KUŞKU VE TUTKU

By masalgibiay

134K 14.1K 16.8K

Bölümler yeniden yazılıp DÜZENLENECEKTİR. . . . Hiç beklemediği bir anda, hiç beklemediği bir kişiden, hi... More

(👣1💕)İlk Bölümcük♡
(👣2💕)Ba-na-ne...
(👣3💕)İki Kelime🎶
(👣4💕)O Allah'a İnanmıyor
(👣5💕)Sor Bakalım!
(👣6💕)Yok Artık!
(👣7💕)Kuşku... 👤
(👣8💕) Can Parça'm♡
(👣9💕) Süt Kardeşim... 🐣
(👣10💕) Tek Şüpheli...
(👣11💕)Kaktüs 🌵
(👣12💕) Başlıyoruz!
(👣13💕) Allah'ın Pazar Günü
(👣14💕)Alaaddin'in Sihirli Lambası Gibi😒!
Bölüm Değil :')
(👣15💕)Ben İçimdeki Seni Sevmişim Anlasana 🎶
(👣16💕)Şaka Mı Bu? Ne Tarafa El Sallıyoruz?? 😨
(👣17💕)Belli Oldu...
(👣18💕) O Benim Eşim♡
(👣19💕) Ortak Yanımız💖
(👣20💕) Ben Adındaki Bir Heceyim, Adımdaki Bir Hece Olduğun Gibi...💚
(👣21💕)Ayaz Mıymış?
#(👣22💕)Sevdiğine İşarettir..❣️
(👣23💕)Bu Kadar Da Belli Etme!!😏
(👣24💕) Husumetdaş :)
(👣25💕) Şüpheliler Listesi
(👣26💕) Zoruma Gidiyor!
(👣27💕)Bir Varmış, Bir Yokmuş...
(👣28💕) Bekledim...♥️
(👣29💕) Sağ Elim, Sağ Bileğim, Sağ Kolum! 😏
(👣30💕) Bırakıyorum...
(👣31💕) Merak♡ :)
(👣32💕) Neden Ayaz?
(👣33💕) Yanlış Yol
(👣34💕) Lambasını Söndürdüğüm
(👣35💕) Fazla Güzel..♡
(👣36💕)Söz Ve Umut
(👣37💕)İntihar
(👣38💕) Kayıp...
(👣39💕)Hatırlamıyorum
(👣41💕) Tavır
(👣42💕) Kavga
(👣43💕) Format
(👣44💕) Bazı Şeyler
(👣45💕) Kabul Olmuş Beddua
2 YIL OLDU! ♥️
(👣46💕) Buldun Beni
(👣47💕) AY Tutulması ♡
(👣48💕) Yavaş Yavaş
(👣49💕) Hatırla
(👣50💕) NOT
(👣51💕) Not'un Sahibi
(👣52💕) Kaktüs'ten Yeşeren Çiçek
DUYURU - ARA
(👣53💕) Hemde Herşeyi
(👣54💕) Notalar Anlatsın♡
(👣55💕) Bir Takım Telaşlar
(👣56💕) Hüngür Hüngür
(👣57💕) Kavga Değil Dayak :)
(👣58💕) Düğün Duygusallığından Uzak
(👣59💕) Ayrılık
(👣60💕) Gölge Tek, Biz Hepimiz
(👣61💕) Kapşon Da Maske De Düştü!
(👣62💕) Notalarla Film Şeridi
(👣63💕) Yaşanmış Gerçekler
(👣64💕) Yeni Başlangıçlar
(👣65💕) Hepsi Bir Oyundu

(👣40💕) Aşk Lütfen Gel

1.4K 195 376
By masalgibiay

Selamun aleyküm Readerlarım 🖤
Biiizzz geldiiikkk.!!!

Bu yazar sizi haddinden fazla
bekletemiyor işte. Görüyorsunuz 🤗🤗

Ben sizleri bölüm atarak mutlu ettim, sizde bölüme yorum yaparak mutlu edebilirsiniz beni:')))

Bu arada bölüm yine "Ayaz'dan" 🙂
Kepkeyifli Okumalar!^^

°°°

"Aşk..." İnsanoğlunun en büyük sırrı..
Binlerce yıldır sorulan en ortak soru...
Herkesin kalbini açabilen tek anahtar...
Eksiklik duygusunun tek çaresi...
Tamamlanmanın tek yolu...
Hissetmenin zirvesi...
Hayatla dolmanın bahanesi...
Duyguların efendisi..."Aşk."

Benim için Aysima'ydı o. Aşk kendisiydi. Gözleriydi,sesiydi, gülüşüydü, bakışıydı... Ona dair herşeydi Aşk...

Aşk; ta kendisiydi.
Benimdi.

Bunu onu gördükçe, ona baktıkça daha iyi anlıyordum.

Herkes aşkı kendine göre yorumlayabilir ya da anlatabilirdi. Herkes için Aşk başka şeyler ifade edebilirdi. Aslında Aşk yaşanınca anlamlaşan birşeydi. Aşk yaşanınca anlaşılan birşeydi. Bu yüzden hep deriz ya zaten "Aşk anlatılmaz yaşanır." diye.

Ben bunu tüm benliğimle yaşıyordum.

İki gün olmuştu hastaneden çıkalı. Ve ben iki gündür görmüyordum onu. Bu iki gün okula da gelmemişti. Sıradan geçen o okul günleri geçmiyordu bu iki gün. Sınıf onsuz neşesizdi. Onsuz anlamsızdı. Böyle düşünen yalnız ben değildim. Fırat ve diğerleri de böyle düşünüyordu. Ders öğretmenleri, sınıf arkadaşlarımız hatta müdür ve müdür yardımcısı bile böyle düşünüyordu.
"Aysima yokken nede sessiz ve sakinsin. " deyişlerinden bunu anlamak o kadar da zor değildi.

Ama bugün gelecekti. Bugün okula gelecekti. Özlemiştim. Çok özlemiştim...

Okulun duvarına yaslanmış gelmelerini bekliyordum. Yolda olduklarını Fırat söylemişti. Bugün geleceğini de ondan öğrenmiştim. İki gün evde dinlenişin ardından okula gelmesini uygun görmüştü ailesi. Bu iki gün içinde hafızasında hiçbir değişiklik yoktu. Yinede hatırlaması için herkes uğraşıyordu. Resim albümleri, anılar, yakın arkadaş ve akrabalar... Birşeyler hatırlar umuduyla uğraşıyordu herkes.

Buruk bir gülümseme yerleşti yüzüme.
Sanırım bir ben hatırlatmıyorum kendimi.

Böyle olmak zorundaydı. Canımı acıtsada, canımı yaksa da böyle olmak zorundaydı.
Böylesi en iyisiydi. Böylesi en doğrusuydu.

Okul bahçesinin kapısından Fırat'ın girdiğini görünce yaslandığım yerden kalktım. Ardından Furkan ve Anıl da hararetli bir konuşmayla geliyordu. Sonra Emiray ve Berkay da görüş açıma girdi. Beni farketmeleri için onlara doğru birkaç adım attım. Onlara doğru yürürken sonunda görmek istediğim asıl kişiyi görmüştüm. Arkadan kızlarla beraber ilerliyorlardı. Onu görünce derin bir nefes aldım içime.

Üzerinde üniforması, başında siyah sade bir şal vardı. Kızlar konuşurken o durmuş okula bakmıştı. Gözleri binada geziyordu. Sonra bahçeye çevirdi bakışlarını. Hatırlamaya çalışıyor gibi bakıyordu heryere. Gözlerini kısıp bakmaya devam edince gülümsemiştim. Sonra gözlerini tamamıyla kapatmış oflamıştı. Hatırlamadığı içindi bu oflama... Gözlerini açınca bahçenin köşesine bakmıştı. O an bahçenin köşesindeki renkli çiçekleri gördüğü o an... Öyle bir gülümsemişti ki. Az önce kısık olan gözleri büyümüştü. Çiçekleri hala seviyordu. Aslında eskiden neyi seviyorsa şimdi hiçbiri değişmemişti. Yine çikolata delisiydi mesela. Emiray aynı olduğunu söylemişti. Değişen tek şey hiçbirşeyi hatırlamıyor olmasıydı.

" Beni de seviyordun Aysima, hatırlasan ya beni..."

İç çekip izlemeye devam ettim. Bahçedeki herşeye ilgiyle bakıyordu. Etrafa baktığı sırada gözleri değmişti gözlerime. Önce irkilmiş, şaşırmıştı. Anlam vermeye çalışan bir hali vardı. Bakışlarını çekmesini beklerken sadece bana bakıyordu. Normlade benimle göz göze geldiği an çevirirdi bakışlarını. Gözlerini benden kaçırdığı her anı hatırlayınca yüzümde bir gülümseme peydah olmuştu. Gülümseyişim Aysima'nın kaşlarını çatmasına sebep olmuştu. Dicle'ye birşey söylemişti. Ardından Dicle bana bakıp sonra Aysima'ya dönerek konuşmuştu. Aysima önüne dönüp yürümeye başlayınca bende Anıl ve Furkan'ın konuştuklarını duymaya başladım. Bahçenin ortasında durmuş konuşuyorlardı. Yanlarına yürüdüm.

O sırada zil çalmış, onlarda hareketlenmişti.
Birlikte okula girmiştik. Aysima ve kızlar önden ilerliyorlardı. Her gelen geçen Aysima'ya geçmiş olsun diliyordu. Bunlara erkeklerin de dahil olması beni fazlasıyla rahatsız ederken içimden söyleniyordum.

Dicle Aysima'nın kolundan tutup merdivenleri çıkmaya başladı. Aynı şekilde merdivenleri çıkmış sınıf kapısına doğru ilerliyorduk.

Sınıfa girince devam eden geçmiş olsun dilekleriyle sakin kalmaya çalışıp yerime geçtim.

Yiğit denen çocuktan hoşlanmadığım için özellikle ona dikmişti mi gözlerimi. Sürekli başkan, başkan diyerek dolanıyordu sevdiğimin peşinde. Buna bu sınıfa geldiğim ilk andan beri şahit oluyordum. Ve sakin kalmaya çalışıyordum. Yapamadığı soruları Aysima'ya sorması, sürekli bir sohbet etmeye çalışması sinirlerimi bozuyordu. Çoğu zaman engel oluyor olsamda bozuyordu işte.

Şimdi de Aysima'yla konuşuyor olması çenemin kasılmasına sebep olmuştu.

-Abi dikme şu çocuğa gözlerini. Gereksiz kıskançlık yapıyorsun. Yiğit düşündüğün anlamda konuşmuyor Aysima'yla, daha kaç kere söyleyeceğim?

Nefesimi dışarı verip Fırat'a döndüm. Evet bir çoğu kez söylüyordu bunu ve bu beni çileden çıkarıyordu. Ne demek gereksiz kıskançlık?

Elimi Fırat'ın omuzuna koyup iki kez vurarak konuştum :
- Sen birini sevince konuşalım biz bunları olur mu? O zaman göreceğim ben seni.

-Tövbe de lan! Aşık olmak için daha çok gencim!
Fırat'ın saçma çıkışıyla Emiray ensesine vurup konuştu :

-Genelde insan gençken aşık olur benim zeka seviyesi düşük süt kardeşimin geri kuzeni!

Furkan araya girip kahkaha atarak:
-Tanıma bayıldım!

Anıl da ona katılıp konuştu :
-Sanırsın ölecek, ben daha aşık olmak için çok gencim diyor.

Fırat teessüf ederim der gibi bakış atıp kendinden emin bir şekilde konuştu :

-Aşk ölüm değil midir zaten? Ömründe bir kez ölündüğü gibi, bir kez aşık olabilir insan. Ömründe bir kez, tek bir kişi için çarpar kalbi. Yani ölüm de aşk da bir kez uğrar insana. Ve evet ben ölmek için çok gencim. Ama unuttuğum birşey var ki; tıpkı ölüm gibi aşk da ansızın gelir. Nasıl ki ölüm çocuk, genç, yaşlıya bakmıyorsa; Aşk 'da aynı şekilde çocuk genç yaşlı demeden geliyor. Çocukluk aşkı olur mesela kimilerinin yıllarca sevmeye devam eden, o aşkı yaşayan. Kimisi gençken tanışır hayatının aşkıyla. Kimisineyse belki de ömrünün sonunda, belkide yaşlanmaya yakın bir zamanda gelir aşk. Ama elbet gelir. Bir insan bir kere öleceği gibi, ömründe bir kere illaki aşık olacaktır. Sadece kime ve neye aşık olacağı tartışılır. Bu beşeri bir aşk da olabilir, ilahi bir aşkda...

Hepimiz sus pus olmuştuk. Hiçbirimiz böylesine bir açıklamayı beklemiyordu. Çok haklıydı. Ölüm gibi aşk da bir kere gelirdi insana. Bir kişi için titrerdi insanın kalbi. Bir kişi için çarpardı. Bir kişi için nefesi kesilirdi insanın. Gözlerim kendiliğinden onu düşündüğüm için olsa gerek Aysima'yı aradı. Ona baktığım an zaten bana bakıyor olduğunu görmek şaşırtmıştı beni. Öylesine çok seviyordum ki onu. Öylesine çok aşıktım ki. Kendisine, karakterine, ahlakına... Ben aşık olma hakkımı onda kullanmıştım. Aşk bir kez geliyordu madem, ömrümüzün sonuna kadar dört elle sarılmak düşüyordu bize de. Ömrümün sonuna kadar o aşkla yaşamak düşüyordu.

Aysima yavaşça çekmişti bakışlarını. Yavaş olması acaba dedirtiyordu bana. Acaba hisleri mi yönlendiriyordu onu. Bana bakıyor olması, göz göze gelmemize rağmen bakmaya devam etmesi, bir şeylere anlam vermeye çalışması ve yavaşça gözlerini çekmesi... İnanıyordum. Kalbi ona beni hatırlatacaktı.

-Nutkum tutuldu lan.
Anıl'ın konuşmasıyla ona döndüm. Demiştim herkes şaşkındı şu an. Emiray Fırat'a bakarak donuk bakışlarla konuştu :

-Az önce söylediklerimi unut. Nasıl konuştun öyle sen? Valla helal olsun.

Fırat elini saçlarından geçirip cevapladı :

- Bende daha ne cevherler varda siz farkında değilsiniz.

Omzuna vurup konuştum :
-İki dakika cıvımasan olmaz zaten. O değilde harbiden çok doğru söyledin. Sadece bir yeri eksik söyledin. O da şu ki ; ömründe bir kez gelen aşk, sana o kişiye defalarca aşık da edebiliyor. Yani tek bir kişiye defalarca aşık oluyorsun. Ve emin ol bunu tüm kalbinle hissedebiliyorsun.

Emiray bana katıldığını hemen dile getirdi;

-Kesinlikle! Öyle ki her hareketi aşık olma sebebin oluyor. Bir bakışı, gülüşü... Defalarca aşık oluyorsun.

Fırat suratını buruşturarak araya girdi :

-Anladık tamam aşıksınız. Sokmayın şunu bu kadar gözümüze.

Furkan ayağıyla masanın altından Fırat'ın ayağına vurup konuştu :

-Az önce Aşk nutkunu çeken sen değil miydin oğlum? Ne bu sıkılmalar?

Anıl öne doğru eğilip sır veriricesine :
-Bence bu aşık olmuş. Demedi demeyin. Yoksa nerden bilecek aşk neymiş de nasılmış da.

Fırat eliyle dur işareti yapıp cevap verdi hemen :

-Bana bak Alın! Tövbe de çabuk.

Anıl elini masaya vurup öne atıldı :
-Kaç kez diyeceğim sana bana Alın deme diye. Dur ben biliyorum yapacağımı.

Anıl iki elini semaya doğru kaldırınca gülerek ne yapacak diye beklemeye başlamıştık. Sonra sesli bir şekilde :

-Allah'ım sen önce bana kardeş, sonra da şu şuursuz Fırat'a aşk ver. Öyle bir aşk ver ki,
gördüğü her an o kişiye daha çok aşık olsun. Aşık olduğu kişide onu önce süründürsün sonra da mutlu mesut yaşasınlar. Amin ya Rabbel alemin!

Fırat ayağa kalkıp konuştu:
-Lan tövbe de çabuk! Ulan madem mutlu mesut yaşamamızı istiyorsun, ne diye beni süründürsün diye dua ediyorsun. Anıl duanı geri al çabuk. Ne duası lan, sen resmen beddua ettin.

Berkay gülmekten bir hal olmuştu. Sınıftaki herkes de kendi halinde takılıyordu. Berkay sonunda gülmeyi Fırat'a bakarak konuştu:

-Benim anlamadığım sen niye bu kadar korkuyorsun aşık olmaktan?

Fırat yerine oturup Anıl'a ters ters baktı. Ardından "Eşşek herif" diyerek mırıldandı.
Anıl arkasına yaslanıp keyifle gülerken Fırat cevap verdi:

-Aşık olmak değil sorun. Doğru kişiye aşık olabilmek önemli olan. Yani ben aşktan değil, yanlış kişiye aşık olmaktan korkuyorum.

Furkan gözlerini pencereye çevirerek konuştu :
-Orası öyle tabi.

Berkay da başını sallayarak konuştu :
-Bak bu hiç aklıma gelmemişti. Haklısın. Aşk güzel şey, doğru insanla doğru zamanda geldiği sürece.

Nedense aşk çok uzakmış gibi konuşuyor olmaları güldürmüştü beni. Ansızın aşık olup "aşık oldum" diyecekleri günü dört gözle bekliyordum. Aklıma gelen şeyle isteğimi dile getirdim:

-Tenefüste müzik sınıfına gidelim. Yada şey demeliyim Aşk'ı çağırmaya gidelim.

Her biri farklı farklı bakışlar atarken ben gülmüş ve önüme dönmüştüm. Nedenini soracaklarken sınıfa ders hocasının girmesiyle susmuşlardı. Yiğit'in hala Aysima'la konuştuğunu  görmemle çenemi sıktım.

-Başkan, kendimi hatırlatmak için elimden geleni yapacağım. İlk beni hatırlayacaksın bak demedi deme.

HAH!

Bu çocuğa fazlasıyla kıl oluyordum!

Sen kimsin ki kendini hatırlatıyorsun acaba?

Sen kimsin ki ilk seni hatırlayacak!

Aysima ne diyecek diye Aysima'ya çevirdim bakışlarımı. O  hiç Yiğit'in olduğu tarafa bakmayıp elindeki kalemle önündeki defterini kararlıyordu. O sırada kendi kendine söylendiğini duydum:

-Biri de çıkıp demiyor ki, bu kız madem hatırlayamıyor bizde zorlamayalım, bırakalım o hatırlasın. Zaten önemli biriysen seni er geç hatırlarım. Benim için önemli biri değilsen neden seni ilk hatırlayacağım acaba? Hah!

Gülmüştüm. Hemde sesli sesli gülmüştüm. Konuşmasını sevdiğim benim. Tabiki haklıydı. Söyledikleri beni mutlu etmişti. Çünkü o da bunu istiyordu. Kendini hatırlatmak yerine hatırlanmayı bekleyen birilerinin olmasını... Şimdi daha çok arkasındaydım verdiğim kararın. O beni hatırlayana dek hatırlatmak için bir çaba sarf etmeyecektim.

Güldüğüm için birkaç kişi bana  dönmüştü. Tekrar önlerine döndüklerinde Aysima'nın da baktığını gördüm. Gülümseyip önüme döndüm. Onu duyduğumu anlamış olmalıydı.

Şimdilik herşeyi bir kenara bırakıp, başlayan derse odaklanmaya çalıştım.

______________________________

-Abi niye geldik biz buraya?

Fırat'ın bilmem kaçıncı kez sorduğu soruyu gözlerimi devirerek ofladım. Asla susmak bilmiyordu. Derste de müzik sınıfında ne yapacağımızı sorup duruyordu. Şimdiyse teneffüs olmuş müzik sınıfına gelmiştik. Ve hala sabırsız bir şekilde sormaya devam ediyordu.

-Bende anlamadım. Siz burdan ayrılmamışmıydınız?

Anıl'ın sorusuyla gözlerimi yumdum. En az Fırat kadar sabırsızdı o da. Çünkü onunda ondan kalır bir yanı yoktu.

Berkay ve Emiray puflara oturunca diğerlerininde oturmasını işaret ettim.

Sınıftaki gitarlardan birini alıp, akordlarını ayarladım. Sahneye doğru elimdeki gitarla yürüdüm. Mikrofonu da kontrol ettikten sonra sahnedeki yerime oturdum. Mikrofonu kendime göre ayarlayıp konuşmaya başladım :

-Aşk'ı kendilerine uzak gören siz arkadaşlarıma gelsin bu şarkı. Buraya bunun için geldik Fırat. Ve Anıl.

Emiray, Berkay ve Furkan gülmüşlerdi. Sınıfta bizden başka kimse yoktu. Fırat ellerini ensesinde birleştirip arkasına yaslanarak konuştu :

-Dümdüz desene size şarkı çalacağım diye. Ne bu gizemli haller. Allah Allah. Sanki çok meraklıymışım gibi.

Gülmüştüm. Bu çocuk iflah olmazdı.
Başımı iki yana sallayıp gitarı çalmaya başladım.

Aysima'ya karşılıksız sevdiğim zamanlar bu şarkıyı çok söylerdim. O yüzden zaten ezbere bildiğim şarkıyı söyleyecektim şimdi de.

-Nedir bu hengame, nedir bu telaş?
Çok yorduk biz aşkı hep bir savaş.
Hayat tuzun, kuru bizde gözyaş,
Avunduk masalarda, bir duble savaş

Oturuşlarını dikleştirip daha dikkatli dinlemeye başladıklarında şarkının ilgilerini çektiğini anladım.

İnsanoğlu şaşar beşer,
Seven hayattan vazgeçer.

Mutluluğa ulaşmışken seni ölümüne sevmişkeeen...

Aysima hayatıma girdi gireli her şarkıda o vardı benim için. Sanki her şarkı onu söylüyordu bana. Her şiir onu anlatıyordu sanki. Her türlü aklıma getiriyorlardı onu. Hoş aklımdan çıktığı da yoktu oysaki... Nakaratı çalıp söylemeye devam ettim. Öyle hissederek, öyle hayal ederek, öyle severek söylemeye devam ettim;

Aşk lütfen geeel, sev beni seen.
Güneşim yıldızım olmaya gel.
Aşk sensin aşk.
Başkası yasak,
Her günüm,
her gecem olmaya gel.

O sırada, hiç beklemediğim bir şekilde içeriye Selin ve Beray girmişlerdi. Ardından Dicle, Derin ve en arkada da Aysima. Bize bakıp selam vererek oturmuşlardı puflara. Nedense bu heyecanlanmama sebep olmuştu. O buradaydı. Şarkıyı bozmadan nakarat kısmından devam ettim. Az önce hayal ediyordum, şimdi tam karşımdaydı.

Aşk lütfen geeel,
sev beni seen.
Güneşim yıldızım olmaya gel.

Burda elimde olmadan bakışlarım onda kalarak devam ettim :

Aşk sensin aşk.
Başkası yasak,
Her günüm,
her gecem olmaya gel.

Son kez nakaratı çalıp şarkıyı bitirdiğimde Aysima donuk bakışlarla bakıyordu bana. O an hıçkırdığını farkettim. Alkış sesi duyunca gülümsemiştim. Hıçkırık? Aysima en son ben ona "Çok aşığım" deyince hıçkırmıştı. Yani heyecan yapmıştı. Peki ya şimdi ki hıçkırık sebebi? Birşeyler hatırlamış olabilir miydi? Gitarı çalmaya devam ediyordum. Hala bana bakarken gözlerinin içine bakarak son kez tekrarladım nakaratı, bu sefer ki öncekine nazaran daha hızlı ve daha melodikti;

Aşk lütfen geeel, sev beni seen.
Güneşim yıldızım olmaya gel.
Aşk sensin aşk.
Başkası yasak,
Her günüm,
her gecem olmaya gel.

Hızlıca kırpıştırdığı gözlerini kaçırdığında bende Fırat'lara dönmüştüm. Tekrar alkış aldığımda teşekkür ederek mikrofona doğru konuştum :

-E beyler, bazı şeyleri çağırdığımıza göre artık uzak sayılmazsınız, ha?

Fırat ayağa kalkıp yanıma gelmişti mikrofonu eline alıp konuştu.

-Aşk lütfen geeel! Bu Ayaz beni acayip gaza getirdi. Gel bak bekliyorum!

Biz erkekler kahkaha atarken kızlar anlamadıkları için sadece bizi izliyordı. Dicle konuşunca Fırat ona dönmüştü :

- Öyle kolaydı zaten.

Fırat Dicle'yi işaret ederek cevap verdi :

-Böyle hevesinizi kursağınızda bırakan bir ikiziniz varsa, hayat daha bir çekilmez oluyor.

Gülüşmeler sınıfta artarken ben kızların neden buraya geldiklerini düşünüyordum.

-Siz neden gelmiştiniz buraya?
Benim düşündüğüm soruyu dillendiren Fırattı.

Dicle Aysima'ya bakarak cevapladı onu;
-Aysima'ya belki birşeyler hatırlatır diye düşündük.

Yüzümdeki tebessümle Aysima'ya sordum :
-Birşeyler anımsattı mı bari?

Aysima gözlerini benden çekip cevap verdi :
- Maalesef. Ama şu var ki, hepinizi tanıdığımı hissediyor gibiyim. Yani hatırlamıyor olsam da tanıdıklık hissi var içimde. Burası da aynı şekil. Hatırlamaya çalışıyorum ama başıma giren ağrı dışında değişen bir şey olmuyor. Bomboş hafızamda iki günlük yaşanmışlık dışında hiçbirşey yok.

Söylediği onca şeyden benim ilgilendiğim kısım başının ağrıyor olduğuydu. Kendisini zorluyordu! Başımı iki yana sallayarak konuştum :

-Hatırlamak için zorlama kendini. Baş ağrım bu yüzden oluyor. Yapma bunu.

Aysima yutkunup buğulu gözlerle bakmıştı bana:

-Hatırlamak istiyorum ama...

Emiray öne atılıp yanında durmuştu :
-Simay yapma böyle. Hatırlayacaksın. Üzülme ve kendini zorlama. Geçecek, bunların hepsi geçecek.

Gözlerini kırpıştırıp zoraki bir gülüşe salladı başını. Günah olduğunu bilmesem, onun yaşadıklarını keşke o değilde, ben yaşasaydım demek geliyordu içimden. Ama bunu söylemek yanlıştı, günahtı. Bu kadere ve kazaya karşı gelmek demekti. Bu kadere ve kazaya razı olmamak demekti. Bu Allah'ı gücendirmek demekti. İçimden geçirdiğim bu şey için tövbe ettim. Ama içim acıyordu, o bunları yaşarken elim kolum bağlı beklemek canımı acıtıyordu.

Aysima'nın gözleri üzerimdeydi. Birşey söyleyecek gibi bir hali vardı ama çekiniyor da gibiydi.

Fırat yerinden kalkıp Aysima'ya bakarak konuştu :

-Bende çok güzel bateri çalarım beni en çok seven kuzenim. Senin için çalmamı ister misin?

Konuşurken aynı zamanda elinde bagetleri varmış gibi çalışıyormuş gibi yapıyordu. Aysima gülmüşken Selin cevap vermişti :

-Şimdi olmaz zaten başı ağrıyor,daha sonra çalarsın.

Fırat hemen özür dilercesine bakıp konuştu :

-Düşünemedim ben ya, afedersin Aysi.

Aysima başını iki yana sallayıp bir sorun olmadığını belirtti.

-Tamam hadi kantine gidelim. Kaktüs bizi arıyormuş.
Derin konuşunca ayaklanmışlardı.

Önümüzden geçerlerken Aysima'nın durduğunu farkettim. Fırat'lar kendi aralarında bir sohbete gitmişlerdi. Aysima'ya baktığım sırada Aysima dönmüştü. Birşey söyleyecekti bundan emindim. Tekrar önüne döndüğünde anlam vermeye çalışmıştım. Söyleyecek miydi, söylemeyecek miydi?

Birkaç adım atıp tekrar dönmesiyle artık emindim. Çekiniyordu. Gülümseyerek konuşması için sordum :

-Birşey söyleyeceksin galiba?

Bir müddet şaşkınlıkla bekleyip, etrafına göz gezdirdi. Sonra onu kapıda bekleyen kızlara bakıp bana döndü :

-Sesin... Şey.. Daha önce hiç şarkı söylediğini duymuşmuydum?

Sesimi mi hatırlamıştı? Bu olabilir miydi? Heyecanla hemen konuştum :

-Birşey mi hatırladın?

Aysima başını eğip kaşlarını çatmıştı. Elini alnına götürdüğünde endişelenmiştim. Zoraki bir tebessümle cevap verdi :

-Ben... Sadece dediğim gibi tanıdık. Tanıdık geldi.

Başımı anladım dercesine salladım. Kendini kötü hisseder gibi bir hali vardı. Başı da ağrıyor olabilirdi. Ayağa kalktığım sırada Emiray'ın da kalktığını gördüm.

-İyi misin?

Başını aşağı yukarı sallayıp cevap verdi :
-İyiyim.

Ben onu izlemeye devam ederken Emiray da yanıma gelmişti. Birşey olmadığını öğrenince tekrar yerine geçmişti Emiray.  Fırat ne konuşuyor diye konuşmasına odaklanmak için oturacakken Aysima seslenmişti:

-Baksana!

Başıma ona çevirip sorarcasına bakıyordum.

-Tam olarak benim için kimsin sen?

Sorduğu soru yutkunmama sebep olmuştu. Ben cevap vermeden devam etti:

-Neden uzak olduğunu düşündüğüm biriyken aynı zamanda da bir o kadar da yakın geliyorsun?

Hissetmişti işte. Peki ya ben ne demeliydim? Ne cevap vermem konusunda emin değildim. Zaten onunda soruları hala bitmemişti:

-Ve neden bana böyle bakıyorsun? Neden sürekli bana bakarken buluyorum seni? Ve neden çok tanıdıksın?

Ne cevap vermem gerektiği konusunda emin değildim. Henüz üçüncü günüydü hafıza kaybının. Ona verdiğim cevaplar hafızasını tetikleyedebilirdi, durumunu daha kötüleştiredebilrdi.

Ne yapacaktım hiç bir fikrim yoktu.

Benden umutla bir cevap bekliyordu. İstemsiz olarak yüzümde bir gülümseme peydah olmuştu.

Bildiğim tek birşey vardı :
O da kalbi beni hatırlıyordu!

_________BÖLÜM SONU __________

BU BÖLÜMDE "AŞK " DOLU OLDU .
BİZİMDE GÖNLÜMÜZ DOLDU . ♥️

............
Eveeet, gelelim karantinada günlerinizin nasıl geçtiğine ^^ nasıl gidiyor evde hayat?

Bu yaşadıklarımızdan ibret alıp, ders çıkarıyoruzdur umarım.

Bu salgından korunmak ve bu salgının bitmesi için yapmamız gerekenler ; Bol bol dua etmek, tövbe etmek, Allah'a yakınlaşmak, O'na sığınmak, dayanmak. İbadetlerimizi ve kulluk görevlerimizi yerine getirmek. İyi ameller işlemek. Ve en önemlisi bunları samimiyetle ve bu hastalık gidince de yapmaya devam etmek. ^^

#HayatEveSığar

Allah'a emanet olun🤗sağlıcakla...
Yeni bölümle görüşmek üzere🥀

See You🖤

Continue Reading

You'll Also Like

2.9M 102K 66
"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıy...
387K 22.6K 44
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
322K 6.6K 28
+18 bölümler olacaktır. SPOİ!! ➡️ "Bora nolur affet bida kaçmam söz" "Sen şansını çoktan kaybettin damla bugün zevk alsan iyi olacak çünkü ben...
344K 18.2K 24
Üniversite öğrencisi Alara bir arkadaşı tarafından dolandırılan mağdur bir kızdır. Arkadaşına ulaşmayı çabalarken onun yerine İtalya'nın kabadayıları...