İnsan birçok hislerce gelir dünyaya... Görür , duyar , ağlar , güler , bağırır... İnsan gördüklerini gözlemler , duyduklarını yorumlar . Zoruna gidenlere ve pişmanlıklarına ağlar. Gülümseme konusunda sıkıntı yaşasa da güler. Bağırır istemsizce... Hissedilen her şey kendi alanında önemlidir. İnsan her hissi tüm iliklerince hisseder. Vurulur . Kırılır. Parçalanır. Ve böyle yaşayışlarda uzaklaşılır her şeyden. Ama as olan ; kırgınlığı yaşarken de düşünmektir. İnsanız sonuçta. Belki alındın saçmalıklara. Belki kırması gerekiyordur karşısındakinin ortama hakim olan hissiyatın anlaşılması için. Biraz anlamaya çalış. Kırmamaya çalış insanları. İstemeyerek yapılan her hatanın sonu pişmanlıktır. Kırdığının farkına var. Bilemesen de hisset. Bile isteye yaptıklarınsa ya farkına vardırtmak ya da kötülük içindir. Bu senin hem hatana hem yüreğine aittir. Parçaladığın ve parçalandığın yerden kendini törpüleyebiliyorsan değişiyorsundur bunu unutma.. İnsanın konuşmaları sadece kırdığı veya kırıldığını söylemekten ibaret olmamalı. Her koşulda açık sözlü olmalı. İnsanın kendisine bile yalan söyleyebildiği şu zamanda doğruluktan yana olman, önemli olan. Dürüst ol ve korkma. Bırak kırılsın çevrendekiler küssün alınsın. Her şey gibi söylemenin de yeri ve zamanı vardır. Kolla zamanı. Dök tüm olanları. Yarın nefret etmesinden iyidir. Dürüstlüğün ağırlığında gidecekse çeksin gitsin zaten..