Through The Lens • Jikook [Çe...

Autorstwa tuzlujelly

99.6K 9.8K 4.8K

Star olmak için doğmuş, yükselen bir aktör Kore'nin merakla beklediği ve gelecek vaadeden draması için oyuncu... Więcej

Giriş
Bölüm 1 "Halkın Gözdesi"
Bölüm 2 "Senin ev yoksa benim ev var."
Bölüm 3 "Taksi"
Bölüm 4 "Koç"
Bölüm 5 "Bölüm Sonu"
Bölüm 6 "Adım bir: İnkar"
Bölüm 7 "Engelimi kaldır."
Bölüm 8 "Adı Konmayan Şey"
Bölüm 9 "Vasat mı Düz mü?"
Bölüm 10 "İddia"
Bölüm 11 "Kıskandın mı sen?"
Bölüm 12 "Benim için gül."
Bölüm 13 "Telefon Gerekir mi Gerekmez mi?"
Bölüm 14 "Dondurma aldım."
Bölüm 16 "Kötü Melekler ve Jungkook"
Bölüm 17 "Gerçeklik ya da Gerçeküstü"
Bölüm 18 "Yakılsın Gemiler"
Bölüm 19 "Alarm"

Bölüm 15 "Sarılalım."

1.7K 235 90
Autorstwa tuzlujelly

Jimin onu üstünden atmak için belini kavradığında Jungkook elini dizinin altına götürmüştü.  Havlunun altındaki teni, bacağının iç tarafındaki o pamuk gibi yerleri parmak uçlarıyla gezdi. Sanki ciğerlerine yumruk yemiş gibiydi Jimin,  vücudundaki sinirler çok hızlı tepki veriyordu. Nefes nefese başını geriye attı, bununla birlikte istekli bir çift dudağın açılan boynuna yapışması zaten darmadağın olan aklı için hiç iyi değildi. Jungkook tırnaklarını baldırlarına geçirirken bir yandan da boynuna izi kalacak bir ısırık bırakmıştı. Jimin'in tüyleri diken diken olmuştu. Karnı kasılıyordu ve derin bir nefes alması gerekti. Jungkook'un ona ne kadar güzel şeyler yapabileceğinin görüntüleri son sürat zihnine dolarken kalan son irade kırıntısına sarıldı.

"Jungkook..." Beli yay gibi yukarı doğru bükülmüştü, dokunuşuna açtı. Küçük olan baldırlarında elini gezdirdi ve iyice sıktı. Lanet olsun. "Jungkook."

Jimin'in boynunu uzun, son derece ıslak bir şekilde yaladı. "Mhm..." diye cevap vermişti çene hattını öperken.

Dudakları yumuşacıktı.

"Dur lütfen." Ona karşı bir fikir olarak inleme bırakmıştı Jungkook.

"Yapma bunu hyung." diye soluk soluğa konuştu. "Şimdiden sertleştim senin yüzünden." Bunu söylemese de olurdu. Jimin fazlasıyla farkındaydı, bacağına değiyordu. "Çok seksisin, sikeyim böyle işi. Lütfen. Lütfen yapalım."

Jimin gözlerini yumdu, o da çok istiyordu ve fiziksel olarak can acıtıyordu. "Gerçekten gitmem lazım... özür dilerim." Ve bu zamana kadar aralarındaki bu tuhaf ilişkide bunu ilk kez içtenlikle söylemişti.

Hareketleri yavaşladı Jungkook'un. Jimin az kalsın dediklerini geri alıp ondan devam etmesini isteyecekti.

Ancak Jungkook ellerini ve bedenini zorlukla kontrol edip durdurdu, kendini Jimin'in yanına bıraktı. Saçlarını parmaklarıyla geriye tararken sinirle nefesini üfledi.

Jimin dirseklerinden destek alarak dikleşti ve onu izledi. Dudaklarının kıvrımını, kapanan gözlerindeki uzun kirpiklerin elmacıklarına doğru süzülüşüne bakarken bu güzelliklerin tadını çıkardı.

Tüm bu düşünceleri aklından kovalamak isteyerek başını salladı ve pişman olacağı bir şey yapmadan önce kalktı.

Jungkook yatakta soluklandığı sırada gidip sıkıcı kıyafet seçme işine döndü. Geçerken çekmecenin üzerinde fark ettiği dondurma poşetine bakmıştı.

"Bunu gerçekten bize mi aldın?" diye sordu bir an.

"Haa." diye cevapladı Jungkook arkasından. "Düşündüm ki belki..." Ağzıyla farklı bir ses daha yapmıştı. Jimin arkasını dönüp baktığında onun tek kolunu gözlerinin üstüne kapattığını ve dudağını yaladığını gördü. Göğsü hala inip kalkıyordu ve pantolonun ağ kısmında bariz bir şişlik vardı. Ne manzaraydı ama...  "Bilmiyorum, film izleriz ya da bir şeyler yeriz diye düşünmüştüm. Kusura bakma. Önce sana başka planın var mı diye sormam gerekirdi."

Dudağını ısırdı Jimin. Neden her şeyi onun için yüz kat daha zorlaştırıyordu?

"Üzgünüm..." diyebildiği tek şey olmuştu.

Jungkook uzandığı yerden kalktı ve oturur pozisyona geçti, elini önemsizmiş gibi salladı. "Önemli değil. Nayeon noona ile iyi eğlenceler."

Jimin'in gitmeye hevesi kalmamıştı. Başka söz söylemeden kıyafetlerini aldı ve giyinmek için banyoya gitti.

Çıktığında Jungkook'un yatak başlığına yaslanmış dinlendiğini gördü, telefonda geziniyordu. Aklına bir fikir geldi aniden, komidinin üzerindeki kendi telefonuna baktı.

Oraya yöneldi ve telefonu eline aldı, rolüne hazırladı kendini.

"Tüh..." diye lafa girdi, okuduğu şey yüzünden şaşırmış gibi başını yana eğdi. "Nayeon gelemeyeceğini söyledi şimdi." Ardından ona cevap verirmiş gibi mesaj yazdı.

Göz ucuyla Jungkook'un başını kaldırıp baktığını gördü. "Gerçekten mi?"

Başıyla onayladı Jimin, mesaj yazma işini bitirdikten sora telefonu cebine koydu. "Evet. Galiba film gecesi yapmak şart oldu." Yatağa, Jungkook'un yanına attı kendini. Sırtının arkasına birkaç yastık koyarak rahatça yerleşti. "Ama başka bir şey yapmayı aklından bile geçirme." Hafifçe Jungkook'un bacağına vurdu ayağıyla, alayla konuştu. "O iddiayı kaybetmeye niyetim yok."

Genç çocuk başını geriye atıp kahkahaya boğuldu. "Hala orada mısın sen?" diye sordu.

"Tabiiki!" Jimin ona şöyle bir baktı, öyle güzel gülümsüyordu ki sanki Jimin'in onunla kalması o gün başına gelen en iyi şeydi.

Tanrı aşkına.

Jimin'in kalbi dur durak bilmeliydi artık.

Jungkook başını yatak başlığına dayadı ve ışıl ışıl parlayan, muzip gözleriyle ona baktı. "Kaybetmiş olacak mıyız ki?

Jimin alt dudağını ısırdı, gülümsüyordu. "Eğer ben kaybedersem hayatımızın sonuna kadar bunu başıma kakacağına eminim, o yüzden soruna cevabım evet."

Kıkır kıkır güldü Jungkook, başını salladı. "Bak orada haklısın işte." Kumandaya uzandı ve televizyonu açtı. "Ne izleyelim?"

***

Telefonunun yüksek sesli alarmına uyandı. Jungkook yatakta çaprazlama şekilde yatıyordu, bir bacağını beline atmıştı. King boy bir yatakta onun yerini işgal etmeyi başardığından haberi yoktu tabii.

Jimin üfleyerek üstündeki bacağı kaldırdı ve oturdu. Yumruk yaptığı eliyle gözlerini ovarken telefonunu aradı.

Küçük olan kıpırdamadan, bir ceset gibi öylece duruyordu. Jimin titreyen telefonunu ararken uzuvlarını kaldırıp indirse de uyanmamıştı.

"Alo?" diye cevapladı aramayı, sesi çatallıydı. Saatin kaç olduğundan haberi yoktu. "Hobi hyung?" Yataktan kalktı, dışarı bakmak için pencereye yürüdüğünde birkaç kez tökezlemişti. Güneş yeni doğuyordu. "Bir şey mi oldu?"

"Ne demek bir şey mi oldu?" diye sordu Hoseok sesinde herhangi bir üzüntü veya sarhoşluk belirtisi yoktu ama yine de düşük gibiydi.

"Hyung, saat sabahın körü."

"Uyandırdım mı seni?

"Yani şey-"

"Özür dilerim..."

"Yok yok uyandırmadın!" diye aceleyle cevap verdi Jimin, uyumaya kaldığı yerden devam etsin diye telefonu kapatacaktı, biliyordu. "Yeni bir diyet yapıyorum ve diyette bu saatte kalkıp... su içmem lazım."

Bir süre sessizlik oldu, sonra Hoseok kahkaha attı. "Kesinlikle çok kötü bir yalandı ama çabanı takdir ettim."

Jimin göz devirirken gülümsedi, koltukta oturup bağdaş kurmuştu. "Ee n'aber?"

Karşı hatta uzun bir iç çekiş oldu. "Komik bir şey geldi başıma." Hah. İşte bomba geliyordu. Başa gelen komik şeyler nadir komik olurdu. "Babam beni evlatlıktan reddetti."

Tükürüğü boğazında kaldı Jimin'in.

"Ne?"

Bu saatte Hoseok'a kendisini arattıran şeyin önemsiz olmayacağını biliyordu ama bu derece ciddi olmasını da beklememişti.

"Hıı... aynen. Daha çok, önce ben işi bıraktım gibi? Sonra da o beni reddetti."

Jimin şaşkınlıkla kalakaldı ve diyecek mantıklı bir kelime bulamadı. "Aman tanrım...? Ama, neden? Ne oldu?" diye sordu merakı daha da büyürken. "Seni tebrik mi etsem yoksa üzülsem mi ona karar vermeye çalışıyorum."

Diğer adam güldü. "Bence ilkini yapmalısın. Gerçi birkaç güne aç ve evsiz kaldığımda ikincisini tercih edebilirsin." Bir anlığına konuşmayı bıraktı, gelen sese bakılırsa saçlarını karıştırıyordu. Jimin onun halini gözlerinin önündeymiş gibi hayal edebildi, göğsü acıdı. O kadar insan arasında özellikle de Hoseok'un acı çekişini görmekten nefret ediyordu. "Tanrım." Burnundan soludu.

"Şşt. Sanki Taehyung ve ben varken evsiz kalmana müsaade edermişiz gibi konuşuyorsun. Kafayı mı yedin? Çok düşünme hyung. Söz sana daha iyi olacak. Bak bana, hayatımı yaşıyorum ve bunu yaparken babamın yardımına ihtiyaç duymadım değil mi?""

Hoseok mırıldanarak onu onayladı. "Evet, haklı olabilirsin. Kusura bakma lütfen, anksiyetem şu an beni çok zorluyor."

"Sorun değil." diye onu rahatlattı Jimin. "Eee...? Pislik yapmak gibi olmasın ama neler olduğunu anlatmayı düşünüyor musun?"

"Evet evet." Gergin bir kahkaha attı. "O da başka bir hikaye." Al işte, yine başlıyorduk. "Biriyle beraberim."

Jimin'in gözleri yuvasından çıkacaktı. "Nesin nesin?" Öyle bir çığırmıştı ki Jungkook yatakta hafiften kıpırdanıp dönmüştü, o yüzden sesini alçalttı. "Hoseok, sikerler, ne zamandan beri? Kiminle?"

Çok daha fazlasını bilmek istiyordu.

"Kütüphanede tanıştığım çok güzel bir kızla. Çıkalı birkaç hafta oldu, ya da birkaç ay?"

"Ay mı dedin?!" Jimin şoka girdi. Nasıl oldu da bu kadar zamandır fark edememişti? "Çok şerefsizsin, niye hiçbir şey anlatmadın? Aman tanrım, nutkum tutuldu... Taehyung'un haberi var mı?"

"Hayır, uyandığında arayacağım onu. Hatta akşam onu bana çağırmıştım ama partiliyordu; halini az çok tahmin ediyorsundur yani. Lavabom kusmuk içinde kaldı." Jimin tiksintiyle yüzünü buruşturdu. "Neyse, o sarhoşluğunun acısı ertesi güne vücudundan büyük ağrılar olarak çıkar ama bize ne değil mi?"

"Hoseok konuyu öyle bir değiştirdin ki..."

İç çekti, numarasını yememişti. "Özür dilerim, ben sadece... size anlatacaktım ama daha önce kimseye böyle hisler beslememiştim, bu güzel duygular devam etmez ve ayrılırız diye korktum. Biz de seninle o klasik 'sevgilisinden yeni ayrılmış arkadaşa sahip çıkma ve onu şımartma' dönemini yaşamak zorunda kalacaktık."

Jimin kahkaha atarken kafasını sağa sola sallıyordu. "Delisin sen. Ama yine de yeni ilişkinizi tebrik ederim. Ve aman tanrım, acilen kızla tanışmam lazım! Bir dakika dur, işi bu yüzden mi bıraktın? Ne alakası var, kafam karıştı."

"Babam... benim için çoktan planlamış her şeyi. Beni başka bir kızla evlendirmek istedi. Kız, büyük bir Amerikalı şirketin patronunun kızı. Bilirsin, çok klişe. Neyse,, babam da Chanmi'yi statüsel olarak benim için... yetersiz buluyor."

"Ah.." Jimin'in omuzları düştü. "Hay sikeyim. İğrenç bir şey bu, çok üzüldüm."

"Evet. Fakir biriyle olmamı istemiyormuş. Ve bil bakalım daha kötü ne olabilir? Bunu kızın önünde söyledi." Sesi sinirden köpürmüş gibiydi, Jimin sonuna kadar ona hak veriyordu.

"Vay arkadaş. Baban tam bir göt."

"Bilmediğim bir şey söyle. Her neyse, sonra da işi bıraktım işte."

Derin bir nefes aldı Jimin. "Bunlar çok ağır şeyler hyung. Çok ama çok üzgünüm. O nasıl peki şimdi?"

"Ağlamadan duramadı. Bana babama geri gitmemi söyledi; hayatımı mahvetmiş ama yok öyle bir şey, babama geri dönmem. Bunu sadece ona aşık olduğum için yaptığımı sanıyor, anlıyorum ama aynı zamanda kendim için de yaptım. Şimdi evde ve telefonlarımı açmıyor. Ama bunun da üstesinden geleceğiz."

Dudaklarını ısırdı Jimin. "Gidip sana dönsün diye taktiklerimle aklını çeleyim mi kızın?"

Hoseok kahkaha attı. "Olur." Ne kadar yorgun olduğunu gizlemeyen bir şekilde derin bir nefes aldı. "Hay sikeyim, içimi dökmem lazımdı. Dinlediğin için teşekkür ederim Minie, ve seni uyandırdığım için de kusura bakma."

Hoseok göremese de Jimin başını sallamıştı. "Her zaman, hyung. Ne olursa olsun senin yanındayım, tamam mı? Seni seviyorum. Ve bir daha asla benden bir şeyler saklama!" Hoseok'un her şeyi ona anlattığını göz önünde bulundurunca, kendinden bekleneceği gibi çocuk gibi mızmızlanmıştı.

"Saklamam saklamam, merak etme tamam mı? Söz veriyorum."

"Bir de beni sevgilinle tanıştır! Aman tanrım. Sevgili. Yaşlanıyorum resmen, ciddi bir ilişkin var."

"Sanki sen Jungkook'la değişik... ne desem bilemedim, tuhaf bir ilişkinin içinde değilmişsin gibi konuştun."

Jimin dediği şeye bozuldu, diliyle tch tch yaptı. "Ne dedin? Kusura bakma, bu zırvalıklar yüzünden sesin bana ulaşamadı da. Neyse hyung hoşçakal, görüşürüz!"

Jungkook'la alakalı en ufak bir şeyi bile konuşmaktan kaçıyordu, evet aynen öyle.

Jimin saate bakıp uyumak için iki kıymetli saati daha olduğunu görünce rahatlamayla nefesini saldı. Yatağa, Jungkook'un yanına bıraktı kendini, bacağını ayağıyla iterek kendine birazcık da olsa yer açmaya çalıştı. İnanılmaz biriydi. Hiç mi terbiyesi yoktu? Bilinci kapalı olduğunda bile uyuma şekliyle karakterini yansıtıyordu.

Jimin tam yastığına gömülüp mayışırken Jungkook aniden beline sarıldı ve kedi gibi göğsüne sokuldu. Donakaldı Jimin, kalbi sanki birkaç saniye sonra patlayıp kulaklarından çıkacakmış gibi kesik kesik atıyordu ve nefesi yavaşlamıştı.

"Jungkook?" diye seslendi ama sesi onu yüz üstü bırakmıştı. Jungkook sadece ona daha sıkı sarılmış, bir bacağını tekrar üstüne atmıştı. "Ne yapıyorsun Jungkook?" demişti fısıltı halindeki bağırışıyla. Panik içindeydi.

Yaşça küçük olan ufak ufak yüzünü göğsüne sürmüştü, ardından daha çok yaklaştı ve alnını boynuna dayadı. "Üşüdüm." demişti pürüzlü sesiyle Jimin'in ona karşı tutmaya yemin ettiği tüm direnişlerin ipini tek tek çözerek. "Sarılalım."

Su koyvermiş şekilde içini çekti ve yavaşça kolunu Jungkook'un beline sardı, iki yandan elleriyle bedenini ovuşturup ısınmasına yardımcı oldu. Bununla birlikte Jungkook huzurla soluk alıp vermişti. Başını biraz daha yaklaştırıp Jimin'in boynunu kokladı, ki bu onu saniyesinde alarma geçirdi. Gerçekten uyuyor muydu yoksa uykusunda mı konuşuyordu anlamamıştı ama bir süre sonra horuldamaya başlayınca Jimin de rahatlayarak nefeslendi.

Üstündeki ağırlıkla biraz kıpırdandı, kollarındaki Jungkook'la beraber daha iyi bir pozisyon bulmaya çalıştı. En sonunda yüzünü başının tepesine gömdü. Güllü şampuanının kokusunu aldığında karnının aşağılarında sinirli bir kelebek sürüsü dev daireler çizmeye başlamıştı.

Yavaş yavaş uykusuna yenilirken, şükürler olsun ki ona dudaklarında şekillenen gülümsemenin ne anlama geldiğini soracak kimse yoktu.


•••

Bebişler umarım bölümleri beğenmişsinizdir💗 

Bir de lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. Uzun bir aranın -2 sene🥲- ardından devam ettiğim için ne kadar kişi okuyor ve okumak istiyor bilmiyorum bu yüzden fikirlerinizi öğrenmek en önemli önceliğim❤️

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

249K 21.6K 42
Hyunjin, engelli doğan çocuğuna bir bakıcı arar. Paraya ihtiyacı olduğu için iş arayan üniversite öğrencisi Felix, duyduğu gibi hemen bu işe talip ol...
47.3K 2.3K 14
"kurtarıcısına aşık kız... klişe hikaye." "komşu kızına platonik aşık çocuk mu söylüyor bunu?" ya da asi'nin şebnem'in kızı olarak doğup büyüdüğü ve...
203K 20.3K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
89.7K 3.6K 30
Yabani evrenindeki çiftimiz Asi ve Alaz'ın hayatları farklı bir şekilde kesişeydi, mesela Asi, Soysalan Üniversitesi'ne bomba gibi düşseydi, nasıl ol...