"lavin olmuyor şu siktiğimin hayatı bir adım bile yürümüyor sensiz nefes alamıyorum ben her gün, her sabah, her akşam, zamansız bir şekilde ölüyorum. Kendimden nefret ediyorum beni affet demiyorum ama gitme lavin yalvarıyorum sana " Ateşin sessiz fısıltıları ruhumu delip kalbime ulaşıyordu. Başını eğmiş ayaklarıma kapanmış göz yaşları için de onca insan arasın da yalvarıyordu. Karşımda aciz bir şekilde duran bir adam vardı. Hayatımı alt üst eden beni her sözüyle kandıran bir adam. Onu affetsem kendimi mahfederim. Ağlayan gözlerle ona bakıp " hayatımı mahfeden bir adama karşı kaç defa yenildim ruhumu öldüren adamdan kaç defa medet umdum her şeyim olan adama kaç defa boynu bükük bir şekilde yalvardım ben" boğazım yırtılırcasına dudaklarımdan firar etti bu sözler. Haklıydım sonuna kadar. "Affetmek yok bağışlamak yok zayıf olmak yok bunları bana sen öğrettin ateş" dedim sırıtarak. Ona karşı yenilmicektim artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı artık bozuk saat çalışmayacaktı...