nepenthe Minsung

By brownieb0y

19.8K 2.2K 727

"O akşam beni yere serdiğinde senin çok güçlü olduğu düşünmüştüm. Şimdi ise yanıldığımı fark ettim. Senin yüz... More

tanıtım
la douleur de l'amour partie 1
la douleur de l'amour partie 2
la douleur de l'amour partie 3
la douleur de l'amour partie 4
la douleur de l'amour partie 5
la douleur de l'amour partie 6
la douleur de l'amour partie 8
la douleur de l'amour partie 9
la douleur de l'amour partie 10
la douleur de l'amour partie 11
la douleur de l'amour partie 12
la douleur de l'amour partie 13
la douleur de l'amour partie 14
la douleur de l'amour partie 15
de nouveaux sentiments partie 1
de nouveaux sentiments partie 2
de nouveaux sentiments partie 3
de nouveaux sentiments partie 4
de nouveaux sentiments partie 5
de nouveaux sentiments partie 6
aimer à nouveau partie 1
aimer à nouveau partie 2
nous sommes amoureux partie 1
nous sommes amoureux partie 2
nous sommes amoureux partie 3
nous sommes amoureux partie 4
soigne toi partie 1
soigne toi partie 2
soigne toi partie 3
soigne toi partie 4
nous sommes heureux maintenant partie 1
nous sommes heureux maintenant partie 2
ils se sont co(M)plétés de leur corps
maintenant complètement heureux (F)

la douleur de l'amour partie 7

541 72 24
By brownieb0y

Oy ve yorum yapmayı unutmayın<3

"Jisung yemek hazır!!

"Ben yemicem okulda atıştırdım!"
Yazdığı şarkıyı gitarı eşliğinde söyleyip videoya çektikten sonra mail ile şirkete göndermişlerdi. Gönderdikten sonra gitarın akorlarını düzelteceğini söyleyip kaçan küçüğe gözlerini devirmişti iki büyük.
Şimdi ise odasından çıkmayan jisungu çağırıyorlardı hazır yemeğe.

Chan Jisungun yemediğini bilse de Changbinden onay almak için ona dönmüştü. Ancak kendisinden küçük olan başını iki yana salamıştı.

"Hayır chan sigara ve kahveden başka hiç birşey değdirmedi ağzına öğlen bir ara yanına uğrayıp yemek yemesini söyledim. Canının istemediğini söyledi amcık."
Chan derin bir nefes aldı. Ona kızmayı asla sevmiyordu ama sınırlarını zorlamayı seven küçüğünü güzel bir pataklamak istiyordu.

"Jisung eğer beş saniye içinde burda olmasan elindeki gitarı on kat aşağıdaki bahçeden toplarsın."
Evet bu Jisung için güzel bir tehditti. Büyüğünün bunu yapacağını da biliyordu.

Elindeki gitarı söylenenin yapılma ihtimaline karşın büyük gardırobun kilitlenen bölümüne koymuştu , yazdığı bütün şarkıların ev sahipliği yaptığı defter ile birlikte.

Rahatlığına düşkün olduğu için sadece kendisinden üç beden büyük bir tişört ve baxır ile odadan çıkmış ve elini yıkayarak mutfağa ilerlemişti.

İkili yarı çıplak çocuğu süzmüştü. Changbin göz deviriken büyük olan aniden kafasını başka tarafa çevirip yutkunmuştu. Bu yaptığı doğru değildi. Paniklemesi doğru değildi.

"Bize saygın yok bari yemeğe saygın olsun. Bir şort giyemez misin yarağımın kafası? "
Chan az önce aniden yaşadığı panikten sonra konuşan changbine kıkırdarken jisung konuştu.
"Nerde ?"

İkisi anlamaz bir şekilde ona bakarken jisung yüzündeki gülümsemeyi dudaklarını birbirine bastırarak saklamaya çalışıp konuştu.

"Yarağımın kafası dedin ya nerde diyorum. O bacak arandan salanan küçük şeyden bahsetmiyorsun herhalde."

İşte son nokta. Daha sabah bunu chan için yaparken şimdi kendisine çarpılan lafla mutfakta büyük bir gürültü kopmuştu.

Changbin sandalyesini itip küçüğüne atılırken jisung kaçacak yer bulamamış ve kendini ayakta duran chanın kucağına atmıştı. Chan onu kucaklayıp kolarını çıplak bacaklarına dolayarak masanın etrafında bir sağa bir sola gidip changbinin yapacağı hamleyi bekliyordu kucağındaki arsız veletle.

Mutfakta yayılan kahkahaların sonu changbinin jisungu çekerek Chandan kurtarması ve yere yatırıp karnına ayağı ile bastırması ile son bulmuştu.

"Çek şu kokuşmuş ayaklarını."

"Velet bak ayağımın altındasın. O kokuşmuş dediğin ayakları sokararım ağzına."

Chan küçüğün canının acımaya başladığını ancak Changbin ile uğraşmayı bırakmayacağını bildiği için ikiliyi ayırıp soğuyan yemeklerin bulunduğu masaya yaka paça oturtmuştu.

...

Birbirine pis bakışlar atan ikili sonunda beraber bulaşıkları yıkamış ve solandaki Chanın yanına uğramıştı.
Salonda biraz daha oyalandıktan sonra chan ayağa kalkmıştı.
"Hadi bakalım saçları boyamaya. İlk önce benimkini boyayalım benimki olana kadar seninkini halederiz."
En küçüğe yönelik konuştuktan sonra aldığı onaylama ile boya kutusunu almış ve geniş banyoya ilerlemişti peşindende iki küçük.

Chan boyayı kabında karıştıtıp eski sandalyeye yerleşirken tişortünü çıkarmıştı. Changbin çıplak vücuda bir iki kere sertçe vurmuş ve kaslı vücudu kendi vücudu ile karşılaştırmıştı.

"Changbin boş yapma boya hadi erken uyuyacağım."

"Üf sende iyiyice dedoş oldun. Yakında bastonla yürürsün. Jisung bile senden daha dinç."

"Yemin ederimki seni öyle bir sikerimki yarınki sekiz saatlik dersini seke seke işlersin."
Elini dudaklarına fermuar gibi götürmüş ve sessiz kalma hakkını kulanmıştı.
Jisung bazen chan ve changbinin evin anne ve babası olduğunu düşünüyordu ve bu konuda kesinlikle haksız değildi.

Jisung changbinden daha çok alışık olduğu için fırçayı eline almış ve sarı saçların dibi gelmiş siyahlarına fırçayı daldırmıştı.
(Saç boyama konusunda hiç bir bilgim yok kusura bakmayın lütfen)

Saçı ile işi biten küçüğüne gülümsemiş ve konuşmuştu.

"Hadi geç seninkini de haledelim."
Jisung başını salayıp tam oturacakken diğer kutuyu kaba döken Chan devam etti.
"Tişortünü çıkarsana en sevdiğin o, boya olmasın."
Tam onu onaylayıp elini tişörtüne atmışken aklına göğüsündeki oldukça büyük dövme gelmişti. Yutkunup diğer büyüğüne döndü.

Changbin normalde jisungu ifşa ederdi ancak kendi de bildiği için dayak yeme ihtimaline karşın konuştu.
"Sik kırığı bu soğukta sadece donlamı durucan önümüzde. Git uzun eşofman giy yada tişortünü değiştir. Çabuk hadi."
Chan küfürlü konuşmaya sanki kendisi hiç küfür etmiyormuş gibi cıkcıklarken jisung büyüğüne teşekkür niyetine küçük bir öpücük atmıştı.
Tabi karşısındaki yüzünü buruşturmasydı belki dil çıkartmamayı düşünebilirdi.

Odaya gidip eski yırtık bir tişörtünü seçerken banyodaki ikli konuşuyordu.
"Changbin?"
"Chan?"
"Jisung önceden evin içinde baxırla bile geziyordu. Şimdi tişörtünü hiç çıkarmıyor. Karnına falan bişey yapmış saklıyor olmasın?"
"Ne gibi bişey?"
"Şirkete bir tane stajyer idol vardı on dört , on beş yaşındayken hep karnına jiletle çizikler atmış. Şirket onu görmesin diye sürekli uzun şeyler giyiyordu. Ama fark ettiler şirketen ayrıldı. Jisung da böyle bişey yapmış mıdır ?"
Tanrım bu adam neden bu kadar salak.
Changbin aslında üzülmüştü bir yandan jisungun bunu yapma potansiyeli vardı.

"Saçmalama chan neler düşünüyorsun. Daha geçen gün ağırlık kaldırırken gördüm bişey yoktu."
Chan başını olumlu anlamda salarken küçüğü yine kendini banyoya atmıştı.

Chan karıştırdığı boyayı yavaş yavaş sürerken changbin lavabonun kenarındaki boya kutusunu eline almıştı.

Biraz inceledikten fark ettiği şey ile gözlerini pörtleştirmiş ve büyüğüne bakmıştı.
Chan aynadan küçüğünün fark ettiği şey ile ona bakmış ve göz kırpıp sinsi bir gülüş bırakmıştı ortama.

...

Chan kendi saçındaki boyasını akıtıktan sonra küçüğü küvete eğmiş ve parmaklarını ne kadar işlem yaparsa yapsın yumuşak tutamlarda gezindirip koyu pembe boyanın akmasını sağlamıştı.

"Hey , hey! saçımı hangi renge boyadın sen."
"Bilmem yıkandıktan sonra bakarsın"
Chan kıkırdarken changbin kahkahalar atıyordu.

"Lütfen chan yapmadım de lütfen."
Sonunda boyadan arındırdığı saçların fazla suyunu havlu ile kurutmuş aynaya bakmıştı.

Koyu bir gül kurusu.
Tanrım ne kadar da iğrenç bir renk.

"Yaaa bu ne?"
Çıkardığı ağlamaklı sesi ile ikiliye bakarken ikiside dudaklarındaki gülümsemeyi saklamaya çalışıyordu.

Ayaklarını yere vura vura odasına ilerleyen jisung boydan aynasında kendine bakmış ve yakışmadığına emin olduktan sonra altındaki baxırın üstüne siyah bir şort geçirmiş ve üstündeki tişörtü çıkarıp kalın sweeti geçirmişti.
Kartlar ve kağıt paralar ile dolu cüzdanını kulaklığıyla beraber kalın sweetin ön cebine atıp kapının önündeki siyah uzun konverslerini almış ve giymeye başlamıştı.

Banyoyu küçükleri ile dalga geçerek temizleyen ikili çıkarken kapıda uzun konversleri ile cebeleşen jisung ile karşılaşmışlardı.

"Nereye gidiyorsun pamuk şeker?"

"Ananın amına gidiyorum Changbin. Çıktığın yeri yeniden görmek istermisin."

"Hey anancılık yok. Çok istiyorsan seni yolayabilirim."

"Üf boş yapma siyah boya alıp gelcem."
Bu sefer Chan konuştu.
"Geç oldu ben yarın alır yeniden boyarım. Hem hava çok soğuk bu şekilde çıkma dışarı. Hadi geç içeri."

"Ben yarın siksen böyle okula gitmem. Ne haliniz varsa görün."

Evet şimdi nereye gideceği belli olmuştu. Yedi /yirmi dört açık olan bir marketten siyah bir boya.
Chan yaptığı şeyden pişmanlık duyarken Changbin bişey olmayacağını küçüğünün hep böyle asi olduğunu , bir saate evde olacağını söylemişti.

--------------

15.52

Continue Reading

You'll Also Like

332K 42.7K 32
jisung: ben dogdugum cagi sikeyim insanlar fakir zengin diye ayriliyo suna bak amk keske tas devrinde dogsaydim bi uyaniyosun baban tepende eğe eğe t...
99.6K 5.2K 63
"Komşum ünlü bir futbolcu. Fazla yakışıklı ve bunun da fazlasıyla farkında. Üstelik inatçı keçinin teki, tam anlamıyla gıcık ve çekilmez biri. Başta...
1.3K 291 21
"Seni ölene kadar seveceğim Minho." "Seni sevdikçe ölmeyeceğim Jisung."
56.1K 6.6K 25
Yang.innie__: kim olduğunu biliyorum