İlk cinayetimi Karakoza'nın sokaklarında işledim, diğer birçok fedai gibi. Ölümü, öldürmeyi, yakmayı, yıkmayı biz bu şehirde öğrendik. Sonra bu şehrin bizi dönüştürdüğü şeyi görünce kaçmak için fırsat kolladık. Fakat şimdi geri döndük. Eskiden, vurmamızı istedikleri hedeflere çevirirdik namluyu, ancak şimdi bize vur emri verenlere nişan alıyoruz. Ben Feza, bir şeyler biliyorum. Kazançlarımın kayıplarıma bağlandığı ve madalyonun her iki yüzüne de tanıklık yapan bir şehir... Zehri tadanı, en az tattıran kadar zehirleyen bir zehir... Ve bu şehrin güzüne karşı tebessümü sımsıcak bir palto gibi sarmalayan bir adam, Hamza... Benim tüm hikâyem bu. Ancak bu şehirde daha fazlası var.