Hayal'im-Askıda-

By poouffff

6.3K 450 216

Hayal,adı gibi hayallerinin peşinde koşarken amansız bir maceranın içinde bulmuştu kendini bir sabah kalktığı... More

hayal..tanıtım
Hayal-1"yalın ayak"
Hayal-2"Soner Bey?
Hayal-3 "etek"
Röportaj
hayal-5 "Çocuklar"
Hayal-6 "Yeni"
Hayal-7"hasta"

hayal-4"Masaj"

688 56 10
By poouffff

Multimedyada ki Soner değil ama gözler yeter yani :)

Bol bol yorum istiyorum,satır içi yorumları ise ayriyeten istiyorum :D

Gözlerim iri iri bakmaya devam ettim.O.Az.Önce.Bana.Sürtük.Mü.Demek istedi?!

Gözlerim uğradığım haksızlıktan dolayı dolarken,titrek bir nefes çektim ciğerlerime.Birkez daha derin nefes aldım,birkez daha...Sakinleşmem gerekti;yoksa her an onun patronum olduğunu unutup üstüne karateci misali uçabilirdim.O an hiç pişman olmasam da,bunun bir de sonrası vardı.Bu yüzünden kendime hakim olmalıydım.

Gözlerimi kapattım,yine derin bir nefes aldım.Kalbim sinirden gümbür gümbür atıyordu.Bir daha nefes aldığımda bunu geri bırakmadan ciğerlerime hapsettim.Böyle olunca kalbimin atışını bütün bedenimde hissetmiştim.Ve bu,benim küçüklüğümden beri yaptığım sakinleşme metodumdu.

Birkaç saniye sonra,az biraz sakinleşerek tuttuğum soluğu bıraktım ve gözlerimi açtım.

Gördüğüm ilk şey;yüz üstü yatan ama başı bana dönük olan Soner Beyin anlamayarak bakan yüzüydü.

"Kahvaltı hazır,efendim." dedim.az.önceki lafı unutarak.Kendimi unutmaya zorlayarak.

"Demek beni ciddiye de almıyorsun..." dedi 'hmm'layarak.

Bir şey demedim.Eğer ağzımı açsaydım hiç iyi şeyler çıkmayacaktı oradan.Üstündeki pikeyi yatağın öbür tarafına atıp ayağa kalktı.Üzerinde sadece siyah baksırı vardı ve hiç utanmıyordu o halinden.Belli etmeden yüzümü buruşturarak gözlerimi ellerime sabitledim.

Allah'tan pek kızaran tip değildim.

"Demek Hayal hanım bizi kâle almıyor..."

Dudaklarından keyifli bir kıkırtı dökülence,ellerime sabitlediğim gözlerimi ona çevirdim.Tam karşımdaydı ama arada 2 metre kadar mesafe vardı.Boğazından altına bakmamaya çalışarak gözlerimi diktim.Tek eli saçlarından,yere bakarak gülüyordu.Manyak.Evet,o manyaktı bence.

"Tamam," dedi gözlerime bakarak sonunda."Kovulmak mı istiyorsun?"

O an hızla başımı iki yana salladım.Kovulmak tabiki de istemiyordum!

"O zaman..." dedi ve yatağına giderek yüz üstü uzandı."...gel buraya."

"Ne!!" diye aniden bağırınca,bu sefer kahkaha attı.Şokla açılan gözlerim acıyınca birbirine bastırıp eski haline tekrar dönderdim.

"E hadi!" diye diretti.

"S-Soner Bey ben-"

"Hadi Hayal!" gitmek istesem de bedenim buna izin vermezdi-ki zaten gitmek istemiyordum.

"Eğer hemen gelmezsen eşyalarını toplarsın."

Yutkumdum ve zor da olsa bedenimi harekete geçirdim.İçimde önleyemediğim bir korku vardı.Tamam bana,benim istemediğim hiçbir şey yapamazdı ama yine de korku bir yerlerden başını uzatıyordu.Ben buradayım,ne olursa olsun mesajı veriyordu bana.Sanki iyi bir şey gibi!

Kendimin bile anlayamadığı bir anda kendimi yatağın başında buldum.Gözlerim hızla açılıp kapanırken ondan gelecek cümleyi,emiri bekledim.

"Otur şöyle." Gozleriyle yatağın ucunu işaret etti.

"Böyle iyi..." Sessiz mırıltımı duymazdan gelerek tekrar işaret etti.Mecbur oturdum bende.Eğer saçma bir şey yapmaya kalkışırsa saçlarından falan çekerdim.Eh,elimden bu kadarı geliyor anca.Gönül isterdi ki ona uzak doğu sporları ile saldırayım.Ama hiç o taraklarda gözüm olmamıştı.Ben genelde ders veya arkadaşlık ilişkileri üzerine yaşardım hayatımı.Dersler bittiğine göre o,kendini çalışma hayatına devretmişti önceliğini.

"Başım ağrıyor,masaj yap."

"Masaj mı?" diye ağzımdan kaçtı o an.Bunca gerilimi masaj için mi yaşamıştı bu adam bana!

"Ne sandın?" diye alayla sordu.Cevap vermeyip dişlerimi birbirine bastırdım.Diken üstünde olan oturuşumu duzeltip daha rahat hale getirdim.Kısa olan eteğim daha da yukarı çıkmıştı,ama Soner'in başı diğer tarafa dönük olduğu için sorun olmazdı.

Ellerimi sertçe kafasına geçirmemek için kendime zor hakim oldum.Bunun yerine yumuşakça alnına koydum.Ama bu pozisyonda hiçbir halt yapamıyordum.Biraz ellerimi hareket ettirdim ama nafile olmuyordu.

Boğazımı temizleyip "Yüzünüzü yastığa gömerseniz daha iyi olur," dedim.Dediğimi ikiletmeden,ya da ters cevap vermeden yaptı.

Böyle daha iyiydi.Ellerimi yine yumuşakça şakaklarına temas ettirdim.Parmak uçlarım özenle şakaklarında dans ederek ondan gelen boğuk mırıltıları da işitiyorum.Bu sebepsizce beni tatmin etmişti.

"Mmmm,"

Tek bacağımı altıma alıp-ki bunu yapmak oldukça zor olmuştu bu sebeple de etek kısalıkta rekor kırıyordu-devam ettim masaja.

Hayır,genelde filmlerde,kitaplarda gördüğümde ağrı kesici isterdi insanlar.Bu patronun zoru neydi acaba? Al bir ağrı kesici,oh mis! Sen rahat ben rahat,daha güzel hayat...Çok da güzel kafiye yaptım bu arada.

"Biraz da alnıma yap."

Ya sabır...

Bu sefer parmaklarımı alnına ilerlettim;fakat yüzünü yastığa gömdüğü için alnına ulaşamıyordum.

"Şey...Efendim...bu halde-" daha fazla benim mırın kırınlarıma dayanamamış olacak ki bıkkın bir nefes verip başını yastıktan ayırdı.Az da olsa yüzünü buluşturduğunu görebiliyordum.

"Böyle iyi mi bari?"

Ya sabır. Sanki ben öldüm bittim masaj yapayım diye!

"Bu pozisyonda kalmazsınız,boynunuz ağrır birazdan."

"Off," diyerek başını bana çevirdi ve gözlerime bakıp "Nasıl duymalıyım o zaman? Söyle de kurtulalım!" diye çıkıştı.Yüzümü buruşturmamak için insan üstü bir çaba sarf ettim,inanın bu çok zordu.Dudaklarımı iki yana büküp "Benim buradan kalkmam lazım önce." diyerek öneride bulundum.Gözleri o an benimkilerden ayrılıp oturduğum pozisyona döndü.Ah! Bu olmamalıydı işte! Benim bütün bacaklar ortaya serilmişken onun gözleri oradan olabildiğince uzakta olmalıydı.Ama o ne yapıyordu dersiniz?

Boş gözlerle bacaklarıma bakıyordu! Abaza pislik!

Aklımın başıma gelmesiyle acele şekilde doğruldum.Parmaklarım bu sefer eteğimin dar uçlarını aşağıya doğru çekmekle görevlendirilmişti.

"Siz şey yapın...Eeee...Pufifuf...Hah!" dedim aklıma gelenle."Başınızı yastığa yaslayın,ben de yastığı kucağıma alıp öyle oturayım.Bu pozisyon daha rahat olacaktır."

Bana tip tip baktıktan sonra gözlerini devirdi."Tamam,daha fazla saçmalama yeter ki,"

Dediklerimi yapınca baş ucuna geçip yastığı kaldırdım ve oturdum.Gözlerini kapatıp,muhtemelen kaz tüyü olan yastığa biraz daha gömdü başını.Bende az önceki olay sebebiyle hızlı olan nefes alış verişimle parmaklarımı alnına yasaldım.

Gözlerini kapatmıştı.Şimdiye kadar yeşil gözlü çok az insan görmüştüm.Çevremdekiler genellikle kahverengi ya da mavi gözlü insanlardı.Öncelik kahverengide tabi...Benim göz rengimden de bir iki kişi anca görmüştüm.Bal rengi.En çok gözlerimi severdim zaten kendimde.Beni ben yapan şeydi bence o.Tek bana değil,bütün insanların yüzüne,göz rengi hayat veriyordu,onları onlar yapıyordu.Her insanın göz rengi ona bir şeyler katıyordu.Bu yüzden lens takanları garipserdim.Gerek yoktu ki.Senin göz rengin senin yüzünle uyum içerisindeydi zaten.Sahte bakış açıları anca sahte duygular yansıtırdı.

Şimdi gözleri kapalı Soner Beye bakıyordum da...Onun gözleri,göz kapakları tarafından gölgelenirken  bile bir şeyler katıyordu yüzüne.İnsana oradaki yeşil vadiyi birkez gösterdin mi unutulması imkansız bir muhteşemlik sunuyordu hayallerinize.

Çatık kaşlarında parmak uçlarımı gezdirdim hemencecik.Belli olmasın diye bastırmıştım,masaj yapar gibi.Ama amacım kesinlikle masaj değildi.Sadece merak etmiştim;yanaklarını da merak ediyorum fakat o tehlikeyi göze alamayacak kadar ürkektim ben.Dedim ya;korku her zaman bir yerlerden bana başını uzatıyordu...

"Yeter."

Ellerimi çekip,temasımızı engelledim ve sarsmamaya dikkat ederek ayağa kalktım.
Bana ne olduğu hakkında fikrim yoktu.Ya da ben düşüncelerime akın eden olasılıkları hiçe saymayı tercih ediyordum.Gözlerine bakmamaya çalışarak kapıya yöneldim.Tam kapıdan çıkarken seslendi.

"Teşekkür ederim."

***

Elimdeki bez ve cam sille girdim merak ettiğim odaların başını çeken yere.

Çalışma odasına...

Ben bu odayla hayallerime kavuşacaktım.Hayatımın dönüm noktası olacaktı bu 'pis' oda.Evet,tam da düşündüğüm gibi temizlik yoksunu bi'yerdi burası.Sen koskoca holding sahibi adam,harabe gibi kullan güzelim evi.Yazık yani.Kağıtlardan yüzeyi görünmeyen masayı görünce dudaklarımı büzüştürdüm.Dosyalar,A-4 kâğıtlar,buruşmuş çöpler...

Hiç mi rahatsız etmiyordu acaba bu görüntü onu? Şahsen bu oda benim odam olsaydı ilk yapacağım şey ilaçlatmak olurdu.Tabi,bu pislikte her türlü canlı yaşıyordur....Ama Figen hanımcığın kesin emri vardı: Hiçbir yeri karıştırmadan odayı temizle.

Aklıma gelince göz devirmeme engel olamadım.Aramız iyi değildi zaten bir de dün ki kavga olunca hepten kopmuştu bağlar.

"Gıcık kadın," diye ağzımın içinden homurdanıp masaya ilerledim.Oda zaten küçük bir şeydi.Bir tane ceviz rengi çalışma masası,karşında iki tane koyu yeşil tekli koltuk ve ceviz rengi kitaplıktan ibaretti.Gök mavisi  perdeler odaya aydınlık bir hava katıyordu,hele ortadaki beyaz ipek halı..Odaya göz gezdirince gayet modern durduğunu söylemek çok kolaydı.Çünkü gayet modern döşenmişti .Elimdekileri tekli koltuğun birine bıraktım ve masanın başına geçtim.Bir süre caresizce bakakalmıştım.Elim masanın üstüne bir türlü gitmiyordu,alışkın değil pek sonuçta.Oflayıp sağ elimi masanın üstündeki dosyalara yönelttim.Üstüste olan mavi dosyaların içinden kağıt fışkırıyordu.

Ya sen koskoca adamsın,ne bu üç yaşında çocuk halleri ya? Ben bundan sonra izlediğim filmlere dizilere inanmayacaktım.Oradaki zengin insanlar hep titiz oluyordu çünkü!

Ne demişler;Hayaller Paris,hayat Muş..Böyle bir şeydi sanırım.

Dosyaları boş verip A-4 kağıtlarına geçtim.Bütün kâğıtları toplayıp üstüste koydum ve masanın en uç köşesine yerleştirdim.Çöpleri ise çöp kutusuna postalandım direk.Birkaç şey daha yaptıktan sonra geriye dosyalar kalmıştı.

Onları da özenle üst üste dizdim ama içim rahat etmeyince bozup içlerine baktım.Projeler hakkında bilgiler vardı.AVM inşaatı,site inşaatı falan...İsimlerine göre teker teker,özenle arka tarafa duran dolaba dizdim her şeyi.Zaten dolapta gördüklerim buna benzer şeylerdi.

Masanın koyu zemini açığa çıkınca derin bir nefes verdim.Çok zamanımın olmadığı bilincindeydim.Çünkü 'aman yaparım işte.' diyerek günümü boş boş geçirmiştim.Saat de akşam olmak üzereydi şimdi ise.Yani bu demek oluyordu ki;bir saate kalmaz Soner Bey eve gelecek.

O teşekkür olayından sonra yüzüme bakmadan kahvaltısını etmiş,geç de olsa işine gitmişti.İnsanın kendi holdinginin olması ayrı bir şeydi sonuçta.Sanırım o holding benim olsa arada bir imza için uğrardım,Soner Bey yine iyi gidiyor.

Tabi Allah'ta biliyor benim nasıl bir üşengeç olduğumu,bu yüzden holding sahibi olmama izin vermiyor.Doğru da yapıyor bence.Ben tez zamanda o iş yerini batırır,işçilerimi de işsiz bırakırdım.Her işte bir hayır vardır sözüne sonuna kadar inanan insanlardandım.Bu işte de böyle bir hayır vardı...

Koltuğun üstüne bıraktığım cam sili alıp masanın üstüne bir iki sıktım.Pembe renkli bezi de itinayla gezdirdim masanın üstünde.Ev işlerinden yapmayı sevdiğim tek şeydi toz almak.Zahmetsiz olduğu içindi belkide ama öyleydi işte.

Koyduğum A-4 kağıtlarının altını da temizleyip bitirdim işi.Ortalığa bir de süpürge tutsam mis gibi olurdu.Zaten işin zor kısmı masanın üstünü düzenlemekti,onu da hallettigime göre...

Rahatlama hissiyle odadan çıktım ve temizlik malzemelerinin olduğu odaya yollandım.Her halt vardı o odada.Temizlik eşyalarının yanında birkaç ıvır zıvır daha vardı ama onlar ne diye bakmamıştım daha.Bendeki bu merakla çok da uzun sürmezdi fakat.Er ya da geç o odayı keşfe çıkardım.

Süpürgeyi aldıktan sonra odaya geri döndüm.Bir güzel her yeri süpürdüm,ter temiz yaptım.

Başka yapacak bir şey kalmadığı için malzemeleri yerine koydum ve mutfağa geçtim.Daimi yerimiz zaten burası...

Figen yemek yapıyordu yine.Zaten eve geldiğimden beri ya ortalıktan kayboluyor,ya da yemek yapıyordu.
Bana yandan yandan baktığını fark edince dik dik ona bakmaya başladım.Sonunda dayanamamış olacak ki,önünde ki tencereden bakışlarını tamamen bana çevirdi.

"Ne?"diye sorduğunda,

"Yok bir şey," diye geveledim ağzımda.

"Öldürecek gibi bakma o zaman!"

Gözlerimi devirdim."Tamam be."

"Masayı kursana."

Cevap vermeyip tezgahta ki malzemeleri tek tek içeri taşımaya başladım.Bir de bunu seviyordum işte.Zahmetsiz olan ikinci iş seçeneği...

Çatal ve bıçağı da dizdikten sonra işim bitmişti.Şimdi Soner beye de yazıktı ya.Adam yemekleri hep tek başına yiyordu.İki gündür ilk defa yiyecekti ama sonuç aynıydı sonuçta.Tek yemenin hiçbir zaman keyfi olmazdı.Saçma da olsa konuşabileceğin insanlar olmalıydı yemekte.Benim şimdiye kadar ki bütün yemeklerim konuşarak geçmişti neredeyse.Annemler beni pek önemsemese de sohbet konusunda harikalar yaratırdılar hep.Özlemiştim onları.Anne babaydı sonuçta,nasıl ozlemiyim?!

İçli bir nefes çektim ciğerlerime.Bütün hücrelere oksijen yetirmişti de bir benim anlık özlemime fayda sağlayamamıştı.

Özlemek...Bence dünyada ki en acı şeylerden biriydi.Özlüyorsun ama o bilmiyor.Özlüyorsun ama onların umrunda değil.Belki de umurunda...Ama özlüyorsun işte!

Bende annem ve babamın özleyecek kadar umurlarında mıydım acaba?

Her neyse...Fazla düşünmek iyi değildi.Hele ki cevabını bilemeyeceğin şeyleri düşünmek.

Zilin sesi bir nevi can kurtaran olup,yetişmiş ve düşünce selinden tamamen kurtarmıştı beni.

Ama yaşam enerjim çekilmiş gibiydi şu an.Düşünmek zararlıydı işte!

Kapıyı açıp yana çekildim.Soner bey yine hiç bu taraflara bakmadan içeri girdi ve direk merdivenlere yöneldi.Birkaç saniye sonra ise merdivenleri aşmış,gözden kaybolmuştu.Neydi bu zenginlerin derdi? İnsan bi merhaba derdi...

Somurtarak mutfağa geri döndüm.İlk defa telefonla uğraşırken görmüştüm Figen'i.Ama benim geldiğimi görünce cebine sokmuştu hemen.Bu kızda kesin bir şeyler vardı.Bana diyordu Kara Nedim'in adamı diye fakat kendisiydi asıl.Ama benim umurunda mı?

Hayır..

Soner bey bana güvenip,beni işe alsın da yeter benim için.Belki bu bencillik;ama buradaki tek bencil de ben değilim sonuçta.

"Bir şey demeden odasına çıktı,"

Kollarımı önümde birleştirip bilgi verdim Figen'e.Kaşlarını çatıp gözlerime baktı.

"Yemeğin hazır olduğunu söyledin mi?"

"Jet hızıyla yanımdan geçip gitti,nasıl söyliyeyim?!"

"Hayal," diye bıkkın bir nefes verip gözlerini benden çekti.Bu kadın benden ne istiyordu?

"Figen..." dedim yorgunca."Bak kendimi kötü hissediyorum,bir de o soğuk nevaleyi çekemem tamam mı?Zaten bugün bana ima ettiği şey yüzünden kızgınlık var içimde ona.Evet,belki patronum,bana istediği şeyi yaptırabilir ama istediğini diyemez.Ben,bana hakaret etsin diye para almıyorum,ben bana köle gibi davranması içinde para almıyorum.Sadece yardımcıyım,hizmetçiyim burada.Hiçbir hakkı yok bana dedikleri için.Şimdi ne seni çekebilirim,ne de onun imalarını,aşağılamalarını.Ben bana yapılan haksızlığa gelemem ve sen,bana büyük haksızlık yapıyorsun şu zamanda.İlk defa böyle bir işte çalışıyorum,hatta ilk defa çalışıyorum ve ilk deneyimimin bu kadar kötü olmasını istemem.Bana yardımcı olmak yerine,beni aşağılama."

İki günde bu kadar içime biriktirdiğimi bende yeni fark ediyordum.

"Özür dilerim." duyduğum kalın sesle...Dağıldığımı hissettim.Haklı da olsam,haklı olduğumu bildiğini bilsem de arkama dönüp bakamayacaktım.

Buydum işte...

***

Bakalım bakalım ne olacak?? Ya sizi beklettiğimi biliyor,ve çok üzülüyorum.

Özür dilerim bütün okuyucu kardeşlerimden.

Bölümü aralıklarla yazdığım için duygu farklılıkları olabilir,çünkü başı yazarken biraz iyi hissetsem de sonlara doğru pek iyi değildim.

Bunun içinde özür dilerim.

Ne yapıyoruz?

İyi bir okuyucu olarak yıldıza tıklıyor ve yazarı sevindiriyoruz.

Yorum da rica edeceğim lütfen..

Ve ve ve,arkadaşlarınıza falan da önerin seviyorsanız kitabı.Onlarda faydalansın :D

Continue Reading

You'll Also Like

44.2K 990 19
Bakışları geceliğin açıkta bıraktığı tenimde dolanırken ona yaklaştım boynuna doladığım kollarımla ona daha çok çekilip "Özledin mi beni?" diye fısıl...
2.9M 102K 66
"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıy...
78K 7.2K 32
Gerçek ailem kurgusu!!! Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız k...
115K 11.8K 39
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...