21.Yüzyıl Prensesi ( Devam ediyor)
3 parts Ongoing "Bırak beni!" diye hırladı Asya, nefesi hızlanırken.
Adam, sıkıca kavradığı bedeni az da olsa gevşetip başını eğdi ve kokusunu içine çekti. Ormanın, toprak ve kan kokusunun arasından sıyrılıp gelen o baş döndürücü koku... Bir anlığına, çok kısa bir anlığına nefesi kesildi. Ama Asya, kalbindeki öfkenin kırık cam parçaları gibi ruhuna battığını hissettiğinde, büyü bozuldu.
"Gidemezsin. Boşuna çırpınma."
Adamın sesi, yorgun ama kesin bir kararlılıkla yankılandı. Kollarındaki kadının inadı, hayatında karşılaştığı en büyük savaşlardan daha zorluydu. O, demirden bir kılıç gibi eğilip bükülmeyi reddeden bir kadındı.
Asya, gözlerinde şimşekler çakarak bağırdı.
"Buradan gitmek zorundayım! Duydun mu? Ben buraya ait değilim!"
Adam gözlerini kapattı. Birkaç saniye... Sanki öfkesini dizginlemeye çalışıyordu. Bu topraklarda bir kadının böyle bağırması? Bu, neredeyse imkansızdı. Ama işte buradaydı, karşısında... Ateşten yaratılmış gibi gözlerinin içine bakıyordu.
Gözlerini açtığında, içinde fırtınalar koptuğunu anlamak mümkündü. Başını eğdi, Asya'nın ince boynuna dudaklarını değdirmeden önce, derin bir nefes aldı.
"Hangi çağdan geldiğin umurumda değil, Asia."
Sesindeki vahşi sahipleniş, Asya'nın kalbine ince bir korku gibi işledi.
"Seni bulduğum an buraya ait oldun."
Asya'nın vücudu anlık bir duraksamayla hareketsiz kaldı. Nefesi kesilmişti.
"Anlamıyorsun..." diye fısıldadı, sesi ince bir ipliğe dönüşürken. "Gitmem gerek... Ailem... Tüm hayatım orada."
Adam, gözlerinde karanlık bir zaferle başını kaldırdı.
"Artık ailende benim, tüm hayatında."
Parmakları, Asya'nın titreyen çenesini yakaladı. Yüzünü kendine çevirirken, sesi bir mühür gibi üzerine kapandı.
"Sen artık bana aitsin."