Uykusu yavaş yavaş açılırken boynunda hissettiği öpücükler gülümsemesini sağladı. Gözlerini aralayıp başını arkaya çevirerek Louis ile göz göze geldi. "Günaydın."
"Günaydın." diyerek sevgilisinin kolları arasında döndü. "Ne zaman uyandın sen?"
"On dakika ancak olmuştur. Kahvaltı saatini kaçırdık sanırım." Louis, Harry'nin kahvaltı yapmaya çok önem verdiğini biliyordu. Gece çok geç bir saatte uyudukları için geç uyanmışlardı.
"Hiç yataktan çıkasım yoktu zaten." Louis onun uyuşuk haline gülümseyerek burnuyla onun burnunu dürttü.
"Öyle mi?" Harry başını sallayarak onu onayladı. "Aç değilsin sanırım?"
"Biraz sabredebilirim."
"Duş alıp dışarıda bir şeyler atıştıralım mı?"
"Biraz daha tembellik yaptıktan sonra ne yapacağımıza karar verebiliriz."
"Sen gerçekten bugün tembel olmaya karar vermişsin." Harry onaylayan bir mırıltı çıkararak gözlerini kapattı. Louis dudaklarını onun dudaklarına sürttü. Harry hemen dudaklarını aralayarak sıradaki hamlesini bekledi. Louis onun alt dudağını kendi dudakları arasına aldı. Uzun parmaklar ensesindeki yerini aldığında onu daha sıkı tutma ihtiyacı hissetti. Sanki tutmazsa kollarından uçup gidecekmiş gibi hissetti.
Harry'nin yumuşak dudakları Louis'nin aklını başından almıştı çoktan. Harry'nin vücudunun yarısını kendi vücudu üzerine çekerek vücutlarını daha da yakınlaştırdı. Harry hafifçe geri çekildi. Burunlarını birbirine sürttü. "Sen de bugün biraz yaramaz olmaya karar vermiş gibisin, hm?"
"Her zamanki halim." deyince Harry güldü.
"Bir tembel ve bir yaramaz pek uyumlu olmadı sanki."
"Biz her türlü uydururuz. Yeter ki isteyelim." dudakları tekrar küçük bir öpücük için buluştu. Louis'nin telefonu çalmaya başlayınca gözlerini devirdi. "Hep bu anları kolluyorlar . Bir yerlerime kamera falan taktıklarından şüpheleniyorum artık." Harry kıkırdayarak onun yanağını okşadı. Louis telefonu cevaplayıp konuşurken de işaret parmağını çene kemiğinin üzerinde gezdirdi.
"Tamam, biraz sonra geliyorum." diyerek kapattı telefonu.
"Bugün boş günün değil miydi?"
"Aslında öyle olması gerekiyordu ama küçük bir toplantı yapmamız gerekiyor."
"Uzun sürer mi?" istemsizce yüzü asılmıştı.
"Bilmiyorum. Hadi hazırlanalım, kahvaltımızı yapalım." diyerek yataktan çıktı. "Duşa giriyorum ben, geliyor musun?"
"Sen gir." deyip esneyerek yatağa biraz daha yayıldı. Louis duşa girdikten iki dakika sonra odanın kapısı tıklatıldı. Harry yerinden kalkıp koltuğun üstünde duran bornozunu giyerek vücudunu kapattı. Kapıyı açtığında Oli ile karşılaşınca gülümsedi. "Günaydın."
"Günaydın mı? Saat bire geliyor. Nerede uyuşuk sevgilin?"
"Banyoda. İçeri gelsene."
"Yok ben hiç girmeyeyim sizin bol hormon kokan odanıza." deyince Harry kaşlarını çattı. "Söyle biraz acele etsin."
"Bugün boş günü olması gerekiyordu."
"Yeni müzik şirketi hakkında konuşacaklar. Kısa süreceğinden eminim."
"Sen böyle söylüyorsan kesin uzun sürer." dedi surat asarak.
"Aşk olsun, ne zaman kandırdım seni?" Harry dik dik baktı suratına. Oli buna karşılık sırıttı. "Tamam bazen yapıyor olabilirim."
"İçeri gelmek istemediğinden emin misin?"
"Evet, aşağıya ineceğim. Seninki hazır olunca aşağıya gelsin."
"Peki. Görüşürüz."
"Görüşürüz." Kapıyı kapatıp tekrar yatağa döndü. Birkaç dakika sonra Louis banyodan çıktı. "Biri mi geldi?" diye sorarken saçlarını havluyla kuruluyordu.
"Oli geldi, aşağıda bekleyecekmiş seni."
"Önce birlikte kahvaltı ederiz diye düşünmüştüm ama bu kadar sıkıştırdıklarına göre işimiz biraz acele. Ben senin için odaya bir şeyler gönderirim. Ben dönünce de biraz gezintiye çıkarız."
"Ben hallederim, sorun değil." diyerek yerinde doğruldu. Louis onu öptükten sonra üstünü giyinmek için valizinden kıyafet çıkardı. Louis kıyafetlerini giyerken Harry hala uyuşuk uyuşuk onu izliyordu.
"Kalkıp güzel bir duş al ve kendine gel, döndüğümde seni enerjik görmek istiyorum." Harry yatakta dizlerinin üstünde hareket ederek Louis'ye yaklaştı. Kollarını boynuna sardı.
"Güzel haberlerle geri dönmeni bekleyeceğim."
"Umarım." deyip onu öptü. Şans öpücüğü olarak niteledi bunu. "Bugün sinemaya gidelim mi?"
"Bilmem ki. Şimdi çok kalabalık olur." Louis yorgun bir nefes aldı. Harry onun bu tarz şeyleri çok takmadığını biliyordu ama kendisi rahat edemiyordu. Yine de onu sürekli böyle aktivitelerden vazgeçirdiği için biraz pişmanlık duyarak "Tamam, bu sefer sana uyacağım. Film seçme işini ben mi halledeyim, sana mı bırakayım?"
"Gittiğimiz zaman bakıp ortak karar veririz. Yine de vizyondaki filmlere bakıp konuları hakkında bilgi sahibi olmak istiyorsan, sen bilirsin."
"O zaman ben duş alıp sen gelene kadar hazırlanayım." Louis, zaten yakın olan yüzlerini biraz daha yaklaştırarak burunlarını birbirine sürttü.
"Hızlı olmaya çalışacağım." Harry başını salladı. Dudakları buluştuğunda sert bir nefes aldı. Louis'nin odadan ayrılması giderek daha zor bir hal alıyordu. Harry'nin beline sardığı kollarını sıkılaştırdı. Harry parmaklarını onun saçlarının arasına geçirerek saçlarını avuçları içine topladı. Dudakları birkaç santim uzaklaştığında alt dudağını dişleyerek Louis'nin dudaklarına baktı.
"Gitmeliyim." başını hafifçe sallasa da hiç bırakmak istemiyordu. Titrek bir nefes alarak son bir defa öptü sevgilisini.
"Git hadi." diyerek göğsünden ittirdi onu. Biraz daha gitmemekte dirense de telefonunun tekrar çalması ve Oli'den işittiği azar yüzünden odadan çıkmak zorunda kaldı. Harry odada yalnız kalınca ilk işi duşa girmek oldu. Ilık suyun altında kaslarının gevşemesini umuyordu. Gece odaya çok geç dönmüşlerdi. Harry çok fazla alkol kullanmamış olsa da Louis için aynı şey geçerli değildi.
Odaya döndüklerinde Harry onun kafasını soğuk suyun altına sokmuştu. Louis ise ona sokularak intikamını almaya çalışmıştı. Harry'nin tişörtünü çıkarmasını sağlayıp sular damlayan saçlarının göğsüne ve karnına temas etmesini sağlamıştı. Harry ürpererek onu uzaklaştırmaya çalışsa da Louis saçlarıyla gıdıkladığı ıslak yerleri dudaklarıyla ısıtmayı kafaya koymuştu. Böylece işin sonunun yatakta bitmesi kaçınılmaz oldu.
Harry gece olanları hatırlayınca vücudundan bir titreme geçti. Suyu kapatıp havlu yardımıyla vücudunu kuruladı. Aynanın karşısına geçip vücuduna göz attı. Boynunun yan tarafındaki izi saçlarıyla kapattı. Sonrasında hızlıca üstünü giyinip oda servisinden yiyecek aperatif bir şeyler istedi.
Yemeği gelene kadar çantasını toparladı. Gece yine yolculuk yapmaları gerekiyordu. Kendi çantasından sonra Louis'nin çantasını da topladı. Louis genelde düzensizce katlayıp çantanın içine tıkıştırmayı tercih ediyordu. Büyük olasılıkla Harry'ye kendini yorduğu için kızacaktı ama boş boş oturmaktan sıkılıyordu, ne yapsaydı.
Sipariş ettiği şeyleri yedikten sonra odada bulunan kahve makinesinden kahve hazırlayıp balkonda biraz temiz hava aldı. O kahvesini yudumlarken Louis odaya geri döndü. "Aşkım?" omzuna bırakılan ceketle irkildi.
"Biraz hava alıyordum." diyerek bilgilendirdi. Havanın serin olduğunu fark etmemişti bile. Louis onun boynuna sokularak art arda öpücükler bıraktı. "Sen n'aptın? Nasıl geçti?" Karşısına oturarak heyecanını saklama ihtiyacı hissetmeden gülümsedi.
"Güzel. Halihazırda varolan bir yapım şirketi var. Çok tanınmış bir yer değil. Batmak üzere oldukları için satmayı düşünüyorlarmış. Bizimkiler görüşmüşler, iyi bir fiyata satın alacağız. Önceliğimiz genç yeteneklere imkan sağlamak olacak. Şimdiden vokal koçları, oyunculuk eğitimi verebilecek oyuncu koçlarıyla bile görüşmeler başladı. Benim adım verilmeden yapılıyor her şey. Benim şu an ki şirketimizle sözleşmem biter bitmez duyurusunu yapacağım. Çok iyi kişilerle anlaşma yapacağız. Menajerliğin hakkını verecek, önceliği her zaman temsil ettiği kişi olacak kişiler lazım bize."
"Yani artık tüm planlarını, isteklerini fiile dökmek için çok az zaman kaldı." Louis başını sallayarak onayladı. "Hedeflerine bu kadar yaklaştığını görmek beni ne kadar mutlu ediyor tahmin bile edemezsin. Sen benim en büyük gurur kaynağımsın." diyerek onun bacakları üzerine oturup kollarını boynuna sardı. Louis onun söylediği hatta söyleyemediği tüm düşüncelerinde ve hislerinde samimi olduğunu biliyordu. Çünkü Harry ne zaman Louis ile ilgili bir şeyden bahsetse gözleri parlıyordu.
"Sana bir şey teklif edeceğim aslında ama hemen cevap vermek zorunda değilsin." Harry onun yüzünü görebileceği kadar geri çekildi.
"Eğer Max ile anlaşmam bittiğinde ayrılmamı falan söyleyeceksen bunu zaten daha önce konuşmuştuk. Elbette senin yanında yer alacağım."
"Aslında bu daha farklı bir durum. Daha önce bahsettiğim şirket olmadı, anlaşamadık ve bu yeni bir şirket. Onda her şeyi ben üstlenmiştim ama şimdi farklı bir isteğim var." Harry'nin kaşları çatıldı. Gözlerinde beliren büyük merakla bakıyordu ona. "Benimle ortaklık kurar mısın?"
"Ne? Nasıl?" gözleri olabildiğince irileşti. "Eğer yapmak isteğin yatırımın üzerinde bir miktar vermen gerekiyorsa yardımcı olurum elbette ama-"
"Konu para değil. Senden para da istemiyorum. Hatta anlaştığımız miktarı duysan gülebilirsin bile ama ben seninle ortak bir şeyler yapmak istiyorum."
"Lou, bu çok farklı bir şey. Ben ne diyeceğimi bilemedim."
"Hemen itiraz etme ama senden hemen onaylamanı da beklemiyorum. Sadece düşün, fikir almak istediğin birileri varsa konuşabilirsin. Tüm yönlerini düşündükten sonra, hazır olduğunda cevabını verirsin. Anlaştık mı?" başını sallayarak onayladı. "O zaman biraz sosyalleşme zamanı." diyerek onun kalçasına çok sert olmayacak şekilde iki defa vurdu.
"Louuu!" diyerek itiraz etmeye hazırlandı. Louis yüksek sesle şarkı söyleyerek onu duymadığını belirtti. Harry kaderine boyun eğerek kalktı onun bacaklarından. Böylece sinema salonunun önünde yüzlerce kişi birikmesine neden olacak o 'sosyalleşme' gerçekleşmiş oldu.