AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ 1-2 (DÜZ...

由 haticekubraozcan

2.5M 147K 57.3K

[AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ -1- DELİ GELİN] Bir yanda deli dolu bir kadın, öte yanda gözükara ve dev gibi bir adam... 更多

DG -1. Bölüm: DELİ KIZ
DG -2. Bölüm: HAYIRLI OLSUN
DG -3. Bölüm: ATEŞİM VE CAN YAKARIM
DG -4. Bölüm: PARA
DG -5. Bölüm: DİŞ SANCISI
ÖNEMLİ - INSTAGRAM
DG -6. Bölüm: BIÇAK KAZASI
DG -7. Bölüm: KARAKOL
DG -8. Bölüm: YAVRU DELİ GELİN
AHÛZAR SERİSİ
DG -10. Bölüm: OLAY ÇUKURU
DG -11. Bölüm: İÇ GÜVEYİ
DG -12. Bölüm: İKİ DEFA DÜŞÜN
DG -13. Bölüm: NİŞANLI KAÇAKLAR
DG -14. Bölüm: KIZ BABASI
DG -15. Bölüm: YAPRAK SARMA
DG -16. Bölüm: NİKÂH GÜNLÜKLERİ
DG -17. Bölüm: GELİNLİK
DG -18. Bölüm: HAYATIMA HOŞ GELDİN
DG -19. Bölüm - Part/1: BİZ EVLİYİZ OĞLUM
DG -19. Bölüm - Part/2: BİZ EVLİYİZ OĞLUM
DG -20. Bölüm - Part/1: ŞURA VAKASI
DG -20. Bölüm - Part/2: ŞURA VAKASI
DG -21. Bölüm - Part/1: BEBEK
DG -21. Bölüm - Part/2: BEBEK
DG -22. Bölüm: İTİRAF
DG -23. Bölüm - Part/1: HATA
BİR TUTAM
DG -23. Bölüm - Part/2: HATA
DG -24. Bölüm - Part/1: MİLAD
DG -24. Bölüm - Part/2: MİLAD
DG -25. Bölüm: İKİ ZEYTİN
DG -26. Bölüm: BEKLENMEDİK AN
DG -27. Bölüm: KADER ZİNCİRLERİ
DG -28. Bölüm: MUTLULUĞA DOĞRU
DG -29. Bölüm: AŞK YOLU (FİNAL)
DG -30. Bölüm: ÖZEL SON
!DUYURU!
AFİLİ ÂŞIKLAR SERİSİ -2- BAHTSIZ DAMAT
BD -1. BÖLÜM: PİKNİK MACERASI
BD -2. BÖLÜM: BULAŞIKÇILIK
BD -3. BÖLÜM: EVE GELİN LAZIM MIYMIŞ?
BD -4. BÖLÜM: KAĞIT PARÇASI
BD -5. BÖLÜM: İSTİFA
BD -6. BÖLÜM: MELİH VAKASI
BD -7. BÖLÜM: YANLIŞ ANLAŞILMA
BD -8. BÖLÜM: SANA EN ÇOK BEN YAKIŞTIM
BD -9. BÖLÜM: SAVRULUŞ
BD -10. BÖLÜM: ÖN SÖZ VE SON SÖZ
BD -11. BÖLÜM: ABİNLERDEN KAÇIRDIM SENİ
BD -12. BÖLÜM: PAHALI ELBİSE
SADE'M
BD -13. BÖLÜM: AŞK KIRILMAKTI
BD -14. BÖLÜM: TAKİP MESAFESİ
BD -15. BÖLÜM: PİŞMANLIĞIN ESİRİ
BD -16. BÖLÜM: ÇOK GEÇ
BD -17. BÖLÜM: AİLE SIRRI
BD -18. BÖLÜM:
BD -19. BÖLÜM: KORKU FİLİZİ
BD -20. BÖLÜM: NESLİŞAH
BD -21. BÖLÜM: MEZAR
BD -22. BÖLÜM: TERK EDİLMEK
BD -23. BÖLÜM: ROMANTİZM KATİLİ
VAHA
BD -24. BÖLÜM: GELİN HANIM
BD -25. BÖLÜM: LEYLİFER
BD -26. BÖLÜM: HASTANE
BD -27. BÖLÜM: GÖZYAŞIN İÇİN
BD -28. BÖLÜM: AŞK RÜYASI
BD -29. BÖLÜM: YANGIN
BD -30. BÖLÜM: BERDEL
BD -31. BÖLÜM: TEKLİF
BD -32. BÖLÜM: NAMUS MESELESİ
BD -33. BÖLÜM: ÖN BALAYI
BD -34. BÖLÜM: MUTLULUĞA DOĞRU
BD -35. BÖLÜM: NİKÂHTA KERAMET
BD -36. BÖLÜM: TEST
BD -37. BÖLÜM: NİŞAN
BD -38. BÖLÜM: DÜĞÜNDEN KIZ KAÇIRMA
BD -39. BÖLÜM: SANCILI SAATLER
BD -40. BÖLÜM: SONSUZ SON
!Hikaye Hırsızı!

DG -9. Bölüm: GELECEĞE BİRİKEN ANILAR

46.6K 2.5K 444
由 haticekubraozcan

Bu satıra kitabı seveceğini düşündüğünüz arkadaşlarınızı etiketleyerek kitaba davet edebilirsiniz. 💜

Buraya da sevdiğiniz renkteki kalbi bırakmayı unutmayın 💙

Yorum sınırı; 350.

Medya: Bölümden bir alıntı.

Keyifli okumalar...

9. BÖLÜM: GELECEĞE BİRİKEN ANILAR

"Kıskanıyorum diye türkü mü söyleyeyim?"

"Yüzünü eşekler tepesice. Bak nasıl çıkmış kızın tepesine!" Emine Hanım utanmanın verdiği ani bir sinirle elinde tuttuğu telefonu oğluna fırlattı. Henüz kimse ne olduğunu tam anlamıyla bilmezken, kadınların gördükleri sahneye bu tür bir tepki vermeleri gayet normaldi. Devrim daha kızın elini bir kere bile sağlam tutamamışken, tecavüzcü olmuştu.

"Anne!" Kendisine doğru fırlatılan telefon ağır çekimle üzerine gelirken ondan kaçmak için adımını attı ama ters bir harekette bulunduğunu anlasa da artık çok geçti.

"Yabancı bir cisim yaklaşıyor dev." Asude üzerlerine gelen telefon, bedeninin üzerine kapanan yüz kiloluk bir yükle yeri boyladığında, tüm kemiklerinin kurban pay eder gibi kırıldığını hissetmişti. Bağırmak istese de dudaklarının üzerinde kalan kol onu engelliyordu. Daha önce bu kadar yakından görmediği pazılara başka bir zaman olsa bakardı ama şimdi hiç sırası değildi.

"Kız koş delilleri yok ediyor." Devrim altında kalan kadının üzerinden kalkmak için hareketlendiğinde kafasına yediği ağır darbe ile bağırmak için girişimde bulundu fakat tekrar eden darbeler onun nefesini kesmeye yetmişti.

"Anne vurma, deldin kafamı." Yattığı yerden kalkarken Asude'ye yan gözle baktı. Genç kadın üzerinden kamyon geçmiş gibi hissediyordu. Bazı kemikleri kırılmış, diskleri bile kaymış olabilirdi.

"Ay yavrum benim bahtsız kızım. Oğlan doğurdum diye sevinirken, nefsinin bozukluğunu hesaba katamamışım..." Emine Hanım gelininden ve dünüründen utanıyordu. Yerde bir çatlaklık olsaydı da oradan içeriye sızıverseydi keşke. Buraya gelirken asıl amaçları Asude'yi evliliğe ikna etmekti ama gördükleri çok çok farklıydı. Asude'nin oğlunun sapık hareketlerinden dolayı onu istemediğini düşünüyordu.

"Anne bir dinlesen beni. Bakın bizi çok yanlış anladınız." Devrim kendisini aklamak zorundaydı. Birazdan pislik dolu bir dereye düşebilirdi. Kadınlar duymuşken olay bu kadar büyükse, iki babası ve bacanakları olayı duyduğunda başına gelecekleri tahmin dahi etmek istemiyordu. O yeni yeni yeşillenen sevgisi ile kıza sarılmak istemişti ama onu da yüzüne bulaştırmıştı.

"Anladım ben anlayacağımı. Anne deme bana!" Asude canının acısından dolayı Devrim'in içinde bulunduğu ortamı önemsemiyordu. Güçlükle ayağa kalktı ve onları dinlemeye çalıştı. Kırk yılın başında bir romantizm yaşayacaklardı, orta yaş sendromunun en afili zamanlarında olan kadınlar mahvetmişlerdi.

"Emine anne, Devrim doğru söylüyor. Siz çok yanlış anladınız." Asude'nin araya girmesi ile iki kadında merakla ona döndü. Devrim derin bir nefes alırken, Asude söze girdi.

"Ben evlenmek istemediğimi anneme söyleyince..." O sırada annesine bir bakış attı. Aslında kadın ondan istenileni yapmıştı. Asude gidip ortalığı karıştırmasını hedeflemişti ama bu denli karıştırmak biraz fazla gelmişti.

"Annem de size söylemiş. Devrim'in bu kararımdan haberi yoktu. Konuştuk ve anlaşmaya karar verdik. O yüzden çok sevindi ve sarıldı." Kadınları ikna etmek için elinden geleni yapıyordu. Yan tarafına baktığında Devrim bir balerin edası ile minik adımlarla yanına kadar gelmişti. Onu kurtarmakla iyi mi yapıyordu, kötü mü yapıyordu bilmiyordu.

Kocaman antrede ayakta bu şekilde konuşurlarken, her şey plansız programsız ilerliyordu. Asude belki de iki hafta içerisinde evli bir bayan olacaktı. Şimdi düşündüğünde bedenini sebepsiz bir ürperti aldı. Biraz olsun korkuyor olabilirdi. Evinden ayrılacak olmanın yanı sıra, yeni birisiyle yeni bir hayata adım atacaktı. Düşündükçe o cesur gözlerindeki pırıltıların yerini korku almıştı.

"Kızım, o zaman neden pis tecavüzcü diyordun çocuğa?" Bu defa konuşan Rukiye Hanımdı. İlk tepkiyi verdikten sonra pek sesi çıkmamış olan kadın, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Devrim, benim hoşlanmadığım bir tabirle bana sesleniyor. Bende o yüzden kızdım ona. Nuri Alço gibisin manasında şey etmiştim..." battıklarının resmiydi yan yana durmaları. Onların şuan telaştan etrafa koşturmaları gerekiyordu. Nişan için bakım yapması, trip atması lazımken burada durmuş adamı iki kadının elinden kurtarıyordu.

"Allah canını almasın Asude. Biz de çocuğu ne sandık!" Yaşlı kadın artık kızını bir an evvel göndermek için kolları sıvayacaktı. Asude gibi deli yürekli bir kızın bu kadar uzun süre nişanlı kalması baştan hataydı. Çeyizi bahane etmeden evde ne varsa onunla saracaktı bohçasını sırtına. Diğer ablalarının çeyizi vardı da ne olmuştu, hepsi sandık köşelerinde çürümeyi bekliyordu. Aklına koyduğu fikir ile bir an evvel bu düğünü yapmak için kocası ile konuşması gerekiyordu.

"Rukiyecim bunların canı evcilik oynamak istiyormuş, nişandan sonra hemen hazırlıklara başlayalım da düğünü yapalım. Kendi evlerinde oynasınlar oyunlarını." Asude bu sözlerden sonra çuval giymeyi düşünüyordu. Uzunca kurulan cümlenin altında yatan imayı anlamaması için salak olması gerekiyordu. Sözler yankılanıp, koca duvarlardan kendisine doğru koşuyor gibiydi.

"Biz bahçedeyiz, iki kahve yapında konuşalım bakalım." İki kadın da gitmeden önce yüzlerine yerleştirdikleri çarpık gülümsemelerle onlara bakmışlardı. Emine Hanım gitmeden önce son golünü atmayı ihmal etmemişti.

"Hadi benim Nuri Alço özentisi oğlum, kahve yaparken kızın yanında dur içine tükürmesin." Hepsi bunun dalga amaçlı olduğunu biliyordu ama Asude kızmıştı. Sanki her defasında kahvelere tüküren, kaynana düşmanı, dedikodu sevdalısı bir gelin izlenimi bırakmıştı. Elleri belinde giden kadınları seyrederken omzuna değen omuzla bakışlarını adama çevirdi.

"Deli gelin, körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz demek istiyorum ama demeye dilim varmıyor. Düğün erken olsun diye kendimizi yırtarken tecavüzcü olduk." Devrim düğünün erkene alınmasına şaşkın olduğu kadar mutsuzdu da. Nuri Alço lakabı uzun seneler gideceğe benziyordu ve buna canı sıkılıyordu. Asude ile evlilikleri nasıl boyutlanacak, birbirlerine alışmaları kolay olacak mı bunları merak ederken, düşünmesi gereken bir de bu konu çıkmıştı.

"Düzeltmem gereken bir yer var. Sen tecavüzcü oldun canım, ben mağdur sıfatındayım." Asude daha fazla beklemeden mutfağa geçti. Köşede duran cezveye kahve, şeker ve su üçlüsünü koydu. Ocağa yerleştirmeden önce hızla karıştırdı.

Kısık ateşte pişmeye bıraktığı kahvenin yanına gidebilecek, çikolata için köşede duran dolabı karıştırdı. Badem çikolatalardan birini ağzına attı ve yemeye devam ederken, Devrim de ocakta köpüren kahveyi fincanlara boşaltıyordu. Asude tabaktaki çikolataları masanın üzerinde duran tepsiye yerleştirdi.

Eline aldığı çikolatayı ise adamın ağzına uzattı. "Sen yemeden boğazımdan geçmedi biliyor musun?" Devrim kendisine bu şekilde uzatılan çikolataya şüphe dolu gözlerle baktı.

"Tükürmedin değil mi?" bir taraftan ağzını hareket ettiriyor, diğer taraftan kahveleri dökmemeye çalışıyordu. İşi bittiğinde Asude'nin ters bir şekilde kendisine baktığını gördü.

"Lama gibi mi görünüyorum oradan bakınca? Sen ilgiye gelemiyorsun onu anladım. Seni hor görünce hoşuna gidiyor," kendi kendine söylenirken tezgâhta duran tepsiyi eline aldı. Gelecek günlerde onları çok eğlenceli günler bekliyordu. Bahçede kahveler içildi, fallar bakıldı ki Asude, Devrim'den korkusuna fincanın dibine kadar içmişti.

Annelerine basıldıkları gecenin üzerinden iki gün geçmişti. Davetiyeler dağıtılmış, salon hazırlanmış, evdekiler giyinmiş kuşanmıştı. Asude ise kuaför için elbette ki arkadaşını seçmiş saçını orada yaptırmıştı.

"Asude Allah canımı almasın çok güzel oldun kızım. Bende ne ustaymışım be..." Esma bir tur daha sprey sıktığı kafasına bakarken, beğeni ile arkadaşını süzüyordu.

"Malzeme iyi kızım, seninle ne alakası var?" Asude her zaman ki gibi kendisini beğeni ile süzüyordu. Kaşı, gözü, özü, sözü tam kıvamındaydı. Saçları ensesinde dağınık bir şekilde toplanmış, şık görüntüsünün yanında sade bir hava katmıştı.

"Adam hacı olur mu ulaşmakla Mekke'ye? Eşek derviş olur mu taş çekmekle tekkeye?" Aynadan arkasında duran Esma'ya bakan Asude arkasını döndü ve arkadaşına sarıldı.

"Abiye giydim diye güzel mi oldum sandın Esma?" Esma arkadaşının sözlerinden sonra ona daha sıkı sarıldı. Biliyordu ki o can dostuydu.

"Sen çok güzelsin canım arkadaşım."

"Biliyorum bebeğim. Biz harikayız," iki kız bu şekilde sarılırken kapıdan Devrim girdi. Nişan akşam saatlerinde olacağı için kuaförü akşamüstüne ayarlamışlardı. Son iki günde her şey gayet rayında ilerliyordu. Evde konuşulanlara göre iki ay içinde düğün yapılabilir ve Devrim muradına erebilirdi.

Boncuklu kapı süslerinin engelinden kurtulan adam birbirine sarılan iki kıza baktı. Asude'nin yüzünü göremese de onun güzel olduğunu biliyordu. O her zaman güzeldi. Boğazını temizledi onu fark etmeleri için. Onun sesi ile irkilen kızlar birbirlerinden ayrıldılar. Asude biraz heyecan, biraz korku dolu bedenini zapt edemiyordu. Daha önce birçok kez prova yapmıştı bu anı ve daha sonrasını. İçinden derin nefesler alarak arkasını döndü.

"Tatatammm..." Kabarık eteklerinden tuttu ve gülen yüzü ile bir tur döndü etrafında. En son turunda minik bir selam vermeyi de ihmal etmemişti. Gözleri sevinçle parlıyor, beklenti ile Devrim'i süzüyordu. Onun güzel birkaç kelamına ihtiyacı vardı.

"Çok, çok güzel olmuşsun." Devrim güzel iltifatlar edemedi. Konuşursa sözlerin yetmeyeceğinden, susarsa kaybolup gideceğinden korkuyordu. Bilmediği bir diyara bilet almış gibi hissediyordu. O daha önce bu denli heyecanlı hissetmemişti. Bu zamana kadar hiçbir şey Asude gibi onun olmamıştı. İlk defa benim diyebileceği biri vardı ve Devrim bu halinden hoşnuttu.

"Teşekkür ederim." Asude daha farklı bir beğeni istiyordu ama sadece bu kadarla yetineceğini biliyordu. Devrim'in bakışlarında gördüğü duygular bile yetebilirdi. Arkasında bekleyen Esma'ya döndü ve gitmek için hazırlandılar. Kapıdan çıkacakları sırada Esma'nın yanında çalışan kız kapıyı kapattı.

"Devrim ağabey kusura bakma, kapı açılmıyor." Devrim az çok öğrenmişti ne olacağını. Biraz düşünüyor gibi yaptı ve elini kapıya uzattı.

"Nasıl açılmıyor kızım? Dene bir daha." Genç kız şakadan da olsa kapıyı zorladı. Boşta kalan elini havaya kaldırdı.

"Bak açılmıyor. Para sıkışmıştır belki..." Devrim elini cebine attı ve birkaç banknotu eline aldı. İçinden 100 TL uzattı kapıyı tutan kıza.

"Allah tamamına erdirsin ağabey." Devrim'den önce boncuk süsleri tuttu ve onlara yol açtı. Asude ise düşmemek için içinden dualar ediyordu. Topuklu ayakkabı giymeye alışık olmasına rağmen her gün on kilodan fazla abiye ile gezmiyordu mahallede.

Kuaförden çıkarken Devrim onun elini tutmuş, heyecanını biraz olsun almak için yardımcı olmuştu. Arabaya gideceklerini düşündüğünde kaldırımda mahallenin tüm gençlerini görmesi ile küçük bir şaşkınlık çığlığı attı. Etraflarındaki herkes onları alkışlıyor ve ıslıklarla eşlik ediyordu. Asude ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Hoşuna gitmişti bu tür bir karşılama. Devrim'in elini daha fazla sıkarak onu kendisine çevirdi.

"Çok havalı oldu ya..." Bu teklifle gelen ilk Serkan ve Kemal olmuştu. Onlar salona konvoyla gitmeyi teklif etmişlerdi. Devrim ilk başta itiraz etse de daha sonra bu fikir aklına yatmıştı.

Fotoğraf çekimine konvoyla gidecek olmaları onu gerse de bir şekilde halledeceklerdi. Fotoğrafçı onları çekimin yapılacağı alanda bekliyordu. Biraz daha yola çıkmazlarsa adam onları bırakıp başka çekime gidecekti.

"Bence de ama şimdi acele etmemiz gerekiyor yavrum."

"Devrim, her an vazgeçebilirim. Cidden sinirlerimi bozuyorsun." Asude de alışmaya başlamıştı bu tabire. Onlara da uyuyordu aslında dışarıdan bakıldığında. 1. 94 boyunda dev gibi bir adamın yanında, 1. 70'lik bu ufak bedeni ile yavrusu gibi kalmıştı.

"Tamam deli bir şey demedim," ellerini bırakmadan hızla arabaya doğru yürüdüler. Devrim kapısını açarak onun binmesine yardımcı oldu. Esma'da arkadaşına yardım etti ve Asude kabarık etekleri ile küçücük arabanın içine yerleşti.

"Esma sen nereye biniyorsun?" Esma'nın annesi Fatma Hanım kapının kenarından kızına bağırınca herkes onlara döndü. Asude'nin bindiği araba küçük, sadece Devrim ve onu alabilecek spor bir arabaydı. Esma mecburen boş olan Serkan'ın arabasına binecekti. Bunu Serkan ile ayarlamışlardı.

"Serkan'ın arabası boş anne. Devrim oraya bin dedi." Devrim kızın sözlerinden sonra ne diyorsun, der gibi baktı Esma'ya. Onun haberi bile yoktu ne döndüğünden. Esma yalvarır gibi bakışlarına karşılık verdiğinde mahkûmlar gibi boynunu büktü.

"Kızın bana emanet Fatma abla. Gözün arkada kalmasın," dilinin söylediklerini kalbi inkâr ediyordu. Serkan, Kemal gibi değildi ama yine de Esma'yı ona emanet edecek olmak canını sıkmıştı. Etrafı kolaçan ettiğinde karşı kaldırımda Serkan'ın kız kardeşi Selma'yı gördü.

"Pişt... Selma atla abinin arabasına." Serkan itiraz edecek oldu ama Devrim öyle bir baktı ki, sözlerini geri yuttu.

"Bu sıra telaşlıyım diye fark etmedim sanma Serkan. Senin ciğerini sökerim. Esma'ya yamuk yapacaksan, E harfini hayatından şimdiden çıkarsan iyi olur. Yoksa acımam," arabasına binmeden önce arkadaşım dediği adamı tehdit etmeden yapamamıştı.

Esma, Asude için değerliden de fazlasıydı. Ona gelecek bir şey Asude'yi üzdüğü kadar kendisini de üzerdi. Senelerdir aynı mahallede oturuyorlar, komşuluk, esnaflık yapıyorlardı. Ona gelecek zarar kendilerine gelirdi. Onlar tüm mahalleliye emanetlerdi.

Serkan kendisine güvenen bir eda ile kafasını salladı ve arabaya bindi. Kız kardeşi ve Esma'da yanına geçtiklerinde herkes hareket etmek için hazırdı. Uzun bir konvoy olmuştu arkalarında. Gidecekleri yerde çok uzakta sayılmazdı.

Araçların içinden gidene kadar kornalar çalınmış, müzikler dinlemişti. Asude gelin olmadan, gelin konvoyunda yer almıştı ya ölse de gam yemezdi. Çekimin yapılacağı alana geldiklerinde Devrim uygun bir yere aracını park etti. Diğerleri de onun çevresine çektiler ve araçlarından indiler.

Daha önce hazırlık yapan Serkan ve Kemal ise kendi arabalarından çıkardıkları meşrubat ve kuru pastaları adamlara ikram ederek onları ağırlıyordu.

"Biz hemen gidelim, bir an evvel bitsin şu çekim işi." Asude bu kabarık abiyenin içinde geceye kadar kalacaktı ama makyajı ve saçı bozulmadan fotoğraflarının çekilmesini istiyordu. Onlar hızlı adımlarla içeriye geçerken Esma, Serkan, Selma ve Kemal'de peşlerinden yürüdü.

Asude abalarını istememişti. Onların olduğu yerde kazadan başka bir şey olmuyordu. Fatma Hanımda onların saçları için randevuyu biraz geç bir saate vererek karşılaşmalarını engellemişti. Devrim'in tarafından da kimse gelmeyecekti.

Büyük parkın içinde bildikleri konuma doğru yürüdüler. Anlaştıkları fotoğrafçı alanında usta biriydi. Çektiği düğün ve nişan fotoğrafları ile baya tanınıyordu.

"Hoş geldiniz," adamın tokalaşmak için uzattığı elini sıktı Devrim.

"Hoş bulduk Halil Bey. Hemen başlayalım mı?" Sabırsızdı Devrim. İçinde bir yerlerde huzursuz bir adam besliyordu. Her an bir aksilik çıkacak gibi geliyordu ve bu onu strese sokuyordu.

"Belediyenin ücretsiz fayton gezisi var. Toplamda beş noktada duruyorlar ve orada güzel pozlar çekiyoruz. Hemen oraya geçelim ve fotoğraflarımızı çekelim" Mekân olarak burası seçilmişti ama ne olduğunu araştırma gereği duymamışlardı. Devrim, Asude'nin elini bırakmadan az ileride duran faytonun yanına gitti.

"Allah'tan başka şey isteseymişim olacakmış kız Esma. Aynalı körük demiştim, atlı fayton geldi." Asude hemen yanında yürüyen arkadaşına takılmadan edemedi. İlk defa faytona binmiyordu elbette, ilk defa Devrim ile faytona biniyordu.

Adamların yönlendirmesi ile faytona bindiler. Esma ve diğerleri de hemen arkalarında olan golf arabasına yerleştirildiler. Onların bu güzel anlarına şahitlik edeceklerdi. İlk durakları Saklı Bahçe oldu. Rengârenk çiçeklerin arasında farklı pozlar, farklı duygular yaşayacaklardı.

"Devrim Bey elinizi, Asude Hanımın beline yerleştirin lütfen," hemen yanlarında olan fotoğrafçı onlara nasıl durmaları gerektiğini gösteriyordu. Devrim söylenilenleri harfiyen yerine getirdi.

"Siz Asude Hanım hafif bir şekilde belinizi kırın ve geriye yaslanın." Adamın sözlerine şaşkınlıkla baktı Asude. Poz vereceklerdi altı üstü. Kol kola girebilirlerdi, el ele tutuşabilirlerdi. 40 yıllık evliler gibi ne bu samimiyet diye düşünmeden edemiyordu.

"Amuda kalkayım istiyorsanız?" Ona göre imkânsız görünüyordu. Bu şekilde durursa kendisini Devrim'e altın tepsiyle sunmuş olacaktı. Diğerlerine göre öyle değildi ama Asude öyle hissediyordu.

"Asude Hanım nişan albümünüz için eşsiz bir fotoğraf olacak, bana güvenin." Gelinlerin kaprisleri, damatların serzenişlerine alışan adam alttan alması gerektiğini biliyordu. Daha önce aynı modelden birçok kadınla karşılaşmıştı.

"Tabii ki eşsiz olacak. Sen bak ikimize de, daha önce bizim resimlerimizi çektin mi? Te Allah'ım ya..." Belinde duran parmakların tenine bastırılması ile irkilse de bunun bir uyarı olduğunu biliyordu. Daha fazla uzatmadan belini adamın söylediği gibi kıvırdı. Geriye doğru uzandığında içinden düşmemek için dua ediyordu.

"Evet, harika oldu." Adam hemen makinesi ile karşılarına geçerken ikili birbirlerinin gözlerine bakmaya devam ettiler. Asude az önce kararsız kaldığı pozdan gayet memnundu. Adamın gözlerini daha net görebiliyordu. Burnu ile yanağını ayıran çizginin üzerinde duran lekeyi de daha net görebiliyordu.

"Yıldız Tilbe görse beste yapar, o ne bakış öyle?" Asude dudaklarından aniden firar eden cümle ile gözlerini kapattı. Böyle ani çıkışları, boş konuşmaları, boş bakışları olurdu ama şimdiki hiç sebepsiz olmuştu.

Devrim ona minik bir iltifatı çok görürken Asude, sokak kedisi gibi ona sürtünmekten geri kalmıyordu. Gören başta olmaz diye inat eden başkası sanırdı.

Asude'nin sözlerinden sonra biraz cesarete ihtiyacı olan Devrim, fotoğrafın çekilip çekilmemesini umursamadı. Kadını düşürmemeye özen göstererek yerinden doğrulttu ve ellerini üzerinden çekmedi. Bakışları daima sert olabilirdi, görüntüsü kaba olabilirdi ama duyguları çok sıcaktı.

Etraflarında bulunan insanların bakışları, fısıltıları, fotoğrafçının seslenişi umurlarında değildi. Aynı heyecana, telaşa Asude de ev sahipliği yapıyordu. Adamın kendisini saran eline daha çok sığındı.

"Ben romantik olamam Asude." Bıkkınlıkla kafasın salladı ve yeniden kadına bakmaya devam etti. Beyninde topladığı konuşmaya odaklanmaya çalıştı. Kuaförde konuşmayı istese de bunu o zaman yapamamıştı.

"Olamam değil, nasıl olacağım onu bilmiyorum. Nasıl iltifat edilir, nasıl alttan alınır onu da bilmiyorum. Bildiğim birkaç cümle onlarda kulaktan dolma bilgiler. Bir defasında lise üç falandım. Edebiyat hocamız herkese bir şiir, güzel bir söz ezberlemesini söylemişti. Şiir uzun olduğundan rastgele bir söz bulmuştum. Şimdi nereden bulduğumu da hatırlamıyorum." Dudaklarına geçmişi hatırlamanın verdiği bir tebessüm yerleştirmişti.

Eskiyi hatırlamak iyiydi, güzeldi. O zamanlar boş gelen birçok düşünce, anı şimdilerde ne kadar da anlamlı geliyordu. Mazi naftalin kokularına bürünmüş zamanın yanlışları, şimdinin doğrularını saklardı.

"Sevilenin yanlışı görünmez, sevilmeyenin görüntüsü yanlıştır..." Sesli bir nefes alan Devrim cümlesine devam etti, "Özdemir Asaf'tı sanırım. Tam hatırlamıyorum kim söylemiş ama o zaman düşündüğümde ne kadar saçma gelmişti. Yanlış yanlıştır demiştim. Şimdi bakıyorum da, yanlışları bile olağan karşılamaya başlıyormuşsun. Senin yanlışlarını bile kabul ediyorum. Az önce söyleyemedim ama çok güzel olmuşsun Asude. Kıskanmanın bile tarifsiz kalacağı kadar güzelsin deli gelinim."

Asude işittiği cümlelerle eriyip akmıştı. Kocaman adamdan bu denli güzel cümleler duymak, bu kadar değerli hissetmek çok farklı gelmişti.

"Zamanı durdurun lütfen. Burada inecek var." Şuan durmak ve ileriye gitmemek istiyordu. İkisi de son durak diye tanımladıkları bu güzel anda, bu güzel pozisyonda kalmak, geleceğin getireceği acılara, güzelliklere rağmen istemiyordu. Herkesin derdi, tasası vardı ve onların da her ne kadar ufakta olsa dertleri vardı. Onca olaya rağmen yine de şimdi kusursuz görünüyorlardı.

"Diğer mekânlara gitmesek olur. Bir pozisyonda, yüzlerce poz yakaladım." Fotoğrafçı hayran kalmış bir şekilde makinesine bakarken ikili güzel rüyadan uyandı. Asude adamdan hiç hoşlanmamış olmasının verdiği tepki ile laf sokmak istese de Devrim buna her zaman ki gibi engel olmuştu.

Bir diğer durakları Japon bahçesi olmuştu. Burada çiçeklerin asilliğine değecek pozlar vermişlerdi ama Asude'nin içi içine sığmıyordu. Ona göre değildi bu kadar hanımlık. O deli gelindi ve delilik lazımdı. Geriye kalan üç uğrak yerine de aynı sadelikte, klasik arkadaşları ile beraber fotoğraflar çekildi ve çekim sonlandı.

"Fotoğrafçı bey sizden bir ricam olacak..." Adamın adını elbette biliyordu. Gıcıklığına ismini söylemiyordu ve Halil de bunu anlamıştı.

"Buyurun gelin hanım," herkes Asude'den çıkacak değişik fikri beklerken Devrim başına ne gelebileceğini düşünüyordu. Deli gelinden her türlü acayip fikri bekliyordu. Onun aklı çok farklı çalışıyordu.

"Sizden iki poz daha çekmenizi istiyorum." Herkes ona bakarken Asude ellerini beline koydu ve fikrini ortaya attı.

"Devrim otur yere hayatım." Kimse ne olduğunu anlamazken Asude adamın kolundan çekti ve yere oturttu. Bir animasyonda gördüğü pozu gerçeğe dönüştürecek olmanın haklı zaferi vardı bedeninde.

"Şimdi hafif yana dön ve düşüyormuş gibi ayaklarını havaya kaldır." Genç adam ne olduğunu anlayamıyordu. O değil, kimse kadının amacını bilmiyordu.

"Asude ne yapıyorsun?" Daha fazla dayanamayan Esma olaya el atmanın yararlı olacağını düşünerek konuştu. Arkadaşı bir şeyler planlıyordu ama ne denli büyüktü düşünüyordu.

"Geçenlerde sana bir resim atmıştım. Animasyon tarzındaydı hatırladın mı? Gelin ve damat vardı..." Esma biraz düşündü ve hatırladı. O akşam Asude yemin etmişti. Devrim'i bu şekle sokmazsam bana deli demesinler demişti ve gerçekleşiyordu.

"Evet hatırladım."

"Şimdi onu yapacağız. Sende bana yardım edeceksin. Devrim'i şekle sok canım." Asude hafif geri eğildi ve Devrim'in elini havaya kaldırdı. Esma'da ayaklarını nasıl yapacağını gösterdiğinde durumlarının komikliği hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Asude adamı çekiyor gibi görünüyorken, Devrim gitmeyeceğim der gibi mahzun görünüyordu.

"Şimdi diğer poz. Arabamız ileride orada çekelim." Devrim verdiği poza sinir olsa da, ileride çocuklarına 'ben evlenmek istemiyordum ama anneniz beni zorla o masaya oturttu bu da kanıtı' diye gösterebileceği bir fotoğrafı olacağına seviniyordu. Uzun bir yürüyüşün ardından arabanın yanına kadar geldiler. Az önce konvoy yapan Devrim'in arkadaşları bıraktıkları gibi duruyorlardı.

"Ben arabaya bineceğim, Devrim de arabayı itecek." Belki klasik ve boş bir fotoğraf olacaktı ama Asude içine ah etmişti. Gördüğü bir resimde gelin arabayı itiyor, damat camdan bakarak keyifleniyordu. O şekle düşen tüm gelinlerin intikamını bu şekilde alacaktı. Olması gereken görüntü buydu.

"Bende bu defa dört ayaküstünde gezdirecek sandım..." Kemal daha fazla susmamış konuşmaya başlamıştı. Az önce ki görüntüde de kahkaha atmış ama hemen susturulmuştu. Daha farklı bir şey bekliyorken bu gayet makuldü.

Devrim de uygun görerek aracın kapısını açtı. Asude ağır bir eda ile arabaya bindi. Bu biraz zor olmuştu. Aracın camını açtılar ve Asude kolunu dışarıya çıkardı. Devrim'de üstüne düşeni yaparak aracın arkasına geçti. Bagaj kısmından itekliyor gibi yapıp fotoğrafın çekilmesini bekledi. Asude her zaman ki gibi son dakika golü atmayı ihmal etmemişti. Camdan çıkardığı kolunu havada yumruk yapmış, deli gibi bağırıyordu.

"Yaşasın kadın hakları!" Onun bu bağırışı ile herkes kahkaha atmış olsa da Asude amacına ulaşmıştı. Hızla oturduğu yerden indi. Ayakları acımaya başlamıştı.

Salonda ilk danslarını yaptıktan sonra Esma'nın çantasına koydukları spor ayakkabılarını kesinlikle giymeliydi.

"Asude göbeğin yerine geldiyse artık gidelim mi? Ben daha fazla Slime gibi şekilden şekle girmek istemiyorum." Devrim sıkıntı ile hareket ediyordu. Bir an evvel şu salona girme faslını geçmesi gerekti, yoksa hasta olacaktı.

"Sen Seksenlerin çocuğusun Devrim. Ne o milenyum çağının söylemleri. Ben sıvı değilim bulunduğum kabın şeklini alamam diyeceksin." Burnunu havaya kaldıran kadının burnunu sıkmak istedi Devrim. Bazen bu isteği artıyordu. Bir gün o burnu sıkarken koparacaktı, ondan çekiniyordu.

"Bak sayemde nişan albümümüzde adam akıllı 2 pozumuz oldu. Şu sarı kafanın yüzünden ünlü markaların taklidi gibi pozlar verdik. Vıcık vıcık!" Suratını da buruşturduğunda Devrim daha fazla sabredemedi. Kolundan tuttuğu gibi arabanın yanına sürükledi. Diğerleri onları merakla süzerken Devrim çoktan genç kızı araca oturtmuştu.

"Adresi biliyorsunuz beyler. Davetliler toplanmaya başlamıştır." Devrim verdiği bilgiden sonra araca bindi ve kemerini taktı. Kontağı çevirmeden hemen önce Asude'ye döndü. Dışarıda zor durmuştu ve şimdi kimse yokken bu isteğini gerçekleştirecekti.

"Asude!" Genç kadın, adamın seslenmesi ile ona döndü. Aniden burnundan tutulması ile neye uğradığını şaşırdı.

"Ne yapıyorsun?" sıktırılan burnunu kurtarmak için çabalasa da adam bırakmadı. Bir dakikaya yakın bu şekilde durdular.

"Oh... Ya Rabbi şükür. Aş eren kadınlar gibiydim." Devrim derin bir oh çekti.

"Rahmetlik büyük büyük dedemin bir sözü varmış. Bir adamın ya karısı akıllı olacak, ya kendi akıllı olacak. İkisi de deli olursa korkun, ikisi de akıllı olursa mallarınızı kollayın dermiş. Devrim ne diyorsun aş ermek falan?" Asude, adamı anlamamıştı. Burnunun acısı da hafiften geçerken eli ile ovuşturmayı bırakmadı.

"Düğme burnun sağlam mı, onu kontrol ettim. Hadi gidelim." Daha fazla konuşmadan yola koyuldular. Salona gidecekleri vakit, iş çıkışına denk geliyordu. Bu nedenle kalabalık olan trafik onları biraz zorlamıştı. Korna sesleri ile salonun olduğu yere kadar geldiler. Devrim'in arabası hemen alt kata, gelin girişinin olduğu kısma alındı.

Asude özenle indi araçtan. Biraz geç kalmışlardı ve koşturarak gelin odasına geçtiler. Esma arkadaşının bozulan makyajını tazelemek için hemen işe girişti. Devrim de o sırada odanın balkonunda bir dal sigara içti.

"Merhaba efendim. Ben sizin bu akşam ki koçunuzum." Kapıdan içeriye giren görevliye ters bir bakış attı Devrim. Genç bir delikanlı olmasına rağmen yakışıklı sayılırdı.

"Koç derken, koçum benim?" Balkondan içeriye geçti ve kızların yanına kadar ilerledi. Onların yanına geldiğinde genç adam konuşmaya başladı.

"Adım Yavuz, Devrim Bey. Sizin bu akşam ki her şeyinizden ben sorumluyum. İçeriye girişinizden, ilk dansınıza, yemeğinizden, takı merasiminize, pasta kesiminize kadar her şeye..." Devrim çocuğun sözlerinden sonra biraz rahatladı. Kafasını onaylar bir şekilde salladı ve Asude'nin elinden tuttu.

"Vakit geldi ve geçti bile. Heyecan elbette vardır ama içeriye geçtiğiniz anda hepsi kaybolacak. İlk dansınızdan sonra davetliler yanınıza gelir ve o şekilde devam eder. Bir ihtiyacınız olduğunda benden isteyebilirsiniz ben masanın çevresinde olacağım." İkili adamın peşinden salona kadar ilerlediler.

Girişe geldiğinde içeriden çatal bıçak sesleri geliyordu. Nişanları yemekli oluyordu. Onlar gelmeden önce aperatiflerle başlamış olmalılardı. Kulağa hoş gelen müzik bittiğinden bir adamın sesi duyuldu.

"Evet saygıdeğer davetliler. Alkışlarınızla çiftimizi buraya davet ediyorum..." İkili derin bir nefes çekti ciğerlerine. Ağır adımlarla önlerinde minik mumlarla işaretlenmiş yoldan geçtiler. Ortaya geldiklerinde biraz olsun heyecanları bitmişti.

Dans müziği her notasından belli olan bir parça ortamda duyulmaya başlandı. Asude elini nereye koyacağını bilmiyordu ve Devrim ona yol gösteren olmuştu. Şarkı güzel olabilirdi, sözleri anlamlı gelebilirdi ama Asude için önemli değildi. Şuan onun için önemli olan onları en ön masadan izleyen Şura ve ailesiydi. Devrim'i sardıkça sardı, benimsedikçe benimsedi.

"Asude, ben bir yere kaçmıyorum, ne bu şiddet bu celal?" Devrim, Asude'nin bu hareketlerini sevse de bazen abarttığını biliyordu. O kadar insanın içinde sinirlediği şeyin kendilerini rezil etmemesini umuyordu.

Dans bittiğinde ikinci parça çaldı. Etraflarına yakınları ve dans etmek isteyenler çıktı. Klasik nişanların aynısıydı. Hiçbir fark yoktu.

"Oturalım mı artık? Ayaklarımı hissetmiyorum." Asude biraz olsun dinlemek için masasına yöneldi. Devrim onun koltuğunu oturması için çekerken Esma'da hemen yanına gelmiş ayakkabılarını çıkarıyordu.

"Çok mu ağrıyor?" Devrim, kadının yüzünden anlamıştı rahatsız olduğunu. Dans faslına kadar beklemelerinin sebebi ise Asude'nin boy takıntısı yüzünden olmuştu.

"Parmaklarımı hissetmiyor olabilirim." Hemen önüne konulan sporları ayağına geçirirken birinin ona seslendiğini duydu.

"Bizim mahallenin deli kızı gelin olup gidiyormuş ha?" Devenin sevmediği ot burnunun dibinde bitiyordu daima. Şura'dan uzak kalmak istese de kız zorla bununun dibine kadar giriyordu.

"Bir yere gittiğim yok canım, buradayım yine." Devrim'e yandan bir bakış attığında onun kendilerine değil, başka bir yöne baktığını gördüğünde içine serin sular serpildi.

Anlaşmaya uyuyor olması güzel bir şeydi. Son yaşanan kavgadan sonra aralarında sözlü bir anlaşma yapmışlardı. Devrim, Şura'nın olduğu, bulunduğu ortamda elinden geldiğince bulunmayacak, zorunda kalsa bile göz göze gelmeyecek, Asude de Devrim'in isteklerini kabul edecekti.

"Sen gelmeye meraklısın canım. Dur daha bismillah." Asude derin bir nefes çekti ciğerlerine. Karşısındaki kız resmen gel beni kaşı diye aranıyordu ve Asude bunu zevkle yapabilirdi.

"Şura, tebrik edeceksen et o uzun dilin buna dönmüyorsa ikile canım." Esma arkadaşının zor durumda olduğunu bildiği için tüm olayı kendi üzerine çekmeye çalıştı.

"Esma biz Asude ile konuşuyoruz sen neden araya giriyorsun?"

"Esma... Bazılarını yerden yere vurmuyorsam tamamen hanımefendi kişiliğimden canım. Sende biliyorsun." Asude aba altından değnek göstermişti. Şura eğer akıllıysa bunu görür çekilirdi, ama inatla görmeyi reddederse o değneği belinde kırardı.

"Hanımefendi izin verirseniz misafirlerimizi görmek istiyoruz. Asude ve ben tebriğinizi aldık kabul ettik." Devrim daha fazla dayanamayarak araya girmişti ama birazdan başına geleceklerden haberi yoktu. Şura kullandığı kelimeye şaşırmış, Asude o kadınla konuşmasına kızmıştı.

"Kırk yıllık ahbabız, hanımefendi dedi ya!" Şura suratını asmış, söylenerek yerine geçiyordu. Yakın zamana kadar Devrim'i beğense de aklına getirmemişti onu. Annesi aklına onun ne kadar iyi ve kaçırılmaz biri olduğunu sokmasından sonra sürekli Devrim'i düşünür olmuştu.

Onun için kavga etmesi, sürekli karşılaşmaları, mağazalarına gittiğinde ilgi göstermesi de ona karşı boş olmadığını gösteriyordu. Birkaç yerden duyduğuna göre de Asude ve Devrim zorla evleniyordu. Bu onun için kaçırılmaz bir fırsattı. Az önce ki sözlerini de kendi nişanında olmasına vererek yerine geçti.

"Ben anlaşma şartlarına uydum ama sen bozdun. Bundan sonra bana tutamayacağın sözler verme." Asude masanın altında duran ayağını kaldırdı ve Devrim'in ayağının üzerine yerleştirdi. Sözlerinden sonra ayağını tüm gücü ile bastırdı. Devrim bağıramıyordu ama yüz ifadesi değişiyordu.

"Geçen defa kırmızı olduğun dükkân var ya?" Devrim kadına baktı. Sözlerini hatırladığında yeniden kızarmıştı. Kafasını salladı onu onaylamak için.

"Düğün için alışverişe çıktığımızda beni kandırmanın intikamını feci şekilde alacağım senden." Gözleri davetlilerde olabilirdi ama dikkatleri birbirlerindeydi. Yanlarında oturan Esma ve Serkan bile onlardan daha çok bakıyorlardı birbirlerine. Devrim duyduğu tehdit ile gözlerini fal taşı gibi açtı.

"Asude farkındaysan adını bile anmadım. Bu fazla acımasızca değil mi?" Kelimelerini özenle seçmişti. Kadının adını söylememek için dikkat dahi etmişti ama Asude inattı.

"Beni hakkı babayla, Yusuf Harputlu'ya bağlatma dev. Henüz üç yaşında bir kardeşim var, seni ondan bile kıskanıyorum diye türkü mü söyleyeyim?"

BÖLÜM SONU...

Sınır geçilirse bölüm pazar günü gelecek 💜

Sonraki bölümde görüşmek üzere 💗

Oy vermeyi unutmayın lütfen ⭐

INSTAGRAM: hko_hikayeleri & haticekubraozcanart
WATTPAD: haticekubraozcan

继续阅读

You'll Also Like

ARAF 由 Merve

同人小说

44.2K 3.1K 56
Aslan. Seninle gelmemi ister misin?" Sorduğum soru yüzünde belli belirsiz bir gülümsemeye neden oldu. Bana dayanamıyordu bunu tabii ki de biliyordum...
81.4K 2.9K 21
deli dolu bir asistan doktor, kendinden ve ciddiyetinden asla taviz vermeyen asker...
1M 56.6K 54
"Gülmeyi sevenlere ithafen..." Bir derginin genel müdürü olan Ali Ömer Erez; görünürde çapkın, hovarda ve ciddi ilişkiden kaçan bir adamdır. Tamamıyl...
84.6K 913 11
Yanlış anlamadan doğan bir hata ve getireceği sorunlar onları karşı karşıya getirdi. İlk izlenim kesinlikle etkilenme değildi. Yalnız bilmedikleri şe...