TEĞMENİM

By Alnes1

135K 5.9K 729

Ne olursa olsun yüreğim seninkinin yanında çarpmayacaktı, yüreğim sana çarpmasaydı... Ölüm her zaman ayırır... More

TAYİN
KOMİSER
BASKIN
İNTİKAM
TOPARLANMA
İLK KIVILCIM
ÇAKMAK
HASTANE
GERİ DÖNÜŞ
ÖZÜR
SALDIRI
MİSAFİR
GÖREVE DÖNÜŞ
BAŞKOMİSER
İTİRAF
KURŞUN
ASTSUBAY
BERE
ŞEHİT
ÜSTEĞMEN
İKİLEM
YALAN
AYRILIK
BİTTİ
KAVUŞMA
YARBAY
TUTUKLU
GÖNÜL
PİŞMANLIK
YENİDEN
ARZU
GÜVEN
İKNA
CESARET
HER ŞEY
ANKARA
KAYSERİ
GEÇMİŞ

YARA

4.2K 202 8
By Alnes1

Neşe dönemezdi. Dönse de elinden bir şey gelmezdi ki! Son hızla koşmaya başladı.

Saatler sonra karakola vardığında şafak yeni yeni söküyordu. Nöbetçilerin şaşkın bakışları arasında nefes nefese binaya girip koğuşun kapısına dayandı.

"Mert Teğmenim!!!"

Kapıya defalarca vurunca kapı birden sertçe açıldı. Mert üzerinde sadece pantolonuyla tek gözü uykuyla kısılmış sersemce kıza bakıyordu.

"Noluyor sabah sabah?"

Neşe nefes nefese aceleyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

"Ç...Çağan komutanım! Çağan!"

Mert askerinin adını duyunca hızla elleriyle yüzünü sıvazladı. Yine ne haltlar yemişti bu herif!

"Çağan ne Neşe Çağan Ne?!"

Sesleri duyan Nur da apar topar odasından çıkmış yanlarına geliyordu. Panikle yerinde duramayan kızı görünce kaşlarını çattı. Neşe dokunsan ağlayacak gibi duruyordu.

"Çağan çakmağını aramaya gitmişti. B..ben de onunla gittim. Çakmağı bulduk. Dönecekken 7 kişilik terörist grubuyla karşılaştık. Telsiz olmayınca yanımızda haber vermek için ben gelmek zorunda kaldım. Çağan peşlerinden gitti komutanım! Tek başına!"

Mert öfkeyle ellerini yüzüne kapadı ve başını geriye attı. Ayağını sertçe yere vurdu. O deliyi eline bir geçirsin boğacaktı!

Nur da gelmiş kızın omuzlarından tutarak sakinleştirmeye çalışıyordu.

"Peki Çağanla nasıl iletişime geçicez telsizi yoksa?"

"Telefonumu ona verdim. Şebekenin çektiği bir yer bulunca bize haber verecek."

Sonra birden susup elini sertçe alnına vurdu.

"Allah kahretsin! Telefonumda şifre vardı telaşla söylemeyi unuttum!"

Nur kızın lafıyla sinirden delirmek üzere olan komutana kısa bir bakış atıp tekrar kıza döndü.

"Sorun yok durmadan ararız. Şebeke çeker çekmez çalar telefon."

Mert Teğmen bu saçmalığa daha fazla dayanamayacaktı. Bu kadınlar iki haftada ömründen ömür yemişlerdi. Üstü başı toz içindeki kızı pışpışlayıp duran komisere bakıp göz devirdi. Arkasını dönüp demir kapıya sertçe vurmaya başladı.

"Tim toplan!!!"

Nur gözlerini adamın çıplak sırtından kaçırarak Neşeyi odaya götürdü. Kızı yatağa oturtup önünde dizlerinin üstüne çöktü ve ellerini kızın dizlerine koydu.

"Neşe...bebeğim bak ne kadar zor bir durum olduğunu biliyorum ama kendini hemen böyle salma. Bir şey olmayacak Çağan'a. Deli falan ama işini bilir Çağan. Şimdi kalk çabuk üstünü değiştir hazırlan. Ben de timi hazırlayım."

Kız başını sallayınca hızla kalkıp koğuşlardan birine girdi.

################################

Nur arkasında tam teçhizat hazırlanmış adamlarıyla çoktan komandolarıyla yola koyulmuş Teğmene seslendi.

"Bekleyin biz de gelicez sizinle!"

Mert başını çevirip onlara doğru gelen polislere ve komisere baktı. Karakolu tamamen savunmasız bırakamazlardı. Ayrıca ne kadar çok adam o kadar vakit kaybı demekti.

"Sadece birkaç adamını al Komiser. Karakola adam lazım!"

Nur başını sallayıp adamlarına döndü ve emirlerini yağdırmaya başladı. Yanında Ali ve Neşeyle koşarak Teğmenin timine katıldı.

Teğmenin yanında adamın geniş adımlarına ayak uydurmaya çalışırken durmadan elindeki telefonla Çağan'ı arayıp duruyordu. Hat bir türlü düşmüyordu!

"Hadii! Hadii! Çal Allahın cezası çal!"

Nur öfkeyle telefonu sıkıp Neşe'ye fırlattı. Bunun çalacağı yoktu! Neşe de birkaç kez deneyip olmayınca boş gözlerle telefona bakarak düşündü. Sonra birden Teğmene döndü.

"Komutanım ben dönerken birkaç el silah sesi duydum. Dönecek vaktim yoktu..."

Mert kaşlarını çatmış kıza bakıyordu. Bu hiç hayra alamet değildi. Silah sesi demek iki taraftan birinin farkedilmesi demekti. Adımlarını daha da hızlandırdı.

"Dua edin fark edilmemiş olsun..."

Koşar adımlarla yaklaşık iki saat bir yolculuğun ardından Neşeyle Çağan'ın ayrıldığı bölgeye varmışlardı. Askerler her tarafı didik didik ederken Halil iki tepenin ilerisinde gördüğü şeyle donakaldı.

"Ko...komutanım! Şuna bir baksanız..."

Adamın birden beyazlayan yüzünü herkes farketmişti. Teğmen arkasında Neşeyle hızla uzmanın yanına koştu. Hemen arkalarından Nur ve Ali yetişmişti. Yerde yüzüstü. yatan asker kamuflajlı bir beden vardı...

Neşe birden elini ağzına kapatıp dizlerinin üstüne düştü. Olamazdı değil mi? Çağan ölmüş olamazdı? O...o deli Çağandı. Kimse onu yere seremezdi...

Tüm tim yine sessizliğe bürünmüş soğuk rüzgarın uğultusundan başka bir şey duyulmuyordu.

Herkesin aksine Mert'in kaşları çatıktı. Birden cesedin üzerine eğildi. Halil hızla öne atıldı.

"Komutanım tuzaklanmış olabilir..."

Mert adamın lafını dinlemeden çoktan cesedi sırt üstü çevirmişti bile. Vücudunda birkaç kurşun girişi olan ceset Çağan değildi. 

Mert yamukça sırıtıp tekrar ayağa kalktı.

"Bu Çağan değil!"

Herkesin yüzüne yayılan rahatlık gözle görülür dereceydi. Neşe ayağa kalkıp sevinçle Nura sarıldığında iki kızın da rahatlamayla gözlerinden yaşlar akıyordu.

Mert kızlara göz ucuyla bakıp time devam işareti verdi. Allah aşkına bunlar her şeye böyle ağlayacaklar mıydı?

Bir süre sonra Nur yanında yürüyen Teğmene döndü.

"Kamuflajın sol omzunda mermi girişi ve kan vardı. Büyük ihtimalle Çağan yaralı."

Komutan kıza bakıp başıyla onayladı. O da farketmişti yırtığı. Belki de düşündüğü kadar dikkatsiz değillerdi. Neşe'ye baktığındaysa kız komiserine nazaran berbat durumdaydı. Yüzünün rengi tamamen gitmiş ve uykusuzluktan gözlerinin altında koyu halkalar oluşmuştu. Bizim deli kedi olalı bir fare tutmuştu demek ki... Sırıtarak hiçbir şey söylemeden tekrar önüne döndü.

Saatlerdir yolda olmalarına rağmen ne Çağan'a ne de terörist grubuna dair bir iz bulmuşlardı. Saat öğleyi geçmek üzereydi ve sınıra çok az kalmıştı. Sınırdan çıkmış olamazdı değil mi?

Bir süre sonra komutayı devralan Halil elini kaldırdı.

"Durun!!"

Yerden aldığı şeyi inceleyip yanına gelen Teğmenin eline verdi. Telefonu bir mermi delip geçmişti.

"Komutanım Neşe'nin telefonu sanırım..."

Yanlarına gelen kız telefonu eline alıp başıyla onaylayınca Mert izleyecekleri yolu çoktan bulmuştu. Sınıra çok yakınlardı bu da Çağan'a çok yakın oldukları anlamına geliyordu. Hızlarını yavaşlatıp tetikte olma zamanıydı. Hızla dönüp time hazır olmalarını emretti.

"Hadi be Çağan hadi be oğlum bi ses ver... sadece ufak bir işaret..."

Hepsi temkinli adımlarla etrafı inceleyerek ilerliyorlardı. Daha birkaç metre sonra Ali bir kayanın üstünde çok da eski olmayan bir kan lekesini farketti. Hemen Teğmene döndü.

"Burda kan izi var. Kim emin değilim ama birisi kesinlikle yaralı."

Teğmen de kan izini kontrol ettikten sonra rotalarını o yöne çevirdi.

Mert'in sabrı artık taşmaya başlamıştı. Bir an önce Çağan'ı bulmaları yada bir haber almaları gerekti. Yoksa sınırdan çıkacaklardı! Sınırdan geçmeleri kesinlikle yasaktı.

Karargâhı arayarak durumu izah edip bölgeye SİHA istedi. Çok geçmeden bölgeye gelen SİHA timin 300 metre ilerisinde 7 kişilik grubu fark etmişti. Grup sınırdan kaçmak üzereydi.

Teğmene gelen haberle Mert timin hızını arttırdı. Sınıra az kala pusudaki iki teröristi ilk farkeden Nur olmuştu.

"Pusu!! Yatın!!"

Bütün tim siper aldığında Mert bir çıkış yolu arıyordu. Şu ikisini hemen halledip Çağan'ın peşinden gitmeleri gerekiyordu. Eğer sınırı geçerse kurtulma şansı yoktu...

Yaklaşık beş dakika çatıştıktan sonra Mert konum almış komiserin yanına gelip kolundan tuttu.

"Bikaç kişi ayrılıp Çağan'ın peşinden gidicez. Yoksa kaçacaklar!"

Nur adamı başıyla onayladığında ikisi bir süre nefes nefese birbirlerine baktılar. Mert kızın kompozitini tuttu.

"Dikkatli olun..."

Nur da adamın koyu gözlerine bakarak tekrar başını salladı. Tam ağzını açacağı sırada Ali kızın yanına yaklaşıp komutana baktı.

"Hallederiz biz."

Mert çenesini sıkarak hızla ayaklandı. Halil ile birlikte dört komandoya seslenip peşinden gelmelerini emretti. Teğmenin planını anlayan Neşe hemen komandoların arasında bitti. Çağan'ı bulması gerekiyordu. Onu kurtaracağına söz vermişti!

"Ben de geliyorum! Çağan'ı orda tek başına bıraktım. Onu sağ salim almadan dönmem!"

Mert kaşlarını çatıp derin bir nefes alsa da bu kızın inadıyla uğraşacak vakti yoktu. Kızı hızla başıyla onaylayıp koşmaya başladılar.

Arkadan gelen silah sesleri kesilmişti. Mert bir süre önce telsizle Nur komiserle haberleşip iyi olduklarını öğrenmişti. Son hız yola devam ederlerken sınıra varmak üzerdeydiler. Yine de hala ses seda yoktu.

Biraz daha ilerledikten sonra telsizin gıcırdamasıyla Çağan'ın sesi duyuldu.

"Ko...ko..mutanım sınırı geçmek üzereler! İkisi geri döndü! Birini de ben indirdim 4 tane kaldı...tek başıma etkisiz hale getirebilirim!"

Herkes şaşkınlıkla telsize bakarken Mert telsizi avucuna alıp düğmeye bastı. 

"Hayır! Sakın Çağan! Tek başına bir delilik yapma! Az kaldı yetişeceğiz! Sen iyi misin onu söyle!!"

Çağan'ın yaralı olduğu acı çektiği bariz belli olan sesinden anlaşılıyordu. Teröristlerin birinden çarptığı telsiz kesinlikle dinleniyordu. Konuşmayı ne kadar kısa tutarsa o kadar iyiydi.

"Komutanım iyiyim ben! Siz beni boş verin! Şu itlerin kaçmasına göz yumamayız! Sınırı geçmek üzereler!"

"Tamam ayrılma bir yere! Bir dakikaya oradayız!"

Durdukları kısa sürede Nur ve tim onlara yetişmek üzerelerdi. Mert ve yanındakiler biraz daha ilerlediklerinde teröristleri görmüşlerdi. Kahretsin şerefsizler çoktan sınırı geçmişlerdi!

Mert durup arkasındaki komandolar ve Neşe'ye döndü.

"Siz durun. Ben Çağan'ı alıp gelicem."

Komandolar hep bir ağızdan şiddetle karşı çıkınca Teğmen nefesini sertçe dışarı verdi. Bugün hiçbir şey onun lehine gitmiyordu.

"İyi tamam sesizce girip sessizce çıkıcaz..."

Sonra birden bir şeyler söylemek için hazırlanan kıza doğru döndü.

"Hayır Neşe sen burda bekliceksin! Senin komiserinle uğraşamam hiç!"

Neşe birden kaşlarını çatıp komutana yaklaştı.

"İyi ya! Ben de sizden emir almıyorum işte!
Ben de geçicem sınırı! Komiserim bir şey derse sorumluluğu bana aittir!"

Mert içine düştüğü şu duruma söverek bir şey söylemeden harekete geçti. Bu 'ne yaparsan yap!' demekti.

Daha biraz ilerlemişlerdi ki bir patlama kulakları sağır etti. Ardında silah sesleri gelmeye başladı.

"Çağan!! Koşun! Koşun!"

İki ceset tanınmayacak halde parçaları etrafa dağılmıştı. Üç ceset delik deşik yerdeydi. Birkaç metre uzakta da biri vardı yerde. 

Neşe içine dolan korkuyla cesetlerde uzak olan bedene doğru koştu. Kalbinin sesini kulaklarında duyuyordu. Hızla yere çöküp adamın yüzüne baktığında yüzünü buruşturdu.   Bu Çağan değildi. Öyleyse Çağan nerdeydi?

"Lan Neşe..!"

Continue Reading

You'll Also Like

9.6K 261 6
yaş farkı + cinsellik bulunmaktadır ona göre okuyunuz...
971K 14.3K 55
Ne yani kendinizi ne zannediyorsunuz? İstemiyorum gerekiyorsa hem dersten bırakın , hem okuldan atın... Bu kadar asabi olunmaz didem , o çok konuşan...
7.9K 304 5
Viranşehir köyünde zamanında halka zulmeden adamın katil oğlu ile ansızın onun kapısını çalan masum güzel lalin ~ Efkan ve lalin
512K 1.5K 2
Hafızasını kaybetmiş olan Elaina yan odasında kalan düşman mafyanın ondan bu kadar nefret etme sebebinin geçmişte yaptığı en büyük günah olduğunu bil...