Yazarın analtımıyla...
Ülkü::ben hala ne yaptığınızı anlamadım?
Dedi hepsine teker teker bakip.
Demir:şimdi değil Ülkü.
Dedi bilgisayara daha dikkatle baktı.
Yağız demirin tam arkasında durmuş oda bilgisayarı izliyordu.
Berat:hadi demir hadi!
Dedi oda oturmuş bilgisayarı izliyordu.
Zeynep:günaydın.
Dedi merdivenden aşağı inerken.
Ülkü:günaydın.
Dedi gülümseyerek.
Zeynep aşağı indi berat gözlerini ondan alamazken o birkez bile bakmamıştı ona.
Zeynep:napıyorlar?
Diye sordu Ülkü bilmiyorum diyerekten omzunu silkti.
Demir:oluyor! Oluyor!
Zeynep:ne oluyor?
Diye sordu ama bilgisayara öyle odaklanmışlardı ki duyamadılar.
Demirin telefonu çaldı hiç beklemeden açtı.
Çağan:bana bulduğunu söyle.
Dedi telaşla.
Çağan dünden beri eve gelmemişti.
Tuanayı bulamaya çalışıyordu en son demirden yardım istedi bunu yapabilecek tek kişi demirdi.
Demir:tam degil ama ormanlik bir alanda olduğunu biliyorum.
Çağan:ormanlık bir alan mı? Bu aptalın arda ne işi var!
Diye öfkeyle soludu.
Demir:ne bilim ben.
Dedi omzunu silkip.
Çağan:bana tam olarak nerde olduğunu söyle demir!
Demir:bilmiyorum! Sinyal çekmiyor nerde olduğunu göremiyorum.
Çağan oflayarak indi motordan.
Zeynep:ne sinyalinden bahsediyorsun?
Ülkü:ormada kim var?
Diye sordu ikiside telaşla.
Yağız:tuana.
Diye cevapladı hızla.
Ülkü:tuana mı?
Zeynep:ormanda ne işi var?
Yağız:bilmiyoruz.
Dedi Ülkü ve zeynep birbirine baktı.
Zeynep:ormanda olduğunu nasıl anladınız?
Diye sordu merakla.
Ülküde bunu merak etmiş olmuşki diğerlerine bakıyordu.
Demir:çaçamız zeki bir aşık olduğu için tuninin alyansına cip taktırmış.
Diye kısaca cevapladı.
Evet o alyans sıradan bir alayans değildi icinde bir cip vardı.
Bunu tuanaya güvenmediği için değil.
Eyer başına birşey gelirse onu kolayca bulamak içindi.
Bunu demire çok geç söylemişti haliyle onu biraz daha geç bulacaklardı.
Demir:buldum! Buldum! Ben bir dahiyim onu buldum!
Dedi hızla.
Çağan:o nerde?!
Diye hızla.
Demir:önce bana bir madalya hazırlaman gerek.
Dedi neşeyle.
Çağın:iki saniye içinde yerini söylemezsen o madalyayı takacak bir boynun kalmayacak demir!
Diye bir tehdit savurdu.
Demir:söylemiyom lan! Kaybetmeseydin karını.
Dedi bir çocuk gibi bozulmuştu.
Çağan:demir!
Diye bağırdi öfkeyle.
Çağanın görmüyor olmasına rağmen omzunu silkti.
Çağan:tamam alıcam sana bir madalya.
Dedi öfkeyle.
Demir:bir tane plesteyşın istiyorum.
Çağan:tama Allahın cezası alacağım!
Dedi öfkeyle.
Demir:tamam...ve şimdi benden özür dile!
Dedi inatçı bir çocuk gibi.
Çağan:s*kerim seni demir!
Demir:iyi gitngünlerce ara karını o zaman.
Çağan:eyer o kızın başına birşey gelirse ilk seni öldürürüm!
Diye tehdit etikten sora telefonu demirin yüzüne kapatı.
Yağız:aferim demir!
Dedi oda öfkeyle.
Zeynep:aşk olsun demir ya!
Demir:alt tarafı özür dileyeceti.
Dedi omzunu silkip.
Çağan inatçıydı özür diyemeyecek kadar.
Onların kaybettiği her saniye tuanayı daha çok zorluyordu.
O adamın elindeydi ve o adam tam bir piskopatı.
Tuanayı dahi öldürebilirdi.
Çağanın etiği tehdit bir an hepsinin aklına geldi.
Tuanaya zarar gelmiş olması hepsini korkutuyordu.
Demir inadı bırakıp tuananın olduğu yerin konumunu çağana attı.
Çağan konumu görür görmez yola koyuldu.
Arda:nerdesin?
Çağan:yoldayım.
Dedi demirin ona atığı konumun yerini söyledi.
Arda:orda olduğuna eminiz yani?
Çağan:eyer yüzüğü oraya atmadıysa eminiz.
Dedi daha cok hızlanıp.
Arda:beni bekle.
Çağan:arda korkuyorum.
Dedi birden bu ardayıda afalatı.
Arda:neyden?
Çağan:ona zarar gelmesinden.
Dedi ardada bunu beklemiyordu.
Çağan:dört gün oldu.
Diye mırıldandı.
Arda:birsey olmayacak.
Dedi ama oda çağan gibi korkuyordu.
Arda:ona birsey olmayacak.
Kim bilir belki çoktan olan olmuştur.
Belki çoktan gözleri kapanmış acı çekiyordur.
Belkide geç kalmışlardır.
Çağan:içimden bir hiss öyle demiyor.
Arda:sikerim içindeki hissi ona hiçbirşey olmayacak.
Dedi kararla ve korkuyla.
Çağan cevap vermiyordu.
Ardaya inanmıyordu.
Canı yanıyordu,ona birşey olduğunu düşünüyordu. Belkide olmuştu.
Çağan:geldim ben gidiyorum.
Dedi motordan inip.
Arda:bekle birazdan orda olacağım.
Dedi oda hızla gelmeye çalışıyordu.
Çağan:arda-
Arda:beni bekle çağan!
Bekleme çağan...
Daha falza geç kalma...
***
Tuana naz tiryaki'nin anlatımı...
Kendime daha sıkı sarıldım.
Çok karanlık ve soğuktu.
İnsafsız adam gelip bir ışığı açmamıştı.
Kafamı dizime yasladım.
Uykum vardı ama uyumayada korkuyordum.
O adam heran gelip bana dokunacakmış gibi hissediyordum.
Yanlızlıktan korkmazdım ama burası beni çok korkutuyordu.
Kurt sesleri,baykuş sesleri.
Nededense beni çok korkutuyordu.
Bakışlarım ay ışığı ile parlayan alyansıma kaydı.
Bul beni.
Kapı açıldı,kapının açılması ile ışıkta açıldı.
O adam içeri girdi.
Maskeli yüzüne bakıp irkildim.
?:korktun mu?
Tuana:hayır.
Dedim ayağa kalkıp.
?:seni bu kadar bekletmek istemezdim.
Göz devirdim.
Tuana:seni beklemedim.
Doye cevapladım.
?:neden kızgınsın?
Ay Allahım sen bana sabır ver!
Tuana:beni kaçırdın!
?:başka şansım yoktu.
Tuana:aptal beni kaçırdın!
?:bunun için mi sinirlisin?
Adama ters ters baktım.
Tuana:evet!
Dedim anlamasını umarak.
?:ama aksi takdirde benimle gelmezdin.
Tanımadığım biriyle gelmezdim zaten.
Kimdi bu adam,ne istiyordu benden?
Tuana:seni tanımıyorum.
Dedim gözlerine bakarak.
Pek anlaşılmıyor ama yaşil gibi duruyor.
?:ben tanıyorum.
Tuana:ama ben tanımıyorum!
Küçüken bir travamı yaşamıştı?
Annesi ve babası akraba evliliği mi yapmıştı? Neden böyleydi?
?:tanırsın.
Tuana:bak.
Dedim elimdeki son kozu oynayarak.
Tuana:ben sani tanımıyorum.
Sol elimi havaya kaldırdım.
İlk başta anlamadı ama sonra bakışları alyansıma kaydı.
Tuana:ben evliyim.
Dedim hala gözlerine bakarken.
Bu evliliğin işime yarayacağı hiç aklıma gelmezdi.
Yutkundu.
?:yalan söylüyorsun.
Diye mırıldandı.
?:yalan söylüyorsun! Evli değilsin!
Cevap vermedim.
Sadece gözledine baktım.
Üzgün değildi,öfkeliydi.
?:bana yalan söylediğini söyle!
Tuana:yalan söylemiyorum. Evliyim!
Elimden tutup birden kendine çekti.
?:beni kandırıyorsun! Seni araştırdım.
Tuana:beni araştırmış olsaydın evli olduğumu bilirdin.
Elimi sıktı.
Yüzümü acıyla yüzümü buruşturdum.
?:yalan söylüyorsun!
Derin bir nefes verdim.
Tuana:sence yalan mı söylüyorum.
Dedim parmağımı işaret ederek.
Nerdeyse Parmağımı kıracak sertlikte yüzüğü parmağımdan çıkartıp fırlatı.
Karanlıkta nereye düşütü bilmiyorum ama tiz bir ses çıkardı.
Birden bedenimi yerde buldum.
?:bana yalan söylediğini söyle.
Dedi tehdit eder gibi.
Tuana:yalan söylemiyorum.
Dedim kararla.
?:bana yalan söylediğini söyle!
Diye bağırdı bu sefer.
Tuana:yalan söylemiyorum.
Dedim tekrardan.
?:yalancı!
Dedi karnımda hissetiğim ağrı ile çığlık attım.
?:'yalan söylüyorum'de!
Diye bağırdı tekrar.
Cevap vermedim ve karnımda tekrar bir ağrı hissetim.
?:yalancı!
Dedi karnımda üst üste acı hissediyordum.
Kan kusmaya başladım.
Birkaç kere üst üste kustum.
?:yalancı!
Bağrışı yankılanıyordu.
Tekrar acıyla çığlık attım.
İç kanama geçiriyordum.
?:çağır hadi! Çağırda gelip kurtarsın seni.
Kimden bahsetiğini biliyordum ama cevap verecek halim yoktu.
İç kanama geçirdiğimin farkında değildi.
Karnıma tekme armaya devam ediyordu.
?:ah nerde? Neden gelip kurtarmıyor seni?
Diye sordu alayla gülüp.
Lütfen gel...
Göz yaşlarım akmaya başladı.
Ağlamak bile canımı yakıyordu.
Tuana:yeter.
Diye mırıldandım.
Kalkmak istedim ama çığlık atarak tekrar yere düştüm.
Bu sefer kafamı da sert bir zemine çarptım.
Oluk oluk kan kanları görebiliyordum.
Yanağım soğuk zemine deydi.
Karnımdaki ağrı devam ediyordu.
?:gelemiyor değil mi?
Diye sordu.
Kan olan bedenime bakip yüzünü burşturdu.
?:çünkü seni önemsemiyor.
Çünkü beni önemsiyor...
Bir hıçkırık çıktı dudaklarımdan.
?:çünkü seni sevmiyor!
Çünkü beni sevmiyor!...
Kendimi yere bıraktım.
Ona karşı direnmekten vazgeçtim.
Sonkez boş parmağıma baktım.
Etrafa bakıp yüzüğü görmeye çalıştım ama görmedim.
?:senin kimsen yok!
Haklıydı kimsem yoktu...
?:senin bu saaten sonrada kimsen olmayacak!
Biliyordum.
?:seni kimse elimden kurtaramayacak.
Dedi kahka attıp.
Sonkez kustum.
Gözlerim hafif hafif kapandı.
Belkide birdaha açamayacağım için bu kadar yavaş kapanıyordu.
Heryer karardı.
Sesler sustu.
Ben karanlığa gömüldüm.
Sanki bir daha açamayacak gibi.