~HerDem~

By ahsenhoca-ah

152K 13.2K 3.4K

"Her Dem olmuş yürekler, Birbirine söz vermiş gönüller, Kulak duymasa da Duymaz mı kalpler" Kendinden emin... More

1.bölüm*Başlangıç*
2.bölüm*Unutacağım*
3.bölüm*Elbet bir gün*
4.bölüm*Umut ile Unut*
5.Bölüm *Her Çocuk Özeldir *
6.Bölüm *Rabbin İçin Sabret*
7.Bölüm *Döverim Seni*
8.bölüm*Özlem Özlüyor*
9.Bölüm*Yine Hüzün*
10.Bölüm*Yol Uzun Kurbanım*
11.bölüm*Simit mi güzel, veren mi?*
12.bölüm*Rehberden silmek kolay*
14.bölüm*Mektup*
15.bölüm*Abi cevabı ..*
16.Bölüm *Ya Çık,Ya Gel*
17.Bölüm *Karar*
18.bölüm*Fenalaştı*
19.bölüm*Nişan*
20.bölüm*Son kez*
21.bölüm*Özlem evleniyor*
22.bölüm*Neden ben?*
23.bölüm*Isteme*
24.bölüm*Çok mu güzelsin?*
25.bölüm*Hoş gelemedin? *
26.Bölüm*Yürü gidiyoruz!*
27.bölüm*Herdem yanında olacağım *
28.bölüm*umut edelim*
29.bölüm*ilk seni duyayım*
30.bölüm*Sonunda ....*
FİNAL

13.bölüm*Kaçma benden*

4.3K 435 170
By ahsenhoca-ah

Ben benden giderim elbet
Sen gitme benden

.
.
Ubeyd

Aradan geçen zaman olayın akışına bırakacağına, ters istikamete doğru itekliyordu. Nasıl ayakta durmaya çabalasan sanki bir tekme daha yiyordum. Aradan geçen bir ay boyunca neredeyse dokuz defa daha gördüm. Ve ilk günkü gibi her seferinde kaçtı. Artık sabrımın son noktasında, bardağın taşma yerinde duruyordu. Ne yapacaktım nasıl iletişim kuracaktım bilmiyordum. Sadece içimde bir kor yavaş yavaş alev alıyordu. Tutuşuyordum Rabbimden istiyordum. Geceleri uzun saatler boyunca dua ediyor kuran okuyordum. Bu beşeri aşk beni uzaklaştırmıyor sayesinde bir adım daha yaklaştırıyordu. Tekrar tekrar şükür ediyordum.

Yatsı namazından sonra bizim arkadaşlar ile sohbete gitmiştik. Çok güzel geçmiş onlar da çok beğenmişti. Camiye gelmek istemeyen kişiler birer birer safta yerini alırken benim gözlerimi dolduruyordu. Şükürler olsun. Kapının önüne vardığımızda Abdullah bana bakarak konuştu.

"Yarın gideceğiz demi"

"Nereye?"diye sordum.

"Asker uğurlaması varya mehmet ile cihan'ın "

"He tamam inşallah aminli nasıl olsa gideriz. Bu arada sınavlar nasıl gidiyor çalışıyorsun değil mi?"

"Abi ya " dedi düşünceli bir şekilde biraz önceki saydıklarımı hiç takmadan konuştu.

"Özlem'e selâm söyle"

"Bak seni varya" dediğimde karşıya geçerek konuştu. Ve bağırdı.

"Bütün mahalle biliyor aşkımı seni seviyorum özlem" dedi.

"Oğlum sen manyak mısın? Hangi hastaneden kaçtın gece gece sinir ediyor ya git evine"

"Tamam abi " dedi pencereye bakarak el salladı. Tam dönerek pencereye bakmıştım ki perde çekildi.

"Bak şu kızın dersi bozulursa seni döveceğim" dedim parmağımı sallayarak

"Ya ben ne yaptım şimdi" diye söylenerek içeriye girdi.

"Sen ne yaparsın canım, sütten çıkmış ak kaşık" diye ayakkabılarımı çıkarttım. Çalmayı unuttuğum zile giderken elim kapı  açıldı. Annem bana bakarak gülümsedi. Bende selâm vererek içeriye geçtim. Biraz oturma odasında oturarak annemle vakit geçirdik. Onu ihmal ettiğimi dile getiriyor o aksine cevap veriyordu. Gözünü sevdiğim kadın özlemi sorduğum da odada ders yaptığını söyledi. Başımla onaylayarak odadan çıktım. Kendi odama geçerek kapıyı kapattım. Ve defteri elime aldım.

Bir aydan beri hiç bakmıyordum dışını seviyor, içini açmıyordum. Ama artık bakacaktım en azından neden benden kaçtığını dair bir iz bulabilirdim bu dediğime kendim inanamazken defterin son sayfasını açtım ama gördüğüm yazı ile şaşkınca bakakaldım. Beni nereden tanıyordu. Sayfanın ortasında kocaman "Ubeydullah neredesin?"yazıyordu.

Peki benden neden kaçıyordu. Bu kadar beni bilirken nasıl benden uzak duruyordu. Adımı nasıl biliyordu. Sorulardan beynimin bunaldığını hissederek balkona çıktım. Derin derin nefes aldım. Başımı gökyüzüne çevirerek gülümsedim.

"En azından aynı gökyüzünün altındayız" diye içimden geçirdim. Uzun geçen gecenin ardından görevlerimi yerine getirerek uyumak için yatağa geçtim.

Sabah namazından sonra Abdullah yanıma geldi. Camiden eve doğru yürüyorduk. Bana bakarak konuştu.
"Bugün eyyüp amcanın yanına gideceğim sende gelsene"

"Ben gelemesem iyi olur işlerim var"

"Gel be abi" deyince onu kıramadım. Kabul ederek eve doğru geçtim. Eyyüp amcaya düşüneceğimi söylemiştim. Ama bir şey dememiştim. Durumu daha iyiydi. Kahvaltıdan sonra biraz uyumuş saat on iki civarı kalkmıştım. Abdullah ile askere gidecek olan çocuklara uğrayarak oradanda eyyüp amcaya doğru otobüse binmiştik. Eyyüp amcanın durumunun iyi olmasına çok sevinmiştim. Bu durum biraz daha vicdanımı rahatlatmıştı. Abdullah işinin olduğunu söyleyerek yanımızdan erken ayrılmıştı. Bende vedalaşmak evden çıktım. Sumeyye bana bakarak konuştu. Ben de bu arada ona iki çikolatayı uzatmıştım.

"Ayşe ablam çikolatalar için teşekkür ediyor" dedi. 

"Ayşe?"diye sordum anlamamış bir şekilde o da gayet net bir şekilde konuştu.
"Ablamın adı ayşe" dedi. Kendimce "Hım" diye bir ses çıkarttım ve ardından konuştum."Rica ederim. Hayırlı akşamlar"

"Sanada ubeydullah abi" diyerek el salladı.

Oradan direkt yetimhaneye geçtim. Derse tam vaktinde geldiğim için çok mutlu olmuştum. Hiçbir zaman geç kalmayı sevmiyordum. Derse girdiğim de bütün afacanlar yerini aldı. Bende tebessüm ile konuşmaya başladım. "Selamun Aleykum" dedim sevinçle aynı coşkulu ses ile koro eşliğinde geri aldılar.

"Aleykum selâm öğretmenim"

"Nasılsınız peki"

"İyiyiz öğretmenim" dediler. Bende masaya geçerek sandalyeye oturdum. Ardından çantamdan 12 tane renkli kare kağıt çıkartarak ayağa kalktım. Bu arada meraklılar söz almak için parmakları havaya kaldırmıştı.
"Buyur enes" dedim.

"Hocam onlar ne?"dedi. Gittikçe sesi merakla büyüyordu. Ona gülümseyerek kağıtları dağıtmaya başladım.  "Aslında biraz beklersek cevaplarını bulabiliriz değil mi çocuklar" diye seslendim ellerimi açarak bütün hepsi. "Evet" diye bağırarak meraklı gözlerle bana bakıyordu. Bütün kağıtları dağıtarak kendime bir tane kağıt aldım. Daha fazla merak ettirmemek için konuşmaya başladım.

"Şimdi bu önünüzde gördüğünüz kâğıtlar bir nevi avuç içiniz"

"Nasıl yani?" Dedi içlerinden birisi

"Hani biz dua ediyoruz ya ellerimizi açarak" dedim ve ellerimi yukarıya dua eder şekilde kaldırarak gösterdim.

"İşte bu kağıda ettiğiniz dualardan en çok istediğiniz bir şeyi yazın" dedim. Ve eğer yapamayacağım bir şey çıkarsa diye aşırı korkuyordum.

"Yaaa" diyerek ellerinde kalem ile başladılar yazmaya beni onlara bakarken görünce nisan bana bakarak konuşmaya başladı.

"Ama öğretmenim siz de yazın"

"Ben mi?" Diye sorunca bütün hepsi "evet" diye bağırdılar. Onlara tebessüm ederek konuştum.

"Pekala bende yazacağım" Mavi renkte ki kağıda bakarak gülümsedim ve aklıma gelen ilk şeyi yazdım.

"KAÇMA BENDEN!"
.
.

Eve doğru giderken yine halk eğitim merkezinin önünden geçiyordum aynı yazıyı okuyunca farkında olmadan ani bir kararla dur yerine bastım. Biraz ileride duran otobüs ile inerek geriye doğru yürümeye başladım. Kendimden emin bir şekilde içeriye girerek kayıt yaptırdım. Haftada üç gündü.

Dalgın ve düşünceli bir şekilde eve giderken yolda gördüğüm kişi bana doğru geliyordu. Ve artık dayanamadığım için önünde durdum. Kafası yere eğik olduğu için fark etmedi ama aramızda mesafe kalacak şekilde yakınlaşınca kafasını kaldırarak iki adım geriledi. Ani bir panikle yüzüne bakarak konuştum.

"Dur" dedim elimi kaldırarak.

"Kaçma benden" o benim dudaklarıma baktığı için anladığını düşündüm. Ama arkasını dönerek yine gitmişti. Ben bu kızla nasıl iletişim kuracaktım. Hani hissetmek yeterdi. Neden şu an hissettiğim şey gerçek olmuyordu. Neden bana uzaktı. Hep böyle kaçacak mıydı?

Vazgeçmeyecektim. Bende bu sevdadan emindim bir yolunu bulacaktım.
Sinirli ve bilmediğim bir sakinlikle caminin yolunu tuttum. Namazdan sonra eve geçtim. Uzun ama farklı bir gün olmuştu. Aklıma gelen şey ile odama geçerek çocukların yazdığı kağıtları aldım. Ve geri oturma odasına giderek bağdaş kurarak yere oturdum.

"Balon " yazıyordu. Bu muydu yani isteği bu kadar küçük şey ile mutlu olmak ne kadar kiymetliydi. Diğer kağıdı açtım.

"Oyuncak ayı" yazıyordu. Gülerek  bir diğerini çevirdim. Ama okuduğum şey ile yüzümde ki tebessüm soldu.

"Anne kokusu" yazıyordu. Bu çocuk bunu bilecek kadar büyük müydü? Bu kadar farkında mıydı annesizligin?

Diğer bir kağıdı elime aldım.
"Pamuk şeker" yazıyordu. Elimde olmadan bir damla yanağıma süzüldü.

Diğer bir kağıtta "uçurtma" yazıyordu. Son kağıdı elime aldım. Ve okuduğum yazı ile akan gözyaşlarım arttı.

"Öğretmenim sarılın bana. Sanki siz sarılınca babam gibi oluyor. Sanki siz beni bırakmazsınız gibi. Size baba demek istiyorum. Sizden hiç ayrılmak istemiyorum"yazıyordu ve bu kağıt Nisan'a aitti.

Insan süresi 8. Ayetten buyruluyor ki;
"Onlar, seve seve yiyeceği yoksula, yetime ve esire yedirirler."

............
Bölüm sonu.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Oy sınırı #30

(Düzenlenmiş ve ekleme yapılmıştır.)

Continue Reading

You'll Also Like

945K 9.1K 10
Hiç olmaması yerde olan bir kız. Mafyanın evinde ve odasında... Korkunç, sinirlenince gözü birşey görmeyen acımasız katil mafya ... Kız odasına girm...
6.2M 179K 48
Gerçek töre hikayelerini merak ediyorsanız okuduğunuza pişman olmicaksınız
Atıfet By Türkan

General Fiction

7M 274K 38
Betül yetenekli bir aşçıdır. Çevresinin ısrarıyla evlenmek için evlilik görüşmeleri yapmaya başlar. Bu görüşmeleri yaparken ev sahibinin oğlu Yüzbaşı...