Yasak - Miraculous

By blauesakura

44.6K 3.7K 4.4K

❦ Tamamlandı ❦ ↬Hayran Kurgu. Yıllar yıllar önce, bir rivayet bulunmuştu saklı dehlizin dibinde. "4 büyük va... More

1.Bölüm 🌙| Gizemli Yabancı
2.Bölüm🌙| Karar Anı
3.Bölüm🌙|"O Adam"
4.Bölüm🌙| Acılar ve Anılar
5.Bölüm🌙| Yeni Dostluklar
6.Bölüm🌙| Kütüphane
7.Bölüm🌙|"Farklı olduğunu biliyordum"
8.Bölüm🌙| Doğru Zaman
9.Bölüm🌙|"Eş kutbundan uzak dur"
10.Bölüm🌙|"Benim Yüzümden..."
11.Bölüm 🌙| "İçindeki ruhlar..."
12.Bölüm 🌙 | Kabus
13.Bölüm 🌙 | Şifre
14.bölüm🌙| Arşiv'in Küçük Sırrı.
15.Bölüm 🌙|Yin Yang
16.Bölüm 🌙 | "Aşk mı?"
17.Bölüm 🌙|"En Güzel Gün."
18.Bölüm 🌙| Görünmez Duvarlar
19.Bölüm 🌙 |Sarsılan Dengeler
20.Bölüm 🌙|Kristal Güç
21.Bölüm 🌙 |Zehir
22.Bölüm 🌙|"Dehliz, Biz Geliyoruz."
23.Bölüm | 🌙 Final-1: Aşk Panzehirdir. 🌙
24.Bölüm | 🌙 Final-2: Aşk Zehirdir. 🌙

25.Bölüm |🌙 Final-3: Aşk Paradokslardan İbarettir. 🌙

373 40 76
By blauesakura

İlahi Bakış Açısı

"Ya abi her şeyi bir kenara koyun," Dedi Luka diğerlerine bakarak. Büyüklerinin ruhları, anlattıkları şeylerden sonra onları bayıltıp akademilerinin çatısında uyanmalarını sağlamıştı. Güneş doğmak üzereydi. Sanki orada, yerin dibinde, zaman durmuştu.

"Annesi ile annem lezbiyenmiş ya lan. Aşıklarmış baya. " Luka bir kendini bir Chloe'yi gösterdi.

Marinette Luka'nın bunu söylerken yüzünde oluşan dehşet verici ifadeye hafifçe güldü. Ses tonu da cabasıydı.

"Mari, gülme. Gözümüzün önünde öpüştüler diyorum! Annenle babanın öpüşmesini görmek nasıl bir şey sence!" Luka durdu elini çenesine koyup yeni çıkmaya başlayan sakallarını kaşıdı. "Gerçi, şimdi benim iki annem mi oldu? Babama ne olacak anasını satayım? Adam bana bakmadı da yapmadı da? Teknik olarak annemin sevmediği kocası rolünde. Babam sayılıyor mu?"

Luka aklını kurcalayan sorularına devam ederken Marinette'in aklı ilk soruda kalmıştı. Annesi ile babası..

" Açıkçası Luka, " Dedi Marinette gülerken." Gerek babam sandığım adamla öpüşmesini görmek, gerek Bay Agreste ile olan öpüşmesini görmek midemi bulandırırdı sanırım."

Luka durdu. O, ciddi olayları alaya alarak sindiriyordu ama Marinette öyle değildi. Siniri bozuktu ve bu yüzden gülüyordu. Tüm bildikleri ona ağır gelmişti. Bunu gözlerindeki yorgunluktan anlayabiliyordu. Hayır, bu uykusuzluğun verdiği yorgunluk değildi. Tamam, belki biraz o da vardı ama gözlerindeki yorgunluğun çoğu ruhundaki yorgunluğun bir yansımasıydı.

Luka kollarını açtı Marinette'e doğru. Mari üstelemeden kollarını ona sardı. Sanırım tek ihtiyacı buydu. Biraz sarılma.

Tabii, Adrien'a sarılmak çok çok daha iyi gelebilirdi ama Tanrı'ya karşı doyumsuz görünmek istemiyordu. Elinde hiç kimse de olmayabilirdi. Marinette her zaman başına gelenlerin Tanrı'nın birer oyunu olduğunu düşünürdü. Bazı oyunları kazanır, bazılarını kaybederdi ancak kaybettikleri ona bir şeyler öğretirdi. Buna inanıyordu. Elbet tüm bunların da bir açıklaması, bir kurtuluşu olacaktı. Tanrı hiçbir şeyi öylesine tasarlamazdı.

O, hep bizi duyardı. Değil mi?

"Peki elimizde bir dünya aptal saptal şey varken ne yapacağız?" Diye sordu Adrien uzandığı yerden kalkmadan. Luka ve Marinette ayrılıp ona döndüler. Chloe ise tıpkı onun gibi yerinden kımıldamadan yukarıya, gökyüzüne bakmaya devam ediyordu.

"Ee," Diye devam etti Adrien. "Gizemi çözdük. Elimizde cevaplar var ama bir boka yaramıyor. Birkaç cevap insanın kafasındaki sorunları çözmeli, kafasını daha çok karıştırmamalı!"

Sinirliydi. Herkes öğrendiklerinin sindirilmesini farklı yollarla yapıyordu. Bu da onun yoluydu.

"Haklısın." Dedi Chloe. Hâlâ aynı pozisyondaydı. Oldukça sakin ve sessizdi. Saçım bozulur, kıyafetim kirlenir derdine tutuşmadan öylece uzanmıştı. Burası temiz mi diye sormamıştı bile. O her zaman ki neşesi ve asaleti ortalarda yoktu. Şimdi o sadece bir et parçası gibi öylece hareketsiz yatıyordu.

"Bunun ancak tek bir açıklaması olabilir," Diye devam etti. Yerinden yavaşça doğrulup oturur pozisyona geldi. "Tüm cevaplar elimizde değil."

Adrien histerik bir şekilde güldü. "Ciddi misin Chloe? Çoğu elimizde ve bize acı vermekten başka bir şeye yaramıyor. Kalsın, ben yenilerini istemiyorum."

Chloe göz devirdi. "Elinde bir yapboz olduğunu hayal et." Diyerek Adrien'a baktı. "Bazı yerleri yaptın. Resme göre bazı parçaların nereye geleceği biliyorsun hatta eminsin ama o parçaları bağlayacak ara bir parçaya ihtiyacın var. Sırf çoğunu buldum ve yapamıyorum diye vazgeçmeye çalışıyorsun."

Bir süre ortalığı sessizlik kapladı. O haklıydı ve diğerleri bunu biliyordu.

" Başta simülasyon sandığımız yerleri hatırlıyor musunuz? Hani küreler vardı ve çiçekler. Birbirimize anlatmıştık bunları. "

Adrien yerinden kalkıp Chloe gibi oturur pozisyona geldi ve dikkatle Chloe'yi dinlemeye başladı. Anlaşılan fikri değişmişti.

"Orada dönen bir rivayet a ve b meselesi vardı."

"Ah, evet.." Dedi Marinette aklına gelenlerle. Luka da kaşlarını çatıp bakışlarını odaklamıştı bir yere. "Diğer varislerin bizden hızlı güçlerini kontrol edemediklerini söylemişlerdi." Marinette'in sözleri ile başını salladı Adrien. "Rivayet a buydu."

"Eğitmenim bana bizim yarattığımız rüzgar ve bulutun eş yönlü, sizin güçlerinizin ise zıt yönlü olduğunu söylemişti. Yani sizde aynı anda yapıldıklarında birbirlerini itiyorlar, bizde ise çekiyorlar. Bu diğer varislerde olmazken bizde oluyormuş. Bu da rivayet b olarak adlandırılmış. "

" Rivayet çok olunca iş alfabeye kalıyor işte. Ne yaparsın. " Herkes bir anlık Luka'ya dönsede artık bu hallerine alıştıkları için bir şey demeden tekrar eski hallerine hızlıca dönmüşlerdi.

" Basit bir simülasyon değillerdi... " Adrien ensesini tutarak başını yukarı kaldırdı ve fısıltı gibi konuştu." Yani aslında orada gerçekten Güneş'i, Ay'ı, Rüzgar'ı ve Bulutlar'ı kontrol ettik. "

Ve işte bu bilgi, herkesin omuzlarına ağır bir yük olmuştu.

"İçimden bir ses, o odalarda bir şey olduğunu söylüyor çocuklar." Marinette'in dedikleri ile herkes kendi odasını düşünmeye başlamıştı.

Luka iç çekerek ellerini cebine attığında, orada bir şey bulmayı beklemiyordu. Özellikle bir kağıt parçası bulmayı, asla.

Eline gelen kağıt parçasını çıkarıp gözlerinin önüne getirdiğinde, orada "çocuklar." yazdığını gördü.

"Ee, hanımefendiler beyefendiler, sanırım ceplerinizi kontrol etmeniz gerekebilir." Dedi Luka elindeki kağıdı sallarken. Herkes ellerini ceplerine attıklarında, tıpkı Luka gibi orada olmaması gereken kağıt parçaları ile karşılaştılar. Kağıtlarda değişik kelimeler yazıyordu. Onları düzgün bir sıraya soktuklarında, karşılarında bir mesaj olduğunu gördüler.

"Gidip ekinoksu yaratın çocuklar."

"Tamaaam, o ne?" Dedi Chloe. Herkes ona tuhaf bakışlar atarken o ellerini iki yana, tıpkı polise teslim olur gibi açtı. "Coğrafya en nefret ettiğim dersti."

"Ekinoks gece-gündüz eşitliği demek. Yani örneğin gece 12 saatse gündüz de 12 saat gerçekleşiyor ekinoks günlerinde."

"Hımmm," Chloe at kuyruğunu salladı, ardından havaya bakarak ofladı. "Bunun ne işe yarayacağını bilmiyorum."

"Ben biraz dolaşacağım," Dedi Adrien ayaklanarak. Marinette ona sorar gözlerle bakıyordu. "Düşünmem lazım. Her şeyi."

Aşkını mı halkını mı seçeceğini düşünecekti.

Genç adam oradan ayrılırken, Marinette o görünmeyinceye kadar gidişini izledi. Ardından iç çekerek uzanıp gökyüzünü izlemeye koyuldu.

"Halledeceğiz, Mari."

"Halledemeyeceğiz, Luka. Herkesin mutlu olduğu bir evren de, bir zaman dilimi de yok."

Marinette orada saatler gibi gelen bir zaman dilimi geçirdi. Döndü, dolaştı, düşündü. Luka ve Chloe gitti. Zaman aktı. Güneş git gide yükseldi. Marinette kendi ülkesinin tarafındaki insanları izledi. O masum insanları... Kimisi çalışıp para kazanıyor, kimisi sokakta oyunlar oynuyordu. Kimisi daha beşikteydi, kimisi daha doğmamıştı. Bu insanlara nasıl kıyardı?

Peki Adrien'a nasıl kıyacaktı? O güzel gözlere? O güneş gibi parlayan saçlara? O gülüşüne?

Aşk çıkmaz bir sokaktı.

"Tamam, hadi şu senaryoları bir gözden geçirelim." Dedi genç kadın.

İlk senaryo Kagami ve Felix'in oyunlarına karışmayıp dev bir felaket yaratmalarıydı. Böylece tahttan atılıp yerlerine geçeceklerdi.

Tahttan atılırsak mutlu olurduk belki, diye düşündü genç kadın. Ama ne zaman aklına Kagami'nin o kötülük dolu gözleri gelse bundan vazgeçiyordu. Halkına kıyamıyordu Marinette. O güzel insanları böyle bir kadının ellerine bırakmak istemiyordu.

İkinci senaryo Kagami ve Felix'i durdurup Adrien'dan uzak kalmaktı. Ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu Marinette. Nasıl o gözlere soğuk bakacağını bilmiyordu.

Son senaryo ise yıkımdı. Aşkı seçmek bir yıkımdı.

Ve o an, genç kadının aklında dev bir ışık hüzmesi belirdi. Bir anda tüm cevapları birleştirdi ve nihai sonuca, en baştaki bilgiye ulaştı.

Zıt kutuplar birbirini çeker. Eş kutuplar birbirini iter.

O an saraydan Kagami'nin çıktığını görmesi ile kalbi hızlandı. Az vakti vardı. Şafak söküyordu.

Genç kadın hızla akademinin içine dalıp o simülasyon odasını buldu. Kimse yoktu. Ne eğitmeni, ne de bir başkası. Orada tekti.

Derin bir nefes alarak küreye yaklaştı. Odadaki beyaz güller yine küreyi sarmıştı. Marinette küreye dokunur dokunmaz güller kendini geri çekti.

"Başlıyoruz." Diyerek elini kürenin üstünde yukarıya ittiğinde ay geriye giderken bir anda yön değiştirerek güneşe doğru gitmeye başladı. Marinette gururla gülümsediğinde, küreden bir ses yükseldi. "Ne oluyor?"

Bu.. Bu Adrien'ın sesiydi.

"Adrien?"

"Mari?"

"Oha bizimkiler de burada. Nasılsınız gençlik? Luka'dan sevgiler!"

"Luka, bir kez olsun ciddi kalamaz mısın sevgilim?"

"Ayy sevgilin miyim gerçekten?"

Marinette Luka'nın üst düzey ciddiyetine göz devirdi. Hepsi onu duyabiliyordu. Buna şaşırmayı şimdilik bir kenara koydu. Kim bilir bu odanın daha ne kadar sırrı vardı.

"Çocuklar beni dinleyin, sanırım bu sefer olayı çözdüm. Şimdi, Adrien sen hızlıca Hayat Ağacının oraya git ve beni bekle. Chloe ve Luka, siz kürelerde güçlerinizi tersi yönde uygulayın. Biriniz kürede aşağı biriniz yukarı. Anladınız mı?"

"Evet efendim!"

"İşinizi bitirip Ölüm Ağacında buluşun. Ne yapmanız gerektiğini biliyorsunuz."

"Biliyor muyuz?"

"Kalbinizin sesini dinleyin. Hadi. Acele edin."

Marinette son sözlerini söyleyip  odadan çıktı. Tam koridordan geçip merdivene yöneleceği sırada karşısında eğitmenini görmeyi beklemiyordu. Kadının gözleri dolmuş, ellerini önünde bağlamış öylece Marinette'e bakıyordu. Yolunun tam üzerindeydi.

"Seninle ne savaşmak ne de tartışmak istemiyorum." Dedi Marinette tek düze bir sesle. Azura ona gülümsedi. "Ne tesadüf, bende."

Onun yolundan çekildiğinde Marinette şaşkındı. Bunu beklemiyordu.

"Askerler etrafınızı sarabilir. Sarsıntı başladığı an durmaz ve emir dinlemezler. Babanla ben ilgilenirim. Sadece koş ve doğru bildiğini yap."

"Neden..?" Diyebildi Mari. "Neden en başından beri bizi durdurmaya çalışırken şimdi engellemiyorsun bile?"

"Çünkü Paradoks'u değiştirebilirim sandım.." Dedi kadın gözündeki yaşları serbest bırakarak. "Hadi, git ve yap. Olsun ve bitsin."

"Bu da ne demek?"

"Siz son varislersiniz... Çözdünüz, Marinette." Birkaç damla yaş daha. "Bizi uyardılar ama siz yine çözdünüz."

Yine? Dedi Marinette içinden.

"Onu yaptığında Paradoks başa saracak, Marinette. Paradokslar hep başa sarar.. "

Başa saracak..

"Sadece yap, olur mu? Sizin değil, bizim kıyametimiz. Sizin değil, bizim suçumuz. Git hadi. Koş."

Kadın Marinette'in tam aksi yönünde hareket etmeye başladığında genç kız bir an donakaldı ama çok geçmeden buna vaktinin olmadığını hatırladı. Bir kez daha anlamıştı. Yapbozun son parçasını çözmüştü. Hızla akademiden çıkıp ilerlemeye Hayat Ağacına ilerlemeye başladı.

Oraya hızla geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Adrien birkaç saniye içinde yanında belirdiğinde onunda bir farkı yoktu Mari'den.

"Adrien beni iyi dinle. Fazla vaktimiz kalmadı." Marinette yaklaşıp ellerini Adrien'ın yanaklarına koyduğunda Adrien kaşlarını çattı. "Mari halk.."

Bir sarsıntı.

"Şşş," Mari işaret parmağını genç adamın dudakları üzerine koyduğunda bakışları da oraya kaymıştı. Yutkunarak tekrar mavilerini karşısındakinin yeşillerine çıkardı.

"Bize ilk söyleneni hatırlıyor musun?" Adrien sorarcasına ona baktı. "Zıt kutuplar birbirini iter. Eş kutuplarsa çeker."

"Evet.."

"Eş kutuplar zaten birbirini çekiyordu. Chloe ve Luka. Onları ayırmalarına gerek yoktu çünkü asıl yıkım onlar ayrıldığında oluyordu. Hatırla.. Kıyamet.."

"Evet.."

"O kıyamet bizim yüzümüzden değildi çünkü aramızda dünya zamanına göre fark vardı. O kıyamet Chloe ve Luka ayrıldığı içindi."

"Peki neden-"

"Çünkü," Dedi Marinette hızla. Sabrı kalmamıştı. "Eğer bir kurala uyup, zıt kutupların aşık olmasını engellediklerinde, diğer kuralı bozarlarsa yani eş kutupları ayırırlarsa, Luka ve Chloe'yi ayırırlarsa paradoks dengeleniyor."

Genç kadın göz yaşları içinde gülümsedi. "Bir eksi bir artıyı götürür, Adrien."

"İki çifti de ayırmaya çalıştılar çünkü Tanrı öyle istedi.." Dedi Adrien. "Ama eğer iki çift de bir olursa.."

"Yine dengelenir."

İki çift de bir olursa zıt kutuplar birbirini itmesi kuralı çiğnenecek ve eş kutupların birbirini çekmesi bırakılacaktı.

Adrien gülümsedi.

"Yani.. Başından beri kaçtığımız şey.."

"Bizim değil, onların yıkımı."

Bu cümle Adrien'ın gülüşünü soldurdu.

"Ne?"

"Biz bunu yaptığımız an, paradoks başa saracakmış."

"Ne..?" Dedi Adrien şokla.

"Yani eğitmenlerimiz en baştan yaratılacak. Hepimiz, en baştan aynı kaderi defalarca yaşadık ve yaşayacağız..."

"Yani.. Sana defalarca aşık oldum ve olacağım.." Dedi Adrien ellerini kızın beline koyarken.

Bir sarsıntı daha.

"Seni defalarca öptüm ve öpeceğim.." Diye onayladı genç kadın onu göz yaşlarını salarak.

"Ağlama.." Derken sildi göz yaşlarını Adrien Marinette'in. "Hey, Luka ve Chloe bebek yapmaya geçtiler haberin olsun."

Marinette güldü ve Adrien onu defalarca öptüğü gibi yine gülüşünden öptü.

Tam o an Felix ve Kagami onları gördü.

Tam o an, birbirleri üzerine koşan Güneş ve Ay üst üste bindi.

Defalarca olan bu olaya Dünya'da iki şekilde rastgelindi.

İlk Güneş Tutulması.

İlk Ay Tutulması.

Kimi zaman diliminde Ay tutulması gerçekleşti, kimi zaman diliminde Güneş.

Güneş ışığını bir tarafa, Ay karanlığını bir tarafa bıraktı. Bir tarafta yağmurlar yağdı bir tarafta rüzgarlar esti.

Gece ve gündüz yan yana durdu ömürleri boyunca ilk ve son defa. Bir başka ömürlerinde tekrar buraya gelecekleri anı şimdiden iple çektiler.

Bu, Paradoks Evreni'nin ekinoksuydu.

Bir taraf gündüz bir taraf gece. Bir taraf rüzgarlı bir taraf yağmurlu.

Tam ortalarında ise Gök Ada. Bir tarafında Yaşam Ağacındaki Marinette ve Adrien. Bir tarafında Ölüm Ağacındaki Luka ve Chloe.

"Paradoks'un ekinoksu çok yanlış anladığını düşünüyorum.." Dedi Luka etrafına bakarken. Chloe gülerek onu yakalarından tutup bir kez daha kendine çekti. Ona çok aşıktı. Karşısındaki de ona.

O an, ölüm ağacının köklerine gömülü aşk ortaya çıktı. Luka ve Chloe'nin damarlarına girip onları aşk adındaki zehirle mühürledi.

Luka ve Chloe'nin lugatında bu  panzehir demekti. Zehir değil.

Yaşlı ağacın kararmış gövdesi ve dökülmüş yaprakları güneşte kül olup rüzgara karıştı.

Adrien ve Marinette'in Yaşam Ağacı ise kaybettiği aşkı Marinette ve Adrien sayesinde tekrar kazandı. Aşk adındaki zehri tekrar bulan ağaç yağmurlarla ıslanıp gecenin karanlığında yeni bir hayat bulmak üzere yok oldu.

Yavaş yavaş tüm evren silinmeye başladı.

Her şey, herkes.

O gün orada herkes silindi. Aşk hariç.

Tanrı bir kez daha eğitmenleri yarattı yine aynı gün. Farklı kaderler fakat aynı sonuçlar koydu yeni paradoks evrenine.

Aşk bir paradokstu. Her zaman en başa dönerdiniz. Her zaman.

Eğitmenler yine aynı hataları yaptı. Yine varisler birbirine aşık olup kavuşamadı. Yıllar yılı geçti, eğitmenlerin yolu Dünya gezegenine düştü.

Bir kapıyı çaldı Azura ve Albaric. İçerideki kadın alarmın sesi ile yeni uyanmış ve işe geç kalmıştı.

Kapıyı açtığında karşısında iki yabancı gördü.

"Kime bakmıştınız?"

Azura gülümsedi. "Marinette Agreste?"

"Benim." Dedi kadın. Hayatının aşkını bulalı daha birkaç sene olmuştu.

Yabancıların sesini duyan eşi peşinden geldi genç kadının ve kapının önünde durup gizemli kadın ve adama baktı.

"Ben Adrien Agreste. Size nasıl yardımcı olabiliriz?" Dedi adam elini eşinin beline koyarak.

Hatırlamıyorlardı çünkü bu onların kıyameti değildi. Bu eğitmenlerin kıyametiydi. Onlar, her bir paradoksu hatırlıyorlardı.

"Sizi evinize götürmeye geldik..." Dedi eğitmenler, diğer iki eğitmen dostlarının da aynı şeyi Luka ve Chloe çiftinin kapısında söylediklerini bilerek.

Paradoks döndü dolaştı, yine başa döndü.

Önce Ay, sonra Güneş tutuldu.

Rüzgarlar esti, yağmurlar yağdı.

Kaderler değişti ama her zaman aşk kazandı.

Ve bu hikaye, bu aşklar, birçok efsaneye konu oldu.

Efsaneler kulaktan kulağa dolaştı durdu.

Ve bir alarm çaldı. Birkaç elma paradoks evrenden Dünya'ya düştü.

Biri bana. Biri size. Biri de ruh eşinize. Şayet ruh eşinizi bulup her kavganızda tekrar ona dönebilesiniz diye.

-SON-


Aaa ne ağlaması gözüme Luka ve Chloe'nin çocukları kaçtı öxşxöxşxöxös.

Biz evrenin daha sonuna gelmişiz canımın içleri..

Ay bu kadar içimi acıtacağını düşünmemiştim. Minik bebeğim büyümüş de final oluyor hale bak öxlxöxöxöxş

Ha bu arada, medyadaki şarkı>>>

Ve Nayeon, sen mükemmel bir detaysın.

Cry for me. Die for me.

Bilmiyorum bu şarkıyı dinlemek bana bu bölümü hatırlıyor.. Her cümlesi birebir bu bölüm ya da benim karakterlerim diyemem ama şarkının hissettirdikleri bu bölüm gibi.

Öncelikle nasılsınız canımın içleri?

Benim için özel bir kitabı geride bıraktık. Benim ilk fantastik yazma deneyimimdi. Okuduğunuz ve bana destek verdiğiniz için çok teşekkür ederim.

Ya diyecek o kadar çok şeyim var ama o kadar yazamıyorum ki... Bu zamana kadar içimden ne geçtiyse hep onu yazdım ama şu an..

Benim her kitabım bir evrenimdir ve her evrenim çok değerlidir. Her karakterim çok özel. Onlar da bende öyle kalacaklar.

Luka.. Bebeğim.. Yazdığım ilk ciddiyetsiz ana karakter olarak ilklerimin arasında kalacaksın.

Chloe.. Asil kızım.. Açıkçası diziyi artık izlemiyorum ama buraya görmek istediğim Chloe'yi yazdım. Asil, arkadaş canlısı, eğlenceli, kibirli ama sevdiklerine değil. Kıyafetleri seven, kendini seven.. Ve açıkçası hep de Luka ile yakmıştırdım kimse kusura bakmasın öxşxöxşxöxös.

En azından hayalimdeki kız burada güzel.

Adrien.. Diyecek kelime bulamıyorum ona. Kalbi güzel karakterim benim. Onu okduysanız zaten anlamışsınızdır. Onu anlatmanıza gerek yok. O, o. Ruhu her şeyi açıklıyor.

Ve Marinette... Zeki kızım.. Bu hikayede en yakın olduğum kişidir o. Dizide baş karakter olduğu için değil. Buradaki baş karakterler dört kişiydi ve o sadece dört kişiden biri. Onu yakın hissettiren yanı Ay'ın gücünü alması. Kim Ay'ı alsa yakın hissedecektim zaten. Alan o oldu.

Lune tabii ki Ay'ın gücüne sahip kişiye yakın hissedecek dostlar öxöxöxöd

Ve eğer kitabı baştan sona okuyup geldiyseniz, en son sahnede ilk bölüme gönderme yaptığımı görürsünüz.

Alarm, geç kalkma, sizi eve götürmeye geldim...

İnce detayları severim.

İlk bölümdeki ayrıntıyı buraya koymam paradoksla alakalıydı. Zaten bunu çoktan anladınız bile.

Ayy ayy. Boş lafa gerek yok.

Yasak'a iyi ki geldiniz, burası artık kuralları çiğnenmiş bir evren.

Bir başka evrende görüşür müyüz?

Seviyorum sizi.

-Lune.

💙

Continue Reading

You'll Also Like

185K 8.1K 24
Bir intikam uğruna çalınan Alya ve Mete nin hayatı : Alya öz sandığı ailesinden şiddet gören ve tek dayanağı öz sandığı abisi ve kardeşi gibi gör...
252K 7.6K 29
Zaman bir döngüdür. Bazen bir dairenin etrafında dönen iki çubukta , bazen geçmişin ve geleceğin aynı eksende döndüğü iki çarkta. Yelkovanı yaralaya...