Lights, Camera, Action!

由 iridescentarmy

162K 16.4K 70.2K

[Yeni bölüm gelmeyecek] Işıklar hazır, kamera hazır, oyuncularımız ve sahne hazır. O zaman en mükemmel sahney... 更多

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-47-
-48-

-46-

1.6K 141 1.5K
由 iridescentarmy

AY SELAMM

Aradan 3 ay geçmiş bunun için üzgünüz.. Ne söylesek bahane gibi gelecek ama inanın ne yazmaya vaktimiz ne de eskisi gibi hevesimiz vardı. Bu yüzden bu kadar gecikti 🥺

Unutmuşsunuzdur son iki bölüme hızlıca göz atabilirsiniz kafanız karışmasın <3

NEYSE NEYSD BÖLÜMÜN SONLARINA BAYILDIM HEMEN OKUYUNN

__________________

-Jungkook-

"... İşte sonra Jimin hyung çocuğun üzerine uçtu, şaka yapmıyorum bak cidden uçtu. Bu nasıl bir esnekliktir böyle? Neyse, ikisi yere düşünce Jimin hyung hemen yüzüne yumruklarını indirmeye başladı. Ama çocuk şoku atlatıp kendine geldiğinde Jimin hyungu adeta oyuncak bebek gibi tek eliyle üzerinden attı. Namjoon hyungtan bile iri bir şeydi, Jimin hyungun öyle birine saldırması bile büyük cesaret cidden- hyung sen beni dinliyor musun? "

Bunu sorma gereği duymuştum çünkü beni dinlemek yerine yüzünde aptal bir sırıtmayla koltuğa yaslanmış tavana bakıyordu. Kim bilir neler geçiyordu aklından? Namjoon hyung ile gittikleri tatilden geldiğin beri bu haldeydi.

Soruma karşılık bakışlarını tavandan çekip bana bakmış, yüzündeki sırıtmayı durdurmaya çalışmıştı.

"Dinliyorum tabii ki Kookie. "

"Hyung ne düşünüyordun sen? " Dediğimde tekrar aptal sırıtması yerleşmişti yüzüne. Yok yok, Seokjin hyunga kesin bir hâller olmuştu. Bu normal değildi.

"Hiiç.. "

Ne? Bu Seokjin hyung muydu cidden?

Yanına yaklaşıp elimi yüzünün önüne salladım. Sarhoş muydu acaba?

" 'hiiç' olduğuna emin misin? Ayrıca sarhoş musun sen? "

"Sarhoş değilim Kook. Namjoonie'mi düşünüyordum sadece. "

"Aşk sarhoşuymuşsun yani.. " Dediğim an kafama yastığı yemiştim.

Kaşlarını çatmıştı sahte bir sinirle, ne demiştim sanki ya? Yalan mıydı? Aşkından haftalardır Namjoon hyung'tan bir türlü ayrılmıyordu sonuçta!

"Ama haklıyım hyung! Kore'nin en iyi oyuncusu olmana rağmen aptal aptal sırıtmayı kesemiyorsun resmen."

Ben bunları hep Jimin hyung'tan öğrenmiştim. Bana laf sokmanın sanatını öğretiyordu, zamanında Seokjin hyung'uma da uygulamalı eğitim vermiş hatta.

Uygulamalı eğitim ile ne demek istediğini anlamamıştım gerçi.

Ben böyle deyince çatılı kaşları düzelmiş, atmak için kavradığı yastığı bırakmış ve gerçeği kabullenmiş bir şekilde omuz silkmişti.

"Ya aşk sarhoşu değilim.. Nasıl desem.. Sadece bazen tamamen ona odaklanıyorum ve geriye kalan her şey bulanıklaşıyor, bana öyle güzel hisler yaşatıyor ki bayılıyorum sanıyorum. Onu düşünmeyi kesmek çok zor."

Aşık sırıtması yine dudaklarında yer edinirken romantik konuşması ile ağzımdan kocaman bir "Aww" sesi çıkmıştı. Seokjin hyung'u bu şekilde görmek çok güzeldi, birinin ona hak ettiği sevgiyi verdiğini ve onu böyle mutlu ettiğini bilmek bile Namjoon hyung'a hayran olmama yetiyordu.

"Sen de Jimin hyung da ona bayılıyorsunuz ve ben hâlâ tanışamadım onunla.. Adalet bunun neresinde?"

Üzgün yüz ifadem ile gülüp saçlarımı karıştırdı çocuk teselli eder gibi. Ben sevgi istemiyordum ben Kim Namjoon ile tanışmak istiyordum!

"Jimin demişken, o deli cidden benim için kavga mı etti? Hem de onu kolayca dövebilecek biriyle?" Konuyu değiştirme yeteneklerine hayran kalarak başımı salladım.

Vay be, cidden dinliyormuş anlattıklarımı.

"Senden nefret ediyormuş gibi davranıyor ama bence seni seviyor o da. "

Gülümseyerek konuşmaya devam ederken popomun titremesiyle mesaj geldiğini anladım. Telefonumu çıkartırken Seokjin hyung sırıtarak arkasına yaslanmıştı. Bense mesaja bakıyordum.

"Tabii ki seviyor, beni sevmemek için kafadan kontak olmak lazım."

Buna ironik olarak, Jimin hyung'tan gelen mesaj şu şekildeydi:

Rapunzel hyung:

O vampir kuzenine söyle, onu ellerimle kazığa geçireceğim.

O PİSLİK NAMU'MA BİR DAHA YAKLAŞIRSA BU SEFER CİDDEN ÖLÜR BAK ÇOK CİDDİYİM

"Hyung sen yine bir şey mi yaptın? Jimin hyung senin vampir olduğunu ve seni öldüreceğini söylüyor da."

Dediklerime karşı dehşetle gözlerini büyütüp hemen doğrulmuştu. Panik dolu hâline anlam veremezken söyledikleri de şaşkınlığıma tuz biber olmuştu.

"Namjoon ona anlatmış olamaz!..Nasıl biliyor bunu o bücür?! "

"Ne? Neyi anlatmış olamaz hyung?? " Şüpheyle gözlerimi kıstım, neyi biliyordu hem? BENİM NİYE HİÇBİR ŞEYDEN HABERİM YOK.

"Neyi anlatamaz hyung???" sesimde vereceği cevaptan korktuğumu belli eden bir titreme olmuştu, yoksa hyungum cidden vampir miydi?

Bir şey demek yerine bakışlarını kaçırması sorgulamaktan vazgeçip görmezden gelmem için yeterliydi. Öğrenmek istemiyordum cidden..

"Jimin hyung en başından beri haklıymış.. " diye mırıldanmam ile şüpheli davranışlar sergileyen hyung'um gergince sırıtmıştı. Sözde Kore'nin en iyi oyuncusu olacak..

Jimin hyung da bence cidden müneccimdi, Taehyung'a da sürekli şerefsiz diyordu, ben ise abarttığını düşünüyordum. Ama son olaylardan sonra.. Şerefsiz kelimesi az bile kalır yanında.

Son olaylar ne mi? Pek bi' olay yok aslında. Biz o gün dakikalarca öpüştükten sonra dudaklarımdan ayrılmış, sonra görüşürüz deyip gitmişti.

Sonraki günlerde beni her gördüğünde ise hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı, dakikalarca dudaklarımı sömüren kendisi değilmiş gibi..

Hatta dün onunla konuşmaya çalışmıştım, neden beni öptüğünü sormuştum ve cevap olarak "Sadece cesaretin hoşuma gitmişti Jungkook, beni öpen sendin ayrıca. Yanlış düşüncelere kapılma. " demişti.

Kısacası Jimin hyung haklıydı, Taehyung tam bir şerefsizdi.

"Jimin biraz deli, onun kavga etmesini anlıyorum ama senin yüzünde niye şişlikler var acaba Kook?" Seokjin hyung'un sesiyle gerçekliğe dönüp ona baktım. Tek kaşını kaldırmış, bir açıklama bekliyordu.

..azarlanacaktım sanırım?

"Duvara çarptım sadece hyung merak etme, kavgaya falan bulaşır mıyım ben hiç?"

Gözlerini şüpheyle kısıp yüzüme yaklaştı ve eliyle çenemden tutup incelemeye başladı.

"Kook, ben salak değilim biliyorsun değil mi?"

Delici bakışlarına dayanamayıp omuzlarımı indirdim. Zaten vücut dilim çoktan ele vermiş gibiydi beni.

"Off.. hyung ama ne yapabilirdim ki? Bıraksaydım da Jimin hyung sana hakaret eden bir adamdan dayak mı yeseydi. Araya girmem lazım-ay!"

Alnıma yediğim fiskeyle sözüm yarım kalınca Seokjin hyung büyük bir ciddiyetle konuştu.

"Ne olursa olsun böyle şeyler yapmamalısın Kookie.. acaba senin için okulda da sana eşlik edecek bir koruma mı tutsam?" O düşünceli bir şekilde çenesini ovalamaya başlarken ben kesinlikle bu kadar ciddileşmesini beklememiştim.

Bu bir felaket olurdu! Zaten sosyal değilim ,iyice insanlar arasında uzaylı gibi görünürdüm. Hem Seokjin hyung kesinlikle Taehyung'u öğrenirdi peşimde bir koruma gezse!

"Olmaz!" Paniğe kapılıp gereğinden fazla sesli konuşmamla yine şüpheli bakışları üzerimde hissetmiştim. Hayır... Batırdım.

"Neden olmasın?"

"Ya hyung okulda kimin koruması onlarla geziyor? Çok garip gözükürüm.." Yalan değildi sonuçta.. belki inanırdı asıl sebebin bu olduğuna?

Ah elbette inanmazdı.. O Kim Seokjin'di. 1000 mimiğe sahip adam diye bilinmesi boşuna değildi. Her türlü duyguyu, yalanı gözü kapalı anlardı.

"Sen benden bir şey mi gizliyorsun Kookie?"

Ay yeter git artık fbi'a falan katıl, bu ne! Ben kötü şeyler yapıp bunu ailemden gizlemeyeceksem niye gencim niye?

"Bir tanecik Hyung'um, ben niye gizleyeyim senden bir şeyi?"

Fazlasıyla masum ve sevimli bir gülüşle konuşurken hiç etkilenmemiş, kısıkça ağzının içinde mırıldanmıştı.

"Namjoon'dan sonra sevimliliğe karşı bağışıklılık geliştirdim neyse ki, bunlar bana sökmez."

Bunu sesli söylememiş gibi sakince, yüksek sesle devam etmişti.

"Ee adı ne, nerede yaşıyor, kaç yaşında, kimlik numarası ne..."

Ben biraz hayran kalmış,biraz hyung'umun beynimi okumasından korkmuş bir hâlde sorularının bitmesini kurbanlık kuzu gibi bekliyordum .

Nasıl anlamıştı? Nasıl ya nasıl aklım almıyor!

"Hyung, nasıl anladın birinden bahsettiğimi?" Sonunda soruları bitince çok merak ettiğim soruyu sormuştum .

"Basit, dudağındaki yaralardan biri yumruklanmaktan olmuş gibi duruyor ama diğeri açıkça öpüşürken olmuş. "

Aynı saçma yorumu Seokjin hyung'tan da duyunca kaşlarımı çattım dayanamayarak. Ya bu öpüşme yaralarını ayırt edebilmek ben dışında herkesin yapabildiği bir şey miydi acaba? NE ALAKAYDI YANİ?? BEN Mİ AYIRT EDEMİYORDUM BİR TEK YOKSA SEOKJİN HYUNG VE TAEHYUNG MU GARİPTİ?

Şimdi düşününce.. Seokjin hyung ve Taehyung bayağı benziyordu. İkisi de oldukça garipti ama benim hyung'um onun kadar şerefsiz değildi.

"Ah.. anladım. İsmi falan önemli değil hyung. Aramızda bir şey yok çünkü. " Sesim istediğimden kırgın çıkınca Seokjin hyung ciddileşmişti.

"Bak bu yeni işte, daha önce hiç çıkmadığın biriyle öpüşmemiştin? Anlatmak ister misin, eğer kalbini kırdıysa dava edebilirim biliyorsun-"

"Kalp kırmak suç değil hyung." Deyip gülmeye başlamıştım istemsizce. Farkında olmadan çok komik şeyler söyleyen bir hyung'um vardı.

"Senin kalbini kırmak suç, eğer benim bebişimi üzdüyse ben bulurum ona dava açacak bir şey. " Gülümseyip bana sarılınca hemen ben de ona sarılmıştım. Taehyung beni öyle bıraktıktan sonra iğrenç hissetmiştim, ama hissetmemeliydim. Beni seven ve önemseyen çok insan vardı ve Seokjin hyungum bunların başında geliyordu.

Taehyung cidden çok şerefsiz bir insandı. Onun beni üzmesine izin vermeyecektim. Ondan çok hoşlansam da vermeyecektim..

Yani şu an biraz gözlerim dolmuştu.. belki bugünlük izin verirdim. Sonrasında izin vermeyecektim ama!

"Ondan 1 yıldır hoşlanıyordum hyung.. sırf onun için okul bile değiştirmiştim hatta..."

Ona en baştan başlayıp her şeyi anlatmaya başladım. Nasıl ilk defa gördüğümü, nasıl aklımı bulandırıp beni deli gibi kendine hayran bıraktığını, nasıl kazayla randevuya çıkmayı teklif edip reddedildiğimi, nasıl bana pansuman yaparken benimle dalga geçtiğini ve benim ona öpüşmeyi bildiğimi kanıtlamak için onu öptüğümü, sonrasında beni öyle bırakıp gittiğini.. Her şeyi detaylı olarak anlatırken beni dinlemiş, bazen yorum yapmış, sonunda ise beraber alışverişe gitmenin moralimi düzeltip düzeltmeyeceğini sormuştu.

Ben de evet demiştim elbette, almak istediğim bir sürü müzik malzemesi vardı.

Belki de kalp kırığını kullanıp bir şarkı yazmalıydım? Sonuçta ileride idol olma hayalim için çalışmam gerekiyordu.
______________________

-Namjoon-

"Namu bana sakal yakışır mı?"

"Ne? Bu da nereden çıktı?"

"Sakalım yok ki sözüm dinlensin! Belki sakal bırakırsam beni dinlemeye başlarsınız. Yahu ben sana demedim mi o adam vampir, uzak dur ondan diye? Sömürmüş resmen seni! Acıyor mu bari?"

Ben yatağımda ters bir şekilde uzanmışken Jimin kucağına bir yastık alıp hemen yanıma kurulmuştu. Evet, bu bizim günlük dedikodu pozisyonumuzdu ve ne yalan söyleyeyim Jimin'le dedikodu yapmak favori aktivitelerimden biriydi. Bedava terapiydi resmen.

"Acıyordu ama geçti. Ayrıca Jimin sen cidden müneccim falan olmayasın? Nasıl önceden biliyorsun her şeyi?"

"Ya aptal, onun yüzüne bakıp da kör olmayan biri vampir olduğunu anlar zaten. Adam yaşlandıkça gençleşiyor resmen! Pis vampir!"

"Ben senden büyüğüm, düzgün konuş benimle." Gözlerimi kısarak konuştuğumda gülmüştü alay edercesine.

"Evet, bir vampirle sevişecek kadar aklı başında bir büyük."

"Ya vampir değil diyorum! Sadece biraz garip fantezileri var.."

"Biraz mı? Resmen kanını emmiş Namu ne sanıyor bu kendini Twilight setinde mi? Koreli bir oyuncu olduğunu unuttu herhalde. Bunamak zor tabi!" O sinirle konuşurken uslu uslu dinlemek zorunda kalmıştım.

Savunamıyordum da sevgilimi.. Jimin haklıydı sanırım biraz.

"Başka ne yaptı bu vampir sana? Her şeyi detaylıca anlat Namu bilmeliyim."

"Yuh! Bu kadarı da özel hayat ama Jimin." Yüzüme yaklaştırdığı yüzünü elimle ittirip şaşkınca konuştum. Bundan pek memnun olmamıştı.

"Hani biz kardeştik? Bilmeye hakkım yok mu?"

Her zaman beni manipüle ettiği yavru köpek bakışlarını atmaya başladığında göz devirdim. Kanmıyordum artık.

"Minnie insanlar kardeşlerine seks hayatlarını anlatmıyor."

"Ama burada senin hayatın söz konusu! Ya kanını tamamen sömürseydi ve oracıkta kan kaybından ölseydin!" Bir de bayıl istersen Jimin..

"...Jimin, Seokjin vampir değil."

"O zaman neden kanını emiyor sapık mı bu!?"

Evet, hem de ne sapık Jimin..

Neyse ki ben de öyleyim, tencere kapak misali uyuyoruz birbirimize sevgilimle.

"Bu konuyu kapatalım mı Jimin?"

"Hayır, hyung acımadığına emin misin? Sömürmüş resmen göğsün mosmor olmuş."

Tişörtümü çekiştirip morluklara baktığında ellerini ittirdim.

"Acımıyor diyorum! Geçer birkaç güne abartma."

"Korundunuz mu bari? NAMU YA HAMİLE KALIRSAN?" Dehşetle bağırıp ellerini yanağına yerleştirdiğinde yine ve yine göz devirdim.

"Jimin daha ne kadar saçmalayabilirsin merak ediyorum.."

Bu yüzden Jimin'e seviştiğimizi söylemeyecektim bile. Sabahtan beri beni sorguya çekip duruyordu. Ama ben üzerimi değiştirirken bir anda odaya dalınca boynumdaki ve göğsümdeki morlukları görmüştü.

Hemen ardından çığlık atarak kendini yere atmıştı. "ben bugünleri de mi görecektim" diye ağıt yakmaya başlamıştı bir ara. Yüzüme ise "bana bunu nasıl yaptın" dercesine bakıyordu.

Sonradan anladım ki aklı ikimizin seviştiğini anlamayı reddettiği için Seokjin'in beni dövdüğünü, morlukların oradan geldiğini sanmış.

Öncelikle Seokjin'in asla böyle bi4 şey yapmayacak kadar mükemmel biri olmasını geçtim, fiziksel olarak da bu imkansızdı.. benim kaslarımdan habersizdi galiba Jimin.

Ve saatlerdir Jimin'in "ben demiştim" adlı eserini dinliyordum bu yüzden. Gerçekten uzun bir parçaydı..

"O değil de yarın bu morluklarla nasıl sete gideceksin? Fondotenle falan kapanır mı acaba?"

Doğru ya, yarın çekimler başlıyordu. Ben tatil yapmaya çok alışmıştım, hiç gidesim yoktu.

Yoongi hyung, "yeter artık sizi mi bekleyeceğim" temalı ve biraz sert bir mesajla apar topar tatilden dönmemizi sağlamıştı. Sanırım biraz sinirlendirmiştik onu, azar yemiştik bayağı..

"Kapanır herhalde. Kapatıcı falan kullanırız."

Başıyla onaylayıp umutsuzca boynumdaki morluklara baktı. Cidden kendimizi fazla kaptırmıştık..

Daha doğrusu o kaptırmıştı. Tamam ben de onu yemiştim biraz, baya da bir tırnaklamıştım her yerini ama en azından görünen yerlerde değildi. Boynumun haline baktıkça gerçekten saldırıya mı uğradım acaba diye sorguluyordum istemsizce.

"Benim de suçum var."

Aniden elini göğsümdeki yaraya bastırıp konuşunca ona garip bir bakış attım. Ne suçu?

"Ne?"

"Namjin'i daha iyi eğitmeliydim, sizi nasıl yalnız bıraktı hâlâ anlamıyorum.. O vampiri sana yaklaştırmaması için eğitiyorum onu bir süredir."

İnanamayarak durup yüzüne bakmaya başlarken olduğum yerde doğruldum.

...Namjin o yüzden mi her elleştiğimizde işi gücü bırakıp bize koşuyordu? Nasıl bir manyakla kardeştim ben?

"Ne yapıyordun pardon?!"

Tepkime karşı masumca gülümsedi ve yataktan kalktı yavaşca. Nereye gidiyorsun canım benim?

"Aa çişim gelmiş ben bir Hoseok hyunga gideyim, malum o elimi tutmadan yapamıyorum ben çişimi-"

"Hiçbir yere gitmiyorsun!" Kolundan yakalayıp kendime çekince bir tüy gibi uçmuş, yatağa düşmüştü. Üzerine atlayıp çatık kaşlarla hesap sormaya başladım.

İçimde ufak bir yan da onunla gurur duyuyordu aslında.

Namjin'in bizi basma azmini düşününce Jimin'in hayvan eğitiminde mükemmel bir iş çıkardığı belli oluyordu çünkü.

Narkotik köpekleri bile böyle iyi eğitilmiyordu cidden. Kedi öpüştüğümüzü hissetmiş gibi anında beliriyordu!

" Sen deli misin Min? Niye kızıma bizi basmayı öğretiyorsun?!"

"Ya Namu cimcikleme! Seni korumak için yapıyordum ben bir kere, baksana vampir kanını emmiş resmen! KAN EMMEK NEDİR YA?! KAN EMEN SEVGİLİN ÇOK NORMAL, BİR TEK BEN DELİYİM DEĞİL Mİ?!"

Gözlerimi kısıp göbeğini cimciklemeye devam edecektim ki telefonum çalmaya başladı.

"Kim arıyor?"

"Hoseok hyung arıyor. Bekle birazdan devam edeceğim seni dövmeye."

Telefonu açmadan önce gözüm bildirimden gözüken mesaja kaymıştı ama. Seokjin'dendi.

|2 fotoğraf gönderildi| yazısının hemen üzerindeki "Hangisini giymeliyim sence ? " mesajıyla bakışıyordum şu an.

Seviştikten sonra Seokjin'i düşünmeyi kesmiştim. Düşününce aklıma ahlaksız şeyler geliyordu ve utançtan kıpkırmızı oluyordum çünkü.

Anında dün çok net gördüğüm vücuduna aklım kayarken derin bir nefes aldım ve aklımı toparlamaya çalışarak Hoseok hyung'un aramasını yanıtladım- ay kazayla reddettim tüh.

Of dakikam da az kalmıştı arayamam da şimdi... Mecbur o tekrar arayana kadar gidip Seokjin'in mesajına bakmalıydım şimdi ne şanssızlık ama!

Sırıtarak Jimin'den uzaklaşıp mesaja tıkladım.

Tabii benimki de salaklık, Seokjin'i bir kez çıplak görünce ona karşı bağışıklılık geliştiririm kafam gitmez falan sanıyorum. Acemilik işte ne yaparsın..

Kafam gitmişti, hem de nasıl gitmişti.

Fotoğraflara baktıkça içimdeki minik fanboy çığlık atıyordu.

İYİ DEĞİLDİM, HEM DE HİÇ İYİ DEĞİLDİM.

Fotoğraflardan birinde gündelik giyinmişti, şık bir gömlek ve belini ortaya çıkaran bir kemerle nefes kesiciydi.

İkinci fotoğraf ise.. uh... Beklediğim gibi masum bir kıyafet gösterme fotoğrafı değildi.

Hatta tam tersine, fotoğrafta kıyafet, nasıl desem, yoktu?

Evet, yerdekileri saymazsak hiçbir kıyafet yoktu fotoğrafta.

SEOKJİN N'APIYORSUN SEN?

Gözlerimi dikip mal mal bakmamak için hemen ekranı kapatıp tavana döndüm. Bunu yaparken ne kadar zorlandığımı hiçbiriniz anlayamazsınız.. Gözlerim hâla fotoğrafa bakmak için benimle büyük bir savaş veriyordu.

"Hyung? İyi misin Namu??"

"Hı hı, ben bi su içip geleceğim Jimin bekle." Jimin'i tuhaf bakışlarıyla orada bıraktıktan sonra mutfağa koşturup telefonu yeniden açtım.

Fotoğraflara bakmadan mesaj yazmaya koyuldum, şu an hiç vakti değildi..

"Nereye gittiğine bağlı, aile yemeğine 2. kombinle gitmek hoş olmayabilir."

Yazıp göndermemle saniyeler içinde cevap almıştım. Tamam parmakları her anlamda hızlıydı anlaşılan- NAMJOON NE DİYORSUN SEN?

"Kook ile alışverişe çıkacağız, bu bir tür aile buluşması sayılır mı? Bebişimi üzmüşler Namjoon :("

O an garip bir şey fark etmiştim, biz Jimin'le hayatı zengin gibi yaşamıyorduk. Yani üzülünce ağlayıp film falan izliyorduk ama annemiz milyoner bir iş kadınıydı, ben de zengindim. Bizim sorunumuz neydi cidden?

Düşününce, annem ben ve Jimin'i oldukça alçak gönüllü yetiştirmişti. Bize zenginliğin bilgiden ve nezaketten geldiğini öğretmişti. Seokjin ise annem gibi biri tarafından değil, şöhret ve paraya tapan insanlarca büyütülmüştü. Sanırım harcama alışkanlıklarımızdaki fark buradan geliyordu.

Seokjin üzülünce eğlencesine ev satın alıp onları dekore ediyordu mesela, adam hayatı sims oynar gibi yaşıyordu cidden. Yakında ona sugardaddy muamelesi yapacaktım bu gidişle, çok ilginçti.

"Jungkook ve Jimin'i döven çocuk yüzünden mi? Sorun oysa çok özür dilerim, benim manyak kardeşim başlatmış kavgayı. Kaç defa demiştim yabancıların üzerine atlama sen aslan değilsin diye.."

Yine hızlı bir şekilde cevap yazınca kaşlarım çatılmıştı.

"Hayır, aşk meşk meseleleri. Açıkçası tavsiye veremiyorum, ben hiç aşk acısı çekmedim ki?"

Henüz bir cevap vermeden yeni bir mesaj atmıştı.

"Aslında duygusal konularda benden daha iyisin, Kook'la sen konuşabilir misin? "

Haklıydı. Hem aşk acısı konusunda deneyimliydim de. Mâlum, bir zamanlar her hareketinden şerefsizlik akan bir sevgilim vardı..

Vay be Seokjin, dün bütün gece bana övgüler yalvardığını hatırladıkça eski halin çok komik geliyor.

"O da isterse neden olmasın? Tabii ki de yardımcı olabilirim. "

"İstemek ne kelime, ikinizi hâlâ tanıştırmadığım için başımın etini yiyordu az önce. "

Onu göremesem bile şu an yüzünü buruşturduğunu tahmin edebiliyordum. İstemsizce kıkırdadım. Jungkook'u sadece bir kez görmüştüm ve hem havalı hem tatlı birine benziyordu. Jimin de seviyordu hem onu. Seokjin'in anlattığına göre sürekli benimle tanışmak istemesi de çok sevimliydi.

"Bu arada bir daha böyle şeyler atacağın zaman önceden haber ver. Jimin'in yanında bildirime tıkladım ÇOK RİSKLİYDİ. "

"Böyle şeyler derken? "

"Böyle şeyler işte. "

"Nasıl şeyler, bebeğim? "

Ah, her zamanki Seokjin işte. Utandığım şeyleri söyletmek için sonuna kadar diretiyordu. Şerefsiz işte ne olacak.

"Seksi fotoğraflar. Hangisini giymeliyim diyip çıplak fotoğraf atmışsın resmen, sen beni çıldırtmak mı istiyorsun? "

Şu an kahkahasını zihnimde duyabiliyordum resmen. Çok hoşuna gidiyordu benim ayarlarımla oynamak.

"O sadece bir fotoğraftı Namjoon, bana bir fotoğrafın geceden kalan anılardan daha net ya da daha 'çıldırtıcı' olduğunu söyleme sakın."

Olduğum yerde kıpkırmızı kesilirken haklı olması sinirimi bozmuştu. Tamam, attığı fotoğraf kesinlikle dikkat dağıtıcıydı ancak vücudu aklımdan çıkmıyordu ki zaten. BENİM BEYNİM BİLE BANA DÜŞMANDI RESMEN.

Konuyu değiştirmek için kızaran yanaklarımı görmezden geldim ve cevap yazdım.

"Jungkook'u bekletme de git artık, yarın sette görüşürüz 💜"

İlk defa ona kalpli bir mesaj atmıştım.
Wow, kalbim garip oldu. Kendimi liseli aşıklar gibi hissediyorum şu an..

"Ufak bir kalp emojisi yüzünden aptalca sırıtıyorum, koskoca Kim Seokjin'in soktuğun hâle bak. Gurur duyuyor musun kendinle hm?"

Cevabıyla kıkırdamadan edemedim. Çok tatlıydı. Dün geceki ile aynı kişi olduğuna inanmak zor.

Aklım dün geceye gidip duruyor, kendimi nasıl durduracağım hakkında bir fikrim yok..

"Sana halka açık bir özür dilettiğim zaman kadar olmasa da, evet oldukça gurur duyuyorum."

"Özür demişken, Twitter'da ben özür dilediğim hâlde cevap vermediğin için affedilmediğim konuşuluyor. Sevgilini bu durumdan kurtarmanı rica ediyorum,yarın sette görüşürüz 💜"

O an dediği gibi tweetine yanıt vermediğim aklıma gelmişti. Ayrıca dünden beri hiç sosyal medyaya girmemiştim. Fanlarımızın özür dilediği tweetine tepkilerini merak ediyordum. Sırıtıp mesaj kısmından çıkıp tekrar odama, Jimin'in yanına ilerledim.

Yatağımda ölü gibi uzanıp ellerini havaya kaldırarak parmaklarını inceliyordu. Bunu yaparken de bir şeyler düşünüyor, plan kuruyor gibi bir hali vardı. Ne yapıyordu bu manyak?

Önemsemeden yanına oturdum, ne düşündüğünü sormayacaktım. Jimin'in kafasındaki kaoslara aklım yetmiyordu bazen..

Yanına oturduğumda düşünmeyi kesip bana dönmüştü.

"Namu, aslında bir yanım seninle gurur duyuyor biliyor musun? "

"Neden? "

"O şerefsiz sevgiline twitterda özür diletmişsin. Asla böyle bir şey yapmaz diye düşünüyordum. Galiba seni seviyor bu adam Namu. "

...beni sevdiğini yeni mi anlıyordu? Sorgulamıyordum artık.

"Evet, o özür diledi ama ben henüz bir cevap vermedim. Bazı hayranlar cevap vermediğim için özürünü kabul etmediğimi düşünmeye başlamışlar. Bir şeyler yazmalıyım. "

Dediğimde sırıtmaya başlamıştı. Bu sırıtma tehlikeli şeyler düşündüğünü belli ediyordu.

"Affetmiyorum siktir git yaz ve engelle. "

"Değerli fikrin için teşekkürler ama bunu yapmayacağım. " Derken bir cevap yazmak için twitterı açıyordum. Jimin ise yüzüne daha da şeytansı bir gülüş yerleştirerek iyice dibime girmişti.

"Senin yazmana gerek yok. Ben çoktan cevap verdim zaten. "

NE?

"YA JİMİN! YİNE Mİ BENDEN GİZLİ HESABIMA GİRİP CEVAP YAZDIN? "

Sinir ve şokla bağırırken kahkaha atışını izledim. Yine saçma bir cevap yazıp rezil etmişti beni kesin!

"Dalga geçiyorum. Bir şey yazmadım. Merak etme, dersimi uzun zaman önce aldım ben. "

Rahatlayıp derin bir nefes aldım. Ama yine de Jimin'di bu. Şu an bile kandırıyor olabilirdi beni.

Şüpheyle hesabıma girerken herhangi bir yanıt olmadığını görerek daha da rahatladım. Cevap vermeden önce Seokjin'in son tweetine girip yanıtları okumaya başladım.

Cidden, hayranlarımızın tepkilerini okumak favori aktivitelerimden biriydi. Hâlâ sevgili mi, dost mu, düşman mı olduğumuzu anlayamayıp attıkları yorumları okurken çok eğleniyordum.

Jimin de dibime girip kafasını telefonuma gömmüştü. Beraber atılan yorumları okumaya başladık.

Kim Seokjin:
Basit bir magazin sayfasının bizi karşılaştırma haberi yüzünden anlık sinirimden dolayı kırıcı şeyler söylemekle hata yaptım. Yeni oyuncuların önünü açıp destek olmak yerine kaba olarak bencil davrandım.
Ne oyunculuğunu, ne de seni küçümsememeliydim. Senin kadar mükemmel ve güzel birine kaba davranmak yaptığım tek ve ilk hataydı.
Biraz geç oldu ama, özür dilerim Kim Namjoon.

Q: KİM SEOKJİN NAMJOONA GÜZEL Mİ DEDİ YOKSA BENİM SHİPPER GÖZLERİM İSTEDİĞİNİ Mİ GÖRÜYOR???

W: Kim Namjoon cazibesi diye bir gerçek var arkadaşlar, koskoca Kim Seokjin'e bile özür diletiyor..

X: ya evliler diyodum inanmıyodunuz alın işte kanıtı

T: OHA AĞLARIM ÇOK AŞIK BU ADAM

N: Seokjin birinden özür diliyorsa ya düğün ya da kıyamet alametidir, demedi demeyin

G: Namjoon karşılığında bir şey dememiş, wwh affedilemedi mi yoksa?
↪️Y: @G Saçmalama, Kim Seokjin üzerimden arabayla geçip benden özür dilese "ne demek, asıl ben özür dilerim" derim. Affetmemesi imkansız.

V: YA SİKİCEM ÖZRÜNÜ SEVGİLİ MİSİNİZ ONU SÖYLE ARTIK!
↪️P:Zavallıcık delirmiş @V

C: İbne dizilerinde oynayınca bozulmuş tabii, karizmasını hiçe sayıp iki günlük aktörlerden özür diliyor.. Yazık.

↪️X: @C 2 günlük aktör dediğin adam ilk dizisinde yılın en iyi aktörü ödülüne aday oldu, kes sesini bence.
↪️N: @C aynı anda hem Namjoon'a hem Seokjin'e hakaret edip bütün ülkeyi kendine düşman etti enayi

L: Namjoon özrünü kabul ettim dese de gönül rahatlığıyla Seokjin fanı olsam, şu an "bu adam Namjoon'u üzdü, onu sevmemeliyim" diye kendimi durduruyorum.

↪️D: @L çok haklısın, 1 ay önce düşman fandomlarken bir anda sevgili haberleri çıktı. Feleğim şaştı hangi taraftayız kimin eli kimin götünde bilemiyorum artık. Artık sevgiliyiz/dostuz deseler de rahatça kardeş fandom olsak.

H: NAMJOON AFFET BU ADAMI ÇOK PİŞMAN BAK @Kim.Joon

A: Lan Namjoon Seokjin'i yola getirmiş bu gözler ne görüyor.

F: Düşünsene Seokjin sana mükemmel ve güzel diyor, vay be. 25 yıllık kızım bana kimse güzel demedi :(.
↪️U: Erkek milleti işte.. yüze değil memeye bakıyorlar bebiş, bir Kim Namjoon değiliz ki sevilelim :(

W: Şoktayım şu an.

B: NAMJOON NİYE BİR ŞEY DEMİYORSUN?? YOKSA SENİ KAÇIRAN MANYAK FAN SEOKJIN MİYDİ O YÜZDEN Mİ ÖZÜR DİLİYOR??? @Kim.Joon
↪️E: Çok fazla teori videosu izlemişsin hayatım git uyu.

İ: Cehennemde yanacaksınız
↪️Z: amin aşko hep beraber

J:Namjin'in ilişkilerini açıklamasımı beklediğim kadar sınav sonucumun açıklanmasını beklemedim NOLUR AÇIKLAYIN DA RAHATLAYALIM ARTIK

K: aşk insana her şeyi yaptırıyormuş cidden..

O: namjooncum ne zaman bi yanıt yazacaksın bebişim orta yerimden çatlicam şimdi

L: ENEMİES TO LOVERS İŞTE BU BE

R: İçimdeki Seokjin oppacısını durduramıyorum ağlıyor şu an

Ş: arkadaşlar seokjin gıda ihtiyacını tükürdüğünü yalayarak gideriyor tebrikler seokjin

T: olum.. Olum aşk böyle bir şey mi
↪️m: abi o hiç aşık olmamış ki nerden bilsin

Yorumlardan çıkarken gülmeyi kesemiyordum, çoğu kişinin desteklediğini görmek güzeldi. Gerçi nefret yağdıranlar da az değildi, homofobi her zaman olacaktı sonuçta.

Seokjin ile beraber Selenophile dizisinde oynamaya başladığımdan beri ne Seokjin ne de diziyle alakalı olmayan paylaşımlarıma bile homofobik yorumlar geliyordu. İnsanların nefret yaymaya bu kadar vakit ayırması acınasıydı.

Seokjin'in tweetine yanıt vermek için klavyeye bakıyordum, bir yandan da ne yazacağımı düşünüyordum.

Hm.. az önce beni utandırmak için uğraştığını düşününce benim de onunla uğraşmam gayet adil oluyor aslında..

Bu düşünceyle sırıtıp yazmaya başladım, Jimin ise yanımda yazdığım şeyi okuyordu. Ağzından çıkan yüksek sesli kahkaha ise beni onayladığını gösteriyordu.

Kim.Joon:
Affedilmek istiyorsan diz çöküp yalvarmalısın, samimiyetine inanmamın ve kabalıklarını affetmemin tek yolu bu Kim Seokjin.

Paylaş butonuna tıkladıktan saniyeler sonra bildirimler yığılmaya başlamıştı. Sırıtıp arkama yaslandım. Seokjin'in yüz ifadesini görmek için sabırsızlanıyordum şimdiden..

"Namu bu olay benim hoşuma gitti galiba. Ay çok eğleniyorum! "

Diyip yerinde zıpladığında hareketlerini izleyerek gülüşümü tutamadım. Jimin de ilişkimize ısınmaya başlıyordu sanırım yavaş yavaş?

"O şerefsiz ne cevap yazacak acaba? "

"Ne bileyim ben Jimin? Ayrıca şerefsiz deme sevgilime."

"Ya söyle şu sevgiline hemen cevap yazsın ben onu beklemek zorunda mıyım?! "

Cidden konu kaos olunca Jimin nasıl da yola geliyordu.. Entrikayla besleniyordu resmen, çok tuhaftı bu çocuk.

Jimin ile heyecanla Seokjin'in vereceği cevabı bekliyorduk resmen. Jimin'le yaşaya yaşaya ben de ona benzemeye başlıyordum sanırım?

"Ya niye cevap vermiyor bu? Fanlar şimdiden binlerce yanıt vermiş bile. "

Jimin heyecandan yatağın üzerinde zıplayıp duruyordu. Tanrım çevremde bir tane normal yoktu ki..

Hepsini okuyamasamda göz gezdirdiğim kadarıyla tüm yanıtlar çıldırma efektleriyle doluydu. Kimse böyle bir cevap vermemi beklemiyordu, ben de beklemiyordum kendimden. Ama çok eğlenceliydi.

Birkaç dakikanın ardından gelen bildirimle attığım tweeti alıntıladığını görmüştüm. Heyecanla bildirime tıkladım hemen. Ne yazmıştı ne yazmışt-

Kim Namjoon:
Affedilmek istiyorsan diz çöküp yalvarmalısın, samimiyetine inanmamın ve kabalıklarını affetmemin tek yolu bu Kim Seokjin.

        ↪️Kim Seokjin: Affedilmiyor muyum? Dün öyle demiyordun ama :)?

Tamam, böyle bir yanıt beklediğim söylenemezdi. Hem de hiç beklemiyordum.

N'APIYORDU BU ADAM?

İlişkimizi hemen açıklamayalım diyen kendisiydi ve şimdi de twitter gibi bir milyonların görebileceği bir yerde bunu mu yazıyordu? İYİCE ÇILDRMIŞTI!!

"YUH YUH NE DİYOR BU NAMU?! "

Jimin'in şokla bağırmasına hak veriyordum.

"Ne yaptığı hakkında benim de hiçbir fikrim yok Jiminie.. "

"Gelen yorumlara baksana, kaos üstüne kaos resmen. Tanrı'm çok mutluyum! "

Jimin heyecanla yatakta tepinirken gelen mesajla tekrar telefonumu elime aldım. Mesaj Seokjindendi.

"Diz çökmemi istiyorsun demek? En son hangimiz dizlerinin üzerindeydi hatırlatsana bebeğim . "

Bunu yazarken yüzündeki sırıtmayı hayal edebiliyordum. Dün geceye atıfta bulunması çok fazlaydı! Çok ayıp Seokjin!

Jimin görmesin diye telefonu yüzüme yaklaştırdım. Gerçi onun dikkati çoktan dağılmıştı. Mutfağa gidiyordu, bu yüzden acıktığını varsaydım.

"Hatırlatayım, unutmaman önemli sonuçta. Çünkü bu gidişle bir tekrarı olmayacak ."

Cevabımdan memnunca gülümseyip Twitter'a girdim yeniden. İnsanlar Seokjin'in son yaptığı paylaşımla beraber çıktığımıza emin olmuştu, bu dikkatsizliğini düzeltmeliydim.

Kim Seokjin:
Affedilmiyor muyum? Dün öyle demiyordun ama :)?
↪️ Kim.Joon: Böyle söylersen insanlar yanlış anlayabilir dostum. Yapma bence.

"Dostum" yazarken çok eğlenmiştim, eminim görünce sinirden kızaracaktı.

Saniyeler geçmeden telefonum çalmaya başladığında gülmemi durdurmaya çalışmadım bile, aramayı açtım sinirli sesini duymayı bekleyerek.

"DOSTUM NE YA??"

Bağırışıyla kahkaham daha da güçlendiğinde gülmeyi kesemediğimi fark ettim. O kadar alınmıştı ki bir kelimeye, komikti!

"KARDEŞİM, KANKAM FALAN DA DE İSTİYORSAN??? JOON GÜLMEZ MİSİN LÜTFEN?!"

Karşılığında daha çok gülmemle yüksek sesli bir "Off!" duymuştum.

"P-pardon, alınacağını düşünmemiştim dostum." hâlâ gülmeyi kesemezken konuştum. Karnıma ağrı girecekti şimdi.

"Akşam size geliyorum, görürsün dostu o zaman." Ciddi ve sert ses tonu ile gülüşüm boğazıma kaçmıştı.

Bu kadar ateşli konuşursa dalga geçemezdim ki..

"Uh, gelirsen affedilmek için diz çöküp yalvarman gerekecek." dedim istemsizce sırıtırken.

Ben ahlaksız bir insan olmuştum galiba.

"Hangimiz yalvarıyor göreceğiz." Ses tonu yüzünden yutkunurken bacaklarımı kendime çekip oturur pozisyona geçtim. Uzanır pozisyonda kalamayacak kadar duygu dolu hissediyordum çünkü.

Heyecanlanmıştım. Kim Seokjin bağımlılık yapan, tehlikeli bir adamdı.

"Yarın sete gitmeliyiz ama.. Yorgun olamayız." kısık sesle mırıldanınca normal gülüşünden farklı olan, alaycı gülüşünü duymuştum.

Hani çok ateşli olan.

"Sevişmeyeceğiz Joon ama kesinlikle bunun için yalvardığına emin olacağım."

Kalbimle oynadığının gayet farkında bir şekilde konuşurken telefonu başka bir şey demeden kapatmış, beni öylece duvarı izler bir hâlde bırakmıştı. Ne yapmayı planladığını düşünüp duracaktım bütün gün şimdi..

Jimin'i evden göndermenin bir yolunu bulmalıydım ama önce..

____________________

Aynen kardeşim bak gönderdin şu an el salla

Pov: Namjin Jimin ile babalarını basmak için antrenman yaparken

NEYSE GÖRÜŞÜRÜZZ 🖤🖤

继续阅读

You'll Also Like

101K 2.9K 64
Aşk güzeldir. Onun yanı sıra felakettir. Evet, felaket. En büyük felaket aşk... Baktığın her yönde onun yüzü vardır. Deli olmamak elde değildir. Ama...
1.6M 110K 29
Başkomiser Han Jisung ve seri katil Lee Minho
11.8M 576K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
220K 21.3K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...