ice cream | taekook

By papataeya

82.2K 8.3K 8.5K

[düzenleniyor] "Bu gördüğümüz yıldızın adını Taekook olarak değiştiriyorum, tamam mı çocuk?" More

0.2 i promise
0.3 ▪ for real
0.4 ▪ stars
0.5 ▪ she dead?
0.6 ▪ u are not alone
0.7 ▪ more delicious
0.8 ▪ im here for you
0.9 ▪ is it hurt?
1.0 ▪ blood and flower
1.1 ▪ jung hoon and jung woon
1.2 ▪ serial killer kim taehyung
1.3 ▪ seoul terminator
1.4 ▪ surrender
1.5 ▪ everything will be alright
1.6 ▪ insane
1.7 ▪ i'm cold
1.8 ▪ dear lovely taehyung
1.9 ▪ you are my husband
2.0 ▪ river flows in you
2.1 ▪ i want to die, jeongguk
2.2▪ it's okay, my beautiful squirrel ▪final
2.3▪ i can't forget you▪ special ep
2.4 ▪ happy end ▪ special ep2

0.1 is it hurt?

12.6K 691 878
By papataeya

Other People, LP

Salıncakta oturmuş, dondurmamı yiyor ve aynı zamanda Justin Bieber'dan bir şarkı mırıldanıyordum. Ailem, evde oturmayı bırakıp arkadaşlarımla oyun oynayayım diye bana biraz para vermişti ve parka göndermişti. Sabahın sesi yorucuydu, cıvıldayan kuşlar ve çocuklarını parka getiren ailelerin telaşla söylendiği için yuvarlanan kelimeleri kulakları dolduruyordu. Ben yalnızca oturuyordum: Bir arkadaş edinmek için.

Ama kimse benimle arkadaş olmak istemiyordu, çünkü parktaki diğer çocuklar garip olduğumu düşünüyordu. Henüz 7 yaşında ufak bir çocuktum ama o zamandan insanlara dair ümidimi kesmiştim. Diğer herkes gibi sıradan olmama karşın, bazı tavırlarım diğer çocuklardan farklıydı ve çoğu zaman ebeveynler söylüyordu çocuklarına, benden uzak durmalarını. Kaybettiğim bir şeyler vardı, hissediyordum, zira henüz küçük bir  çocuktum; hayattaki tek isteğim kum havuzunda dizlerimi kirletmekken ya da kıçımı güneşten ısınmış metal kaydıraklarda yakmakken bu düşünceler arasında kavrulup toplumdan soyutlamamalıydım kendimi. Bir çocuktum, bir başka çocukla arkadaş olmaya korkan bir çocuk.

Salıncakta sallanırken sert bir tekmeyle yere düştüm, bu pek sık olmuyordu; çocuklardan şiddet görmeye alışkın değildim, fakat ilk kez olduğunu da söyleyemezdim. Bir ucubeden farkım yok gibiydi onların gözünde. Brkaç kıkırdama işittim, sinüslerim sızlarken gözlerim dolmaya başlamıştı ama ağlarsam daha çok güleceklerini bildiğimden, titreyen çenemi kasarak buna engel oldum. Dondurmam elimden düşmüş, kum tanelerinin üstüne yerleşmişti. Tanrım, dondurmam kirlendiği için korkunç hissetmiştim. Yine parktaki çocuklar bana sataşıyordu... Yine.

Bir şey demeden gittiler ama ben kum üzerinde oturup dondurmamla bakışmaya devam ettim. Kaç dakika geçmişti bilmiyorum, ama dondurmam tamamen erimeden önce yanıma birisi gelip oturmuştu. Direkt olarak boğucu kül kokusunu almıştım burnuma, şaşırtıcıydı. Pek tercih edilen bir aroma olmasa gerekti.

"3 saniye geçti mi?" benimkinden biraz daha kalın, tok bir sesti fakat benden çok da büyük gibi durmuyordu.

Burnumu çekip "Çok saniye geçti. Neden?" Dedim.

"3 saniye kuralını bilmiyor musun?" kum olan avuç içlerini silkelediğini belirten sesler işittim, fakat ısrarla çekmiyordum bakışlarımı dondurmamdan.

Başımı sağa sola sallayarak bilmediğimi belirttim.

"Bir yiyecek yere düştükten sonra 3 saniye boyunca kirlenmez." dedi oturduğu yerde rahat bir pozisyon edinerek. "İnsanlar çok sakar olduğu için Tanrı evrene böyle bir kural koymuş. Ama bu kural benim için 1 ya da 2 günü de bulabiliyor."

"Neden?" dedim merakla. Umursamazca omuz silkti.

"Artık onun için yapabileceğimiz bir şey olduğunu sanmıyorum." dedi başıyla dondurmamı işaret ederek. Haklı olduğunu bildiğimden ağlamaya devam ettim ve tam o sırada çenemden süzülen bir damla gözyaşı dondurmama aktı.

"Şimdi daha çok hiçbir şey yapamayacağız, gözyaşın aktı." diyerek yüzünü buruşturdu. Beklemediğim bir anda üstündeki ekoseli gömleğin koluyla gözyaşlarımı sildi. Hatta akan burnumu da sildi ki nasıl benden iğrenmediğine hayret ettim. Tam o sırada, gömleğinin yırtık olduğunu fark ettim. Yüzümü yüzüne çevirdim, ilk kez görüyordum, fakat gözlerimin irileşerek onu süzmesine engel olamamıştım.

"Ben Jeongguk. Jeon Jeongguk." Dedim burnumu çekişlerimin arasından.

Güneş gözlerini alıyormuş gibi gözlerini kıstı ve "Taehyung." dedi. Soy isminin ne olduğunu merak etsem de sorgulamadım.

"Hadi, yeni dondurma alalım." Diyerek ayağa kalkıp poposunu ve dizlerini çırptı, ardından kolumdan tutarak benim de kalkmama yardım etti.

Ayağa kalktığımda sandaletlerinin altının aşınmış olduğunu gördüm, ve altındaki kot pantolonun da diz kısmı yırtıktı. Kahverengi saçları dağınık ve kirliydi ama yine de çok havalı görünüyordu.

"Benim hiç param kalmadı." Dedim üzgün bir sesle. Bana yan yan baktı ve "Paraya ihtiyacın yok." Dedi. Tavırları, çelimsiz bacaklarıyla dünyayı sırtladığını belli ediyordu fakat bildiğim bir şey varsa bunu kendi yöntemleriyle yaptığı, dolayısıyla bundan dehşet zevk duyduğuydu.

5 dakikalık bir yürüyüşten sonra kocaman bir süpermarketin önünde durduk. Taehyung bana döndü ve omuzlarımdan tuttu.

"Hızlı koşabiliyor musun?" Dedi ciddiyetle.

"Evet, çok hızlı koşabilirim."

"Ayakkabın ayağını acıtmıyor değil mi?"

"Hayır, acıtmıyor."

"Güzel. Beni burada bekle." bana göz kırpıp markete girdi. Neden bunları bana sorduğunu anlayamamıştım ki 15 dakika sonra içeriden koşarak çıktı. Elinde iki tane dondurma, ve peşinde 3 tane üniformalı güvenlik görevlisi vardı. Taehyung koşarken kahkahalar atıyordu.

"Koş!" Diye seslendi beni bileğimden tutup peşinden çekiştirerek. Var gücümle koştum. Nasıl bu kadar eğlendiğini aklım almıyordu. Ben ecel terleri döküyordum ve çok gerilmiştim, ama o sadece gülüyor, koşabildiği kadar hızlı koşmaya çalışıyordu.

O sandaletlerle nasıl böyle hızlı koşabildiğini de anlamlandırabilmiş değildim.

10 dakikalık bir kovalamacadan sonra izimizi kaybettirmiştik. Bir bank bulup oturduk ve Taehyung bana hangi dondurmayı istediğimi sordu. Çilekli olanı seçip aldım, o da çikolatalı olanı yemeye başladı.

"Neden parasını verip almadın ki? Koşmak zorunda kalmazdık." Dedim yapmacık bir sinirle. Kaçarken anlamamıştım ama ben de çok eğlenmiştim.

"Çünkü benim de param yok." dedi umursamaz bir tavırla dondurmasını yiyerek.

"Öyleyse almamalıydık." diyerek dondurmama hüzünle baktığımda yüzünü buruşturarak bana döndü.

"Bu adamlar her gün yaşlı insanları dolandırıyor. Yaşlılar pek matematik işlemleri yapamıyor, anlarsın ya." Dedi dondurmasının kalanını ağzına atarak. Aslında sadece 2 ısırık falan almıştı, ama hepsini nasıl birden yiyebilmişti anlamamıştım!

Ellerinin çikolataya bulandığını gördüğümde gömleğimin cebinden mendilimi çıkarıp ona uzattım, ama o beni görmezlikten gelerek ellerini üzerine sildi.

Neden bilmiyorum ama ellerini üzerine silmesi, dondurmanın hepsini birden yiyebilmesi ve çok hızlı koşması bana manyak havalı gelmişti. Hatta sokak ağzıyla konuşması bile çok havalıydı.

"Nasıl çalabiliyorsun?" Diye sordum merakla. Düşünürmüş gibi yaptı.

"Normalde yakalanmam." Dedi bir müddet sonra. "Kapüşonlumun cebine falan sokarım, bazen pantolonuma.. ama görüyorsun ya şu an üzerimde kapüşonlum yok." Dedi üzerini göstererek. "Pantolonuma da sokamazdım çünkü, anlarsın ya, pipim üşüyebilirdi."

"Vay canına! Benim de pipim var. Görmek ister misin? Seninkini göstersene!" Dedim heyecanla. Bugün bile bu söylediğim yüzünden utanıyordum, ancak çocukken elbette ne dediğimin farkına varmadığım pek çok zaman oluyordu.

"Ya, çocuk! Neler diyorsun?" dedi elinin tersiyle yanağını kaşıyormuş gibi yaparak, ama utandığı için yüzünü gizlemeye çalıştığını anlamıştım. "Kimseye pipini göstermemelisin. Kimseye!" Dedi ciddiyetle. Ardından biraz yumuşadı ve "Yani annen, baban ve doktorlar hariç. Başka görmek isteyen olursa reddetmelisin, bil ki karşındaki sapıktır."

"Seni test ediyordum!" Dedim ben de utanarak.

"Ya, ya kesin öyledir." Gülmemek için zor dursam da, dondurmamı yemeye devam ettim. "Hava geç oldu, eve gitsen iyi olur." Dedi ayağa kalkarak. "Belki biri merak eder, annen falan işte."

"Haklısın, edebilir. Ya sen?" dedim dondurmamı yemeye devam ederek.

"Benim annem etmez."

"Keşke benim annem de etmese. Sonsuza kadar seninle kalabilirdik!"

Bunu söylediğim anda ölüm sessizliği oldu ve Taehyung umursamaz bir tavırla "Ne dilediğine dikkat et, çocuk." Dedi.

"Ben çocuk değilim ya.."

"Annen ve baban ne iş yapıyor?"

Bu soruyu aniden sormasına şaşırsam da "Babam bir otomobil şirketinin CEO'su, annem de aynı şirkette editör." dedim. "Ya sen?"

"Annem bir fahişe." bunu söylerken yine umursamaz görünmeye çalışsa da kaçamak bakışlarla tepkimi kontrol etmeye çalıştığı gözümden kaçmamıştı.

"Vay canına, çok havalı!" Dedim yapay bir heyecanla, amacım onu hayal kırıklığına uğratmamaktı. Çok şaşırdığı yüz ifadesinden belliydi. "Peki, şey, fahişe nedir?" diye sorduğumdaysa gözlerini devirdi.

"Babana sor." Dedi. Onaylar bir mırıltı çıkardım. Nihayet dondurmamı bitirip ambalajını çöpe attığımda bana hoşçakal bile demeden gitmeye çalıştı.

"Taehyung!" Diyerek arkasından seslendim. Durup bıkkın bir tavırla arkasına döndü. "Seni nerede bulabilirim? Evin nerede?" Diye bağırdım. Göz temasımızı kesti ve yere bakmaya başladı. "Ben, şey... gelirsen buralarda olacağım." Diyerek gülümsemeye çalıştı. Başımla onaylayıp ben de gülümsedim.

Yürümeye devam ediyordu ki yine arkasından seslenip durdurdum onu. Bu sefer bana dönmemişti ve omuzları titriyordu, ancak o an ağlıyor olabileceğini hiç düşünmemiştim. O an ağladığını, büyüdükçe fark etmiştim.

"Hoşçakal Taehyung!" Dediğimde bana dönmeden el salladı ve "Git hadi, git!" Diye bağırdı. Kıkırdayarak evimin yolunu tuttum.

İşte hayatımın akışını değiştirecek adamla o gün, bu şekilde, bir dondurma sayesinde tanışmıştım. Ben 7, o da 8 yaşındaydı ama 8 yaşında birine göre çok olgundu. Onu olgunlaştıran acılarıydı.

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 174K 40
taehyung: ne zamandır sakatsın? :d (21.15) *görüldü.* jeongguk yazıyor.. taehyung: neden geç yazıyorsun? (21.17) ha pardon, elin sakattı değil mi? :d...
1.6M 120K 39
Kim Taehyung, duştan sonra arkadaşını görüntülü aradığında karşısına abisinin çıkacağından habersizdi.
1.9M 176K 33
Taehyung: siktir git Jungkook: asıl sen siktir git • Texting