Ay Tutulması (Raflarda)
  • Reads 54,548
  • Votes 832
  • Parts 5
  • Wattys winner
  • Reads 54,548
  • Votes 832
  • Parts 5
  • Wattys winner
Complete, First published Oct 25, 2017
Arka Kapak :

Işığın Tanrısı Ivae tarafından anıları, kimlikleri ve güçleri ellerinden alınıp sürgün edilmiş üç ilahi varlık; Ay, Güneş ve Yol Yıldızı; Velariana, Ellarian ve İzar. Sona varan başlangıçlarda gök hükmünü verdi. Ivae'nin sesindeki sitem tüm canlıların kulağında yankılandı.

"İnsanoğlu zayıf ve güvenilmez olsa da sizin onlarla daha fazla oynamanıza göz yummayacağım!"

Çölün acımasız koşullarında yaşam mücadelesi veren bir halk, bulutların üstünde kurdukları şehirlerinden her şeye hükmeden Amarthlılar ve onlar adına savaşan, göklerin hâkimi Pençekanat ve Kurtkanat Binicileri. Yaşamınız boyunca inandığınız ne varsa koca bir aldatmacadan ibaret olduğunu öğrenseniz, tüm yanlışların içinde kendi yolunuzu bulabilir misiniz? 

Ay Tutulmasında zamanın ötesine taşınmış, yaşamlar boyunca süren ölümsüz bir aşkı; kaybedilmiş gücün geri kazanılmasını ve bir halkın adalet arayışını okuyacaksınız. Cevapların yeni soruları doğurduğu, rotanın hep değiştiği, hızın hiç kesilmediği bir maceraya hazırlanın.
All Rights Reserved
Sign up to add Ay Tutulması (Raflarda) to your library and receive updates
or
#520tanrıça
Content Guidelines
You may also like
KIZIL GECE  by DuruMavii
85 parts Complete
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.
You may also like
Slide 1 of 10
KIZIL GECE  cover
Yedi Gün Son Nefes cover
Kartların Oyunu +18 cover
Son Tanık | DEVAM EDİYOR cover
Bir Borcun Bedeli cover
Öğretmenim gxg cover
Rinosels'in Vârisi cover
Kara Mühür : İblis Mida'nın laneti cover
BİLİMSEL GERÇEKLER cover
FIRTINA ZAMANI  cover

KIZIL GECE

85 parts Complete

Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.