyi tozlu ansiklopediler içinde uzun süre araştırdım. En sonunda bitmeyen o derin sonsuzluğun ardında, baktığım her yıpranmış sayfa beni tek ve keskin olan bir sonuca ulaştırdı.

Kafes vahşi hayvanlar için demir çubuklarla yapılmış taşınabilir bölmeydi.

Peki bu doğru muydu?

Kafes vahşi hayvanlar için yapılmış bir yer miydi?

Bence değildi. Zihnimde yaşadığım tüm olayları düşündükçe bunun doğru olmadığını inanıyordum. Kafes'in anlamı çok daha farklıydı çünkü kafes hayvanlar için yapılmamıştı. İnsanlar bunu yanlış tanımlamıştı ama ben gerçekliğe yavaş yavaş kavuşuyordum.

Kafes insanlar için yapılmıştı.

Dünya'da olmaması gereken kişiler için. Hayatta tanımamanız gereken vahşiler için.

Kafes tehlikeliydi.

Ve ben kendimi kafesin tam ortasında bulmuştum.

Bir oyun.

Kazanan kimse yok.

Herkes yanında mezara götüreceği insanı seçiyor.

Peki ya bu oyunun kuralları değişirse?

Ya birbirinden nefret eden iki insan şehveti keşfederse?

İşte o zaman gerçek oyun başlar.

Kafese sıkışmış iki beden işte o zaman gerçek intikam duygusunu keşfeder.

"Kafesin içinde bir oyundayız biz. Acıya dayanabilecek kadar güçlü olabilirim ama bu benim hak ettiğim anlamına gelmez Ares."