MAVİNİN YEŞİLE SEVDASI
  • Reads 269,595
  • Votes 820
  • Parts 19
  • Reads 269,595
  • Votes 820
  • Parts 19
Ongoing, First published Oct 29, 2023
2 new parts
Askeri kurgudur. 
"O maviydi, ben yeşil; tıpkı bir Karadeniz gibi. Birbirinden ayrılmaz, ayrılması düşünülemez, öylesine birlikte, öylesine içten. Biz birbirimize aitiz Karadeniz, bunu sana kanıtlayacağım."

Eczacılık fakültesinden yeni mezun olan Doğa Tanrıkulu, beş yıl önce itiraf ettiği ama karşılık bulamadığı aşkından bir türlü vazgeçememiştir. Bu beş yılda O'nu görmeyi sonuna kadar reddetmiş, ondan haber bile almamış, üstüne başka birini sevmeye çalışmış ama başarısız olmuştur. Üniversitenin son gününde katıldığı partide olan bir olaydan sonra karakolluk olunca, abisini aramak zorunda kalmıştır. Abisiyle birlikte gelen O'nu, yıllar sonra ilk defa görmüştür. İşin kötü yanı, artık sürekli onu görmek zorunda kalacaktır çünkü hem ailesiyle annesi aynı mahallede oturuyorlardır ve Doğa'nın kalmak zorunda olduğu evde, O'da kalıyordur. Aşkına hep sahip çıkan Doğa, bu süreçte onu unutup unutmadığını, onu aşıp aşamadığını anlayacaktır. 

Yüzbaşı Atlas Karadeniz, beş yıl önce hayatındaki büyük değişikliklerin yanına, bir de ufak bir kız çocuğu eklenmiştir. Sürekli görevlere çıkan Atlas'ın görevlerinden başka düşünmek istediği bir şey yoktur ama o kız çocuğuna karşı bir şey hissedip hissetmediğini, şu an anlamak üzeredir. Belki de her şey için artık çok geçtir.
All Rights Reserved
Sign up to add MAVİNİN YEŞİLE SEVDASI to your library and receive updates
or
#10operasyon
Content Guidelines
You may also like
YARALASAR(Kitap Oldu) by Maral_Atmc6
55 parts Ongoing
"Soyun!" "Ne?" Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster." Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı. "Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum. Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı. "Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı. İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum. Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı. "Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu. Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk. "Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz." Burada neler olduğunu anlamıyorum. Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim." Burada gözlük takan sadece bendim.
BAHARIN RENGARENK GÜLLERİ  by MoonnRoosee
45 parts Ongoing
Mimarlık son sınıf öğrencisi olan Feride Erva Önay, okulunun bitmesine günler kala hayatının son derece yolunda olduğunu düşünmektedir. Artık sorumluluğunu zevkle kabul edeceği bir döneme geçmesine az kalmıştır ve çok sevdiği mesleğini yapmak için iş arayışında olmasına çok yakındır. Geçmişte yaşadıklarını geride bıraktığını ve eski sessiz Feride olmadığını onu tanıyan herkes söyleyebilirdi fakat Feride'nin yıllarca unutamadığı aşkını kimse bilmemektedir. Karşı dairede oturan ailenin kızı ve sekiz yıldır en iyi arkadaşı olan Melis, Rusya'da mimarlık okuyan ve yıllardır orada çalışan ağabeyinin döneceğini söylerken Feride'nin içindeki karmaşadan habersizdir. Peki Feride Erva, anılarıyla birlikte geçmişte bıraktığını düşündüğü adamı sekiz yıl sonra yeniden görmeye hazır mıydı? Kış uykusuna dalan duygularının baharda dönecek olan adam için uyanma vakti gelmiş miydi? Ve en önemlisi Feride Erva bunu artık en yakın arkadaşından nasıl gizleyecekti? ^^^^ Melis Kaya hayatının aşkını hep sıra dışı bir tanışma hikayesiyle bulacağına inanmaktadır. Yıllar süren arayışları ve hayal kırıklıkları ardı ardına devam ederken kendisini birdenbire polis baskınının ortasında bulur. Renkli karakteriyle en yakın arkadaşı Feride Erva'dan tamamen farklı olan Melis'in hikayesi de Baharın Rengarenk Gülleri'nin içinde okuyucularını farklı bir serüvene sürüklüyor. ^^^^ Y. T. 24.03.2020 - F. T. 02.04.2021
You may also like
Slide 1 of 10
ALARÇİN-1 cover
BERDEL cover
707. UÇUŞ cover
GURUR cover
Mafya'ya Mahkum +18  (BxB) cover
YARALASAR(Kitap Oldu) cover
SARRAF cover
Sana Teslim Oluyorum (Umut Serisi 7) cover
BAHARIN RENGARENK GÜLLERİ  cover
HEMDEM cover

ALARÇİN-1

6 parts Complete

"İnsanların kişilikleri isimlerinin anlamlarıyla ilişkilidir," dediğinde kısa bir an ne demek istediğini algılayamamıştım ama saniyeler sonra devam etti. "Güzelliğini güneşin kızıllığından alan." "Çoğu kaynakta güneş yerine ateş yazıyor. Ulaşılması imkânsız olan güneşin aksine harlanıp sönebilen ateş sanırım benim kişiliğime daha çok uyuyor." Çok çabuk harlanır, saniyeler içinde de sönerdim. Eğer kişiliğim ile ismimin bir bağlantısı varsa, ateş büyük bir etkendi. "Ateş güneşin sıcağından doğar. Mantık çerçevesinde baktığımız-da iki anlamda birbirine çıkıyor ama ben sana güneşi daha çok yakıştırıyorum." Bunu normal bir zamanda söylemiş olsaydı, sana ne benim ismimin anlamından, diye düşünürdüm ama boynumdaki kolyenin varlığı açıktaki tenimi yakıyordu ve ben düşünme yetimi dakikalar önce kaybetmiştim. Karşı çıkamıyor, tersleyemiyordum. Sanki ben, ben değildim. Kolyeyi takmakta hata etmiştim. Elimde hiçbir şey yokken, geçmişe dönemezdim. Göğsümde büyük bir ağırlık, ağırlığın üzerinde kolye vardı ve beni yavaşça aşağı çekiyordu. Ben kendi kendini yakan bir ateşten fazlası değildim, güneşle yakından uzaktan alakam yoktu. "Gözlerine," dedi ateşe çalan gözleri, ela gözlerimden öteye kaymazken. "Hüzün yakışmıyor."