GENIUS | Lee Felix

By adoyyakli

13K 2K 1K

Bir dahi ile sevgili olduğumu fark etmeden iki ay geçirmiştim. Onu tanımadan önce uyumlu olduğumuzu sanardım... More

1 | I Met A Guy
2 | Date With The A Dumb
3 | I Want To Be Closer
4 | Not Stupid, Just Lazy
5 | Sinking The History Exam
6 | Maybe Nerds Aren't So Bad?
7 | Little Sweet Feelings
8 | Cherry Red Lips
10 | She Loves You Too
11 | Our First Date
12 | Tears Of Trauma
13 | Movie Day
14 | Trivia Contest
15 | Seoul Winner
16 | Winx And Popcorn
17 | Owls
18 | Let's Watch Together
19 | We're Going Camping!
Final | Genius and Cook

9 | Teriyaki Girlz

633 105 34
By adoyyakli

Teriyaki Kızlar

*( Teriyaki Japon mutfağında bir yemek pişirme tekniğidir. Teriyaki ismi Japonca "teri" ve "yaki" kelimelerinin bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Teri parlatmak ve yaki ızgara ya da kavurmak anlamına gelmektedir.)

Yağ iyice kızınca ocağın altını kapattım ve jülyen kestiğim etin üstüne döktüm. Biraz da baharat ekledikten sonra saate baktım, henüz on dakikam vardı. Bu, etlerin yağı emmesi için yeterli bir süreydi ama tezgahımı toplamak konusunda aynı şeyi söyleyemem. Vakit kaybetmeden temizleme işine koyuldum. İşini bitirmiş olan Azul son üç dakika kala hocalara çaktırmadan yanına gelip bana yardım etti. Bu bir sınav değildi, daha çok quiz gibi bir şeydi. Bir nevi sözlü. Bu yüzden kimse rakip sayılmazdı, ki öyle olsa da Azul ile birbirimize yardım ederdik.

"Şu ders bi' bitsin alacağım ben senin ifadeni." diyen Azul'a baktım ellerimi yıkarken, "Yine ne yaptım ya?"

"Dün Felix ile randevuya çıkmışsın? Ben bunu niye Jeong In'den öğreniyorum?"

"Jeong In'den öğrendiğin ne kadar belli ha... Randevuymuş, hah! Her zamanki gibi ders çalışmak için buluştuk ama sadece öncesinde yemek yedik, hepsi bu. Bunun neresi randevu?"

Omuz silkti, "Bilemiyorum artık, demek ki Felix bunu öyle görüyor ki Jeong In'e anlatmış."

"Ya da Jeong In bir paranoyak ve işine geldiği gibi anlamış?"

"Niye işine gelsin ki?"

"Çünkü eğer benim sevgilim olursa senden uzaklaşacağımı ve seninle daha çok vakit geçirebileceğini zannediyor. Ama safım bilmiyor ki sen benim yüzümden değil animelerin için onunla görüşemiyorsun..."

Süre dolmuştu, hocalar teker teker yemeklerimizi inceledikten sonra puanları vermişlerdi. Sırf yeşil soğanları eşit kesmediğim için beş puan kıran hocaya içimden sövsem de doksan beş aldığıma şükrediyorum. Sözlü notuna etkisi olacaktır.

Teneffüste Azul ile pencere kenarına geçtik konuşmamıza devam etmek için, "Aslında Jeong In de birlikte anime izlemeyi kabul etse her şey tamam olacak ama resmen nefret ediyor! Ben de onun izlediği şeyleri sevmiyorum, ne yapacağım?"

Derin bir iç çektim, "Sevgili muhabbetlerini bu yüzden sevmiyorum. Kafa yoruyor."

Alayla güldü, "Yakında seni de görürüm Felix ile."

Ona cevap vermeden okul bahçesini izlemeye devam ettim. Felix ile aramda bir şey olur mu bilmiyorum ama sanırım bu kötü bir fikir de değildi. İyi anlaşıyorduk ve sanki tamamen benim kafadandı. Tabii umarım onu yanlış tanmıyorsam...

ฅ^•ﻌ•^ฅ

İkinci derste bölüm şefimiz bir ödev vermişti. En az iki kişilik gruplar oluşturup birlikte yemek hazırlayacağız. Bunu sonraki dersimizde sıra sıra yapacağımız için bir hafta boyunca düşünmek için vaktimiz vardı. Herkes üçerli dörderli gruplar kurarken ben ve Azul iki kişiydik, ki bence bu en iyisiydi. Bu sınıftaki deniz atları ile grup olacağıma ölürüm daha iyi. Şimdi bir de grup ismi bulmamız gerekiyor. En berbat olduğum konu...

Biz iki kafadar kafasız olduğumuz için kafa kafaya verip düzgün bir isim bulamamıştık. Bu yüzden okul çıkışı Jeong In ve Felix ile buluştuğumuzda onlara danışmıştık.

Onlarla neden buluştuğumuz konusuna gelince; Azul'un fikriydi.
Biz zaten her gün Felix ile ders çalışmak için kafeye gidiyorduk, bugün müthiş(!) çiftimiz de bize katıldı işte.

Limonatasından bir yudum aldıktan sonra dahiyane(!) fikrini söylemişti Jeong In, "Cook Girls olsun işte." demişti ve ben şu an kendimi pipetle boğmak istiyorum. Azul bile buna göz devirirken ben alkışladım, "İşte bu ya!"

Dalga geçtiğimi anlayan Jeong In de göz devirdi.

"Böyle bir isim kimsenin aklına gelmez ha, boşuna Seoul Koleji'ne gitmiyorsun sonuçta. Aslan eniştem benim, çok zekidir çok!"

"Ya Aryeol kes sesini! Beğenmediysen kullanmazsın olur biter."

"Lan bunu kim beğenir? İsme bak, aşçı kızlarmış... Çok eşsiz gerçekten(!)"

Felix sessizce gülüyor, herhangi bir şey söylemiyordu. Ona bakınca ben de gülmüştüm. Sevimliydi.

Birkaç isim daha bulmuş ama bir türlü karar verememiştik. Her şey tamammış da isim eksikmiş gibi bir de buna vakit harcıyoruz ya... Bizim hocaların akıllarını seveyim ben.

"Şeye ne dersiniz..." Felix konuşunca umutla ona baktım, "Teriyaki Girlz."

Elbette hiçbirimiz bunu anlamamıştık ama kulağa çok hoş geliyordu. Anlamını açıkladığında mutluluktan ağlayacaktım neredeyse.

"Teriyaki Boyz diye bir grup vardı, biliyorsunuzdur belki; şu Tokyo Drift şarkısını söyleyenler. Oradan biliyorum bu ismi, Japon mutfağına ait bir pişirme tekniği imiş Teriyaki. Bence gayet uyumlu ve hocalarınız da beğenir."

Azul adeta yerinde zıpladı, "Yaşa be Felix!" hemen ismi not etti. Gülümseyerek Felix'e baktım, "Bu çok akıllıca."

Bana göz kırptı. İsmi de hallettiğimize göre geriye yemek işi kalıyordu. Çok eşsiz ve benzersiz bir şey yapmak istiyorduk. Bununla ilgili aklımda birkaç şey vardı. Hafta sonu Azul bize geldiğinde deneme yapacaktık.

"Evet, bu konuyu da hallettiysek ne yapıyoruz şimdi?" diye soran Jeong In'e Felix, cevap vermişti, "Biz Aryeol ile ders çalışacağız, aynısını size de öneririm."

Azul yalandan kusuyormuş gibi yaptı, "Midem bulandı, ders mi?"

Ona gülerek göz devirdim ve çantamdan kitaplarımı çıkardım. Azul dokuz saatlik dersin ardından kitap defter görmeye dayanamayacağını söylediği için Jeong In ona sinemaya gitmeyi teklif etmişti ve Azul da balıklama atlamıştı.

İkisi gittikten sonra Felix sordu, "Sen de sinemaya gitmek ister miydin? Ders çalışacağız dedim ama fikrini hiç sormadım, kusura bakma."

Kalemliğimi açarken kafamı iki yana salladım, "Hayır, ders çalışmak istiyorum gerçekten. Hem ben sinema sevmem, tiyatro insanıyım."

Şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı, "Cidden mi? Bunu beklemiyordum."

Ona gülerek göz kırptım, "Beni daha tanımıyorsun Felix-sshi~" aegyoma kahkaha attı ve saçlarımı karıştırdı. Gülmeye devam ederken dün çözdüğüm soruları açtım. Beyefendi bir de ödev veriyordu bana. Olsun, iyi geliyordu gerçi.

"Merkezdeki devlet tiyatrosunda bazen güzel oyunlar sergiliyorlar, belki bir gün beraber gideriz?" dediğinde gülümsememe engel olamadım, "Gideriz."

Sevdiğim şeyleri sevmesi, yapmak istediğim şeyleri yapması, güldüğüm şeylere gülmesi... Bu çocuk Tanrı'nın bir lütfü muydu? Üstelik birden çıkmıştı karşıma.

İnanılır gibi değil.

Soruların üzerinden geçtikten sonra bir de genel tekrar yapmış ve yeni konuya geçmiştik. Bu konu, bu hafta okulda işlediğimiz konuydu. Felix'in okulu bizimkinden iki hafta erken başladığı için müfredat olarak bizden ilerideydiler, bu da benim işime geliyordu. Çünkü Felix konuları bana iki hafta öncesinden öğretiyordu ve ben derse daha hazırlıklı gidiyordum. Tabii bir de hocalardan daha iyi anlattığı gerçeği vardı.

Saat 16:30'u gösterirken fazlasıyla yorgun hissetmiştim ve Felix de bunu anlayınca dersi yarım saat erken bitirmeyi teklif etmişti. Eve gidip uyumak için can attığımdan hemen kabul etmiştim. Eşyalarımızı toplayıp kafeden çıktık. Beni eve bırakmasına gerek olmadığını söylemiyordum artık çünkü dinlemiyordu zaten.

Sessizce yürümeye başladık. Sokaklar boştu ve kış yaklaştığından hava daha erken kararmaya başlamıştı. Güneşli havaları pek sevmediğim için bu duruma seviniyor, kışı büyük bir hevesle bekliyordum. Canım kış.

Ne benden ne de Felix'ten bir ses çıkmazken fazlasıyla garip bu havayı Felix konuşarak bozmuştu, "Aryeol."

"Hm?"

Göz ucuyla ona baktığımda yutkunduğunu gördüm. Bana bakmıyordu. Yalandan öksürdü, "Ihm... Elini tutabilir miyim? Y-yani... Hava soğuk sonuçta."

Aslında sadece 24 dereceydi...

Ama neden reddetmedim bilmiyorum. Bu, durumu daha da garip yapardı. Sadece elimi cebimden çıkarıp uzattım, "Olabilir." dedim. Tam bir geri zekalıyım ama dur, bunu biliyorsunuz zaten.

Neyse, Felix elimi tuttu. Kalbim hızlanmaya başladı. Hava mı soğuk? Şu an terliyorum!

Değişik. Değişik bir his ama...güzel. Güzel işte ya, ne bileyim.

Yol boyunca ellerimizi ayırmamıştık. Arkadaşlar el ele tutuşur mu? Bence tutuşurlar. Da... Biz arkadaş mıyız ondan emin değilim.

Evimin önüne gelince elini yavaşça bıraktım. Neyse ki gıcık abim evde değildi bugün. Yine de anneme yakalanma riskini göze alamam. Gerçi kızacağını zannetmiyorum ama ne olduğumuzu ben bile bilmeden anneme açıklama yapmak zor olur.

"Yarın görüşürüz."

Gülümsedi, "Görüşelim." buna da düşmezsin be Aryeol!

Ona el sallayıp eve girdim ve kapıyı kapatır kapatmaz elimi kalbime yasladım. Yerinden çıkmaya mı niyetin var, hayırdır?

Continue Reading

You'll Also Like

online By l’

Fanfiction

74K 5.7K 26
11. sınıf olan jungkook, hoşlandığı kız için 10. sınıfların dersine girer. lisa & jungkook.
641 76 8
"Kolunu kırmışsın bir insanlık yapayım dedim." "Sağol. Adın Chaeyoung değil mi?" "Sen sevgilim desen de olur." askim cicegim bebegim birtanem icin, i...
26.7K 1.4K 20
~Seninle yüz yüze konuşmak isterdim ama ben çirkin ve aptal bir kızım Yoongi.~ ~Aşık olmak ve sevmek farklıdır Yoongi. Herkesi sevebilirsin ama bir k...