İpek Böceğim (BİTTİ)
By mira_yelkenci
4.9M
283K
Dişlerini sıkarak, ürkek bir şekilde salona girmişti. Genç adam, köşedeki masanın önünde dışarıyı seyrediyordu. Kızın gelişini fark etmesine rağmen, bir müddet dönmemiş, onu öylece bekletmişti. En sonunda döndüğünde, yüzünde sert bir ifade vardı.
"Evet, düşündünüz mü İpek Hanım?"
Sesi de bakışları gibiydi, tavizsiz... Kız, acıyla yutkundu; kimsesizliğin, güçsüzlüğün ona yaptırdıklarına, kırılan gururuna hayıflandı için için...
"Ben..." dedi sönük, zor duyulan bir sesle. "Özür dilerim."
"Efendim? Duyamadım, ne dedin?"
Adam yürüyerek önüne kadar gelmiş, elleri cebinde heykel gibi dikiliyordu. İpek, başı önüne eğik, ağlamasını zor tutuyordu artık.
Her istediğini elde etmeye alışmış, bunu en doğal hakkı olarak gören bir insan için; yoklukların, fakirliğin olduğu bir dünyayı anlamak zordu. Hele de, çevresindekilere tahakküm etmeye alışmış bir adam için... Hayatında, isteği ve iradesi dışında herhangi bir şeyin olmasına tahammülü bile yoktu, ölüm dışında! İşte, bu nedenden nefret etti karısından; onun bir emrivakiyle hayatına dahil oluşundan... Ama, daha da fazlası, kendisine hissettirdiği duygulardan, çelişkilerden... Zoraki bir şekilde hayatına dahil olan bu kızdan, en kısa sürede kurtulmalıydı. Yaşadığı açmazın öfkesini ondan çıkardı; hakkı olmamasına rağmen...
Hayatı zorluk ve yoksunluklarla geçen birisi için, gurur sahip olunabilecek en lüks şeydi; ancak genç kız, hiçbir şeyi olmasa da, bundan vazgeçecek değildi. Müstebit kocasının dayatmalarına da, kaba davranışlarına da aldırmayacaktı. O, damarlarında akan kanın asaletinden ziyade, içindeki insanın vicdanına, merhametine inanıyordu.
Kader, bu iki insanı, kontrolsüz bir kavşakta karşı karşıya getirmişti. Buradan, ya birbirlerini kırıp dökerek yaralı bir şekilde çıkacaklardı; ya da yan yana, el ele...