IRAZ (bxb)

By onlycherrypie

87.5K 9.7K 5.4K

-YETİŞKİN İÇERİK- Iraz. İsminin anlamından dolayı mı uzaktı her şeye, herkese? Annesi ona bu ismi koyarken ne... More

1. BÖLÜM: "IRAZ"
2. BÖLÜM: "BİR AKŞAMÜSTÜ..."
3. BÖLÜM: "RUH KIRGINLIKLARI, BEDEN YORGUNLUKLARI"
4. BÖLÜM: "KUZEY"
5. BÖLÜM: "ŞİFALI KARIŞIM"
7. BÖLÜM: "SEV SEN DE"
8. BÖLÜM: "ENDİŞE"
9. BÖLÜM: "TAZE İZLER"
10. BÖLÜM: "TAHİN HELVASI"
11. BÖLÜM: "GİTMEK İÇİN..."
12. BÖLÜM: "KIRILAN KİLİT"
13. BÖLÜM: "O YÜZDEN Mİ..."
14. BÖLÜM: "YILDIZ OLUP TENİNE DÜŞEN TÜM O GECELER..."
15. BÖLÜM: "SESİNİN BİLE GÖZLERİ VAR"
16. BÖLÜM: "YILDIZ ÇOCUK"
17. BÖLÜM: "MAYINLI ARAZİ..."
18. BÖLÜM: "TÜRK KAHVESİ"
19. BÖLÜM: "ANİDEN"
20. BÖLÜM: "BAŞLI BAŞINA BİR GİZEM"
21. BÖLÜM: "ŞARAP GİBİ"
22. Bölüm: "SÜRPRİZ YUMURTA"
23. BÖLÜM: "DOĞRULUK TOKMAĞI"
24. BÖLÜM: "TOZUNDAN VAR OLDUKLARI O YILDIZ..."
25. BÖLÜM: "SEVGİLİ"
26. BÖLÜM: "HAZİNE SANDIĞI"
27. BÖLÜM: "UYANDIĞIMDA YANIMDA OL..."
28. BÖLÜM: "YAŞAMIN YEGANE SIRRI"

6. BÖLÜM: "PUSULA"

3.3K 374 200
By onlycherrypie

Merhabalar
❤️‍🩹

Keyifli okumalar
✨✨✨

IRAZ ❤️‍🩹

KUZEY 🧭

6. Bölüm:

Iraz gözlerini güneşin doğuşundan kısa bir süre sonra kendi kendine araladığında garip bir şekilde uykusunu almış hissediyordu.

Oysa ki gece pek erken uyumuş sayılmazdı. Belli bir saat belirlememelerine rağmen sabah erken kalkması gerektiğini varsayarak oradan oraya uçuşan düşünceleriyle beraber uykuya daldığında gece yarısını biraz geçirmişti. Ancak şimdi sabahın erken bir saati olmasına rağmen uykuya geri dönmek istemiyor, aksine yataktan çıkabilecek kadar da olsa minik bir enerji hissediyordu bünyesinde.

Farkında değildi ancak bu enerjisi meraktandı. Belki de ufak bir heyecan bile söz konusuydu. Dedesi ve babası dışında biriyle bir şey yapacaktı. Balığa gideceklerdi...

Henüz iki gündür tanıdığı bir adamla bir aktivite yapacak olmasının garipliğini de henüz kavrayabildiği söylenemezdi. Gece düşündüğü şeylerin başında bu durum da geliyordu aslında...

Deniz'i tanıyordu az çok. Epey zaman geçmiş olsa da kız ona tamamen bir yabancı değildi abisi gibi... Ama abisi Kuzey, yeni biriydi... İlginçti, ilgiliydi... Gerçekten fazla ilgili bir adamdı. Iraz'a iyi gelmesi için annesine ballı baharatlı bir kavanoz karışım hazırlatmış, meyveler soyup yemesi için Iraz'a üstü kapalı şekilde ısrar da etmişti.

Iraz hasta olduğu için onun iyi olana kadar dışarı çıkmaması gerektiğini bile söylemişti üstelik. Tabii bu Iraz'ın inadını körüklemekten öteye gidememişti ancak bu bile başlı başına kocaman bir adım sayılırdı.

Çocuk inat için de olsa bir şey yapmak istemişti.

Üstündeki ağır yorganı kenara iterek altından çıktığında üstündeki ince tişörtle beraber serin olan odada hafifçe titredi. Yorgan öyle ağır ve kalındı ki, başta boğuluyor gibi hissettirse de, Iraz yorganın sıcak tutuşundan memnun olmuştu. Dedesinin evindeki yorganları anımsatmıştı bu eski tip yorgan ona.

Yataktan kalkıp kaldığı odada bir banyo ve tuvalet olmadığından iki gündür yaptığı gibi yine üst kattaki ortak lavaboyu kullanmak için ses çıkarmamaya dikkat ederek odanın kapısını açtı ve yine sessizce dışarıya çıktı.

Annesini rahatsız etmemek adına edindiği alışkanlıklardan biriydi bu da. Kadını sinirlendirmemek için onun her nefes alışverişini, adım atışını ve bakışını ezberlemişti çocuk elinde olmadan. Onun gözüne batmamak için evde yokmuş gibi sessiz davranmaya, çıt çıkarmadan işlerini halletmeye alışmıştı.

Zaten varken yoktu annesinin gözünde yıllarca... Onu görsün istediği zamanlar kadar görmesin istediği zamanlar da olmuş olması Iraz'ın bünyesi için her anlamda oldukça yıpratıcıydı...

Biri için görünmez olmaya çalışmak o kişi için görünür olmaya çalışmaktan kolaydı aslında. Iraz bunu da canı acıyarak öğrenmişti. Annesi onu görsün diye yırtındığı zamanlarda bir hiç gibi hissetmişti, Işık'ın gölgesinde kalmıştı. Işık'tan sonraki zamanlar daha karmaşık olsa da, annesinin onu görmek istediği zamanlar dışında Iraz yine büsbütün bir hiçten ibaretti...

Sahi, annesi onu görmek istediği zamanlarda da bir hiçti çocuk. Çünkü annesinin görmek istediği kendisi değildi ki, diğer oğluydu. Iraz'la tamamen aynı yüze ama bambaşka bir karaktere sahip olan Işık'tı...

O yüzden artık çabalamaktan vazgeçmiş, annesinin onu sevmesi için beslediği isteği köreltmeyi denemişti Iraz. Köreltemeyeceğini anlayınca da canı hiç olmadığı kadar yanmıştı, o da kendi canını yandığı yerden söndürmeye, kendisi söküp almaya karar vermişti.

Aklının gerisinde her zamanki gibi engel olamadığı bu düşünceler kıvranıp dururken merdivenlere doğru şöyle bir baktı ancak evin içinden hiç ses gelmiyordu, öyle erkendi ki kimsenin uyanmamış olması gayet olasıydı.

Iraz o an tekrardan neden bu kadar erken saatte, bu kadar hevesle uyandığını sorgulamamaya çalıştı. Uyanmıştı işte. Şeytan dürtmüştü, uykusu kaçmıştı, canı sıkılmıştı, içi bunalmıştı ve ruhu darlanmıştı belki de her zaman olduğu gibi...

Bu sefer uyumak yerine uyanmak istemişti.

Odasına oldukça yakın olan lavabonun kapısına geldiğinde ve elini kapının koluna attığında duydu içeriden gelen küçük tıkırtıları ve ardından kendisine fırsat kalmadan kapı pat diye açılıverdi.

Kuzey belinde bir havlu, elindeki diğer havluyla ıslak saçlarını kurular vaziyette dışarıya doğru bir adım atarak öylece kaldığında Iraz da irkilerek bir adım geriye çekilmişti refleks olarak.

Adamın çıplak gövdesi, o gövdedeki ve karnındaki kasları tamamen ortadayken Iraz'ın bakışları istemsizce bu manzarada birkaç saniye kadar takılı kaldı.

"Çok erken uyanmışsın." diye kısık sesle konuştu adam Iraz'ın hiçbir şey belli etmeyen renksiz suratına bakarken.

Iraz da yere indirmiş olduğu bakışlarını adamın çıplak gövdesine değdirmekten kaçınarak onun yüzüne doğru kaldırdığında ve kendine engel olamayıp yine bir saniye kadar kısacık bir anda adamın geniş gövdesine baktığında oradaki pusula dövmesini o an farketti.

Öyle güzel bir dövmeydi ki, güzelliği karşısında Iraz kaşlarını çattı sertçe.

Tam adamın kalbinin üstünde, ucu kuzeyi gösteren pusulanın güzelliği sebebini bilmediği bir şekilde çocuğun sinirlerini bozuvermişti.

"Uyku tutmadı, bu ev bana yabancı." dedi çaktırmadan bir adım daha geriye gittiği sırada.

Şimdi ise sinirleri bozulan taraf Kuzey olmuştu. Bu ev bana yabancı cümlesi olmuştu ona dokunan.

"Dün seni uyandırmak için uğraşmıştım oysa..." dedi Iraz'ın yüzüne dik dik bakarak. Elindeki havluyu ensesine atıp sanki bilerek yapıyormuş gibi boynundan sarkan havlunun ucuyla göğsünde durmakta olan birkaç damla suyu aheste aheste sildi.

Banyodan sızan ince bir buhar vardı ve o buhar Iraz'ın tam önünde duran adamın kokusu sanki hiç net değilmiş gibi daha fazlasını taşıyordu koridora doğru.

"Yol yorgunuydum." diyebildi.

Kuzey, kendisine meydan okur gibi bakan çocuğu baştan aşağıya süzdü hızlıca. "Kısa kolluyla mı uyudun? Ve ayağında yine çorap yok." dedi kendisini tutamadan. "Karışımdan içtin mi bari?" diye sordu.

"Gece içmiştim."

"Şimdi de içmen gerekiyordu." dedi Kuzey başını yana doğru eğerek.

"İzin verirsen tuvalete gireceğim." Iraz, kenara çekilmesi için keyifsiz bir şekilde baktı Kuzey'e. "Sonra içerim."

"Sevdin mi bari?" diye sordu Kuzey. Bu soru Iraz'ın bakışlarının tekrardan adamın göğsündeki dövmeye kaymasına neden oldu.

"Güzelmiş." dedi. "Ama çok klişe değil mi?" Adamın dövmeden bahsettiğini sanmıştı çünkü aklı adamın dövmesinde takılı kalmıştı...

"Klişe mi?" Kuzey, anlamadığını belli eder bir şekilde baktı çocuğun yüzüne. "Klişe olan ne?"

"Adın Kuzey, pusula dövmesi falan... Biraz basit bir fikir."

Kuzey'in yüzü gevşeyip çok güzel bir gülümsemeyle buluştuğunda Iraz o gülümsemenin oluşma anını saniye saniye izlemek zorunda kaldı.

"Karışımı sevdin mi demek istemiştim." diye açıkladı adam. "Dövmemden bahsetmiyordum."

Iraz kızarabilse kırmızının en koyu tonu, soluk teninde yerini alabilirdi ancak yanma hissini hissetmesine rağmen yaşadığı utanç dışarıdan asla belli olmuyordu. Yine de kendisini dikkatle izleyen ve inceleyen bir adamla karşı karşıyaydı ve gözleri kendisini az da olsa ele veriyordu.

Kuzey onun afallayıp bocaladığını farketmişti elbette.

Kendisini toparlamaya çalışarak, "Karışımın tadı Deniz'in söylediği kadar kötü gelmedi bana." diye ağzının içinde mırıldandı çocuk. "Boğazımı yaktı geçti ama güzeldi." Hafifçe öksürüp kaşınan boğazını temizledi. Adam haklıydı galiba, uyanır uyanmaz içseydi şimdi boğazındaki bu garip his orada olmayacaktı muhtemelen. Çünkü gece bir kaşık dolusu içtiği karışımın ardından sabaha kadar hiç öksürmemişti.

"Gece öksürdüğünü de duymadım."

"Beni mi dinledin?" diye sordu Iraz hayretle.

"Bir önceki gece çay teklifimi kabul etmediğin için öksürmekten halsiz düşüp sızmıştın bence, ona uyumak denmez sanırım." Kuzey yanağının içini kemiren ve bir şey söylemek isteyip de susmayı tercih ediyormuş gibi görünen çocuğa baktı uzun uzun. "Dövmemi de beğendin yani..." dedi konuyu değiştirmek istediği için.

Iraz yeniden o dövmeye baktı. Bu sefer gerilmemeye çalıştı çünkü ona dövmeyi beğenip beğenmediğini soran adamdı... Net fikrini söylemek için bir süre dövmeyi incelemesinde sorun olmasa gerekti.

Kendi yıldız dövmelerinin aksine, adamın dövmesinin usta bir elden çıktığı apaçık ortadaydı. Kaliteli bir işçiliği vardı. Tıpkı adamın kendisi gibi dövmesi de karizmatik duruyordu.

Iraz istemsizce yüzünü buruşturdu. Adamın karizmatik oluşundan ona neydi ki dövmesinin de karizmatik olduğunu düşünüyordu? Sahi bu adam gerçekten karizmatik miydi?

Evet, öyleydi öyle olmasına ve belinden düşecek gibi duran bir havluyla birlikte Iraz'ın karşısındaydı. Havlunun malum yerinde hafif bir kabarıklık vardı ve bunu farketmiş olmak da Iraz'ı büsbütün sinirlendiriyordu.

"Güzel dövme, işini bilen birinin yaptığı belli." dedi bu yüzden çabucak. Bir an önce adamdan uzaklaşmak istiyordu. Tuvaletteki işini halledip dışarıya çıkmak için hazırlansa ve göle gidecekleri vakit gelene kadar odadan çıkmasa iyi olurdu.

Ya adam banyodayken içeriye girmiş olsaydı? Bu düşünce teninin altındaki kanın yeniden ısınmasına sebep olunca gözlerini nereye odaklayacağını bilemedi.

"Amerika'dayken yaptırmıştım." dedi Kuzey. "Klişe mi bilmem ama benim için anlamı, kendi doğrumdan şaşmamam ile alakalıydı. Sırf ismim Kuzey olduğu için değil... Ama onun da etkisi var tabii. Ben, fikrim, kalbim, içim neyi söylüyorsa daima o yoldan gitmem gerektiğine inanırım. Hep de öyle yaptım bu yaşıma kadar, kendi doğru bildiğimden sapmadım. Hiçbir zaman da sapmamak, yanılıp da bir yanlışın içine düşmemek adına bir hatırlatıcı, bir sembol olarak yaptırdım bu dövmeyi zamanında. Benim pusulam hep kendimi göstersin, hep doğruyu, hep iyiliği takip edeyim diye..."

Iraz, adamın her kelimesi kafasına çiviyle çakılıyormuş ya da bir bıçakla kendi göğsüne de kazınıyormuş gibi bir hisle dolarak kalakaldı bir an. Kendi sandığı kadar basit bir anlamı olmadığını öğrenmenin mahcubiyeti vardı biraz ama ondan daha fazlası da vardı.

Kendi vücudundaki basit yıldız dövmelerinin bile anlamı varken adamı böyle yüzeyselleştirdiği için kendisine kızmadan edemedi. Ama adamı kendi gözünde basitleştirmeye çalışmasının bir sebebi vardı.

Ondan etkilenmek istemiyordu!

"Klişe değilmiş." dedi başını öne eğerek. "Anlamı çok güzelmiş." Başını hafifçe sallayarak kabullendi istememesine rağmen yeni tanıştığı bu adamdan etkilendiğini.

Etkilenmekten ziyade adam ilgisini çekmişti işte... Daha bir gün önce otelin önünden onu aldığında ve arabaya bindiğinde adamın yüzüne ilk kez baktığında gördükleri hoşuna gitmişti. Beğenmişti bu adamı, inkar edemezdi...

Ama birine karşı bir şey hissettiği ilk ve son seferde başına gelenler yüzünden tövbeliydi birini beğenmeye, birinden hoşlanmaya... Birine kendini kaptırmaya...

Çünkü yeterince acı çektiği bu hayatta, birini sevdiği ilk seferde de ağzının payını en kötü şekilde almıştı. Bir daha öyle bir şeye cesaret edebilir miydi, sanmıyordu.

Ancak hayat onun kıymetini, Iraz hayattan vazgeçmeye karar verdiği anda anlamış ve çocuğa tutunacak güçlü bir dal yaratmaya karar vermiş gibi önce dedesini göndermişti onu çekip cehennemden çıkarması için, sonra da Iraz'ın yolunu buraya, bu eve, bu evdeki insalara çıkarmıştı.

"Hadi, gir hallet işini." dedi Kuzey çocuğun tekrar konuşmayacağını farkedince. "Ben giyinip kahvaltılık bir şeyler hazırlayacağım bizim için. Deniz de anca uyanır. Bir şeyler yer sonra çıkarız."

Iraz'ın yanından geçerek kendi odasına geçmek için birkaç adım attıktan sonra durdu Kuzey ve dönüp banyoya girmek üzere olan çocuğa baktı. "Üstüne sıkı bir şeyler giy, buranın havası alışana kadar çarpar seni. Bugün biraz toparlamış görünüyorsun, iyi olmuşken daha kötü olma."

Iraz başını salladı. "Giyerim." dedi. Valizinde birkaç boğazlı kazak olduğunu biliyordu, onlardan birini giyerdi.

Banyonun kapısını kapatmadan önce sırtı dönük bir şekilde saçlarını kurulayarak odasının kapısını açan adamı izledi. Geniş sırtı beline doğru inceliyordu ve bel çukuru Iraz'ın yutkunmasına neden olacak kadar hoştu. Adamın kendisine dikkat ettiği, iyi beslendiği ve spor yaptığı ortadaydı.

Nihayet banyoya girip bu düşünceler yüzünden kendisine öfkeli olduğu için kapıyı istemsizce çarptığında çıkan sesle birlikte dişlerini sıktı çocuk. Kapının kilidini çevirip aynanın karşısına geçti ve belki de epey zaman sonra kendisini ilgili gözlerle inceleme gereği duydu.

Bir zamanlar içini doldurduğu bir bedendeydi üstündeki tişört ancak şimdi biraz bol, dökümlü duruyordu üstünde. Siyaha boyadığı saçları, içine hafifçe göçmüş yanaklarını ve güzel çehresini iyice soluk gösteriyordu. Hasta olmadığı zamanlarda bile hastaymış gibi görünmesine neden oluyordu verdiği kilolar, saç rengi ve koyulaşmış göz altları.

Az önce karşı karşıya olduğu adamın sağlıklı vücudunun, ışıl ışıl parlayan teninin, altını andıran güzel saçlarının yanında Iraz hiç olmadığı kadar sönük hissetmişti...

Aynada kendisini izleyen gözlerinin bile bir parıltısı yoktu. Asabı iyiden iyiye bozuluverdi ve anında kendisini incelemeyi kesti. Yansıması tam orada gözlerinin önünde olmasına rağmen sanki kendisine kör oldu ve yansımaya bakmamayı, baksa da görmemeyi başardı.

Tuvaletteki işini halledip yüzünü yıkadıktan sonra hazırlanmak için odaya geçti. On dakika kadar önce bir hevesi varsa da artık o hevesin yerinde yeller esiyordu. Bir kaşık dolusu karışım içerken de üstünü giyinirken de epey isteksizleşmişti...

Hissettiğini sandığı o heyecanı arayıp bulmaya çalışsa da içinde herhangi bir ize rastlayamadı. Yatağa girmek istedi...
Aynada kendisini incelemiş olması ve gördüklerinden memnun olmayışı değil kendisini Kuzey'le kıyaslamış olmaktı tüm keyfini kaçıran.

Kaçmış keyfiyle aşağıya inerken henüz başlamamış olan günün şimdiden ne kadar uzun sürdüğünü bile düşünmeye başlamıştı...

Bazı günlerin bitmesini bile istemeyeceği zamanlar gelecekti, çok uzakta da değildi bu vakitler...

Saniyelerin, dakikaların, saatlerin, günlerin geçmemesini dileyecekti. Bazı anların sonsuz olması gerektiğine inanacaktı.

İnandırılacaktı en güzel haliye... Öğrenecekti...

❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹❤️❤️‍🩹

Umarım sevmişsinizdir...

Malum, yaşanan olaylardan sonra kendimi yazmaya vermem bir miktar zaman aldı. Çok kısa zamanda bir çok acı yaşandı ve ben de bir çok insan gibi olayın merkezinde olmamama rağmen psikolojik olarak epey etkilendim... 😔

Düşünmek ve yazmaya odaklanmak çok zordu, sadece uyumakla ve işe gitmekle meşgul oldum içimdeki üzüntüyü, endişeyi, paniği görmezden gelmeye çalışırken...

Ama bana en iyi gelen şey yazmakken er ya da geç buraya dönmem gerektiğini de biliyordum.

Uzun ve sıkıcı bir açıklama olmamıştır inşallah ama bölüm gelmeme sebebini açıklamak istedim size kendimce...
🙏🏻🙏🏻🙏🏻

Hepimizin başı sağolsun 😢

❤️‍🩹❤️‍🩹❤️‍🩹

Bölüme gelecek olursak ruh halime en yakın kurgudan başlayabildim bölüm yazmaya 🙏🏻

Bir anda Asil'e ya da Dostlar Meclisi'ne bölüm yazacak kadar renkli hissedemedim kendimi.

Ama onlara da bölüm gelecek merak etmeyin 😇❤️

Iraz'ın bu bölümünü nasıl buldunuz?

Kuzey'den etkilendiğini kabullendi hemen... Zaten ortada sayılırdı 😅 hehehe

Sizce Iraz birini sevdiği o ilk seferde neler yaşadı, tahminleriniz var mı?

Sizi çok seviyorum 🥺❤️❤️‍🩹

Gelecek bölümlerde görüşmek üzere
🥰🙏🏻

Continue Reading

You'll Also Like

616K 46K 75
"Kralı gelse yenilmezdim ama prensesi yolladılar!" diye sırıttı buz denizi gözlü adam. "Prenses değilim ben !"diye fısıldadı sinirle oğlan. "Bir de b...
2.9K 122 14
Jongin kuşu ötmeyen zavallı bir adamdı. Kyungsoo ise sadece Jongin için inlerdi.
31.8K 4.1K 29
"Ne diye sırıtıp duruyorsun?" "Çünkü kıyaslanamayacak kadar güzelsin." Minhyuk+Kihyun @nomoreshipper.
116K 8.5K 40
Seni çiğneyeceğim ve seni tüküreceğim Çünkü gençlik aşkı bu demek Yani beni yakına çek, ve sertçe öp!