Gökyüzünden düşen bir yağmur damlası, mürekkepi dağıttı. Harfler bir birine girdi, silikleşti. Korku ilk defa bu kadar kendini belli ederken kan kokusu daha çok hissedilir oldu ve ilk defa kan midemi bulandırdı. Bir ceset görmek değildi korkum, belki de hayatımın en acı döneminde karşıma çıkan ergenliğimin ortalarında amansızca kalbimi çarpıtan bir gülüştü. Șimdi o gülüşün sahibini boş bakışlarla, bir daha gülmeyeceğini bilerek görmek çok zordu. Tanrım ne zoru, adeta işkenceydi. O baharımdı, onun gitmesi demek çiçeklerin solması demekti. O hep yorgundu, yorgunluğunu mu dindirmeye çalışıyordu bu yüzden mi uyumak istemişti. Sonsuza kadar. "Yaşıyor olsun, yalvarırım yaşıyor olsun. Geçmişten birini daha kaybedecek gücüm kalmadı." Buz kesmiş ellerimin altında hissettiğim ufak hareketlenme farkında olmadan tuttuğum nefesimi rahatca bırakmama sebep oldu. "Bir kez daha hayatımın ellerimden kayıp gitmesine izin vermeyeceğim."