Bad Luck [EXO Fanfic]

By skydarknblue

26.2K 1.6K 2.2K

Hikayem için yaptığı kapaklardan ötürü @darknesshcr 'e teşekkür ederim. More

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 6
Bölüm 7
Özür
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24

Bölüm 5

1.2K 94 94
By skydarknblue

Kapıdakine "sen kimsin?" dercesine baktım.

Karşılık olarak o da bana aynı bakışları atmıştı. Hiç konuşmadan öylece birbirimize baktık bir müddet. Ortam fazla sessiz ve garipti.

Ta ki içeriden gelen ayak sesleri bozana kadar bu ortamı. Min Ah, şaşkınlıkla yanımıza geldi. "Oh! Sehun-ah?"

Adını şu an öğrenmiş olduğum bu yabancıyla aynı anda Min Ah'a baktık. Şaşkındım.

Bu kimdi? Abisi mi? Öyleyse, neden ona adıyla seslenmişti?

"Abim nerede?" sorusuyla kafamdaki düşüncelerin cevabını almıştım.

Sehun gözlerini Min ah'tan ayırmadan cevapladı." Abin,bir müddet daha bizde kalacak."

Min ah,aralık bırakmadan tekrar sordu. "Öyleyse,senin burada ne işin var?"

Sehun, biraz afallamıştı. Bir şeyler saklıyormuş gibi davranıyordu. Ya da ben öyle düşünüyordum. Tabi ya sadece 5 dakikadır tanıdığım birini analiz edemezdim ya.

"Ne olacak, temiz kıyafetler almak için geldim."

Temiz kıyafet mi? Bunu kendi de yapabilirdi değil mi? Min Ah bu detaya fazla takılmış gibi görünmüyordu. Ama garip bir şeyler vardı. Az önceki garip davranış gibi.

Min Ah onaylayarak baktı ve gülümsedi. Son anda aklına gelmiş olmalı ki bir anda bana baktı.

"Bu arada bu arkadaşım Haneul." eliyle beni gösterdi.

Gözlerimi yavaşça Sehun'a yönelttim. Ve Sehun'un bana bakan gözleriyle karşılaştım. Yüz hatları şu ana kadar görmediğim bir güzelliğe sahipti. keskin çene hattı ve keskin bakışları. Yüzünde değişik bir ifade...

Dudakları kıvrılmak için yer arıyor fakat bir neden bulamadığından vazgeçiyordu. Gözlerinde az önceki o mutlu bakış yoktu. Min Ah'a olmadığı kadar mutlu baktığını fark etmiştim.

Düşüncelerimden sıyrılıp sordum. "Peki Sehun? Kuzenin mi?"

Gelen cevapla gözlerimi ayırmadığım çocuk gene duygu yüklü gözleriyle konuşuyordu. Gözler kalbin aynasıdır derlerdi, inanmazdım.

Ama bugün, ilk defa tanıklık ettim bu söze. Umutsuzluk, çöküntü...bu çocuk tamamen gözleriyle konuşuyordu. Ama fark edebilene...

"Hayır.Abimin arkadaşı." gülümseyerek devam etti. "Abim kadar sevdiğim biri."

Abim kelimesini duyan Sehun ise zoraki gülümsemesiyle omuzlarını düşürmüştü.

"Memnun oldum." gülümsedim "Sehun"

Sanki düşüncelere dalmış gibi görünen Sehun dudaklarını yukarı kıvırdı "Bende."

Birçok insanla aynı ortamda olduğunuz halde başka bir dünyada gibi hissettiğiniz oldu mu? Sehun yanımızdaydı ama sanki çok başka bir yerdeymiş gibiydi.

Min Ah'ın neşeli sesiyle kafasını kaldırıp umut dolu gözleriyle baktı.

"Haydi içeri geç."

Mi Ah'ın, Sehun'u içeri davet etmesiyle salona doğru yol aldık.

Min Ah "Ben abimin odasına gidip, kıyafet alıp geleyim." dedi her zamanki neşeli sesiyle.

İçimde tuhaf bir his vardı, az önce tanışmış olduğum bu yanımdaki çocuğun davranışları, mimikleri yüzünden.

İkimizi baş başa salonda bırakıp nasıl gidebilirdi? Sadece ayakta dikiliyorduk. Sehun, elleri arka ceplerinde etrafa bakıyor, olabildiğince benimle göz göze gelmekten sakınıyordu.

Birden kekeleyerek "O-otursana." dedim, yarım bir tebessümde bulundum. Yeni tanıştığım insanlara karşı çok çekingendim.

Dediğimi geri çevirmeyerek kanepeye yaklaşıp, sakince oturdu.

Aradan 10 dakika kadar geçmiş, Min Ah elinde siyah, sportif bir çanta ile yanımıza geldi.

Sehun,Min Ah'ın geldiğini fark edince oturduğu yerden kalktı. Min Ah'a doğru gitmeye başladı. Min Ah gülümseyerek elindeki çantayı ona uzattı, oda gözlerini Min Ah'dan hiç ayırmadan çantayı aldı. Bakışları çok derindi.

Sehun gitmiş, Min Ah ve ben yemeği yedikten sonra odalarımıza çekilmiştik.

Yeni yatağıma oturmuş, elime defterimi almış ne yazacağımı düşünüyordum.

Bu burada kalacağım ilk geceydi ve alışmam biraz zaman alacak gibiydi.

Min Ah'ın abisi kimdi? Ve Sehun'un garip davranışları sonucu anladığım kadarıyla bizden sakladıkları bir sorunu vardı. Ama neydi?

Sehun'un, Min Ah'a olan içten ve umut dolu bakışları. Kafamı kurcalayan bir çok şey vardı. Burada kalmam iyi mi olacaktı, hiçbir fikrim yoktu.

Bir elimde kalem, diğer elimde bir harf bile yazmadığım sayfaları boş defterim...

Kalemi defterin arasına koyup, defterin kapağını kapattım. Bugün yazmak hiç içimden gelmiyordu ve ne yazacağımı da bilmiyordum. Düşüncelerimi defterimle bile paylaşmayı istemiyordum.

Ayağa kalkıp gardolabının yanında duran çantama defteri koydum, geri yatağıma girip uykuya dalmaya çalıştım.

1 Hafta Sonra

Karşımda dans eden Min Ah ve Minseok'a söylenmeye başladım. "Neden ben Mark'la dans etmek zorundayım ki?" bu sözümü duyan Mark "Benim neyim eksik Minseok'tan." dedi.

Ona sadece gözlerimi devirdim. Min Ah hırçın davranışlarımı zapt edebilmek için konuşmaya başladı. "Hadi ama sadece bir dans." demesiyle daha da köpürmeye başlamıştım.

"Sadece bir dans mı?" ellerimi belime koyup "Takım arkadaşı olacağız.2 ay sonra sahnedeyiz..2 ay bununlayım."

Mark sessiz ve cool biri görünebilirdi fakat ben ona bilmediğim bir nedenden dolayı gıcık kapıyordum.

Özellikle şu Jackson denilen arkadaşını dans kulübüne getirdiği zamandan beri...Bu çocuk tam bir çatlaktı. Her hareketinde bir blöf olması nedeniyle biz ona BlöfSon diyorduk.

Ortamı çok germiştim. Telofonumun çalmasıyla olayın kapanması umuduyla telefonumu açtım.

Arayan Joon'du. Joon bir kafede çalışıyordu,onunla orada tanışmıştım,iyi biriydi. Onu tanıyanlar onunla görüşmemi pek istemezdi. Bunun nedenini gerçekten anlamıyorum. Yani Joon gibi nazik ve sevimli biriyle neden görüşmemi istemezler ki?

Karşıdaki "Merhaba." dedi her zamanki sıcak ve tatlı sesiyle,bende ona merhaba diyerek karşılık verdim.

Konuşmaya devam ederken,arkadan konuşmaya devam eden kızgın insanları umursamayarak pratik odasından çıktım.

Kursun olduğu binanın dışına çıktım ve tam karşıdaki kafenin önünde önlükle gülümseyerek bana bakan garsonla göz göze geldim.

İşte Joon!

Erkeksi yapıya sahip,moda anlayışı gerçekten iyi olan,yakışıklı olduğu kadar bir o kadar da sevimli,gülümsediğinde beyaz inci gibi dişleri ortaya çıkan,o güzel gözleriyle tüm samimiliğini karşıdakine hissettirebilen Joon..

Bazen aptal ama komik davranışları olurdu. Omzuma bir elin dokunmasıyla düşüncelerimden sıyrılmıştım. Elin sahibine baktığımda Mark'la karşılaştım.

"Pratik yapmayacak mısın benimle gerçekten?" dedi. Ona karşı kendimi üzgün hissetmeye başlamıştım. Joon'a kapatmam gerektiğini söyleyip,telefonu kapattım.

Mark'ın sorusunu cevaplayacakken,karşıda kafeye giren Joon'a sinirli gözleriyle baktığını fark etmiştim. Joon'dan neden hazlanmadığını anlamıyordum,hemde çocukluk arkadaşı oldukları halde,onların arasını bozan olayın ne olduğunu çok merak ediyordum.

Mark,Joon içeri girince bana soru soran gözleriyle baktı.

"Tamam,üzgünüm..Biraz abarttım." dedim. Mark sevimli gülüşüyle "Bunu anlaman ne hoş." dedi.Birlikte pratik odasına girdik.

2 Saat Sonra

Mark ve Minseok bizi eve bırakmıştı.Bugün düne göre biraz daha fazla pratik yapmıştık bu nedenle çok acıkmıştım.. "Acıktım,acıktım." diye mızmızlanarak içeri girdim.

Min Ah "Biraz sabret." dedi kahkaha atarak.

Mutfağa gidip birlikte yemek hazırladık. Yemeği yedikten sonra sofrayı toplamaya başlamıştık. Min Ah "Mark'la neden eşleşmek istemiyorsun?O iyi biri." dedi savunurcasına..

Aralık bırakmadan cevapladım. "Bilmiyorum nedenini..Bende biliyorum iyi biri olduğunu elbet ama." dedim sesim gittikçe kısıklaşarak. "Asıl sen Joon'a dikkat et,Mark'ı boşver de."

Hızla bana döndü ve "Hmm..sen ve o!Aranızda ne var? Söyle bakayım." dedi.

"Hey ne saçmalıyorsun?O ve ben..biz yani sadece arkadaşız..Daha fazlası 'yok'" dedim.

"Hıhım..eminim öyledir.." dedi inanmadığını belli etmeye çalışarak..Aklıma takılan soruyu sormakta tereddüt etmiştim..

Neden ona dikkat etmem gerekiyordu ki? Neden Joon'a karşı bu kadar tepkiliydi herkes. Ve sadece dikkat etmemi söylüyorlardı..Nedenini söylemeden..

"Benim uykum var..odama gidiyorum." dedi mutfaktaki tüm işi bitirince..

"Peki,iyi geceler." dedim.

Odasına yönelmişken karşılık verdi "İyi geceler."

Yatağıma yatmış uyumaya çalışıyordum..Neredeyse 2,3 saat boyunca bir o yana bir bu yana dönmüştüm ama gene de uyuyamamıştım. Gece 3 civarı olmuştu.

Susadığımı fark edip mutfağa gittim. Bir bardak su doldurdum ve içmeye başladım. Dış kapının kapanma sesini duymuştum. Gecenin 3'ünde.

Hırsız! Hırsız! Aman Allah'ım! Yerimden kıpırdamamış,olduğum yerde kalakalmıştım.

Masanın üzerindeki vazoyu elime aldım ve ayak seslerinin çıkmamasına dikkat ederek mutfak kapısının olduğu yerde durdum..Kafamı uzattığımda bir erkek bedeniyle karşılaşmıştım. Işıkları yakmamıştım Min Ah uyanmasın diye..

Her taraf karanlıktı,yüzünün görünmesi engelleyecek bir şey kullanmamıştı.Ama karanlık nedeniyle yüzünü göremiyordum.. Saç yapısı bana çok tanıdık geliyordu.Hırsızları mı da tanıyorum artık?

Korkudan altıma edeceğim.

Yavaşça arkasından yaklaştım.Vazoyu havaya kaldırdım,kafasına vurmak için hazırlanıyordum ki birden arkasını döndü.Beni gördü!

Yüzü garip bir hal aldı.Bir bana bir elimdeki vazoya baktı.

Gözlerimi sımsıkı kapattım ve bağırmaya başladım.. Ben bağırınca karşımdaki de bağırmaya başladı.. Çok gürültülüydü.

Işıkların yanmasıyla gözümü açtım ve "Siz ne halt ediyorsunuz?" diyen Min Ah'a baktım kocaman olmuş gözlerimle..



Continue Reading

You'll Also Like

9.4K 1.4K 22
zehra, eskisi gibi hande'nin kolları arasında güvende hissetmek istiyordu. ama artık o huzur dolu anların yerini kaygılar almıştı.
16K 2.2K 51
arda, hoşlandığı çocuğa açılmak için abisinin arkadaşı ferdi'den yardım istiyor. [slowburn] [yarı texting]
113K 6.2K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...
530K 47.5K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...