AVIM SENSİN

By sadecezeynep708

1.4K 401 87

Kirli geçmişin bir cinayet ile tekrar kendini hatırlatması ve yaşanan olaylar her şeyin başlangıcı olmuştu. Ö... More

ÖNSÖZ
1.Bölüm:Doğum Günü Partisi
2.Bölüm:Katil Kim?
3.Bölüm:Aşkın Rengi
4.Bölüm:Sırlar
5.Bölüm:Katilin Ayak Sesleri
6.Bölüm: Geçmişin Bedeli
7.Bölüm: Geçmişin Sesleri
8.Bölüm: Gerçekler
9.Bölüm:Kanıtlar
10.Bölüm: Doğruluk mu? Cesaretlik mi?
11.Bölüm:Balo
13.Bölüm:Özlem
14.Böüm: Aşkın Başlangıcı
15.Bölüm: Kaderin Oyunu
16.Bölüm:Kanlı Eller
17.Bölüm: Hayatın Önemi
18.Bölüm: Aşk Neydi?
19.Bölüm: Gizli Düşman
20.Bölüm: Kaçış Yok
21.Bölüm: Seni Bulacağım
22.Bölüm: Senin İçin Varım
23.Bölüm: Ölüm Haberi
24.Bölüm: Zorlu Hayatlar ve Acı Gerçekler
25.Bölüm:Sevgi
26.Bölüm: Aşk İtirafı
27.Bölüm: Yalan Aşk
28.Bölüm: Duyguların Duygusuzluğu

12.Bölüm: Aşkın Zorlu Yolları

23 15 5
By sadecezeynep708

"Ekin Karahanlı benden etkileniyordu. Peki karşılık vermeli miydim?"

Bazen birisine inanmak istersiniz, güvenmek ve onu sevmek istersiniz. İnanırsınız, güvenirsiniz ve seversiniz. Fakat daha sonra sizi yarı yolda bırakır o güvendiğiniz, inandığınız ve sevdiğiniz kişi.

Hep böyle oldu hayatımda. Bu yüzden kimseye inanmak istemedim, güvenmek istemedim, alışmak ve sevmek istemedim.

Ama ilk defa birine inanmak ve güvenmek istiyordum. O kişi Ekin Karahanlı'ydı.

Dudaklarını dudaklarımdan uzaklaştırdığında gözlerime baktı. Kalbimin hızlı atışlarına anlam veremezken aynı zamanda az önce söylediği cümle beynimin bir kısmında yankılanıyordu.

"Senden etkileniyorum."

Ekin Karahanlı benden etkileniyordu. Peki karşılık vermeli miydim?

Sınırları bir kenarda bırakmak istiyordum fakat bu o kadar kolay değildi.

Ekin ile hiçbir şey olmamış gibi dans etmeye devam ederken Ekin bana gülerek bakıyordu.

Ben ise hala az önce olan şeylerin şokunu yaşıyordum. Ekin benden etkilendiğini söyleyerek beni öpmüştü.

Bu büyük bir olaydı. Fazla abartılacaktı.

Sonunda şarkı bittiğinde Ekin'den uzaklaştım.

Ekin ile hiç konuşmadan lavaboya gittim.

Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Az önce neler olmuştu?

Gözlerimde ki bu anlamsız ışıkta neyin nesiydi? Peki kalp atışlarım? Sanki beni çıldırtmaya yemin etmiş gibi atıyordu kalbim.

Beni kıskandığına emin olduğum kişinin benden etkilendiğini anlamalıydım.

Sadece etkilenme miydi?

Kahretsin! Bu olmamalıydı.

Her şey daha da zorlaşacaktı. Yani en azından ben öyle düşünüyordum.

Bugün ile alakalı bir sürü haber yayınlayacaklardı, Ekin'in beni öptüğü bir fotoğraf ellerinde yoksa bu çok iyi bir durum olurdu.

Fakat bu çok düşük bir ihtimaldi.

Bir saat sonra herkes dağılmıştı. Arabama binip eve doğru yol almaya başladık. Dayım işinin olduğunu söyleyerek şirkete gitmişti.

Emre'ye onu takip etmedi söylemiştim fakat Eva izin vermemişti. Ya hep beraber ya da hiç demişti.

Onlar ile ekip olduğum için bu teklifi kabul etmiştim ama yine de mantıklı değildi dayımın nereye gittiğini merak ediyordum.

Ekip ile eve geldiğimizde hiçbirimiz odamıza gitmedik, Ekin dayımın gerçekten şirkete gidip gitmediğini kamera kayıtlarından bulabileceğini söylemişti.

Hepimiz Ekin'in odasında toplandığımızda hepimiz bir yere oturduk.

"Bulabileceğine emin misin Ekin?" diye sordu Eva. Bende o sırada Ekin'in odasını inceliyordum. Ekin bilgisayarına bakmaya devam ederken cevap verdi Eva'ya. "Eminim."

"Bir polis olarak sizinle böyle bir şeyi yapmayı doğru bulmuyorum."

"Beğenmiyorsan git, kimseyi zorla tutmuyoruz." dedim Salih'e bakarak. Salih, "Öyle mi Azra Hanım?" dedi.

"Öyle."

Ekin hala bilgisayarına bakarken ben de başımı yatağının başlığına yasladım.

Başım ağrıyordu, uzun zamandır bu kadar yorulmamıştım.

Ekin sonunda kamera kayıtlarını bulduğunda biz de yanına gittik. "Yarım saatte şirkete varmış olması lazım fakat girişteki kameralara göre kimse şirkete gitmemiş."

"Size dedim takip etsin Emre diye!"

"Azra haklı, Emre'nin takip etmesi gerekiyordu." dedi Salih. Ekin sandalyesini bana doğru çevirdi ve, "Hani dayının katil olduğunu düşünmüyordun Azra?" dedi.

Durdum söylediği şey ile. "Ne saçmalıyorsun sen?"

"Diyorum ki dayının katil olduğuna inanmıyordun fakat bizden daha çok şüpheleniyorsun ondan." dedi Salih bakışlarını Ekin'e çevirdi. "Sen ailenden birinin başka bir aile bireyini öldürdüğüne öyle kolay kolay inanır mıydın Ekin?" dedi ters sesi ile.

"Kimseye güvenmiyorum. Herkes yapmış olabilir." dedi Ekin.

"Gerçekten kimseye güvenmiyor musun Ekin?" dedi Rüya Ekin'e ters bir şekilde.

"Boş yapmayı kes ve devam et." dedim Ekin bana bir şey olmuş gibi bakıp önüne döndü.

Salih de bu sırada kulağıma eğilip konuşmaya başladı. "Ne oldu buna?"

"Ne bileyim?" dedim Ekin'e bakarken.

"Ne demek ne bileyim, bir şey olmuş belli." dedi.

Nefesimi verip Salih'e baktım göz ucuyla sonra da konuştum. "Benden etkilendiğini söyledi." demem ile Salih bir anda öksürmeye başladı.

Ben hiçbir şey olmamış gibi davranmaya devam ederken ekip Salih'e bakıyordu. Salih sonunda düzelirken herkese ters ters baktı.

"Ne bakıyorsunuz ya öksüremez miyim?" Hepsi önüne dönerken Ekin de hala bilgisayara bakıyordu.

Salih bana doğru eğildi tekrar. "Başka?"

"Söylediğim şeye normal bir tepki ver tamam mı?" dedim Salih'e bakarken. "Tamam tamam."

"Beni öptü." dedim kısık sesle. Durdu Salih. Şaşırdı sonra hiçbir şey söylemeden gülmeye başladı. Ona deli mi diye bakarken o gülmeye devam ediyordu. Ekin sonunda bize dönüp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

Salih gülmeyi bırakmayıp dışarı çıktı. Bende peşinden gidecektim ki Ekin kolumdan tutarak beni durdurdu. "Nereye?"

"Sanane!" Kolumu ondan kurtarıp odadan çıktım. Salih'in yanına gidecekken beni birinin tutup duvara yaslanmamı sağladı.

Ve bu kişi Ekin'di.

"Ne yapıyorsun ya?" dedim onadan kurtulmaya çalışırken. "Ne mi yapıyorum?" dedi Ekin ve bana bakıp konuşmaya devam etti. "Sana daha iki saat önce bir şey itiraf ettim ve sen bana bu şekilde davranıyorsun!"

"Nasıl davranıyorum?" dedim kıvranmayı bırakıp. "Bu şekilde işte."

"Ben gayet normal davranıyorum tamam mı?" dedim ona bakmaya devam ederken. "Senden etkileniyorum dedikten sonra böyle davranman beni fazlasıyla şaşırttı Azra. Çünkü tepkini daha farklı bekliyordum. En azından benimle arandaki duvarları biraz olsa yıkarsın diye düşünmüştüm ama sen bu duvarları daha da büyüttün."

İlk defa bana bu kadar açık konuşuyordu. Beni bu şekilde bırakıp odasına tekrardan girdi. Ben de Salih'in yanına gitmek için sırtımın yaslı olduğu duvardan ayrılıp bulunduğu yere gittim.

Fazla mı sert davranmıştım?

Salih'in yanına geldiğimde gülmeyi kesmişti. Elinde olan içkiyi yudumluyordu.

Yanına gittiğimde, bana bakma gereği duymadı. "Sanırım fazla sert davrandım." dedim dışarıyı izlerken.

"Büyük ihtimalle." dedi ve kısa bir an bana bakıp tekrar önüne döndü.

"Sanki ben dedim aşk itirafı yap diye." diye mırıldandım. "Etkilenmek aşk değildir Azracığım."

"Evet, aşk değildir, ama bir aşkın başlangıcını gösterir."

"Ekin'i tanıyoruz az çok, sana kıyamaz. Yarın sataşırsınız yine birbirinize." dedi. Ona döndüm. "Sataşırız değil mi?" Başını salladı gülümseyerek.

"Off ya, ne zormuş böyle bir anda her şeyin üstüne gelmesi."

"Yıllardır yurt dışında rahat olduğum için şuan böyle gelmesi normal. Benim hayatım hep böyleydi." dedi ve yanındaki koltuğa oturdu. Bende gidip yanına oturdum. "Teyzemin beni bu kadar koruma altına alması belli ki çok iyi bir şey değilmiş."

"Senin zarar görmeni istememiş fakat kimse bütün hayatını mutlu bir şekilde yaşamıyor. Seninde sorunların olacaktı." dedi. Benim çok küçükken başlamıştı sorunlarım, ben sadece üstünü kapatmıştım ve kimseye göstermemiştim o sorunları.

Oflayarak başımı yasladım koltuğa. "Asıl şimdi her şey başlıyor Azra." dedi Salih. Ona göz ucu ile baktım. "Şirkete gidip gelmen gerekecek. Gazeteciler bunu fırsat bilip fazla haber yapacaklar. Katil işi de var tabi. Eğer katil ailenden biri çıkarsa bu haber gündemde büyük bir yer kaplar." dedi ve devam etti.

"Ha bir de bugünkü olay var. Eğer Ekin seni öptüğünde bir fotoğrafınız çekilmişse bu yarın belli olur. Ekin bir şirket patronu diye kimse çok yargılamaz fakat bu haber de baya iz bırakan bir haber olacak."

Haklıydı. Çok fazla işimiz vardı. Katil... Teyzemin oğlu... Taner Çelik... Şirket... Haberler... Ekin...

Herşey çok zordu, bir an önce halledip kurtulmak istiyordum. "Zor olacak."

"Fazlasıyla." Gözlerimi yumdum. Fazla yorulmuştum ve uykum vardı.

Uykuya dalana kadar umrumda olan ve zihnimi kurcalayan tek bir kişi vardı.

Ekin...




***

Dün fazla yorulduğum için bugün dinlenmeyi planlıyordum.

Yaptığım hafif makyajı tamamladıktan sonra dışarı çıktım. Dayım ve Furkan dışında herkes masadaydı. Bende gidip sandalyemi çekip oturdum.

Rüya'nın Eva ile bakıştığını gördüm kısa bir süre. Ardında Rüya konuşmaya başladı.

"Ben artık arkadaşım evinde kalacağım." dedi. Ekin başını kaldırıp Rüya'ya baktığında kısa bir an bakıştılar. Rüya'yı benim arkadaşım olarak gösterdikleri için şuana kadar hiçbir sıkıntı yoktu. Fakat artık katili bulmak için sadece Salih ilgilenecekti.

"Neden ki ya? Ben sana alışmıştım." dedi Ezgi. "Azra da eve çok az gelecek artık."

"Buluşuruz yine ya, üzme kendini." dedi Rüya Ezgi'ye bakarken. Ben hiçbir şey söylemeden kahvaltıma devam ettim.

"Dava yakında kapanabilir." dedi Salih bir anda. Çatalımı sertçe masaya bıraktım. Deniz'in bakışları bana kayarken az çok tepkimin ne olacağını bildiğinden emindim.

"Ne?"

"Fazla uzadı, bize bir ay süre verdiler. Katili bulamazsak dava kapanır." dedi Salih.

"Sen buna itiraz edemedim mi?" dedim ters sesimle.

"Ben polisim Azra. Görevim suçluları bulmak. İşimiz fazla uzarsa dava kapanır." dedi o da ters bir şekilde. "Bu konuyu daha sonra konuşalım." dedi Ekin soğuk sesi ile.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra ekip ile bahçeye çıktık.

"Dava kapanırsa katili bulamayız. Bulsak bile içeri tıkamayız." dedim gergin sesim ile.

"Davayı tekrar açabiliriz." dedi Eva.

"O kadar kolay olmuyor bu." diyerek hatırlatma yaptı Salih.

"Rüya, sen gideceğinden emin misin?" dedi Emre.

"Evet, Eva ile birlikte kalacağız."

"Anladım, şimdi mi gideceksin." dedi içeriden çıkarılan valizi göstererek.

"Evet."

Rüya, Emre ve Eva ile sarıldıktan sonra Ekin'in karşısında durdu.

"Yurt dışına gitmeyeceksin yani?" dedi Ekin. Güldü Rüya. "Gitmeyeceğim. Benden kurtulamadın Ekin."

"Gitme zaten." dedi Salih kısık sesle. Bir tek ben duymuştum.

Rüya ile sarılmadılar, sadece el ele sıkıştılar.

Salih'in karşısına geçti bu sefer. "Benim gibi bir yakışıklıyı unutacağını sanmıyorum Rüyacığım ama sen yine de beni unutma."

Hafif bir tebessüm etti Rüya. Bize bu kadar alışmış mıydı cidden. "Unutmam merak etme." dedi ve Salih'in boynuna doladı kollarını ve Salih ile sarıldılar.

Salih'ten uzaklaştıktan sonra benim karşıma geçti. "Baştan söyleyeyim. Vedalardan nefret ederim. Ağlayacaksan hiç konuşma."

Güldü Rüya. "Bir gün senin gibi bir cadıdan ayrılacağım için üzüleceğimi hiç düşünmemiştim." dedi. Saçımı geriye atıp konuştum. "Benim gibi güzel ve tatlı kızdan demek istedin heralde."

Gülümseyip sarıldı bana. Sarılmalardan da nefret ederim. Ondan uzaklaştığımda son kez bir şey söyledim. "Benden kurtulmadın."

Rüya tatlı bir kızdı. Onu seviyordum.
Fakat bunu ona tabiki de belli etmeyecektim.

Rüya ve Eva gittikten sonra Emre, tekrar görevinin başına geçti. Salih, ben ve Ekin de eve doğru yürümeye başladık.

İçeri girdiğimizde Ekin bize döndü. "Ben de gidip eşyalarımı toplayayım. Çıkarım birazdan." Salih başını sallarken ben de kaşlarımı çatıp Ekin'e baktım.

"Nereye?" Bana döndü bakışları. "Kendi evime." Son söylediği bu oldu. Merdivenlere doğru yürümeye başladı ve yukarı çıktı.

Salih'e döndüm. "Gerçekten gidecek mi?"

"Öyle söyledi. Burada kalması için hiçbir sebep yokmuş."

"Kahretsin Salih! Hani bugün birbirimize sataşırdık?" dedim sinirle.

"Lan ben ne bileyim Ekin'in bugün gideceğini ban ada sabah söyledi." Oflayarak yukarı çıkmaya başladım.

"Nereye?"

"Ekin'in odasına!"

Hızlıca Ekin'in odasının kapısının önüne geldiğimde kapıyı çalmadan içeri girdim. Ekin valizine eşyalarını bırakıyordu.

Kısa bir an bana bakıp tekrar önüne döndü. "Gerçekten gidecek misin yani?"

"Evet."

"Seni göremeyecek miyim bir daha?" diye sordum bu sefer.

Bana döndü. "Görmek ister misin?" Sanki vereceğim cevap onun için çok önemliymiş gibi bakıyordu bana.

"Yani, gitmesen olurdu aslında."

"Burası senin evin Azra. Ben kendi evime gidiyorum." Yav kal işte. Gitme.

"İyi, görüşürüz." dedim ters bir şekilde. Ama odadan çıkmadım.

Gözlerimi gözlerinden ayırmadım. Gidiyordu.

Kahretsin!

"Ben," dedim ve durdum. "Çıkayım." Arkamı dönüp odadan çıktım.

Eskiden olsa beni durdururdu.

Odama geçecektim ki gelen ses ile durdum.

"Azra!" dayımın sesiydi.

Niye bağırıyor bu şimdi?

Merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Arkamdan Ekin'in de elindeki valizi ile geldiğini gördüm fakat pek umursamadım.

Salona geldiğimde herkes salondaydı. Deniz, Ezgi, Furkan, Cihan, Salih...

"Ne oluyor dayı?" dedim sinirle. Beni kimse böyle çağıramazdı.

"Bu ne?" Telefonunu bana çevirdiğinde kaşlarımı çatarak telefona bakıyordum.

Düşündüğüm olmuştu.

Ekin'in beni öperken çekildiği bir fotoğrafı yayınlamışlardı.

Azade Sancakzade'nin yeğeni Azra Sancakzade'nin aşk dolu fotoğrafı!

Sancakzade'lere damat mı geliyor?

Azra Sancakzade'nin yeni aşkı kim?

Ortağı ile aşk yaşıyor!

Bunun gibi bir çok haber art arda sıralanırken Ekin'e döndü dayım.

"Yeğenim ile bu kadar yakın olduğunu bilmiyordum Ekin?"

"Bu yakınlık bizi ilgilendirir Cihan Bey."

"Yakınlığınız bize zarar verir." Dayıma doğru attım adımlarımı.

"Ne saçmalıyorsun Cihan?"

"Soy adımızı böyle geçici bir hefes için kötü bir duruma düşürmeyiz Azra."

"Geçici bir heves?" dedi Ekin. Hiçbir şey söylemedim.

Geçici bir heves miydi gerçekten?

"Azra ile aramızda geçici bir heves yok Cihan Bey." dedi Ekin. Gerçekler bu muydu?

Amcam bana döndü. "Sen bir şey hissediyor musun Ekin'e karşı?"

Ekin bakışlarını bana doğru çevirdi.

"Hisler... Hislerimiz bizim sonumuz olur Azra? Duygularımız bizi en derinden yaralayan şey olur."

Teyzemin söyledikleri belki de doğrudur ama...

"Hissetmiyorum." dedim soğuk bir şekilde. Ekin'e çevirdim gözlerimi.

"Aramızda geçici bir heves yok. Çünkü hiçbir şey yok." dedim gözlerine bakarken.

"Yapma be," dediğini duydum Salih'in.

Ekin hiçbir şey söylemiyordu. Sadece gözlerime bakıyordu. Sanki gözlerimde yalan söylediğim dair bir şey görmek istiyordu.

Fakat söylediklerim doğruydu.

Ne olacaktı ki? Benden etkilendiğini söyledi diye bende ona deli gibi aşık mı olacaktım?

Ben ve Ekin olmazdık.

Duygularımız bizi en derinden yaralayan şeylerdir.

Dayım Ekin'e döndü. "Yeğenim ile yakın olmanı istemiyorum. Ondan olabildiğince uzak dur Ekin."

Ancak Ekin onu umursamıyor sadece bana bakıyordu. Dayım son kez bir şey daha söyledi. "Hatta hayatından çık!"

Ekin, dayıma döndü. "Yeğeninizi bu kadar düşündüğünüzü bilmiyordum Cihan Bey." dedi ve devam etti. "Ben kendimi ondan uzak tutarım fakat siz kendinizi yeğeninizden uzak tutacaksınız onu merak ediyorum." Onu demişti, Azra dememişti.

"Ne demek istiyorsun sen?" dedi dayım çatık kaşları ile Ekin'e bakarken.

"Demek istediğim şu, yeğenine ve ailesine yalan söyleyen birinin, ailesini korumak için ortağından vazgeçmesi çok komik bir durum."

Başını bana çevirdi, son kez gözlerime baktı ve omzunu omzuma yavaşça değdirerek gitti.

Aptal duygular ve aptal hayatlar...

Keşke böyle tanışmasaydık Ekin, belki o zaman hislerine karşılık verebilirdim.










Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Bölüme oy verip, yorum yapmayı unutmayınız.

Paragraf sonlarına yorumlar yapmanız beni daha çok mutlu eder.

Sizi seviyorum ❤️












Continue Reading

You'll Also Like

387K 22.5K 44
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
63.2K 5.9K 68
Asi ve Alaz Twitter üzerinden tanışırlar.
220K 9.2K 60
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
522K 31.2K 32
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋 Herşey kurgu gerçek hayatla bağlantısı yoktur.