YAŞAYAN SON ÖLÜLER "Zombi"

By mehmet-123

178K 11.8K 1.4K

Rutin işlerinizle meşgulsünüz, hayat dışarıda her zaman ki gibi akıp gidiyor. Mezun oldunuz, bir iş bulmak, b... More

> KARAKTERLER <
Yaşayan Son Ölüler "Zombi"
Bölüm 2
BÖLÜM 3
BÖLÜM 4
Bölüm 5
BÖLÜM 6
BÖLÜM 7
BÖLÜM 8
BÖLÜM 9
BÖLÜM 10
BÖLÜM 11
BÖLÜM 12
BÖLÜM 13
BÖLÜM 14
BÖLÜM 15
BÖLÜM 16
BÖLÜM 17
BÖLÜM 18
BÖLÜM 19
BÖLÜM 20
BÖLÜM 21
BÖLÜM 22
BÖLÜM 23
BÖLÜM 24
BÖLÜM 25
BÖLÜM 26
|2| BÖLÜM 27
BÖLÜM 29
BÖLÜM 30
BÖLÜM 31
BÖLÜM 32
BÖLÜM 33
BÖLÜM 34 (Flashback)
BÖLÜM 35 (Flashback)
BÖLÜM 36
BÖLÜM 37
BÖLÜM 38
BÖLÜM 39
BÖLÜM 40
BÖLÜM 41
BÖLÜM 42
BÖLÜM 43 (Flashback)
BÖLÜM 44 (Flashback)
BÖLÜM 45
BÖLÜM 46
BÖLÜM 47
BÖLÜM 48
BÖLÜM 49
BÖLÜM 50
BÖLÜM 51
|3| BÖLÜM 52
BÖLÜM 53
BÖLÜM 54
BÖLÜM 55
BÖLÜM 56
BÖLÜM 57
BÖLÜM 58
BÖLÜM 59
BÖLÜM 60
BÖLÜM 61
BÖLÜM 62
BÖLÜM 63
BÖLÜM 64
BÖLÜM 65
BÖLÜM 66
BÖLÜM 67
BÖLÜM 68
BÖLÜM 69
BÖLÜM 70
BÖLÜM 71
BÖLÜM 72
BÖLÜM 73
BÖLÜM 74
BÖLÜM 75
BÖLÜM 76
BÖLÜM 77

BÖLÜM 28

2.2K 167 7
By mehmet-123

MEDYA: TANER

Tuvalet kabininde mutlaka biri vardı, içeriden kendi kendine ses çıkması beklenemezdi.

Gökalp, oradan tüymenin mi, yoksa kapıyı açıp bakmanın mı en doğru davranış olacağını kestirmeye çalışırken, elindeki silahın ona deli cesareti verdiğini unutmuştu bir anda. Kim olduğunu merak etmişti, bir zombi olsa, deli gibi yırtınıp, kapıya vurup, homurtular çıkartırdı. Fakat bu yalnızca bir klozet kapağı sesiydi, içeride bir insan vardı demek ki, evet evet, kesinlikle böyle olmalıydı. Bir zombinin ihtiyaç gidermesi gibi bir durum olmadığından bu ihtimal yüksekti.

Gökalp, olduğu yerden kıpırdamadan yere yattı ve tuvalet kabinlerinin kapısı altından ayak var mı yok mu diye kontrol etti. Biraz sürünerek diğerlerine de baktı, hiç ayak yoktu, ayağa kalktı. İlk baştaki kabinden kontrol etmeye başlamak istiyordu, silahını tekrar sıkı sıkı kavrarken, kendini aksiyon- gerilim türünden bir filmin içinde gibi hissetmişti.

Kapıyı düşünmeden açtı, çünkü düşündükçe yapması zorlaşıyordu. Boştu burası, diğerini de aynı şekilde kontrol etti yoktu, sıra en sonundakine gelmişti, durdu, klozet kapağının tangırdadığını işitmişti. Burada kesin birisi vardı, gerim gerim gerilen Gökalp, kapıyı yavaşça açtı.

Gökalp, içeri girince silahını yukarıya doğru hızla doğrultmuştu. İçeride 22-23 yaşlarında bir genç adam, klozet kapağına çıkmış, ayaklarını Gökalp den saklamıştı. Uzun boylu, yüzü yaralı, sarışın darma duman saçları, üstünde perişan kirli beyaz tişört ve yırtık pırtık siyah pantolon ve yıpranmış ayakkabılar, onun başından bir şey geçtiğini söylüyordu. Korkmuş, ayakları zangır zangır klozetin üzerinde titreye titreye dengesini sağlamaya çalışmaktaydı.

Gökalp'i görünce ateş etme der gibi ellerini kaldırmıştı:

- Dur! Ateş etme!

- Kimsin sen?! Ne arıyorsun burada?!

Adam yutkunarak cevap verdi:

- Dostum sakin ol önce bir indir silahı indir, sakin sakin konuşalım.

Gökalp, silahını indirip, adamın inmesine yardım etmişti. Adam ise silahın indiğini görünce sakinleşmiş, tuttuğu soluğunu verip, nefes alış verişi normale dönünce konuşmaya başlamıştı.

- Şu tuvaletten çıkalım ilk önce.

Gökalp ve o, tuvaletten çıktıktan sonra Gökalp:

- Neden saklanıyordun?

- Korkmuştum...

- Kaç gündür buradasın?

- Bu sabahtan beri, ortalıkta kıyamet kopunca kendimi buraya attım.

Gökalp, gerginliği atmıştı üzerinden, zararsız birine benziyordu. Demek ki çaresiz buraya sığınmıştı.

Adam, elini uzatarak:

- Benim adım Taner.

- Ben de Gökalp, ellerin temiz mi?

- Yok şaapmadım, sadece ellerimi yıkıyordum, sen gelince de işte...

Gökalp, Taner'in elini sıktı, eli kirli olsa ne yazacaktı, bir sürü pisliğe bulanmıştı zaten. Gökalp, Taner'in tişörtüne baktı, sol göğsünün üzerinde otobüs firmasının ismi yazıyordu, demek ki bu:

- Mesleğin neydi?

- Şehirler arası otobüslerde muavinlik.

Gökalp, tişörtteki yazıya dikkatlice baktı, ---- Seyahat yazıyordu, bu firmayı bir yerlerden hatırlıyordu, az düşündükten sonra aklına geldi, annesinin Edirne biletinin üzerinde de ---- Seyahat yazıyordu. Yoksa...

- Kardeşim, bir yerde oturup konuşalım.

arkasındaki yolcuların yemek yeyip, dinlendikleri kısmı işaret etti:

- Oraya gidelim.

- Bundan emin misin?

- Evet, niye ki?

- İçeride ne olduğundan haberin yok be kardeşim.

- Yoksa?

- Evet, içeride ölüler var!

Didem, aracın camından onları gözlüyordu, bir terslik mi vardı? Bu adam da kimdi böyle ? Biraz sonra Gökalp'in yere bıraktığı suyu alıp, kendisine doğru yaklaştıklarını görünce sorun olmadığı kanısına varmış, içi rahatlamıştı. Araçtan indi ve gelenlere doğru biraz yürüdü. Yürürken sarı topuz saçları açılmış, esen rüzgarda dalgalı saçları dalgalanmaya başlamıştı.

Üçü bir araya gelince, Didem, Taner'e sahte gülümseme fırlattıktan sonra, onun başını indirdiği zaman Gökalp'e "Bu kim?" der gibi bir bakış attı. Gökalp, göz kapaklarını dolu dolu bir saniye kadar kapalı tutup tebessüm ederek "Sorun yok" der gibi bakış atarak karşılık vermişti.

- Didem, Taner. Taner, Didem.

Didem, karşısındaki adama bakarak:

- Memnun oldum.

diyerek Taner'in uzattığı elini sıktı.

- Bende.

***


Gökalp, Didem ve Taner, içerideki marketten tabure alıp oturmuş ve dondurma dolabından üç tane en pahalısından dondurma alarak yalamaya başlamışlardı. Gökalp'in içinde bir his vardı, belki bu çocuk annesi ve yengesini görmüş olabilir miydi ? Muavindi, belki onların olduğu otobüste de görevli olmuş olabilirdi. Annesi, bu bitmez günün bir önceki gününde, İstanbul'da olaylar yeni yeni patlak verirken gitmişti. Acaba sağ salim Edirne'de inebilmişler miydi? Aklında bin bir türlü felaket senaryosu ve soru dolaşırken, dondurmanın soğuk ve lezzetli tadına kapılıp, sormayı unutacak gibi hissedince konuşmaya başladı:

- Taner, sen ---- Seyahatte muavinim dedin, sana bir şey soracağım.

- Tabii, sor.

- Benim annem ve yengem dün 20:30 da sizin firmanın biletini aldı ve Esenler Otogarından otobüse binip gitti, acaba onları görmüş olabilir misin?

Taner, başını yere eğdi, yüzü düşmüş, adeta yaşadığı bir şeyler hafızasında tekrar canlanmıştı, gözleri korku dolu, yaşadığı dehşeti tekrar hatırlamanın vermiş olduğu sıkıntıyı yansıtıyordu.

Gökalp, Taner'in ruh halinin değiştiğini görünce endişe içine girmiş, kesin bir şeyler bildiği hissine çoktan kapılmıştı. Susmasını istemiyordu.

- Gördün mü?! 41-42 yaşlarında, esmer siyah saçlı, diğeri kumral saçlı iki bayan, yanılmıyorsam kapı tarafındaydı koltukları

Taner, başını kaldırdı, yutkundu ve önce Didem'e, sonra da Gökalp'e bakarak konuşmaya başladı:

- Ben en son, en son ki seferimde Edirne'ye doğru gidiyorduk, bizim şöför aüaber de uyukluyormuş, otobüs şarampole yuvarlandı!

Gökalp in kalbi yerinden çıkacakmış gibi korkudan ve endişeden hızlı hızlı çarpıyor, o otobüs olmamasını umuyordu.

Sessiz bir ses tonuyla, yüzünde ciddi ve biraz endişe dolu bir halde, fısıltı halinde yavaşça sordu:

- Hangi otobüs ?

- En son ki, 20:30 seferinden başka sefer olmadı.

Taner devam ediyordu:

- Gözlerimi açtığımda otobüsten fırlamış olduğumu anladım, gözümü araladığımda otobüsün içinden sesler geliyordu, böyle ne bileyim? yamyam gibiydiler (!) Dışarıya savrulmuş insanlar... Yamyamlar, yaralı insanlara saldırıyordu gözlerimin önünde! Birbirlerinin kollarını bacaklarını... Aman Allahım! Oradan bir şokla nasıl kaçıp kurtulduğumu hatırlamıyorum. Ama, gerçekten ben ömrüm boyunca böyle bir şey görmedim. O an ki dehşeti anlatamam size!

Taner, başından geçenleri anlatırken yaşadıkları gözünün önüne gelmiş, adeta tekrar yaşıyormuş gibi olmuştu.

Gökalp, dolu dolu olan gözlerinin musluklarını serbest bıraksa hüngür hüngür akıtacaktı gözyaşlarını. Dudaklarını ısırdı, yaşama umudu da elinden kayıp gitmiş miydi yoksa?

Didem, Gökalp'in halini görünce onun elini tutmuştu. Taner'e dönerek:

- Sen gördün mü bu kadınları peki ?

- Maalesef evet! onlara kek ikram etmiştim.

Gökalp, aniden:

- Bu otobüs nerede şu anda?

Gökalp, hızlı ve öyle bir ses tonuyla sormuştu ki Taner ilk önce şaşırdığından cevap veremedi:

- Anlamadım?

Gökalp, dişlerinin arasından haykırdı:

- Otobüs nerede dedim?

- 7 - 8 km kadar ileride, ama dur gitme nereye kalktın? şimdi, ya gitsek de çok tehlikeli!

- Düş önüme!

Continue Reading

You'll Also Like

41.2K 1.3K 19
"Abi gecenin üçünde neden bi insan evine eşyalarını yerleştirir?Bizde insanız dimi yarın belki işe gidicez!" Yeni konuşumun kapısının önüne gittim ve...
58.9K 4.7K 42
"Daha dünün yorgunluğunu atamadan bugün oluyor, ve emin olun endişemiz yarın... Oysaki zamanı yaratanı, imtihanlar verip, nasipler göndereni hiç zikr...
168K 9.1K 29
Vatan sevmek ne erkek işi nede kadın işi. Vatan sevmek sadece yürek işi... Kıdemeli Üsteğmen Lal Kara. Bütün hayatı bir yalandan ibaret olan ve çocuk...
905K 62.5K 78
[TAMAMLANDI] Dağa kaçırılmasıyla başlamıştı onların hikayesi... Onlar herkes gibi normal tanışmamışlardı. Hatta onlarınki çok zalimce bir tanışmaydı...