Little butterfly: behind the...

By gmzvarol34

2.8K 220 2.7K

Bir giyushino hikayesidir. More

Episode 1 : Herşeyin başladığı yer
Episode 2 : İçinden gelen bir his
Episode 3 : Çünkü seni seviyorum
Episode 4 : Bu beklenmedik bir haber!
Episode 5 : Halledebilirim!
Episode 6 : İyiki geldiniz
Episode 7 : Vay canına Gerçekten mi?
Episode 8 : Gerçekten korkunç!
Episode 9 : Hipnotize ediliyoruz
Episode 10 : Artık kıpırdanıyor!
Episode 12 : Geri dönüyoruz. Görev bitti.

Episode 11 : Hoşgeldin Yua bebek!

146 15 284
By gmzvarol34

K: " nee san! Aynen! Aynen bu şekilde nefes alıp vermeye devam et! Bir de ıkınman lazım çünkü şu anda gelmiyor. Ulaşamadım. "

Sh: "ahhhh, offffffff, tamam tamam yapıyorum."

Yaklaşık bir saat olmuştu doğumun başlamasına. Ama kanao henüz bebeğin kafasına zor ulaşabilmişti. Tutabilmesi için tam çıkması gerekiyordu. Ona yardımcı olabilmek için her türlü şeyi yapıyordu. Ama bu iş çok vakit alacak gibiydi. Giyuu ve Tanjiro gelene kadar doğmaz gibi duruyordu. Shinobu korkunç bir acı çekiyor olsa bile doğumda bir sıkıntı yoktu. Herşey yolunda gidiyordu. Giyuu nun da yanında olmasını çok istemişti ama bebek maalesef onu beklememişti. Eğer doğum uzarsa belki yetişebilirdi. Shinobu biraz da bunun için acele etmemeye çalışıyordu. 

Bu sırada herşeyden habersiz Giyuu ve Tanjiro normal bir şekilde ava devam ediyordu. İşleri kolay gibiydi daha şimdiden iblis sayısında gözle görülür derecede bir azalma vardı. Ama Giyuu nun içinde bir his oluşmuştu. Sanki duygusal olarak bir şeylerin varlığını hissediyordu. Shinobu yu düşünmeden tek bir anını zaten geçirmiyordu fakat bu başka bir histi. Kendi de açıklayamıyordu tam olarak ne olduğunu. Ama bir an önce eve dönmek istediğini biliyordu. Bunun için de oldukça hızlı çalışıyordu. 

Şafağa yakın dönme kararı aldılar ve yola koyuldular. Yolda giderken eve yakın oldukları sırada bazı sesler duydular. Neler olduğunu anlamak için Tanjiro nun burnu sayesinde sesin sahiplerini bulup sessizce onları dinlediler. 

K: " Sana çığlık sesleri duyduğumu söylüyorum İzanagi! bu sesleri duymaman için sağır falan olman gerekir. Kadın belli ki yakınlarda. Bahse girerim bebeği doğuruyordur. Eğer doğumdaysa işimiz daha da kolay olacaktır. Malum hashiraların ne yapacağı hiç belli olmaz. " 

İ: " Ama ya bir tuzaksa ne olacak Kuebiko ? belki de sen duy diye çığlık atıyordur. Belki de haklısındır emin olamıyorum. Sanırım fazla şüpheci biriyim. Ses ne taraftan geliyor dedin. " 

G: " Cehennemin dibinden geliyor olabilir belki. İsterseniz göstereyim! " 

K: " Tanrım! bi erkek olan hashira eksikti zaten! merak etme karını öldürme gibi bir amacımız yok. En azından bizim yok. Liderin ne yapacağı belli olmaz. " 

G: " O liderin de artık bir şey yapamaz. Sizin sayenizde yapamayacak desem daha doğru olur. " 

İ:  " Bu da ne demek oluyor? " 

G: " Siz ikiniz bir kaç dakika daha yaşamak istiyorsanız bizi hemen liderinize götüreceksiniz demek oluyor. " 

K: " götürmezsek ne olur? " 

G: " O zaman hemen geberirsiniz. " 

İki iblis düşünüp taşındılar. İkisi de mantıksal olarak Giyuu ve Tanjiro ya karşı asla kazanamayacaklarının farkındalardı. Üstelik liderden de kurtulmak iyi bir fikir olabilirdi. Onun da bir hashira ile başa çıkamayacağından eminlerdi. Giyuu nun tek başına bile hepsini yenebileceğini biliyorlardı. Bu yüzden en azından her gün onların yemeklerini çalıp onlara işkence eden o liderden kurtulmanın tadına varabilmek için Giyuu nun teklifini kabul ettiler. Ve birlikte iblislerin kaldığı üsse gittiler. 

Yoldaki tuzakları iblislerin bilgilendirmeleri sayesinde aştılar. Ve tepenin arkasında çok büyük bir iblis ini ile karşılaştılar. Bu şimdiye kadar gördüklerinin en büyüğü olmasa bile oldukça kapsamlı bir alandı. içeri girmeden önce de bir plan yapmaları gerektiğini biliyorlardı. Biraz düşündüler ve öncelikle bu iki iblisin lideri bu tarafa çekmelerine karar verdiler. Hazır olduklarında da Giyuu ve Tanjiro atağa geçeceklerdi. Ve bir kaç dakika sonra iblisler dedikleri gibi ine girdiler. 

T: " Umarım bize bir tuzak hazırlamazlar Tomioka - san. " 

G: " Buna kalkışacak olurlarsa hepsini gebertiriz. Onlarla uğraşmak bile bana sıkıcı ve sinir bozucu geliyor. " 

T: " Haklısın Tomioka - san. Yine de bizimle başa çıkamazlar. " 

Bu sırada içeridekiler de lideri dışarı çıkmaya ikna etmek için uğraşıyorlardı. İkna olmak üzere gibiydi ama hala açıklamalarını mantıksız buluyordu. 

L: " Hashira nın kafasını neden içeri getirmek yerine beni dışarı çıkarıyorsunuz ki? Bu kafa hareket falan mı ediyor? Bir insan kafasından söz ediyoruz. İçeri getirin biz de kanıt olarak Muzan  - sama ya götüreceğiz. " 

K: " Efendim olmaz. Kafasını sopaya bağlayıp diktik. İçeri getirirsek bizimkiler kandan tetiklenip kafaya saldırabilirler. Siz de dediniz zarar görmeden Muzan - sama ya götürmeliyiz. " 

L: " İyi dediğiniz gibi olsun zaman. Peki yanındaki çocuğa ne yaptınız? Muzan - sama o çocuğa hashira dan daha önem veriyor gibiydi. Kesinlikle öldürün dedi. Nerede o? " 

İ: " Onu bulamadık efendim. Hashira nın yanında yoktu. Ama eminim diğerleri onu bulurlar. " 

L: " Siz ikiniz harika bir iş başardınız. Gerçekten şaşırdım. Bir hashira yı öldürdünüz. Peki kadın olana ne oldu? onu öldürmeniz daha kolay olmaz mıydı? " 

K: " Onun izine henüz rastalamadık efendim. Ama bulabileceğimizden eminiz. " 

L: " Neyse siz zaten en önemli olanını halletmişsiniz. Gerisi çok ta önemli değil. Sizin sayenizde ödüllendirileceğiz. Muzan - sama bizimle gurur duyacak. 12 kizukiye kesin gireriz zaten. Bu harika olacak. " 

Dışarıya çıkmışlardı. Doğruca Giyuu ve Tanjiro nun olduğu yere geldiler. Onlarda hazır olmuştu. İblislerin işareti ile çıkıp saldıracaklardı. Ve işareti sonunda verdiler. 

L: " Eee? nerede hashira nın kafası? " 

G: " Gövdemle birlikte geldim yetmez mi? " 

L: " NEEE! Bu nasıl olur!!! Siz ikiniz beni nasıllll kandırırsınızzzz!!!! " 

İ: " Sonun geldi şerefsiz! bizi aylarca aç bırakmanın bedelini ödeyeceksin!!! " 

L: " Seni APTAL HERİF! ben öleceksem sizde öleceksinizzz! " 

K: " Sen ölde gerisi önemli değil. Biz herşeyi göze aldık. " 

G: " Hepinizi sırayla geberteceğim sakin olun! Su nefesi 11. Şekil! ölü dingillik! " 

Ve bu şekilde lider ve yanındaki diğer iblislerin hepsi öldü. Geriye sadece İzanagi ve Kuebiko kalmıştı. Onlar da sonlarının geldiğini bildikleri için hiç direnmediler. Tek bir dilekleri olmuştu. Giyuu tarafından öldürülmek. Bir hashira nın elinden ölmenin daha onurlu olacağını düşünmüşlerdi. Giyuu onların bu isteklerini geri çevirmedi ve dedikleri gibi ikisinin de kafasını kopardı. Yere düşüp öldüler. Bu sayede buradaki en baş belası iblisler de ölmüş bulunuyordu. Bu da buradaki işlerinin neredeyse bittiğini gösteriyordu. Bir kaç gün boyunca temizliğe devam eder ve sonrada son köye gideriz diye düşünüyorlardı. Son köy Matsuyama köyüydü ve buraya da çok uzakta değildi. Bu yüzden yol sıkıntısını neredeyse hiç çekmeyecek olsalar bile eve gidince başka bir sorun ile karşılaşacaklarını bilmiyorlardı. 

Güneş yavaş yavaş tepenin ardından süzülmeye başlamıştı bile. Bu da artık eve dönmeleri gerektiği anlamına geliyordu. Hızlıca eve gitmek için yola koyuldular. Giyuu nun içindeki o sıkıntı geçmemişti çünkü. 

Yarım saat sonra evin önüne gelmişlerdi. Bahçeye girdiklerinde Shinobu nun sesini anca duyabilmişlerdi. Belli ki iblisler onları duymasın diye sessizce inlemeye çalışıyordu. Ama son ağrıları çok güçlenmeye başlamıştı. Bu yüzden dayanamayıp bir çığlık atmıştı. Giyuu sesini duyar duymaz kendini odada  bulmuştu zaten. Bir şey oldu korkusundan adeta ışınlanmıştı oraya. Karşılaştığı manzara onu daha da endişelendirmişti zaten. 

G: " Kanao?! neler oluyor? Doğum başladımı hemen! Shinobu iyi misin!? "

K: " lütfen telaş etmeyin Tomioka - san herşey yolunda. Bebek bir saate doğar. Az bir yer kaldı. Çıkmak üzere. Lütfen nee san nın elini tutar mısınız? battaniyeye tutunmaktan elleri acıdı. " 

G: " Aman tanrım hemen! Kochou? iyi misin hayatım? çok acıyor mu şu an? " 

Sh: " İyiyim. Sen gelene kadar acıyordu. Ama artık canım yanmıyor. Lütfen elimi bırakma olur mu ? Giyuu... " 

G: " Merak etme. Hiç bırakmayacağım... " 

Kanao elinden geleni yapıyordu. Shinobu da Giyuu nun elini tutarak çabalıyordu. Ellerinden geleni ardlarına koymuyorlardı. Bu sırada Tanjiro da odanın dışında bekliyordu. Bebeği hayal ediyordu. Giyuu ya mı yoksa Shinobu ya mı benzeyecek? bunu çok ama çok merak ediyordu. Biraz da sabırsızlanmaya başlamıştı. Bir an önce ve sağlıklı bir şekilde gelmesi için dua etmeye karar verdi ve bahçeye çıkıp dua etmeye başladı. Shinobu ve bebeğin sağlıklı bir şekilde doğumdan çıkmasını diledi. 

Yaklaşık bir saat geçmişti bile. Tanjiro bebeğin kokusunu yavaş yavaş aldığını farketti. Birazdan sesini duymaya başlayacağından da emindi. Heyecanı giderek artıyordu. 

Bu sırada içeride de Kanao artık bebeğin çıktığından emin olmuştu. Tam bir şekilde elinde duruyordu. Onu annesi ve babası da görsün diye dışarı çıkardı. O an herkesin mutluluktan dili tutulmuştu. Duygular öylesine birbirine karışmıştı ki. Tarif bile edilemez bir haldeydi.

 Fakat hala eksik bir şey vardı. Bebek ağlamıyordu. Shinobu biraz telaşlı bir halde p*posuna hafifçe vurmasını söyledi. Kanao dediğini yaptı ve biraz beklediler. Kalpleri neredeyse duracaktı. Bebek yine ağlamamıştı. Shinobu bir kez daha vurmasını söyledi ve yine beklemeye başladılar. 

Ve artık içleri biraz olsun rahatladı. Çünkü bebek ağlamaya başladı. Mutluluktan havalara uçacak gibilerdi. Shinobu mutluluktan ağlamaya başlamıştı. Kanao ve Giyuu nun da gözleri dolmuştu. 

Y: " ghaaaaaaaağhh! ınghaaaaaaağhh! ahhhhhğhhh! " 

Sh: " AHH! Tanrım sana şükürler olsun! o kadar tatlı ki. Kanao hemen üzerini temizle. Mikrop kapmasın sonra. Elbiseleri alt çekmecede onu güzelce giydirin. Yıkarken Tomioka - san da sana yardım etsin. " 

K ve G: " Tamadır hemen! " 

Bebeği Shinobu nun talimatları ile yıkamaya başladılar. Oldukça nazik olmaya özen gösteriyorlardı. Giyuu bebeği tutuyor Kanao ise onu hafifçe ovalayarak yıkıyordu. Yıkarken ağladığı için ağzına su kaçmaması için çok özen gösteriyorlardı. 

Bir kaç dakika sonra yıkama işlemi tamamlandı. sıra giydirme aşamasındaydı. Onu örtünün üzerine koyup önce zıbınını sonra da minik kıyafetini, eldivenlerini, patiğini ve minik başlığını giydirdiler. Son olarak da örtüsünü serdiler.

 Ve sıra artık o kutsal ana gelmişti. Bebeği annesinin kucağına vermek. Verdiğinde Shinobu kendini ağlamadan tutamadı. Bu anı o kadar uzun bir süredir hayal ediyordu ki Giyuu ile beraber. Sonunda mutluluklarının en önemli eserine minik bebeklerine kavuşmuşlardı. Şimdiye kadar ki yaşadıkları en mutlu anı yaşıyordu bu anne ve baba...

Sh: " Tanrım. Sen bizim minik kızımız mısın he? Ne kadar da tatlıymış benim minik kızım. Tomioka - san şuna bak. Ben gerçekten de mutluluktan buhar olacak gibiyim. " 

G: " Sen onu bir de bana sor hele. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemiyorum mutluluktan. Demek bir kızımız oldu ha! bu gerçekten harika bir şey! hayatımda daha harika bir şey görmedim ben bundan. Benim, Bizim küçük kızımız. Ah tanrım şükürler olsun. " 

Giyuu ve Shinobu bebeği aralarına aldılar. Ve sımsıkı sarıldılar. Kanao da gözleri yaşlı onları seyrediyordu. O da bir yandan teyze olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Bu sırada Tanjiro ortama hızlı bir giriş yaptı. 

T: " bebek kız öyle değil mi! vay canına doğmuş bilee! " 

Sh: " evet Tanjiro hoşgeldin! nereden anladın diye sormayacağım çünkü hepimiz biliyoruz. " 

T: " ehehe, evet, çok minik ve tatlı bir kız kokusu aldım. Gerçekten çok güzel kokuyor. Ve eminim çok tatlı bir kız olacak. " 

G: " bu konuda çok haklısın. " 

T: " ikinizi de tebrik ederim Tomioka - san. Umarım çok güzel günleriniz olur bebeğinizle. Gerçekten çok mutluluk verici bir şey bu. Hatırlıyorum da annem kardeşlerimi doğurduğunda ben de en az babam kadar çok sevinirdim. O günleri aklıma getirdi bu an. " 

K: " Eminim hepsi senden çok memnundur. Sen mükemmel bir abisin çünkü. " 

G ve Sh: " Kanao ya kesinlikle katılıyoruz! " 

T: " Çok teşekkür ederim hepinize! " 

Kanao gidip Tanjiro ya sarıldı. Birlikte güldüler. Tanjiro ve Kanao sonrasında bebeği sırayla kucaklarına aldılar. Önce teyzesi olarak Kanao aldı bebeği. O kadar şirin görünüyordu ki. Yüzünü ısırası vardı fakat daha yeni doğduğu için bebeğin yüzüne dokunmamaları gerekiyordu. Bu yüzden kendilerini birazcık tuttular. Sonra Tanjiro aldı eline. Onu kucağına alınca son kardeşini kucağına aldığı o gün geldi aklına. Babası annesi ona hamile iken ölmüş olan son kardeşine bir baba şefkatini vererek kucağına almıştı o gün. Ama o artık yoktu. Yani en azından cennette iyi yürekli abisini bekliyordu. Biraz duygulu bir an yaşamıştı bebeği aldığında. Sonra kendini iyi hissetti ve bebeği annesine geri verdi. Herkes bu haline üzülse de onu mutlu etmeye uğraştılar. Bebek zaten neşelenmeleri için yeterli bir sebepti. 

Aradan bir kaç gün geçti. Buradaki görev son bulmuştu. Yola çıkmaları gerekiyordu fakat Shinobu lohusa halindeyken yola çıkamazdı. Buna acil bir çözüm bulmaları gerekiyordu ve aynı zamanda da bebek için de bir isim bulamamışlardı hala. Giyuu nun kafasında çok isim vardı. Ama en kısa sürede bu isim işini de halletmek istiyordu. Bebeği için güzel bir isim seçmeliydi.

Sh: " Tomioka - san  şöyle yapsak. Yol uzak değil dedin ya hani. Ben ve Kanao burda kalsak sen ve Tanjiro köye gidip iblisleri hızlıca yok etseniz  olmaz mı? " 

G: " dedim demesine ama işimizin ne kadar süreceği belli değil. O zamana kadar siz burda tek başınıza kalsanız da olmaz ki. İkiniz aklımdayken ben nasıl ava gideceğim bilmiyorum. " 

K: " yol tam olarak ne kadar uzak ki? " 

G: " Yürüyerek 3 saat oluyor. Araba ile de 2 saati bulabilir. " 

K: " Bence o kadar da uzakta değil. Şöyle yapsanız. Her av sonunda orada kalmak yerine buraya dönseniz. " 

G: " Bilmiyorum Kanao. Epey uzakta gibi görünüyor ama sizin için katlanmak zorunda olacağım sanırım. Çünkü Kochou ve bebeği o kadar uzun süre görmeden duramam. " 

T: " bana da mantıklı geliyor. Herkes hemfikirse öyle yapalım. " 

Herkes onayladığı için o şekilde yapacaklardı. Yola çıkmadan önce de bebeğe isim vermesi gerektiğini biliyordu Giyuu. Akşam yemeğinden sonra odalara geçtiler. Ve Giyuu nun da düşünecek zamanı olmuştu. 

Shinobu sütü olup olmadığını bir süre kontrol etti. Bol bol yemişti sütü olsun diye. Ve bir kaç dakika sonra sütü akmaya başladı. Bebeği m*mesine yaklaştırdı. Bebek bir süre ağzına sokmadı. Zamanla öğreneceği bir şeydi bu da. Shinobu ona yardımcı olmak için m*mesini onun ağzına soktu. Süt akarken bebek te hafifçe ağzına giren sütün tadına baktı. Ve sonra yavaş yavaş m*meyi emmeye başladı. Bu hızlı öğrenme süreci aynı zamanda çok komik olduğu için Shinobu ve Giyuu yu biraz gülümsetmişti. 

Shinobu bebeği emzirmeye devam ederken Giyuu da bebek için isim düşünmeye devam etti. Aklından tek tek isim geçirmeye başladı. Beğendiklerini Shinobu ile paylaşıyordu. 

G: " Minako ya ne dersin? " 

Sh: " hmm. Sıradan bir isim. Beğenmedim. " 

G: " Suzume peki? " 

Sh: " o da pek hoşuma gitmedi. " 

G: " Natsumi? " 

Sh: " hmm bilemedim. Belki. " 

G: " Yui nasıl? " 

Sh: " çok güzel bir isim ama herkes koyuyor. Onun gibi bir isim olsun. " 

G: " Hmmm. Bi düşünelim bakalım. " 

Sh: " tamamm. " 

Bir süre düşündü ve aklına bir isim gelmişti. Anlamı güzel ve Yui gibi bir isimdi. 

G: " BULDUM! YUA! Yua ya ne dersin Kochou? Benim aklıma yattı. " 

Sh: " aaaaa çok güzelll! benim de aklıma yattı Tomioka - san. Bence de Yua olur. " 

Ve bu şekilde bebeğin isminin Yua olmasına karar verdiler. Yua bebekte ismi konulduğu sırada gözleri kapalıydı ama biraz sırıtıyordu. Anlaşılan o da isminden razıydı. 

Sabah olduğu zaman erken saatlerde bebeğin sesi ile uyanmak zorunda kalmışlardı. O uykusuz geceler bebeğin doğumu ile de başlamıştı zaten. Geceleyin sadece iki saat uyuyabilmişlerdi. Çok gazı vardı ve uyumakta da zorlanıyordu Yua bebek. Bu annesini biraz endişelendirse de bu zamanlarda bu halleri çok normaldi onun. Babası da elinden geldiğince annesine yardım etse de iki gün sonra yola çıkacaktı. Bu yüzden uykusuzluk onun için çok ta iyi değildi. Yine de her konuda yardımını  esirgemiyordu annesinden. 

Kahvaltıya oturdukları sırada Giyuu bebeğin ismini Tanjiro ve Kanao ya açıkladı. İkisi de bu isme bayılmışlardı. Çok hoş ve güzel bir isim olduğunu düşünüyorlardı. 

T: " Vay canına bu gerçekten çok güze bir isim olmuş. Eminim adı gibi çok şefkatli bir kız olacak Yua - chan. Ve sevgisi de annesi ve babasını sıkı sıkı saracaktır. " 

Sh: " Teşekkür ederiz Tanjiro, umarım öyle olacak. Baksana sanırım o da sana teşekkür ediyor. " 

Gerçekten de minik Yua Tanjiro nun olduğu yere doğru minik ağzını açtı ve sırıtmaya başladı. Tanjiro bu an için çok mutlu olmuştu. Herkes tatlılık krizine girmişti. Tanjiro bebeğin yanına geldi ve ufacık yumruk yaptığı ellerine bir öpücük kondurdu. 

T: " Rica ederim Yua -  chan. Sen çok tatlı bir bebeksin. Elini ısırasım geliyor. " 

Ama ısırmak yerine elini öpmeyi tercih etmişti. Çünkü bir yandan da o minik ellerin sahibine kıyamıyordu. Bu tatlı anın doyasıya tadını çıkardılar Yua ile. 

Ve iki gün çarçabuk geçti. Artık Giyuu ve Tanjiro nun yola çıkması gerekiyordu fakat minik Yua dan da ayrı kalmak çok zor olacaktı onlar için. Özellikle de Babası Giyuu için. Bir kaç günlük eşya almışlardı yanların ne olur olmaz diye. Ama Giyuu ertesi sabaha dayanamayıp onları görmeye geleceğinden emindi. Bahçeye çıktıklarında bile durmadan bebeğine ve Shinobu ya sarılıyor ve öpüyordu. Çıkmakta çok zorlanıyordu. Ama akşam olmadan köyde olmalılardı. Shinobu kocasına gitmesi gerektiğini söylese de Giyuu sürekli oyalanıyordu. 

Sh: " Hadi ama Tomioka - san artık gitmeniz gerek. Kes oyalanmayı! " 

G: " Ama Kochou! " 

Sh: " Ama falan yok. Hadi ama Tanjiro seni bekliyor geleceksiniz geri zaten. Hadi canım. " 

G: " Son bi kezcik bebeği öpsem. " 

Sh: " Hadi canım, çok öptün bebeği. Bak yüzü kızarmış. Doğru arabaya! " 

G: " Kaçışım  yok anlaşılan. Tamam. Ertesi sabah görüşürüz sevgilim. " 

Sh: " Pekala ertesi sabah görüşürüz canım benim. Hoşçakal... " 

ON BİRİNCİ BÖLÜMÜN SONU. 

UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR GEÇ GELDİĞİ İÇİN KUSURA BAKMAYIN. BAZI DURUMLAR OLDU AMA YAZMAYI BAŞARDIM. BİR SONRAKİ BÖLÜM İÇİN TAKİPTE KALIN. HEPİNİZİ SEVİYORUM DESTEKLERİNİZİ ESİRGEMEYİN LÜTFEN :) :) :)



Continue Reading

You'll Also Like

50.1K 1.4K 34
İstek açıktır A1 türkce Yazı tipi arada sırada değisiyor ৡ⃪꫶⃗၇͜ᩘ🦋͜ᩘ၇⃪⃖ৡ࿔ ┊ ┊ ┊ ┊ ┊ ┊ ┊ ✫ ˚♡ ⋆。 ❀ ┊ ☪︎⋆. ✷        · ✧...
2.9K 226 38
-Sen bizi bozdun,bizim aramızda ne işin var ki.Sen bir kızsın ve yedi erkek ile aynı evde kalıyorsun,hiç mi korkun yok senin eğer çok fazla "Sürtük"...
222K 22K 32
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
92.7K 3.9K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.