LUHAN OC STORY - ASKER. ✔

By hunhanskuki

31.5K 2.8K 3K

Xiao Lu Han, Zhou Hanedanı kumandanıdır. Sen ise A-shih-Na boyuna ait bir prensestin. (*Türk boyudur... More

Giriş.
Lu Han.
Hüzün.
Yanmak.
Ölmek.
İftira.
Bir gece.
İnanmak.
İnsanca.
Belki.
Başlıyoruz.
Prenses.
Sonrası.
Çırpınma.

Final.

2.3K 208 409
By hunhanskuki

Lu Han ile yaşadıklarıma ve yaşayabileceklerime inanamıyordum.  Ondan ve insanlığından ümidimi çoktan kesmiştim. Önceleri onu uzaktan izlediğim için kişiliği hakkında bir fikrim yoktu. Ablasıyla ilgili oluşunu seviyordum...

Sonraları ona kalbimi kaptırmıştım. Yapabileceğim bir şey yoktu. Kişiliğini öğrendikçe o dört yıl boyunca ölmeyi diledim. Yaptıklarını hiçbir zaman benim sevdiğim karakterine yakıştıramamıştım. 

Aşk, beyinle yapılabilecek bir şey olsaydı ondan nefret ederdim. Nefret duygusu ile onu sevmek beni ona daha fazla çekiyor ve onda kayboluyordum.

Onunla ilgili kurmaya bile çekindiğim hayallerim benim daha fazla ağlamamla sona eriyordu. Şimdi ise... O bana aitti.

Beni seviyordu.

Değişiyordu.

Bunlar gerçek olamayacak kadar güzeldi ve beni güzel hissettiriyordu. Yaşadığım her şeyin bir rüya çıkmasından korkuyordum.

Her seferinde yanlış kişiye aşık olduğunu düşünen kalbim bu sefer onu kendisi için doğru kişiye çevirdiği için mutluydu.

Lu Han ile evlenmiş bile sayılırdık. Resmi bir kayıt olmasa bile tanıklarımız ve güzel bir teklifim vardı. 

Kardeşime durumu anlatmıştık ve o çok şaşırmıştı. Benim bu kadar kolay affedeceğimi düşünmüyormuş... Aslında, ben de düşünmüyordum. Ben de zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyordum ama Lu Han'ı bir kere daha gördükten sonra bunu başaramamıştım.

Lu Han da benimle beraber Yixing'in yanına gelecekti. Benim evimde yaşayacaktık ve o da bizim gibi öğretmenlik yapacaktı.

Türklerden nefret eden Lu Han, Türklere okuma yazmayı öğretecekti.

Boynuna kılıç dayadığı, öldürmeye çalıştığı kızla ömrünü sonuna kadar geçirmek istiyordu.

Bu sarayı başımıza yıkacağını söyleyen Lu Han, bu sarayda kardeşimle yaşıyor ve Türklerin kalkınmasına yardım ediyordu.

O kadar mutluydum ki öğrencilerimi ve Yixing'i ne kadar özlediğimi unutmuştum. Az kalmıştı buradan gidip esas yerimize dönecektik...

-

Bir kaç gün önce ne kadar mutlu olduğumu  hatırlıyorum da... Şimdi öğrendiklerimi kaldıramayacak gibi hissediyordum.

Tunguz kralı öldürülmüştü.

Lu Han'ın yaptığına adım gibi emindim.

Lu Han, geçen sefer intikam istediğini söylemişti. Onu durdurmaya çalışsam da başarılı olamamıştım...

Lu Han'ın normal bir insan olmasını beklemek aptalcaydı. O değişmeyecekti. Hiçbir zaman, intikamdan vazgeçmeyecekti.

Kan onu rahatlatıyordu. 

İnsan olmaya çalışacak birisi değildi.

Onu ihbar etmeliydim. Onu birçok kez kurtarsam da artık teslim etmeliydim yoksa daha fazla kişiyi öldürmesinde benim de payım olacaktı.

Kendi odamda oturmuş göz yaşlarımı siliyordum. Ona ilk kez bu kadar yakınken yine ondan uzakta duracaktım.

2 gün önce Tunguz kralına bunu Lu Han'ın yaptığıyla ilgili bir mektup göndermiştim. Onlara ulaştığına emindim...

Lu Han'ı son kez görmek istiyordum.  Odasına doğru ilerledim.

Kapıyı tıklatıp içeriye girdim. İçerisinin karanlık olması güzeldi... Göz yaşlarımı asla görmezdi. Yatakta uzanan Lu Han'a kaydı gözlerim. Gözlerini tavana sabitlemişti.

Sesimi normal bir tona soktum. Lu Han büyük ihtimalle onun yaptırdığını anlamadığımı zannediyordu.

'' Uyuyamadın mı Lu Han? ''

Yavaş adımlarla yanına ilerliyordum. Sesimi duyunca hemen doğruldu ve bana doğru baktı. Yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.

'' Uyuyamıyorum... Yeni hayatımızı düşündükçe çok heyecanlanıyorum. Öğretmen olmak nasıl bir şey? Sence ben iyi bir öğretmen olabilir miyim? Çocukları askeri disiplinle eğitmekten korkuyorum sanırım. ''

Koca bir yalan...

Güzel bir yalancısın Lu Han.

Ona gülümseme bağışlamıştım ama bu hayal kırıklıklarımı içine alan bir gülümsemeydi.  

Madem benimle oynayacaktı ben de onunla oynayacaktım.

'' Eminim ki güzel bir öğretmen olacaksın. ''

Kocaman bir gülümseme...

'' Ah, seninle yaşamak ve koca bir ömürü paylaşmak... Biraz korkutucu geliyor. Seni bir çok kez tehdit ettim ve öldürmeye çalıştım. İntikam için beni boğmazsın değil mi? ''

Seninle bir ömürü paylaşamayacağız Lu Han..

Sen, ömrümü paylaşmak isteyebileceğim birisi değilsin.

Çünkü sen bir insan değilsin.

Sen, katilsin.

-

Kardeşim Lu Han'ı korumak için sarayın girişine bir sürü asker dikmiş ve Tunguz askerlerinin sarayımıza girmesine izin vermiyordu.

Lu Han ise çok şaşkındı ve odasından çıkmıyordu.

Çok iyi oyuncuydu...

Onu  görebileceğim kadar görmeliydim çünkü nasıl olsa artık görmek zorunda kalmayacaktım...

Lu Han'a gidecekken kardeşime uğradım ve kulağına eğildim.

'' Askerlerin, Lu Han'ı götürmesine izin ver. ''

Şaşkınlıkla yüzüme bakmıştı.

-

Lu Han'ı görmek için kapıyı açtığımda göz yaşları akıtan bir Lu Han görmeyi beklemiyordum.

'' Beni ihbar eden sendin. ''

Anlamıştı...

Üstelik kimse bir şey söylemeden...

Yüzüne bakmaktan başka hiçbir şey yapamıyordum.

''  Haklısın, prenses... Haklısın.. Ben güvenilecek birisi değilim. ''

Neden sözleri beni böyle etkiliyordu.. İzin vermemeliydim. Duygu sömürüsü yapıyordu.

'' Yaptıklarımı bir şekilde ödemek zorundaydım. Sana yaşattığım tüm fiziksel ve ruhsal acıları artık anlayabiliyorum. Uzunca yaşadığım bu hayatımda hiç kimseye güvenmedim. Sadece sana güvendim prenses. Kalbimi, yaşadıklarımı sadece sana açtım. Ve senin bana hiçbir zaman inanamayacağın gerçeğiyle yüzleştim. Bu benim için beklenendi ama acı bir gerçekti. Artık beni affedebilirsin, çünkü ödeştiğimizi düşünüyorum... Senin kadar acı çektiğimi düşünüyorum. ''

O ağlarken sadece sessizce ağlayabiliyordum. Çünkü, Lu Han'ın söylediklerini hazmedemiyordum...

'' Seninle konuştuğumuz o gün, insan oluşumun ilk günüydü. Teşekkür ederim... İnsan olmama, eş olmama izin verdiğin için. Yemin ederim ki Tunguz kralını öldürmedim ve bu konudan haberim yok. Yeni Çin kralının Korede olmam sebebiyle bir stratejisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü gerçekleri öğrendiğimi biliyor. Tunguzlardan intikam alacağımı düşünmüş olmalı ve beni Tunguzlara yem atmayı istiyor. Ziyanı yok, yaşasam da artık beraber olamayacağız. Bana son bir iyilik yap prenses. Bana bir zehir bul ve buraya getir. ''

Ağlamam gittikçe şiddetlenirken Lu Han'a sarıldım ve yalvarmaya başladım.

'' Lütfen Lu Han, beni affet.. Ben özür dilerim. Ben, gerçekten bilmiyordum... Ben- B-en sen yaptın sandım.. Çok korktum. Katil olmandan korktum. Lu Han, beni affet... ''

Sadece saçımı okşamıştı.

'' Sana kızgın değilim prensesim. Herkes böyle düşünürdü. Seni seviyorum... Hadi zehiri getir. ''

'' Hayır. Ben herkes değilim ben senin karınım!  Böyle düşünmemeliydim Lu Han, lütfen... Yalvarırım! ''

Askerlerin bu katı sardığını biliyordum. Kardeşime buraya gelmelerini söylemiştim.

Koca bir salaktım..

Kardeşim Lu Han ile hesaplaşmamızın bitmesini bekliyor gibiydi.

Lu Han yalvaran gözleriyle bana bakarken onun son isteğini kabul etmeye karar verdim ve odadan zehri alıp getirdim.

'' Sana bunu bir şartla veririm Lu Han. Benim de içmeme izin verirsen. ''

Lu Han uzun uzun suratıma baktığında düşündüğünü anlamıştım.

Onsuz ve vicdan azabıyla yaşamamı o da istemiyor gibiydi.

'' Öyleyse, ikimiz için de en güzel ölümü kendimiz çizelim prensesim. '' 

Gülümseyerek onu oturduğu yerden kaldırdım ve ikimiz de yatağa oturduk ve sırtımızı duvara yasladık  önce zehri o içmiş ve kalanı da bana vermişti.

'' Dün gece geçireceğimiz uzun bir ömürden bahsediyordun Lu Han, özür dilerim. Hayalini çaldığım için özür dilerim. '' 

Hala ağlıyordum.

'' Hadi ama  ölürken güzelce ölmemiz gerek prenses. Güzelce yaşayamadık... Güzel bir ölümü hak etmiyor muyuz? Ağlayınca çok çirkin oluyorsun. ''

Zorla gülümsemeye başlamıştım.

'' Ölüm gerçekten de son çözümümüz müydü Lu Han? ''

'' Birbirimize güvenimizi yitirmişken beraber olamazdık. Sürekli birbirimizden şüphelendiğimiz bir hayatı yaşamak istemiyordum. Tunguzlar  tarafından öldürülmeyi kendime yakıştıramazdım.  Böyle bir ölümü hak edemezdim. Sadece, şu hayatımda hep general kaldığım için biraz üzülüyorum. Öğretmen olmaya heveslenmiştim. Aslında mutluyum prenses. Aynı anda ölüyoruz... Bu çok iyi. Senin ölümünü görmek istemezdim ve benim ölümümden sonra tek başına yalnız yaşayacağın düşüncesi de beni hep korkuturdu. Üstelik artık yüklendiğin bir vicdan azabın vardı. En iyisini yapıyoruz. Eminim. ''

Lu Han gülümsedi.

'' Seni seviyorum. ''

Diyebildim zorlukla. Hakkım yoktu. Şuan olan her şeyin sorumlusu bendim. 

'' Canın yanıyor değil mi? Damarlarım şimdi yerinden çıkacak gibi... Ölümü hiç bu kadar yakın hissetmemiştim. Tüm nefes alışlarım o kadar değerli geliyor ki. Sana böyle bakarken ölmek çok acı geliyor prenses. Seni gök tanrının yanında yine bulacağım ve öteki hayatımda da yine seni seveceğim. ''

'' General Lu Han, sen yanımdayken canımın yanmasına katlanmak daha kolay. Seni beni severken görmek, benim için en büyük lütuf. Seni görüyorum... Seni bana aşkla bakarken görüyorum. Daha fazlasına ihtiyacım yok. Seninle Gök Tanrı'nın yanında tekrar karşılaşacağımızı ben de biliyorum. ''

Lu Han öldü.

Ve yine ölümü gören ilk ben oldum.

Kapımız zorlandığında onların burada olduğunu anlamam uzun sürmemişti.

Onlar vardı ama biz yoktuk.

Düşmanlar vardı ama muhattapları yoktu.

Galibiyetleri olacaktı ama biz onlardan önce davrandık...

Onları mutlu etmedik...

Gözlerim kapanırken düşündüğüm tek şey Lu Han'ın yine zafer kazanmasıydı.

Gözlerim kapanırken gördüğüm tek şey ise Lu Han'ın muhteşem gülüşü ve gözlerinden akan bir damla yaştı. Ona yaklaştım ve tam kollarında gözlerimi kapadım.

Ölümün daha mutlusu olamazdı...

-

Çok fazla ağladım. Bayadır finali düşünüyordum ve mutsuz hissediyordum yazasım bile gelmiyordu çünkü onların artık olmayacağını biliyordum... Onlara alışmıştım. Sizlere, yorumlarınıza alışmıştım.

Her seferinde çok fazla yorum buldum, beni yazmaya heveslendirdiniz. Bu hikaye sayesinde bir sürü güzel dost kazandım. 

Bana ilham verdiğiniz için, bu kadar ilgi gösterdiğiniz için neler demeliyim bilmiyorum. 

Sadece bir daha bu hikayeyi yazamayacak olmak, o yorumları hevesle okuyacak olamamak biraz kötü hissediyor.

Alışılmışlık hissi, kötü hissettiriyor...

Hikayelerimi uzun yazamıyorum ve yazmayı da sevmiyorum sizleri bıktırmak aynı olayları tekrarlamaktan korkumdan dolayı sanırım. Her neyse, keyif aldığınız bir hikaye olmasını diliyor ve hepinize tekrardan çok çok teşekkür ediyorum... Çokça değerlisiniz... Hepinizi hatırlıyor olacağım :)


Continue Reading

You'll Also Like

Peruk By H

Mystery / Thriller

124K 4.9K 30
17 yaşında bir genç kız... Ne kadarını planlamıştı? Kontrol hep elinde miydi yoksa o da kendi oyununun bir kurbanı mı oldu? Kapak - @likelead
25.5K 351 6
o bi psikopattı ve ben ona asik olmusutm
52.6K 4K 35
ben senin gibi olsaydım. sen benim gibi olsaydın. o zaman durmaz mıydık aynı rüzgarda? ama biz yabancıyız. girlxgirl
299K 20.5K 43
Zorba bir dörtlü ve sessiz bir öğrenci...