yıldızları yakalamak' taekook

By adorekimh

89.1K 11.8K 1.7K

•Omegaverse• Jeon Jungkook hayatında ilk defa bir Alfa'nın feromonlarının tadına baktığında kendini kontrol e... More

bir aşk ihtimali gerçek yapmış hayalini
1- onu gördüm, kanlar içinde ama güzel
2- gri gözlerin anlatamadıkları
3' alfa feromonları
4' Yarım kalan hisler
5' Yakalanma korkusu
6' Çiçek kokusu saklı anılar
7' Göze alınan hileler
8' Aşılması zor zamanlar
9' İlk hisleri fark ediş acısı
10' Kaçış
11' Sağanak yağmur
12' İnanç sisteminin içten darbe alması
13' Kim Taehyung, Jeon Jungkook'a aitti.
14' Sadakat
15' Unutulmaya yüz tutmuş gardenyaların kokusu
16' İlk sesleniş anı
17' Yürekte paydah olmuş yaralar
19' Yaşamın gizli saklı getirileri
20' Dün, bugün, yarın
21' Gecenin nazını çekenlerin arasında kayboluş
22' Sıcaklığın yok oluşu arasındaki benlik
23' Değişen dünyanın habercisi
24' Her şey zamansız hissettiriyor
25' Sonsuzluğun izinde
26' Bir şeyler tersine dönüyor
27' Kayıp izlerin peşinde dolanan gökkuşağı
28' Mutluluğun izleri siliniyor
29' İzler, nesneler, sen
30' Yaklaşan karmaşaya hazırlık

18' Zamanın silinen izlerinde saklı kalanlar ordusu

1.4K 219 16
By adorekimh

troye sivan, angel baby

Tüm kasaba karlar altında kalmıştı. Bir gün önce akşam karanlığında başlayan kar yağışı güne gözlerini açtıklarında tüm kasabayı örtmüştü. Soğuk insanın iliklerine işliyordu, sokaklar sessizdi. Berrak bir gökyüzü vardı. Arada kar taneleri dökülüyor, duruyordu. Jungkook cam kenarında sessiz kasaba sokağına bakarken Kim Taehyung'u düşünüyordu. Babası ile yaptığı konuşmanın üzerinden üç gün geçmişti. Babası kardeşiyle birlikte enstitüde kalıyordu. Annesi yemek hazırlamış, odasına çekilmişti. Evin içerisindeki yeni düzene alışamıyordu. Ailesi her zaman bir arada durur, şakalar yapar, televizyon izlerlerdi. Odalara kapanmak, kendi başına kalmak onlara göre değildi.

Sokağın başında kara bata çıka yürüyen bir beden gördü. Jimin kalın bir montun içine saklanmış, başına siyah bir bere geçirmişti. Eldivenlerini Jungkook ona hediye etmişti, onu tanıyabiliyor olmasının nedeni buydu. Jungkook onun kaymama çabalarını gülerek izledi camdan. Kimsenin evin bahçesine bile adım atmadığı bu anlarda arkadaşını yollara düşüren nedeni merak ediyordu. Pencere kenarından çekildi, odadan çıkarak alt kata indi. Jimin için kapıyı araladı, mutfağa sıcak bir şey hazırlamaya yöneldi. Ne kadar kalın giyinmiş olsa da keskin bir soğuk vardı, pencerenin kenarlarından bile insanın içine sızıyordu. İki bardak sütü ocağa koyarak ısınması için bekledi, annesinin kendi hazırladığı çikolataları kırıntılarını bardakların dibine yerleştirdi.

"Tanrı'm! Çok soğuk!"

Evin kapısı Jimin'in sesine eşlik ederek gürültüyle kapandı, arkadaşı kalın kabanını çıkardı üzerinden. "Mutfaktayım." diye seslendi Jungkook, arkadaşının yanına gelmesini bekledi. "Bir gecede kasabamız Kuzey Kutbu'na taşınmış olabilir mi?" diye sordu Jimin, bere ve eldivenlerinden kurtulmuştu. Üzeriden çirkin Noel kazaklarından biri vardı. Altına siyah bir pantolon geçirmişti. "Bilmiyorum, hiç dışarı adım atmadım. Sen neden çıktın?" diye sordu Jungkook, kaynamış olan sütün üzerinde biriken kaymağı aldı, sütü bardaklara koydu. Çikolata kırıntıları anında eriyerek süte karıştı, hepsinin erimesi için karıştırdı. Jimin mutfaktaki masaya oturmuş, eldivenlerine rağmen soğuktan kızarmış ellerine bakıyordu. "Evde duramadım. Seninle konuşmam gerekiyordu." dedi Jimin, yüzünde ciddi bir ifade vardı, ellerine bakmaya devam ediyordu.

Jungkook bardakları masaya koyarak sandalyelerden birine oturdu. Jimin'in anlatmasını beklemekten başka seçeneği yoktu. Sıcak içecek iyi gelmişti. "Min Yoongi dün gece kapıma geldi." dedi Jimin, elleri ficanı kavradı ve dudaklarına götürdü. Yoongi'nin onun evine gitmiş olmasını tuhaf bulmadı Jungkook. Kuzeni olan bu Beta'nın arkadaşına olan bakışlarını ve hoş görüsünü görmemek çok zordu. "Benimle konuşmak istedi. İstemedim. Hava soğuk ve kar yağıyor diye bahane uydurdum ama bana tam olarak şimdi konuşmamız gerek dedi." Jimin onun sözlerini tekrar ederken olayı yeniden yaşıyor gibiydi. Bakışları dalgın bir şekilde masa örtüsünün çiçekli desenini süzüyordu. "Beni ilk lisede kar yağarken gördüğünü, bana aşık olduğunu, onu kabul etmeyeceğimi bildiğini ama kar altında güzel göründüğüm için hislerini açmanın uygun bir zaman olduğunu düşünmüş." dedi Jimin, bakışlarını masa örtüsünden kaldırarak Jungkook'un kendisinde olan bakışlarına çevirdi.

"Ben ne yapacağım, Jungkook?"

Arkadaşının Beta'ya hisleri olup olmadığından emin değildi, bu konuda tek kelime etmekten kaçınmıştı her zaman. "Ondan hoşlanıyor musun?" diye sordu Jungkook, derin bir nefes alıp verdi Jimin, sıcak çikolatasından içti. "Konu hoşlanmak ya da hoşlanmamak değil. Min Yoongi'nin büyükbabası bir katil. O adamın kanını taşıyor. Seni babana karşı kışkırtmaya çabaladı. Sadece hislere bakamıyorum işte. Hepsi bir bütün benim gözümde." Jimin hislerini inkâr etmemişti ama Min Yoongi'nin ailesini de görmezden gelemiyordu. "Jungkook ben boğuluyorum sanki. Neden geldi ki dün gece? Neden kendini açtı bana? Neden bilmeme izin verdi? Ben bilmeden daha mutluydum. Kendimi geri çekiyor, gard alabiliyordum ona ama şimdi ne yapacağım ben? Ona gidemem ama uzak da kalamam." Jimin'in gözlerinden yaşlar süzülürken yerinden kalktı, kollarını ona dolayarak sarıldı. Jimin sarsılarak ağlıyordu, sesleri bıçak oluyor, Jungkook'un yüreğine batıyordu.

Jimin biraz daha sakinleştiğinde soğumaya başlamış çikolatalarını bitirdiler. Jimin'in elleri ve burnu normal rengine dönmüştü. Ellerine bakıyor olmasının nedenini merak etti. Min Yoongi mi tutmuştu ellerini? Sevdiği insanın dokunuşlarına ihtiyaç duymanın ne olduğunu iyi bilirdi Jungkook. Alfa'yı özlemiştim Günlerdir görmüyordu. Onun yanına gitmeye cesareti yoktu. Arkadaşlarının ellerinden alınma nedeni olduğunu bilirken nasıl olurdu da karşısına çıkabilirdi? Koltuğa oturdu, Jimin onun dizlerine yatarak bacaklarını karnına çekti. Televizyonu açtıklarında dokuz kuyruklu tilki hakkında eski bir dizinin yayınlandığını gördüler. "Jungkook, herkesi bırakıp biz mi evlensek? Sevişmemize falan gerek, sana o gözle bakmam zaten ama insanları kendimizden uzak tutarız. Harika anlaşma bence..." Jimin'in sözleri başını geriye atarak kahkaha atmasına neden oldu, bir elini arkadaşının saçına götürerek okşadı.

"Ben de seninle evlenmek isterdim ama ne kalbim, ne de benliğim Kim Taehyung'tan başkasını kabul etmez."

Söylediklerinin Jimin'in sorusu ile alakalı olmadığının farkındaydı. Kendine Kim Taehyung hakkında konuşacağı bir konu bulmanın mutluluğundaydı. "Beni sevmek zorunda değilsin. Mantık evliliği olarak düşün. Çok eğlenirdik beraber." dedi Jimin, onun saçlarını okşamaya devam ediyordu. "Eğlence konusunda sana katılıyorum, Jiminie. İyi ki hayatımdasın ama evlilik istemiyorum. Hayatımda Kim Taehyung olsa bile istediğim bir durum değil bu." Jungkook evlilik hakkında her zaman net kararlara sahip olmuştu. Evlenmek istemiyordu. Kim Taehyung ile aynı evde yaşamak, onunla uyuyup uyanmak istese dahi evlilik kelimesinde hoşuna gitmeyen bir tını vardı.

Evin girişine yaklaşan bir arabanın sesini duydular. "Bu havada çıkan tek aptal ben değilmişim." dedi Jimin onun dizinden kalkarken, pencereden dışarı baktıklarında bir arazi jipini gördüler. "Min Yoongi'nin arabası." Jimin'in arabayı nereden biliyor olduğunu sorgulamadı. Min Yoongi ince giysiler içinde, ayağında botlarıyla indi arabadan ve kapıya yaklaştı. Zilin sesi evin içinde yankılandı adeta. Jungkook arkadaşını salonda bırakarak koridora çıktı. Min Yoongi kapının önünde titriyordu. "Ne işin var burada?" diye sordu Jungkook ona, kuzeni gözlerini evin girişinde gezdirdi. Üşüyor olduğu belliydi. "Seninle konuşmam gerekiyor, Jungkook. Sana her şeyi anlatmalıyım." dedi, onu içeri almak konusunda emin değildi ama biraz daha kapıda dikilirler ise ikisi de soğuktan ölebilirdi.

Salona geçtiklerinde Min Yoongi'nin Park Jimin'i görmeyi beklemediği belliydi. Kapının girişinde durarak gözlerini pencere kenarında dikilen arkadaşına dikmişti. "Sıcak bir şey ister misin?" diye sordu Jungkook, kuzeni onu reddetti ve onlara uzak bir koltuğa oturdu. "Anlat bakalım." dedi Jungkook, Jimin yanına oturmuştu. "Büyükbabam benim yetişmemde anne ve babamdan daha çok söz sahibiydi. Onun yanında durmamı, fikirlerini benimsememi isterdi. Ben annemin babasına karşı nefretle büyütüldüm, Jungkook. Onun beta olduğum için beni istemediği, torunu olarak görmediği söylendi. Meydanda sizi izlerdim çocukken ve kıskanırdım. Büyükbabam bana asla sevgi göstermezdi, hiç tanımadığım büyükbabam ise beni istemiyordu." Min Yoongi'nin sesi sonlara doğru kısıldı.

"On beş yaşlarındaydım. Ormanda dolanırken büyükbabamın kulübesinin yakınlarındaydım. Beni buldu, evine davet etti. Bir kutu gösterdi. Benim fotoğraflarım vardı içinde. Kaybolduğunu düşündüğüm oyuncaklarım, birkaç parça bebeklik kıyafetim. Annemden istiyormuş gizlice. Yoongi'yi göstermiyorsun, bari ondan parçalar bırak bana diyormuş."

Jungkook ona sarılmak istedi. Büyükbabası da, Yoongi de çok acı çekmiş olmalıydı. "O günün sonrasında sık sık ziyarete gittim onu. Konuştum, tanıdım. Beni her zaman sıcak karşıladı. Ailemin içindeki dağınıklık hakkında tek kelime etmedi. Kötülemedi onları. Beni tanımaya çabaladı. Tek bir fotoğrafımız var, Yaşlı Han çekmişti. Hâlâ saklıyorum. Bazen beni de o büyütseydi daha farklı biri olur muyum diye düşünüyorum. Jimin'in beni seveceği, kabul edeceği biri olur muydum?" Min Yoongi'in gözlerinden yaşlar aksa da hızla sildi. "Ona Jimin'den bahsettim. Beni Jungkook ile tanıştırmak için çok çabaladı, çok istedi bizi bir arada görmeyi ama olmadı. Seni korumak istedim, Jungkook. Bir abi olarak yanında olmak istedim. Duyduklarımı sana söyledim. Babanı tanımıyordum. Onun aklından geçenleri bilemezdim. Seni kullanacak diye korktum ve hatalar yaptım. Özür dilerim, Kim Taehyung'u bulma nedenleri bendim. Çok özür dilerim. Ne sana, ne de ona zarar vermek gibi bir amacım olmadı hiçbir zaman." Sözlerindeki samimiyet nefesini kesti Jungkook'un. İçtendi, kalbinden geçenleri filtrelemeden döküyordu. Sorun değil diyemedi, Kim Taehyung'a zarar gelebilirdi ama içinde hiçbir kötülük bulunmaması içini rahatlatmıştı.

Jungkook yerinden kalktı, Min Yoongi'nin yanına oturarak elini omzuna koydu. "Hyung." dedi ona, gülümsemeye çabaladı. "İyi biri olduğunu görebiliyorum. Teşekkür ederim yanımda olduğun için ve koruduğun için. Kendini riske attın bunu yaparak ama eminim büyükbabam bizi izliyordur ve mutludur." dedi Jungkook, Beta ona gülümsedi. Merdivende ayak sesleri duyunca bakışları salonun girişine kaydı. Jungkook yanındaki adamın gergin olduğunu görebiliyordu. Annesi salonun kapısından içeri baktı. Gözleri Yoongi'de kısa bir an takılı kaldı. "Hoş geldiniz çocuklar, aç mısınız?" diye sordu, Jimin tok olduğunu söyledi. "Teşekkür ederim efendim, ben kalkayım." dedi Min Yoongi, annesinin tepkisinden çekindiği ortadaydı.

"Kar yağışı başladı, şimdi çıkman tehlikeli olur. Dün kek yapmıştım, biraz keseyim sizin için. Yoongi, oğlum, sen de rahat ol. Burası dayının evi, yabancı birinin değil."

Ailesine sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha hatırladı Jungkook. Halası onun yüzüne bile bakmamış, kendi oğlunu korumamıştı. "Ben kahve yapacağım." diye ayaklandı Jimin, salondan uzaklaşmak ve biraz nefes almak istiyordu. Jungkook arkasına yaslandı. "Kim Taehyung nasıl?" diye sordu Yoongi, bir an Yaşlı Han'ın tüm sözlerini ona anlatma isteğiyle doldu ve yaptı da, birisi karar vermesi konusunda yön göstermeliydi ona. "Savaş çıkması muhtemel olabilir, Jungkook. Bir Alfa ile hayatını birleştirmek istemen de seni savaşın ortasına atar. Sen hangi yola gitmek istersen seninle gelirim. Aileme karşı gelmek konusunda tereddüt etmem." Jungkook ilk kez ona gülümsedi. "Beni neden bu kadar koruyorsun?" diye sormadan edemedi, aile bağlarından daha gizli bir durum mu vardı? "Büyükbabamın anne ve babamın evliliği dışında aileye neden düşman olduğunu öğrendim." dedi Min Yoongi, Alfaları öldürmelerinin asıl sebep olduğunu bildiğini söyledi.

"Büyükbabamın ilk çocuğunun bir Alfa olduğunu ve Min büyükbabam tarafından öldürüldüğünü biliyor muydun?"

Annesi elinde kek tabağıyla kapıda dikilirken "Bu doğru mu?" diye sordu Jungkook ona dönerek, annesi tabağı sehpanın üzerine bıraktı. "Baban on yaşında, halan ise iki yaşındaymış. Abileri on yedi yaşında dönüşüm geçirmiş ve Alfa türündeymiş. Min Ailesi onu eğitmek için almış fakat bir ay sonra bir Omega'ya saldırdığını bahane ederek öldürmüşler." dedi annesi, konuşurken sesi titriyordu. "Büyükbaban o aileden her zaman nefret etti. Halanın bir Beta ya da onlarla evlenmesinden çok abisinin katilinin oğluyla evlenmesini kaldıramadı, Jungkook. Ben de hâlâ şaşkınım. Halan en yakın arkadaşımdı, babanla bizi o tanıştırmıştı ve bilmiyorum, her şey çok ani oldu." Annesi konuşmaya devam ederken onlara bakmamak için kek servisi yapıyordu. Kim Taehyung'un düşmediği bu tuzak tanımadığı amcasını almıştı ondan. "Ben de bunları yeni öğrendim. Annem odaya kapatıldığım zaman anlattı bana. Ben inanamadım. Birkaç Alfa ölümüne sebep olduklarını biliyordum lakin bizzat kendilerinin yaptığını bilmiyordum." dedi Min Yoongi, gözleri ellerindeydi. Jimin dört kişi için kahve hazırlamış olarak döndü salona.

Dört kişi sessiz bir şekilde kahvelerini içerken kar taneleri cama yapışıyordu. Jungkook derin düşünceler içindeydi. Her gün yeni bir bilgi alıyordu ve onlarla ne yapacağını bilmiyordu. Min Yoongi büyükbabasını tanımak için çaba sarf etmişti. Onun sevgisini görebilmiş olduğu için mutluydu. Büyükbabası dünyanın en iyi insanlarından biriydi. "Yoongi." dedi annesi, bakışlarını Beta'ya çevirdi.

"Ne zaman istersen bu eve gelebilir, bu evde yaşayabilirsin. Biz de senin aileniz ve yanımızda olmak istediğin sürece senin yanında oluruz."

-

merhaba (⁠◕⁠દ⁠◕⁠)
nasılsınız?
iki bölümdür taehyung'umuz yok fakat jungkook ile ilgili derin gelişmeler öğrendik. her biri taehyung ile olan ilişkisinde bir basamak.
keyifli okumalar.

Continue Reading

You'll Also Like

95.7K 7.3K 45
Uyuşturucu bağımlısı bir kadın ve ona aşık olan Kerem Aktürkoğlu. • º • º • º • º • º • º • º • º • º • º • Başlangıç - 08.06.24 Bitiş - 1...
116K 7.9K 39
"Bir bilsen ne kadar zamandır şunun hayalini kurduğumu." Şakağıma doğru bir öpücük daha kondurdu. "Seni doyasıya öpüp koklamayı." Ardından yanağıma i...
99.4K 5.2K 63
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
530K 47.5K 36
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...