GÜNDÜZ GÜNCELERİ

By SumeyyeDemirkan

494K 80K 105K

More

GÜNDÜZ GÜNCELERİ
1.Bölüm: ''Kim Bu Gündüzler?''
2.Bölüm: "Ateş Hattı"
3.Bölüm: ''Mor Işıklı Kafası Karışık''
4.Bölüm: ''Halı Yıkama Günlüğü''
5.Bölüm: ''Yağmurdan Kaçıp Doluya Tutulmak''
6.Bölüm: ''İçler Dışlar Çarpımı''
7.Bölüm: ''Ortadaki Sıçanlar''
8.Bölüm: ''Zafer ve Ödül''
9.Bölüm: ''Yağmurun Altında''
10.Bölüm: ''Üzümlü Kek''
11.Bölüm: ''Yanlış Anlaşılmalar Doğru Hisler''
12.Bölüm: ''Ufak Tefek Kalp Çarpıntıları"
13.Bölüm: ''Karanlıktaki Işık''
14.Bölüm: ''Ya Şimdi Ya Hiç"
15.Bölüm: ''Bazı Güzel Anlar"
16.Bölüm: ''Pencere Önü Hayaller"
17.Bölüm: "En Aydınlık Yer"
18.Bölüm: ''Güzel Başlangıçlar''
19.Bölüm: ''Aşk Basılması"
20.Bölüm: ''Kar Tanesi Tozu"
21.Bölüm: "Kafada Kurmalar"
22.Bölüm: ''Ani Gidişler ve Gelişler"
23.Bölüm: Bir De Bayıldı"
24.Bölüm: ''Kaçarken Yakalanmak''
25.Bölüm: ''Neşe Biletleri''
26.Bölüm: "Bir Tatil Meselesi"
27.Bölüm: "Başka Hayatların Ritmi"
28.Bölüm: "İki Kalp Arasında"
30.Bölüm: ''Final''

29.Bölüm: "Hedefe Ulaşmak"

6K 1.2K 411
By SumeyyeDemirkan

Keyifli okumalar 🤜🏻


29.Bölüm: "Hedefe Ulaşmak"

''Gonca peynir tabağını getir kızım hadi!'' diye seslendi annem. Mutfaktaydım ve havalar ısınmaya çoktan başladığı için artık kahvaltılarımızı bahçedeki meşe ağacının altında yapıyorduk. En sevdiğim mevzulardan biriydi koca aile burada toplanmak.

''Geldim,'' diyerek elimde tabakla sofraya oturdum ve çayıma şeker atıp karıştırmaya başladım.

Babam öylece kahvaltısını yaparken Bekir gözlerini bana dikerek, ''Dün gece niye konuşulmadı ya?'' diye sordu. ''Damat dediler gerisi yok! Eee?''

''Ne ee?'' dedim ona ters bir bakış savurduğumda. ''Söyledik ya işte söyleyeceğimizi. Damat durumu falan yok.''

''Ama ilişkimiz var dediniz?'' diyen Mayıs'a otuz sekiz numara ayaklarımla röveşata çekmek istedim.

Yüzümü ekşitip, ''Yalan mı söyleseydik?'' diye homurdandım. ''Başka derdiniz mi yok sizin ya? Herkes kendi işine baksın.''

''Valla herkes bir evlenme meraklısı olmuş ben anlamadım,'' dedi Mayıs ağzındaki zeytin çekirdeğini çıkarırken. ''Babam da annem de bir şey demiyor hiç, ne güzel!''

Annem, ''Sen büyüklerin işine karışma Mayıs,'' diye onu uyardı. ''Ayrıca kimsenin bir şeye ses etmediği yok. Ben hepinize güveniyorum ve destekliyorum babanız da ama okul bitmeden, dimdik ayaklarınızın üzerinde durmadan evlilik mevlilik yok! Koca ne zaman olsa bulunur fakat bu yaşlarınız bir daha gelmeyecek.''

''Konuş reis!'' diye gaz verdi Bekir. ''Hem senin bu alık kızların aşık olduktan sonra iyice bir gevşediler he.''

Babam biraz yükseldi. ''Bekir! Ablalarınla düzgün konuş.''

''Kusura bakma baba.''

''Bana değil onlara diyeceksin bunu.''

Bekir'le göz göze geldiğimizde onu o kadar umursamıyordum ki çaktırmadan dil çıkarıp omzumu silktim. Senin fikrinin ne önemi var ya acaba?

Hale ablam sükûnetle lokmasını bitirdikten sonra, ''Ben çıkıyorum,'' dedi. ''Sınavım var geç kalmayayım.''

''Başarılar kızım.''

''Teşekkür ederim, çok gecikmem ama ders çalışmak için...''

Bekir sırıttı. ''Kütüphaneye gideceksin ablacığım biliyoruz, senin mekan.''

''Aynen benim mekan,'' dedi Hale ablam gözlerini kısarak. ''Gel seni de götüreyim belki kafan açılır.''

''Eyvallah ablam büyüksün,'' dedi Bekir elini göğsüne bastırarak. ''Sana iyi çalışmalar, başarılar ve enişte beye selamlar.''

Hale ablam gözlerini devirerek gittiğinde Ferdi abim Bekir'e baktı. ''Uğraşmasana oğlum kızlarla!''

''Abiciğim iki takılıyoruz şurada ne var ya?'' dedi Bekir.

Atıldım. ''Bu hep bize bir şey söylüyor da kendisi de gelin getirecek onu niye konuşmuyoruz?''

Annem ve babam gözlerini irileştirerek Bekir'e baktığında Mayıs kahkaha attı. ''Burası iyice evlendirme dairesi gibi oldu. Anne ve babama evlatlarından bir adet tansiyon aleti.''

Annem, ''Bekir ne diyorsun oğlum?'' diye sordu korkuyla.

''Hayta herif!'' dedi babam. ''Okul mu okuyacaksın top peşinde mi koşturacaksın serserilik mi yapacaksın belli değil!''

''La ne oluyor?'' diye şaşırıp kaldı Bekir. ''Ne gelini la? Benim niye haberim yok?''

''Eline geçen ilk fırsatta damat enişte diye annemlere gaz veriyorsun sıra sana gelince nasıl da salağa yatıyorsun hemen!'' dedim.

''Gonca!''

''Ne!''

''Şş,'' dedi babam kızarak. ''İyice saçmaladınız. Burada oturmuş sizin gönül işlerinizi konuşacak değiliz, herkes efendi gibi okulunu okusun yeter! Beni çileden çıkarmayın üst üste.''

''Valla ben okuyorum okulumu,'' dedi Mayıs. ''Aşık da değilim kimseye.''

''Senin yaşında biz de değildik,'' diye baktım haline. ''Ayrıca aşk kötü bir şey değil beni burada babamların yanında konuşturma. Elbette önceliklerimizi biliyoruz ama güveninizin tam olduğunu da bildiğimiz için konuşabiliyoruz. Lütfen yani!''

Bekir dudaklarını bükerek, ''Konuş kız!'' dedi. ''Düğününde iki çeyrek takacağım sana.''

Gözlerimi devirdim. ''Düğün diyor ya!'' Ağzımdaki ekmekle iç geçirdikten sonra çay bardağıma uzandım. ''Zaten abimin düğününe şurada nereden baksan birkaç ay kaldı ve ben asla ama asla ne giyeceğim bilmiyorum.''

''Elbise giy işte,'' dedi Bekir ruhsuzca. ''Onu da ben mi söyleyeyim?''

Alaycı bakışlarla, ''Birkaç hafta sonra üniversite sınavın vardı değil mi senin hatta daha az ben tarihe bakmadım,'' dedim. ''Bu kafayla o sınava girersen diğerlerine yardım etmiş olursun helal lan sana.''

''Komik kızsın.''

''Her zaman.''

Babam, ''Hepiniz güzel şeyler giyersiniz kavga etmeyin,'' dedi. ''Daha doğru düzgün başlamadık da hazırlıklara.''

Ferdi abim, ''Baba zaten düğünü bahçede yapacağız sazcımız da eniştem olacak sağ olsun,'' diye ekledi. ''Gerisi kolay iş yapılır.''

''Of ben ne giyeceğim?'' dedi Mayıs. ''Abi biraz daha sonra evlen ya.''

''Derde bak.''

''Neyse giyeriz bir şeyler,'' diyerek acele edercesine ayaklandım. ''İki saat sonra finalim var benim kaçtım.''

''Sana da başarılar kızım,'' dedi babam samimiyetle.

Önce ona sonra diğerlerine el sallayarak çantamı sırtlanarak bahçe kapısına yürüdüm. Demir ve boyası kavramış beyaz kapıyı açtığımda karşımda bir postacı gördüm. Duraksadı ve bana baktı. ''İlhami Gündüz'ün evi mi burası?''

''Evet?'' dedim garipseyerek. ''Ne oldu?''

Elindeki zarfı bana uzattı. ''Oğlu Bekir Gündüz'e bir gönderi vardı, buyrun.''

Adamın uzattığı zarfı aldım ve içini açmadan inceledim.

''İyi günler,'' dedi adam çok beklemeden.

''Size de,'' dedim şaşkınlıkla. Merakım ve şaşkınlığım aynı derecede artarken arkamı dönerek bizimkilerin masasına ilerledim.

Annem, ''Bir şey mi unuttun?'' diye sordu.

''Yok,'' dedim ve dudaklarımı bükerek elimdeki zarfı Bekir'e uzattım. ''Al sana gelmiş.''

''Bana mı?'' diye sordu Bekir anlam veremeden.

''Hı.''

''Ne ki o?'' dedi Mayıs.

Omzumu silkerek çantamın kemerine asıldım. ''Disiplin cezası falandır herhalde başka ne olabilir ki?''

Bekir konuşulanları duymazdan gelerek zarfı açtığı gibi içinden çıkan ikiye katlanmış beyaz kâğıdı açarak okumaya başladı. Kendi aramızda mırıldanırken, ''Hasiktir lan!'' diye yükseldi.

''Ne oluyor oğlum?'' dedi abim alnını kırıştırarak.

Bekir yerinde kıpırdanmaya başladığında, ''Spor il müdürlüğü diyor, antrenör diyor, maç diyor, altyapı diyor...'' diye sıraladı nefes bile almadan her saniye heyecanı tavan yaparken.

Kimse anlam veremezken Bekir gururla babamın gözlerine bakarak ayaklandı ve elindeki kâğıdı gösterdi. ''Spor ilk müdürlüğünden geldi baba. Gelecek hafta cumartesi akşamı yapılacak maçta istedikleri performansı gösterebilirsem il futbol takımına oradan da Galatasaray'ın altyapısına terfi edeceğim.''

''Ne?!'' diye çığlığı bastı annem.

''Evet öyle yazıyor,'' dedi Bekir masadan kalkıp annemle babamın yanına gidip kâğıdı gösterdiğinde. ''Başkanın imzası var bakın! Belki de bir sene içinde hayallerimin takımında oynamaya başlayacağım anne, hayallerimi yaşayacağım.''

Ellerimi ağzımın üzerine götürerek Bekir'den gelen bu güzel haberin sevincini yaşadım ve bu konuda asla tek taraflı değildim. Şu an burada olan tüm aile bireyleri Bekir'in yanına giderek gösterdiği kâğıda baktığında babamın ne diyeceğini bilmeden oturduğu yerden kalkıp Bekir'in omzunu hafifçe sıkması ve gözlerinin içine bakarak kafasını sallaması belki de Bekir'in asıl mutluluğu olmuştu çünkü Bekir en çok babam tarafından destek görmek ve inanç bekliyordu.

''Helal lan,'' dedim dayanamayarak Bekir'e sarıldığımda. ''Çok sevindim.''

''Ne sandın güzelim,'' diye sırtımı sıvazladı Bekir, kalp atışları göğsümü delecek kadar kuvvetliydi sanki.

Annem, abim ve Mayıs da onunla sevincini paylaşırken abim, ''Şimdi cumartesi akşamı o zaman ciddi bir maç olacak desene,'' dedi Bekir'e doğru.

''Zaten il takımına girmiş gibi bir şeydim abi birkaç kez çıktım yedeklerden maça o da önemsiz maçlardı. Hafta sonu yapılacak karşılaşmada yüksek ihtimalle yedeklerden gireceğim, oyundaki performansıma bakacaklar ve beni takımda tutup tutmayacaklarına karar verecekler... başarılı olursam takıma girerim ve oradan da hayallerime bilet.''

''Sen istediğin her şeyi yaparsın be!''

''Aman aman,'' dedi annem bir anda ortalığı velveleye vererek. ''Kalkın çok iş var. Kalkın yaprak falan saracağız daha aman dolmalar tatlılar.''

''Ne oluyor ya?''

''Son günlerin favori repliği,'' diye kıkırdadım. ''Herkes bir alıklık peşinde halinde.''

''Anne ne yaprağı bu arada? '' dedi Mayıs anlam veremeden. ''Bekir için falan deme oturur gülerim.''

''Tabii Bekir için,'' diyerek oğlunun yüzünü sıvazladı. ''Kuzuma kan şeker olacak onlar, daha tatlı yapacağım oh mis mis.''

''Anne daha nereden baksan bir haftadan fazla var,'' dedim elimi karnıma götürerek. ''Ayrıca çocuğa yedir yedir iki dakika koşsun sahanın içine ambulans gelsin sonra hayret bir şey.'' Duraksadım ve daha çok güldüm. ''Yalnız hayal edinsenize; annem elinde bir tencere yaprak sarmasıyla sahanın içinde Bekir'in peşinden koşuyor. Efsane!''

Bekir korkuyla uzaklaştı. ''Lan sakın yapmayın öyle şeyler.''

''Soktuk oğlum bir kere kadının aklına bunu sıçtın Bekir!''

''Gonca bir daha ayıp ayıp konuşma kızım!'' diye seslendi babam içeriden.

Dudaklarımı ısırdım. ''Tamam baba.''

Ayıp ayıp konuşacaktım ve bunu hepimiz biliyorduk.

Bekir söylenmeye devam ederken telefonuma baktım. ''Hayda! Ben gecikeceğim bu gidişle. Hadi Allah'a emanet ben gidiyorum.''

''Başarılar annem.''

''Sağ ol canım,'' deyip ona öpücük attım.

Eh biraz hızlı olmak zorundaydım belki ama regl olduğumdan ötürü çok da şey etmemek gerekiyordu.

Günüm neredeyse akşama kadar okulda geçmişti. Finalimizi verdikten sonra yarınki sınav için saatlerce Yekta ile kütüphanede çalışmıştık. Onunla çalışmak bana çok iyi geliyordu, daima tek başına çalışmanın daha faydalı olduğunu bilsem de onunla iyi bir ikili olmuştuk.

Şimdi de karnımızı doyurmak için tavuk dürüm ve ayran almış, sakin bir parkta çimlere oturmuş sokak lambasının altında oturuyorduk.

''Ayranım dürümümden önce biterse seninkinden birkaç yudum alabilir miyim?'' diye sordum sakince.

Yekta kalbime dokunurcasına güldüğünde ağzındakiyle kafasını salladı.

''Teşekkür ederim,'' diyerek dürümümden bir ısırık alıp yemeye devam ettim.

Yekta ayranından biraz içti. ''Bir tane daha alabilirdim senin için.''

''Yok,'' diyerek elimle ağzımın üzerini kapattım ve dürümü mideme gönderdim. ''Tek ayranla mücadele edebilirim.''

''Deli,'' dediğinde yanağımdan makas aldı. ''Biz ne yapacağız Gonca seninle ya? Ha güzelim?''

''Takılıyoruz işte kasma.''

Afalladı ve yüzüme bakakaldı. Kalbini kırmak istemediğimi elbette biliyor olmalıydı ve onu derhal güldürdüm. ''Tamam ağlama be,'' dedim temasta bulunarak. ''Şu olaylar bir bitsin yaparız bir şeyler.''

''Ne gibi şeyler mesela?''

''Hemen fesat düşünme!''

''Şunu yemek nasip olmasın ki düşünmedim,'' dediğinde elindeki dürümün içinden bir parça tavuk düştü ve o sırada kahkahayı bastım. Yekta da gülmeye başladı. ''Ama bak sadece birazcık düştü demek ki tümüyle fesat düşünmemişim.''

Lokmamla kafamı aşağı sallarken ayranına uzandım ve bir yudum alıp dilimle dudak çevremi temizledim. Yemek yemek, mideme bir şeylerin girmesi, ağzımın içindeki o lezzet, sevdiğim insan ve temiz bir ortam... İşte hayat bu ya bu işte.

''Tamam ben başlıyorum,'' dedim gözlerimi kısarak ileri baktığımda. Hay anasını ya, ağaç dibine tek bacağını kaldırmış işeyen köpek görmek pek iyi olmadı gibi her neyse devam edelim. ''Bütsüz üçüncü sınıfa geçmek.''

''Bu hayal değil ki zaten öyle olacak.''

Devam ettim. ''Kazasız belasız mezun olmak ve iyi bir derece yapmak da fena olmaz gibi... Sonra parayı bulup eczanemi açmak ha bunun için banka soymam lazım ya da Hacı Bayram'a gidip dilenmek.''

''Ne?'' diye güldü.

''Gülme çok para varmış.''

''Ee başka?''

''Ehliyet almak, lazeri aradan çıkarmak, saygınlık falan...''

''Başka?''

''Başka...'' Gözlerimi kaçırarak tavrımı ağırdan aldım. ''İşte biri çıkarsa karşıma evliliği düşünürüm belki ne bileyim.''

''Nasıl biri çıksın istersin karşına?''

''Hım,'' dedim yeniden uzaklara dalıp giderken. Ne uzağı anasını satayım, iki metre ileride kurgu TikTok çeken gruptan ötesini göremiyordum. Benim hayaller bile radara takılıyordu işte. ''Mesela karşıma; uzun boylu, gülüşü güzel, zeki, ne istediğini bilen, biraz sinir bozucu, romantik, sadece sevdiğinin yanında çocuklaşan, toplum içinde ağırlığını koruyan, korumacı ve destekçi, kibar, iyi niyetli...'' Omuzlarımı düşürerek Yekta'ya baktım. ''Ne çok özelliğin var senin ya!''

Yekta hem hayran, hem tatlı hem de derin derin bakarken gözlerini kısarak sakince, ''Seni yerim kızım,'' diye mırıldandı. ''Seni ciddi ciddi yerim.''

''Ha bir de etçil!''

Dişleri göründü. ''Hayır sadece sencil.''

Yüzümü buruşturdum. ''Aşk bu mu la harbiden?''

''He la bu galiba.''

''İyi şikayetimiz yok,'' dedim memnuniyetle. ''Severiz.''

''Sonuna kadar Gonca.''

''Sonuna kadar Yekta.''

...

''Anne biraz abartmadın mı?'' diye sordum arabanın bagajından tencereleri çıkartırken. ''Pikniğe gelmedik ya, oğlunun maçını izlemeye geldik.''

''Bunların hepsi enerji için kızım enerji.''

Gözlerimi devirdiğimde gördüğüm şeyleri sıraladım. ''Baklava? Yaprak sarma? Vişne suyu? Bal? Kuruyemiş mi?'' Yüzüne baktım. ''Kuruyemiş ne alaka?''

''Enerji için.''

Hale ablam bakışlarını kaçırarak elini saçlarına attı. ''Yalnız kuruyemişin verdiği enerji başka bir şey için ama neyse...''

Kendimi tutamayıp güldüğümde Ferdi abim olayı direkt anlayarak soğukkanlı bir şekilde anneme yardım etti. ''Anne kurban olayım az aza götürelim olur mu? Tencereyle gelmişsin gerçekten.''

''Bekir için çok önemli bu oğlum.''

''Tamam anneciğim ben şimdi Bekir'in yanına gideceğim, soyunma odasındadır o da zaten. Eniştemle götürürüz biz.''

Eniştem kaytan bıyıklarını düzeltip, ''Aynen öyle,'' dedi. ''Ver birini bana Ferdi.''

İkisi birden malzemeleri kucaklayıp götürdüklerinde babam gözlerini kısarak sahanın girişine baktı. ''Kalabalık mıdır içeri?''

Dudaklarımı büktüm. ''İlla ki ama çok değildir. Önemli insanlar gelecek ya işte baba yine de vardır biraz.''

''E hadi sıcakta beklemeyelim madem geçelim içeri.''

Birlikte stadyuma girdik ama çok büyük değildi burası ve çok da kalabalık sayılmazdı. En nihayetinde destek için buradaydık. Ön sıralara geçip yan yana dizilerek oturduk. Çantamdan çıkardığım aynamla şekil şemalime baktım. Finallerim iki gün evvel bitmişti ve sonunda üçüncü sınıf olmuştum.

''Anne bu sene tatile gidecek misiniz?'' diye sordu İkbal ablam gözlerini kısarak.

Babam cevapladı. ''Zor gibi.''

''Ferdi'nin düğününe çok az kaldı şurada bu sene zor gibi kızım,'' dedi annem de.

Babam, ''Ama bakalım yaz sonuna ayarlayabilirsek bir şeyler yaparız,'' dedi. ''Geçen sene Ege'ye gitmiştik bu sene Akdeniz'e gideriz.''

''Ege'ye gidelim!'' diye çıkıştım bir anda.

Hepsinin gözü benim üzerimde toplandı. ''Dur deli kız ne oluyor?'' dedi annem. ''Hem geçen sene sevmemiştin sen orayı.''

Gülümsedim. ''Bu sene severim anneciğim.''

Hale ablam küçülttüğü bakışlarıyla gülümsediğinde Mayıs elindeki telefonunu ters çevirdi ve babama imalarda bulundu. ''Galiba Yekta'da Ege'de olacak baba, bunu anlamamak için salak olmak gerekir.''

Dişlerimi sıktım. ''Mayıs seni bir şutlarım tam doksana girersin, başkanlar Bekir yerine takıma beni seçerler görürsün o zaman.''

''Yalan mı ama?''

Babam kaşlarını çattı. ''Tamam kapatın konuyu sonra konuşulur.'' Babamla göz göze geldiğimizde biraz utandığımı itiraf etmeliydim.

Eğer ki kız kardeşiniz varsa hayat gerçekten daha da çekilmez bir yer haline gelebiliyor.

Arkama yaslanarak telefonumu elime aldım ve biraz sosyal medyada takılmaya başladım. O sırada bildirim sesi geldi ve mesajın Gülbade'den olduğunu gördüm.

Bacım: Çok fena bir şey olduuu

Bacım: Goncaaa

Bacım: Goncaa bir bak lütfen

Gonca: Ay ne oldu

Gonca: Kız bağırıyor ayol

Bacım: İki dakika ciddi ol lütfenasdfhghngbfvd

Bacım: Annecimmm

Gonca: Alooo ne oluyor kızım

Bacım: Annem bizi bastı

Gonca: Sktir ne anlamdm kşmi bstı kmlinle

Gonca: HAY YAZAMADINMÖ

Gonca: Anlatsana hadi delirdim

Bacım: Seni arayacaktım ama dayanamadım anlatıyorum bekle

Bacım: İlker'le görüntülü konuşuyorduk

Bacım: Farkında değildim annem odama girmiş gördü biziiii

Bacım: Deliricem galiba böyle hayal etmemiştim asddgfghfdfsd

Bacım: Rezillik

Gonca: Salak sadsfgfhggdfdas

Gonca: Ee ne oldu sonra

Gonca: Ayrıca boş ver ya iyi oldu öğrenmesi

Bacım: Ama ben böyle hayal etmemiştim ki söyleyecektim ileride

Bacım: Çok utandım

Gonca: İlker ne dedi

Bacım: Onun canına minnet ne diyecek iyi oldu boş ver dedi

Bacım: Annemle konuşmadım daha

Gonca: Peki bir şey yaptı mı yani garip bir tepki verdi mii

Bacım: Sadece gülümsedi ve kafasını salladı ama kötü anlamda değil

Bacım: Sonra konuşuruz tarzı bir şey gibiii

Bacım: Ben elendim siz devam

Gonca: Çıkacaksın karşısına anacığım evet doğru ben aşığımm ve o beyle evleneceğim diyeceksin

Bacım: Yuh

Bacım: Abartmayalım

Gonca: Yo tam da böyle diyeceksin tabii sen orta yolu bulursun

Gonca: Bence mutlu olur çünkü İlker çok düzgün biri ve seni de mutlu ediyor

Gonca: Senin mutluluğunu görünce o da çok sevinecek emin ol

Bacım: Biliyorum öyle olacak sadece dediğim gibi hayal ettiğim biraz farklıydı

Gonca: Ona bakarsan senin hayalinde de İlker yoktu ama bir anda çıktı karşına ve dünyanın en güzel anlarını yaşıyorsun

Gonca: Kuzum inan hiç ummadığın bir anda sadsffhgfdg

Bacım: Off iyi ki varsın ya

Bacım: Çok seviyorum seniii

Gonca: Ay cidden iyi ki varım valla ne şanslı insanlarsınız

Bacım: adsfgfhgdf çok öptüm seni Bekir'e bol şans

Gonca: Hay hay...

Gonca: Haberleşiriz muhakkak öptümmm

Yüzümde serseri bir gülüşle mesaj kutumdan çıktıktan sonra anlık kameramı açtım ve tatlı birkaç selfie çekip öylece Yekta'ya attım.

Fotoğrafları görmesi sadece birkaç saniyesini aldı.

Yekta: Tut elimi yerdeyim

Gonca: Düşüyor mu ya böyle?

Yekta: Valla seni bilmem de ben düşüyorum

Yekta: En bulanık halini göndersen de düşerim

Gonca: Aferin böyle ol

Gonca: Sağ ol yani

O sırada Yekta da bana fotoğrafını gönderdi. Salak salak sırıttıktan sonra bir şeyler yazdım.

Gonca: Atletsiz mi geziyorsun la sen evde?

Gonca: Cıbıl cıbıl

Yekta: Neeeee asdfghfdfsd

Yekta: Evlenince de gezeceğim böyle

Gonca: Gez gez işime gelir, sevap kasarım beleş manzara da bir yandan

Yekta: Senin bu romantizmi ne yapacağız biz Gonca?

Gonca: Sıfır şakayla soruyorum kızıyor musun?

Yekta: Niye kızayım ki?

Gonca: Hiiiç güzel bir şeyler söylemek yerine saçmalıyorum ya hani

Yekta: Yani güzel şeyler duysam fena olmaz ama ağzının suyunun aktığını bildiğimden ses etmiyorum

Gonca: SADFGTHUKYHMGDSDVAFGRETUKYGHGDSDFAEGTRYJHFGDSDF

Gonca: BENİM Mİİİİ

Yekta: Bak damlıyor bak damlıyor

Gonca: Şakacı

Yekta: Neyseeee aldım mesajı ben

Gonca: Pekala...

Gonca: Çok yakışıklısın çok güzelsin iyi ki benim sevgilimsin

Gonca: Çok seviyorum seni

Gonca: Sen ileride hep böyle gezersen ben her an dokunurum haberin olsun

Yekta: Giyinirsem namerdimm

Gonca: Tamam abartmaaaa

Yekta: Evlenelim de görüşürüzzz

Gonca: Görüşelimmm

Yekta: <3

Telefonu pişmiş kelle gibi sırıtıp kapattıktan sonra sevdiğim biriyle gerçekleştirdiğim bu mesaj bana çok tatlı gelmişti. Ne bileyim işte öyleydi.

Dakikalar sonra tribün biraz daha dolduğunda futbolcular sahaya çıkmaya başladı. Annem ayağa kalkarak gözlerini kıstı ve Bekir'i aradı. ''Bekir? Neredesin oğlum?''

''Anne?'' diye kahkaha attı Hale ablam. ''Otur yerine ya! Of!''

''Bekir,'' dedi annem aramaya devam ederken. Sonra oğlunu gördü ve rahatladı. ''Hah orada! Oy kurban olduğum benim formana, ayakkabına, kara bakışlarına ölürüm yavrum benim.''

Kız kardeşlerimle birbirimize bakıp gülme krizine girdiğimizde babam istifini bozmadan, ''Bak hareketlere bak artist,'' diye Bekir'e laf söyledi. ''Tam serseri bu!''

Annem ise, ''Pamuklara sararım seni yavrum,'' diye bağırmaya devam etti.

Ferdi abim gülerken, ''Anneciğim gözünü seveyim sus,'' dedi. ''Bak bizi tanımazlıktan gelirse görürsün.''

''Ayakkabısı var mıydı?'' diye sordu babam Ferdi abime.

''Geçen aylarda almıştı bir tane,'' dedi abim.

Babam ses etmezken Bekir'e odaklandık. Bir ara gözleri bizi bulduğunda gülümsedi ama karizması gidecek diye abartmadı. Bak bak tipe bak...

Annem yerine oturduğunda hazırlıklar tamamlandı ve maç başladı. Annem yerine oturdu oturmasına da bu sefer de biz ayaklandık. Kardeşimize tüm desteğimizi vermeliydik. Hep birlikte Gündüzler olarak onunla biz de koştuk, nefes nefese kaldık ve mücadele ettik.

Kaçırdığı goller ve birkaç ufak talihsiz hareketlerden sonra ikinci yarıda müthiş bir gol attığında sevinçle birbirimize sarıldık ve Bekir diye bağırdık fakat bu konuda yalnız değildik.

Bekir koşarak sahanın kenarından bize kısacık el salladıktan sonra hemen sağ tarafta ve çaprazımızda duran siyah saçlı genç bir kıza dönerek elini kalbine koyarak geri gitti.

Ailecek robot misali önce kıza sonra da birbirimize baktığımızda, ''Kız kim?'' diye sordu eniştem.

Güldüm. ''Bizim küçük gelin.''

''Ne?''

''He Ayşe olsa gerek.''

Annem Ayşe'ye baktığında Ayşe buraya bakmamak için çok fazla direnmeye başladı zira bu utanmayı nerede görsem tanırdım eh bende olmadığından biliyoruz diyelim. Kendimi bir ben gömerim tabii efendim.

''Anne Bekir sanırım en iyi golü kızın kalbine atmış,'' dedi Hale ablam gülerken. ''Aşk adam.''

''Of sus abla,'' dedim ben de gülmeye başladığımda. Bu gülüşmeler o kadar tatlı ve sevimli bir hal almıştı ki sanırım en sevdiğim şey buydu. Ne kadar sinir olsak ve etsek de birbirimizi ortada zerre kadar sebep olmada dakikalarca süren gülüşmeler her yarayı siliyor ve her anı topluyordu.

Ay ne bu duygusallık? Regl bitti kardeşim yeter.

Maç boyunca Bekir çok güzel iki gol attıktan sonra kazanan takım oldular. Biraz sonra kadroya alınıp alınmayacağı belirlenecekti. Ay ben de anlamıyordum bu işlerden hiç sanırım böyle bir şeydi ama daha çok aşaması varmış tabii.

Tribünden inerek yanına gittiğimizde annem aldırış etmeden Bekir'e sımsıkı sarıldı. ''Oy anneciğim ben, kuzum. Ne güzel oynadın sen öyle?!''

Bekir terli terli, ''Anne bir dur gözünü seveyim,'' diye sıkıldı.

Abim ve eniştem onun omuzlarını sıkarken annem hâlâ aldırış etmeden öpmeye devam ediyordu. Bu sırada Ayşe geride kaldığında Bekir onunla bakıştı. Kendini toparlayarak saçlarını düzelttiğinde elini usulca uzatarak Ayşe'yi yanına çağırdı. Ayşe çekimser davranarak yanımıza geldiğinde Bekir gülümseyerek, ''Ayşe,'' dedi. ''Kız arkadaşım.''

Sus pus olurken Ayşe kafasını öne eğdi.

''Merhaba,'' dedi sonra Ferdi abim samimiyetle. ''Aslında seni biliyorduk ama tanışmak bugüne nasipmiş.''

Ayşe yüzümüze bakarken, ''Ben de pek böyle hayal etmemiştim,'' dedi. ''Merhaba.''

Mayıs kıkırdadı. ''Sorması ayıp Bekir de ne buldun ablacığım ya? Nasıl çekiyorsun sen bu siber zorbayı?''

Ayşe güldüğünde Bekir gözlerini devirdi. ''Mayıs fazla video çekmekten oksijen yetersizliğine kapılmışsın abisi.''

''Ha ha!''

Kendi aramızda didişmelerimiz devam ederken Bekir'i içeriden birileri çağırdı ve biz de beklemeye başladık. O kadar çok bekledik ki baktık olacağız yok tek kale maç yaptık anasını satayım.

Bir saati aşkın Bekir sonunda parmaklıklar ardından kurtulmayı başardığında tüm sakinliğiyle gözlerimizin önüne serildi ama düşmedi.

''Ee?'' dedi İkbal ablam. ''Sonuç nedir?''

Bekir susuyordu.

''Oğlum söylesene!''

Bekir yine susuyordu.

''Lan şovu kes!''

Babam, ''Gonca bir daha lan deme kızım,'' diye uyardı.

''Tamam baba.''

Diyecektim hepimiz biliyorduk.

Bekir babama döndü ve derin bir nefes alıp verdi. ''Sözümü tuttum baba ve sana kendimi kanıtladım en azından bunun ilk adımını attım, bir sonrakini üniversite sınavından sonra göstereceğim.'' Herkes susuyordu. Bekir gururla babamın yüzüne doğru kaldırdı çenesini ve tok bir sesle şöyle söyledi: ''Başardım, her şeye inat, inancımın peşinden koştum ve başardım! İleride çok büyük bir futbolcu olacağım söz veriyorum!''

📝

Bölüm sonu.

Yarın saat 8'de final bölümünde görüşmek dileğiyle.^^

Continue Reading

You'll Also Like

755K 19.7K 11
Yıllarca aile baskısı gören , aile sevgisinden mahrum kalan Peri. Babasına gelen telefon ile doğumda karıştırıldığını öğrenir. Peki bundan sonra ne o...
47.4K 5.7K 12
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi. Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi. Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi? İçimden cevapladı...
524K 31.2K 32
ablasına yazacakken yanlışlıkla dünyaca ünlü boksöre yazan Ahu 💋💋 Herşey kurgu gerçek hayatla bağlantısı yoktur.
219K 19.2K 35
Alışılmadık bir aile kurgusudur💥 Bol kahkaha garantilidir💃🏻 Kitaptan küçük bir alıntı⤵️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim o...