NASİPTİR GELİR

By Beyzanurum09

3.5K 596 356

Gözlerinin içinde demleneceğim aklımın ucundan dahi geçmezdi.Ona karşı beslediğim saf duygularım onsuz yaşadı... More

○TANITIM○
1.Bölüm 🥀TANIŞIKLIK
2.Bölüm🥀GEÇER Mİ GECELER?
3.Bölüm🥀DUALARIMDA SAKLANAN
4.BÖLÜM○DÜZMECE
5.Bölüm○KUSURSUZ KUSURUM
6.BÖLÜM○YALNIŞ
7.BÖLÜM○KANAYAN YARALAR
KIYMETLİ NASİPTİR GELİR SAKİNLERİNE
9.BÖLÜM ○KERAMET○
10.BÖLÜM○SON 10 DAKİKA ○
11.BÖLÜM○AKŞAM GÜNEŞİ
12.BÖLÜM○ KAÇIŞIN YOK ANLAT!!!
13.BÖLÜM○PLAN○
14.BÖLÜM○TAN YERİ○
15.Bölüm○CELLAT BOYNUMU VURSUN AŞKINDAN
16.BÖLÜM○BEN KENDİMİ SENDE BULDUM...
UYANMAK İSTİYORUM 🕯
18. BÖLÜM🪞AYNA

8.BÖLÜM○BİLİNMEZLİĞE GİDEN YOL

127 27 13
By Beyzanurum09

Selamünaleyküm canlar...
Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim  ve çok değil benim yanımda olduğunuzu hissettirirseniz beni çok mutlu etmiş olursunuz...
Hepinize iyi okumalar.

Bugün hangi kabustan uyanmalıydım, yada hangi yola sapmalı.Bilinmezlik insanın vucudunda körpe yaralar açsada sızısını dindirecek devasını arkasında bırakmadan çekip gidiyordu en enteresanı da yaptığın onca hata sardığın bir yara ile kısa süreliğine dinmesiydi. Kaşına deydirdiğim mendil sayesinde kuş parmağımın gayri ihtiyari şakaklarına deymesiyle onunla ilk temasımı kurmuştum onu yakından görmem ayrı bir heyecanlandırmıştı yüreğimi, o ne güzel histi öyle. Bu hissi dünyadayken tekrardan yaşayabilirmiydim?  Hiç zannetmiyorum. O an kalbimde bulunan milyon tane hücre ve o hücrelerle birlikte kasılan kalbimdeki odacıklar iki kat kasılıp gevşemesiyle yüzleşiyorladı ,bedenim bu etkileşimden pek memnun kalmış olmayacak ki  bütün vücudumun titremeye başlamasıyla içimde büyük bir devrim başlatmayı başarmıştı ama şimdi o heyecanımdan eser kalmamıştı  tepemde başını korkuluklardan uzatan annem  bir kaç merdiven aşağıda bulunan o ve annesi ile karşı karşıyaydım bu sefer stresten dilim damağım kurumuştu. Ben şimdi ne yapacaktım?

"Sevde, nerde kaldın kızım insanları bukadar rahatsız edilir mi?"

Kimden bahsediyordu annem ve ben kimi rahatsız etmiştim.

"Ah...Süheyla bende Sevde'yi şimdi yolcu ediyordum konu konuyu açınca saat kaç olduğunu anlamadık." Anlamayan gözlerle Nergis teyzeye bakarken o herşey yolunda der gibi gözlerini kapatıp açtı neler olduğunu anlamamıştım ama bu diyalog beni büyük bir yükten kurtardığına işaretti. Nergis teyze konuşmasına ek olarak.
"Tekrardan gel Sevde kızım kapım herzaman sana açık"dedi.

Bozuntuya vermemek amaçlı sadece "elbette"diyebildim. Belli ki annem ben eve gelmiyince Nergis teyzeyi aramış beni sormuştu oda ilk aklına gelen ve bizlerin diline pelesenk olarak yapışan yalana başvurmuş olacaktı kadıncağaz. Bir kaç merdiven daha çıkıp annemi daha net gördüm. Onca yalanıma inanmayan annem şimdi Nergis teyzenin dediklerine inanmış görünüyordu.  Budurumlarda şüpheyle bakan gözleri şimdi herzamanki gibi ışıl ışıl parlıyordu. Derin bir nefes verebilirdim en azından kendimi yatıştırdıktan sonra olayı sakin bir kafayla anlatabilirim anneme.

Nergis teyzeye "hayırlı akşamlar"derken gözlerim onun gözlerini hiç şaşırmadan yerlerini bulmuşlardı.
Bugün bilmem kaçıncı kez gözlerimiz birbiri ile buluşmuştu hareleri yorgun ve hissiz olmasına rağmen minik bir tebessüm ile beni yolcu etti akşamın en kuytu zeminine.

His paylaşılıcak birşey değildir ne bölünebilir nede misafir olarak girmek istediği gönül onu Red edebilirdi bunu ancak gerçek sevgiyi bilen ve hisseden kişiler bilebilir. Nasıl mı?Konuşmadan ,bakışmadan ruhunun ruhuyla çarpışmasıyla anlarsın yansıyan aynadaki senin o olduğunu . Ruhunun, bedeninin vücut bulmuş hali karşında dikilmiş dururken senin tek ödülün onu gönlünde demlendirmen olucaktır.

Sabah namazına kalkmak için kurduğum saatimin alarmıyla  birbirine yapışan gözlerimi zoraki açabildim yatağımda doğrulup kollarımı iki yana açarak gerildim hâlâ uykum vardı  benim yanımdan asla ayrılmayan şeytanımın minik evlatları göz kapaklarımın üzerinde tepinmeleri yüzünden açmak istediğim gözlerimi zoraki açmaya çalışsam bile kendiliğinden kapanıyor bir yandan da vücuduma ağırlık basıyordu tekrardan yatağıma kıvrılmamak için resmen savaş veriyordum taki aklıma Beyezit-i Bistami'yi namaza kaldıran şeytan kıssası gelene kadar.

Bayezid-i Bistami hazretlerine bir gece uyku bastırıp sabah namazını kılamadı. O kadar inleyip, telaş ve korku ile doldu ki, bir ses işitti. "Ey Bayezid, bu günahını affettim. Ağlaman bereketiyle sana ayrıca yetmiş bin namaz sevabı verdim" buyuruldu... Birkaç ay sonra tekrar uyku bastırdı. Şeytan gelip, mübarek ayağından tutarak uyandırdı. "Kalk, namaz geçmek üzeredir" dedi. Şeyh Bayezid buyurdu ki:
-Ey melun şeytan, sen böyle işi nasıl yaparsın? Hâlbuki sen herkesin namazının geçmesini istersin.
İblis dedi ki:
-Sabah namazını kılamadığın gün ağlayarak yetmiş bin namaz sevabı kazanmıştın. Bugün onu düşünerek seni uyandırdım ki, yalnız bir vakit namaz sevabı bulasın. Yetmiş bin namaz sevabı alamayasın!


Beni oyalamak isteyen şeytana bu kıssayla attığim tokatın sesini işitir gibi oldum kim bilir ne çok morali bozulmuştur bu duruma. yatağımdan kalkıp abdest almak için odamdan çıkıp banyoya yöneldim abdest alınca üzerimdeki uyuşukluktan kurtulmuş bedenim hafiflemişti .Babam ve annem oturma odasına arka arkaya serdiği seccadeleriyle namazlarını bitirmiş olucaklar ki annem tesbih çekerken babam ellerini açmış yüce Yaradan'a dua ediyordu onları böyle görmek beni ibadetlerimi yapmama daha da teşvik etmiş oluyorlardı, çok şükür.

Namaza durmadan önce namaz kıyafetlerimi giyinip eşarbımı taktıktan sonra gaflet dolu odamın penceresini açmak için perdeyi kenara doğru çekip penceremi açtım. Odamı dolduran havadan bir müddet soluduktan sonra yeşil seccademi kıbleye doğru serip aklımda dünyalık ne varsa elimin tersiyle ittiğim gibi Rabbi'min huzuruna durdum.Zira namazda bedenin kıblesi Kâbe, kalbin kıblesi ise Cenâb-ı Hak olmalıdır.

Tesbih çekip duamı da ettikten sonra seccademin bir ucundan tutup katlayacaktım ki aklıma dünkü kafasına şişeyle vurduğum adam geldi umarım iyidir diye içimden geçirmeden edemedim, kendimi hâlâ suçlu hissetmeye devam ediyordum bir kötülüğe kötülük ile cevap vermemeliydim yaptığım şey benim fıtratıma ters olsada "mecburdum. Onun için." Başımı düşüncelerimden kurtulmak için savuşturup çalışma masamın başına geçtim okula gidene kadar ders çalışmalı okuldan geldikten sonra tekrar ders çalışmalıydım taki sınıvlardan kurtulup tatile stressiz rahat bir şekilde geçirene kadar.

Aslında bu yıl stajlarımız başlamıştı bir avukatın yanında staja başlasam benim için hiçte fena olmazdı ama derslerimi ve stajı bir arada götürebiliceğimi sanmıyorum üstelik staj zorunluğu ortadan kalkmışken kendimi zorlamama gerekte yoktu, son senemde bu hakkımı kullanır hem benim için ön hazırlık olur hemde derslerim az çok hafiflemiş olmasının verdiği rahatlıkla işlerde daha da verimli olabilirdim. Staj yapacağım yer bir bakıma hazır olmasının verdiği rahatlıkta vardı üzerimde. Babamın çok yakın ahbabının kendi adlarına ait şirketlerinin olması benimde hukuk okuduğum babam sayesinde kulaklarına çalındığı için beni yanlarında görmek istediklerini babama dillendirselerde bana özel mail ile de tekliflerini yinelemişlerdi. Ben mi?başta kabul etmesem de tekliflerini değerlendirmek için zaman istemiştim.Arada yanlarına uğrasam aslında hiçte fena olmazdı. Eminim Harun amcanında hoşuna gidecektir beni yanlarında görmek. Harun amcayla bir zamanlar aramızda su sızmasada eşini ve iki kızını trafik kazasında kaybetmesi ile bir kaç yıl buhran yaşamış, zevk aldığı her ne varsa elini eteğini çekip şirketlerinden, aile üyelerinden ve tahammül edemediği şehrin gürültüsünden uzak durmak maksatlı kendini Sapanca'daki tek katlı müstakil evine hapsetmişti. Ailesinin demesiyle evin siyah perdelerini dahi açmadan koca üç yılını o eve hapsederek onların yokluğunu ruhuna ve bedenine işkence  ederek ödetmişti. Zavallı adam tek varisi olan oğlu Gökmen olmasa kendini ölüm ile ödüllendirebileceğini zannediyordu. Gökmen babasının eski hayatına tekrardan dönebilmesi için gerekli psikiyatri seansları ve doktorların verdiği ilaçlar ile Harun amcayı toparlatabilmiş eskisi gibi olmasa da hayata tutundurmayı başarmıştı. Bu on beş gün tatilde şirkete uğrasam hiçte fena olmazdı en kısa zamanda bu durumu Gökmen ile görüşüp haber versem iyi olucak .

Annem kapımı tıklattıktan sonra bir müddet bekleyip  kapının kulbunu gıcırdatarak açtığında elindeki tepsinin içinde yeni sıkılmış meyve suyu ve benim en bi sevdiğim sıcak yulaf ezmesiyle beni karşılaşınca elimdeki kalemi bir kenara koyup kollarımı kocaman açarak annemi karşıladım.

"Benim melek annem beni nasılda düşünürmüş "

Elindeki tepsiyi çalışma masasının üzerine koyup açtığım kollarımın arasına girdi yumuşacık bedeni ve mis kokusu beni mayıştırmaya yetmişti bile . Başımı göğsünün üzerine yerleştirip mırıldanarak devam ettim.

"Nezaman kendimi güçsüz hissetsem bu mis kokun beni güçlendirmek için benimle birlikte savaşıyor ve kazanan yine biz oluyoruz . Sen bu dünyada ki en büyük ödülümsün."

Başımın üzerine kondurduğu minik öpücükle başımı göğsünün üzerinden haraketlendirip gözlerimi çehresine diktim.

"Duygulandırma beni deli kız."

Gözünün ucunda akmak üzere biriken göz yaşlarını es geçip kendini yatıştırmak istermiş gibi saçlarımı usul usul okşayarak dudaklarını araladı.

"Kendini çok yoruyorsun kızım hiçbirşey canından kıymetli değil ya "

"Sınavlarım var anne bu haftayı atlatırsam rahatlıyacağim"

"Baban tatilinizde dedengilin yanına gitmek istiyor ,geçen seneden belli onlari göremediği için bu yıl vaktini onlarla geçirmek istediğini söyledi."

Meyve suyumu elime alıp bir yudum içtikten sonra annemden tarafa tekrardan dönüp başımı olumsuz anlamında salladım.

"Anne ben tatilde Harun amcanın şirketine gidip acemiliğimi atmak maksatlı deneyimlemek istiyorum belki bir kaç dosya incelerim. Bu benim için daha iyi olucaktır."

"Gelmiyorsun yani bizimle."

"Malesef"

"Deden çok üzülecek seni göremeyince"
Yine ikna çabaları başlamıştı.

"Meltem benim yerime çok öperse özlemi gider hem arada görüntülü ararım sizi dedem benide görmüş olur böylelikle"

"İyi madem sen bilirsin kızım"

Son kez başımı okşayıp odamdan çıkmıştı.

Bende ılımaya yüz tutmuş yulafımı bitirip bez çantamın içine gerekli kitaplarımı koydum yavaştan hazırlansam iyi olucaktı .krem elbisemi ve lila bürümcük şalımı takıp odamın içinden çıktığım gibi oturma odasına yöneldim. Babam tekli berjelde oturmuş sabah kahvesini yudumlarken bir yandanda güncel haberleri takip ediyordu çantamı koltuğun üzerine bırakıp babamın Kollarının altına sokuldum.

"Babam benim, köye mi gitmeyi düşünüyorsun?"

"Deden bizi çok özlemiş kıramadım hem bizim içinde değişiklik olucaktır"

"Dedem mi bizi çok özledi, yoksa sen mi onları özledin?söyle bakalım."

"Her ikiside diyebiliriz."

"Ben gelmeyeceğim ama"

Kaşlarını gözlerinin üzerine indirip
Anlamamış gibi boynunu büktüğü gibi cevabıma karşılık vermek amaçlı konuştu.
"Bir dakika. Neden?"

Kollarından kendimi kurtarıp önemli birsey konuşucakmışım gibi yüzüne dikkatlice baktım.
"Harun amcanın şirketine gitmek istiyorum kendimi geliştirmek maksatlı"

Kaşlarını eski haline getirip hafifçe dudaklarını yukarı doğru kıvırdı bu durum onun hoşuna gitmiş gibiydi.
"İyi düşünmüşsun Sevde o da seni uzun zamandır yanına uğramanı bekliyordu kararın isabetli olmuş"

"Bende öyle düşündüm babacığım"

"Pekala ozaman ben arayıp haber vereyim gitmeden önce onu görmek isterim birlikte gitsek senin için sorun olmaz dimi?"

"Olmaz elbette"
Yanından kıpırdanarak kalkıp çantamı koluma astım" Ben okula geç kalmadan gitsem iyi olucak "

"Sevde?"

"Efendim baba"

"Okulda canını sıkmıyorlar dimi?"
Emre'den bahsediyordu sanırım çok şükür ki etmiyorlardı umarım sesizliklerinin altından  başka birşey çıkmadığı sürece ben bu durumdan memnundum.

Dudaklarımı kaplayan gülücüğümle birlikte başımı olumsuz anlamda sallayıp bir sıkıntı olmadığını kanıtlamak amaçlı konuşarak babamı teskin ettim.
"Yok babacığım sen merak etme."

Babaların kızlarını düşünmesi kendilerini özel hissetmesine sebep olmakla beraber sığınacak hirasının olduğunu o hiranın içinde huzura vardığına sebep vermesini bir tek ben hissetmiyorumdur. Dimi?

Okulun kütüphanesinde Çisem ile birlikte günün özetini geçerken Çisem'in odaklanamadığını fark edince elimi elinin üzerine koyup yüzüne dikkatli bir şekilde baktım.

"Neyin var Çisem?"

"Ah Sevde...dalmışım"

"Bir sorunun mu var senin geçende canın sıkkın gibiydi"

Gözlerinden dökülen yaşlar bir derdinin olduğunu kanıtlamış oldu.
Elini iyice kavrayıp yanında olduğumu belli etmek amaçlı yanındaki sandalyesini çekip elimi omzuna attım.

"Sevde, Ammar o gün yanıma gelmişti hatırlıyormusun?"

"Hatırlıyorum güzelim"

"O gün evden telefon geldi,annemi hastaneye kaldırmışlar dunya başıma yıkıldı durumunun kötü olduğunu biliyordum bir kaç haftadır nefes almakta güçlük çekiyordu ama şimdi hastanede yoğun bakımda oluşu beni iki kat üzüyor."

"Bana neden söylemedin peki ."

"Bilmiyorum o an beynim boşalmış gibi oldu cafeye sizin yanınıza dahi gelmemem gerekti lakin abim durumunun şuan iyi olduğunu hastaneye değil eve gitmemin daha iyi olacağını söyleyince eve gidip tek kalıp beynimi yemektense sizinle vakit geçirmemiş daha iyi olacağını düşündüm

"Ah benim değerli dostum keşke haberim olsaydı bu durumdan sana destek olurdum en azından tek başına neden yüklendin bu koca yükü"

"Senide üzmek istemedim." Ağlamamak için dirensede başaramamıştı dişlediği dudakları bile buna müsaade etmek için can atıyordu. Sesi titrek ve bir okadarda masum çıkmıştı."Anneme nekadar düşkün olduğumu biliyorsun Sevde ona birşey olursa ben ne yaparım ."

"Yapma güzelim üzme kendini hem bak şimdi durumu biraz daha iyiymiş Allah'tan ümit kesilir mi hiç?"

Koluyla göz yaşlarını silip kurumuş dudaklarını diliyle ıslatığı gibi gözlerimin içine benden medet umuyormuş gibi bakması içimi burkmuştu.
"Peki ben ne yapıcam Sevde?"

"Teslim olacaksın bu hastalık annene Allah'tan geldi bu sıkıntısını da ancak ki ancak Allah kaldırabilir sabırlı ol asla ama asla isyan etme bak belkide çektiği sıkıntı ve acılar günahlarına kefaret oluyordur . Hem rabbim sevdiği kulunu imtihana sokarmış bakalım kulum isyan mı ediyor yoksa sabır mı ediyor diye sınarmış ne şanslısın ki sen bunun bilincindesin sabırlı ol kim bilir eskisinden daha da iyi olucaktır annen.

"Haklısın"

"Peki Ammar niye o gün bana seni sordu?"

"Sınıftan çıkmadan önce üzgün olduğumu gördü yine olaylar oldu sanmış hani şu Emre ve yaverleri bir sıkıntı çıkardı zannetmiş bende onlarla alakası olmadığını söyledim oda iyilik olsun diye üst sınıflardan ders notları almışken banada çektirmiş aslında bir kaç arkadaşına daha çektirecek mış ama fotokopi makinesi bozulunca kalmış."

"Anladım canım. Aslında istersen hastaneye anneni ziyarete gidebiliriz."

"Aslında iyi olur temiz kıyafetler götürmüş olurum akşam üzeri gitsek senin içinde uygun olur mu?"

"Olur elbette"

Bana içten bir şekilde kollarıyla sarmalayıp kucakladı onu üzgün görmeye dayanamıyordum Meltem neyse benim için Çisem de aynıydı onunla mutlu olur onunla üzüldüğümüz zamanlarımız vardı unutulacak gibi değil insanın dünyada böyle dostu olması veli nimetti.

"Teşekkür ederim Sevde çok teşekkür ederim "

"Her zaman yanındayım sakın unutma."
"Unutmam ,unutamam da."

"Hadi ozaman sınıfa gidelim dersimiz başlamak üzere "dirseğimle onu dürtüp yandan bir tebessüm gönderdim." Hem bak bugün kadir hocanın dersi var biliyorsun o somurtkan kimseye tahammülü yoktur ona göre "

Kalın kitaplarımızı çantamıza koyup sesiz kütüphaneden ayrıldık ders başlamadan önce ayılmak için bir çay içsem iyi olucaktı ama o keyfi yapıcak vaktim görünmüyordu.

Kolüdorun ortasında Çisem ile birlikte kol kola yürürken çantamın içindeki telefonumun çalması ile duraksadığım gibi Çisem'in kolundan çıktım. Telefonumun ekranında can parçam yazıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürürken Çisem kolumdaki çantamı alıp sınıfa gideceğini söyledi.

-Efendim yavru kuş

-abla bugün dersin var mı?

-birazdan dersim başlıyacak birşey mi oldu?

-yok abla bugün okul çıkışı alışveriş merkezine gidelim mi diyecektim.

-ımm aslında olabilirdi ama hastaneye gidicem .

-Neden? Birşey mi oldu yoksa.

- hayır birşey olduğu yok Çisem'in annesi hastanedeymiş onu ziyaret edicez.

- Annadım abla , çok geçmiş olsun selam söyle.

-Söylerim. Meltem haberin var mı köye gidiyormuşsunuz.

-Ne köyü ya benim birşeyden haberim yok.

-eve gidince babam sana söyler  haberin olur ozaman.

-Bir dakika gidiyormussunuz derken sen gelmiyormusun.

-Hayır .
...
...
-Meltem,duyuyormusun beni.

Telefonu yüzüme mi kapatmıştı bu şimdi hay Allah'ım ya bu kızın halleri beni çıldırtmaya yetiyor artıyordu bile şimdi ne gerek vardı buna.

Boydan pencerelerin önünde yürürken başımı camdan dışarı bahçeye doğru çevirdim güneş ışıl ışıldı ve hava mis gibiydi açık olan camdan biraz dışarı seyretsem ne olurdu ki?

Etrafıma gözlerimi güneşin ışınlarından korumak amaçlı kısmış bir şekilde incelerken üniversitenin bahçe kapısından Bera'nın girdiğini gördüm beni fark etmiş olucak ki elini havaya kaldırıp el salladı bende ona karşılık elimi kaldırıp salladım. Masum ve içten gülücükler saçıyordu güneşin ışınları onun yanında sönük kalacak kadar şeffaf ve narin .Bir keresinde sevdiği çocuğun onu terk ettiğini söylemişti üzülmüştüm kendi kendime nasıl olurdu da böyle yüreği güzel insan terk edilir diyordum hatta bir gün sevdiği ve hâlâ sevmeye devam ettiği çocuktan bahsetmiş hâlâ silemediği fotoğraflarını gösterip anılarından bahsetmişti bende anlatmasına nazaran.

"İyi çocukmuş"dedim.

"İyi çocuklar herzaman terk eder Sevde bunu asla unutma" demişti.

Korkmuştum . Korkmuştum ve üzülmüştüm bukadar mutlu bir ilişki bitmemeliydi dediğimde mecburdu demesi beni iki kat yıkmıştı ve bana öyle bir cümle kurmuştu ki hafızamdan çıkarmam mümkün değil. Kavuşmak iki yüreğin istediği ile değil yaradanın isteğiyle olur. Demişti görünen o ki teslim olmuştu teslimiyet böyle birşeydi demekki. Hala neden gittiğini söylememiş olsada bende üstelemedim .onun bu düşüncesi beni kendine hayran bırakmaya yetmişti.

Dersimin başlamasına 15 dakika vardı sınıfa gitsem iyi olucaktı sınıfa doğru gitmek için camdan uzaklaşmış kolüdora yönelirken arkamda ki ses beni olduğum yere sabitledi.

"Sevde dur lütfen"

Başımı sağ omzumdan geriye doğru çevirip isteksizce karşımda dikilen Emre'yi izledim.

"Ben ...gidemedim. Cesaretimi bir türlü toplayıp dediğini yapamadım. Lütfen benimle sende gel ..."

Evet dostlar nedir bu Sevde'nin başına gelenler bazen ben yazarken üzülüyorum .

Gelelim düşüncelerinize beni eleştirebilir fikirlerinizi söyleyebilirsiniz.

Diğer bölümde buluşmak dileğiyle.

Allah'a emanetsiniz.




Continue Reading

You'll Also Like

113K 6.2K 33
civciv: sarma mı yaptin gercekten __ #galatasaray 'da 1. 01.08.24 #barışalper 1. #yunusakgün 1. #millitakımlar 1. __ başlama tarihi 19.08.23 bitirm...
173K 9.3K 60
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
16K 2.2K 51
arda, hoşlandığı çocuğa açılmak için abisinin arkadaşı ferdi'den yardım istiyor. [slowburn] [yarı texting]
13.8K 592 19
Yan daireden gelen sesler gün geçtikçe artıyordu. Artık dayanılmaz bir hale gelmişti. Her gece başka bir kadın girip çıkıyordu...