İYİ OKUMALAR
OĞUZ'UN ANLATIMIYLA
bu gerçekten oluyor mu? Gerçekten babam ve karısı çocuklarını alıp yüzsüz gibi buraya gelmiş olamazlar demi? "hayatım sanırım oğlun bizi çok özlemiş baksana dondu kaldı" Dedi annemi yıllarca ağlatan o kadın, annemin mahvolmasına neden olan kadın. Ardından o iğrenç kahkahasını attı. fazlasıyla yapmacıktı babam bu kadında ne buldu hala anlayamadım
En sonunda kendimi toplayıp sert bir şekilde konuştum "ne işiniz var burada"
"asıl çocuklarımla tanışmaya ve sizinle konuşmaya geldim"
"çocukların karıştığını öğrendiğinde umursamamıştın şimdi ne oldu da geldin"
"o zaman kafam karışmıştı ama artık onlarla tanışmaya hazırım" Tanışmaya hazırım mı? Onlar onun çocuklarıydı. Ne demek hazır olmak ya
"kardeşlerimle görüşmene izin vermiyorum şimdi evinize gidin" Kapıyı kapatacakken elini koydu "beni zor kullanmak zorunda bırakma oğuz eğer istersem onları alabilirim ben onların babasıyım" Bu dediğine yüksek sesle bir kahkaha attım.
"annem bizi terk edip gitmeden önce velayetlerini kendi üstüme geçirmiştim yani onları benden alamazsın... istersen dene ama sen zararlı çıkarsın. Hangi hakim karısını aldatan şirkette illegal işler yapan bir adama çocuklarının velayetini verir bence şansını zorlama iyi günler" bir şey demesini beklemeden kapıyı suratına kapattım.
Onlar hala bağırıyordu onların seslerini duymamak için telefondan korumalara mesaj attım.
gözlerim dolmuştu. bir zamanlar babama hayrandım onun gibi olmak isterdim. Eskiden onunla oturup sohbet ederdik. Peki şimdi... şimdi sadece kavga etmeyi başarabiliyoruz
Keşke babam eskisi gibi kalsaydı. Sırtımı kapıya yaslayıp yere çöktüm. Dizlerimden birini kendime çekip başımı dizime yasladım sakinleşmek için derin derin nefesler aldım
Kardeşlerimi benden alamazdı. Annemin gideceğini anladığım an ilk önce onların velayetlerini üstüme geçirmiştim. Babam onları sadece 2 haftada bir görebilirdi tabi o da benim gözetimim altında
Kardeşlerimi onunla ve sevgili(!) karısı ile baş başa bırakmazdım
"abi"
Duyduğum ses ile başımı kaldırıp tuna'ya baktım. Nasıl göründüğümü bilmiyorum ama bu görüntüm onu korkutmuş olacak ki aramızda ki bir iki adımlık mesafeyi hızla kapatıp yanıma geldi
"abi ne oldu... iyi misin? Kapı çaldı kim gelmiş?"
"babamız ve eşi" Dediğim an durdu. Şaşkınca bana baktı
"şaka yapıyorsun demi?" Başımı hayır anlamında salladığımda gözlerini kapattı. Biraz sonra açıp konuşmaya başladı "ne istiyormuş"
"ikizleri görecekmiş beni tehdit etti" sinirle ellerim yumruk olmuştu "güya ikizleri alacakmış" Gözleri korkuyla açıldığında konuşmaya devam ettim
"merak etme annemizin gideceğini fark ettiğimde velayetlerini üstüme geçirdim. Hiçbir yere gidemezler" Tuna derin bir nefes verip başını omzuma yasladı. Hala sinirliydim ama kardeşlerim bana iyi geliyordu. Sakinleşene kadar ne tuna ne de ben konuştum. En sonunda sakinleştiğimi düşünerek konuşmaya başladım
"deniz ve ikizler nerede" Sorduğum soruyla gülmeye başladı "bilgisayar odasındalar deniz miray'a bilgisayar kullanmayı öğretecekmiş... görmen lazım küçük bir çocuk gibi"
"o evin hep küçük çocuğuydu" İkimizde güldük. "hayatmızı düzene sokmak için önce ikizlerin şu rapor işini halletmemiz lazım" başını salladı ve yerinden kalktı. Elini bana uzattığında elini tutup ayağa kalktım
Ne zaman düşsem kardeşlerimin beni kaldıracağını biliyordum. tıpkı benim onları kaldırdığım gibi
Tuna mutfağa giderken diğerlerinin ne yaptığını merak ettiğim için bilgisayar odasına ilerledim. Kapı hafif aralıktı. Kapının pervazında durup kapıya yaslandım ve aralık kapıdan onları izlemeye başladım
MİRAÇ'IN ANLATIMIYLA
Birlikte bilgisayar odasındaydık. Deniz abim miray'a bilgisayar kullanmayı öğretecekmiş. Küçükken ben ona öğretmek istemiştim ama o zamanlar babasının onu seveceğine inandığında babasından öğrenmek istediğini söylemişti
O adam tabi ki öğretmemişti. Miray'ın bu hayalide hayal olarak kalmıştı ama şimdi deniz o hayali gerçekleştiriyordu. Kenarda kendi koltuğumda oturmuş onları izliyordum. Miray çok çabuk öğreniyordu ama bazı şeylerde kafası karışıyordu
Şuan deniz ona ekran duvar kağıdını değiştirmeyi öğretiyordu ama miray hep karıştırıyordu "olmadı"
Miray oflayarak Mouse bırakıp geriye yaslandığında deniz hiç sıkılmadan elini miray'ın elinin üstüne koydu ve Mouse hareket ettirdi hem anlatıp hem de uyguluyordu
"bak şimdi önce sol'a basacaksın sonra şu yazıya basacaksın daha sonra da istediğin resmi seçip kaydedeceksin... şimdi sen dene"
Deniz elini çektiğinde miray Mouse oynatmaya başladı, yapmıştı. Ekran resmini değiştirmişti. Mutlulukla deniz'e baktı "oldu mu?"
"oldu tabi ya aferin kız sana şimdi başka bir şey deneyelim" Dediğinde kapı yavaşça açıldı ve içeriye oğuz abi girdi. miray arkasını dönüp ona baktı ve ayağa kalkıp elini tuttu ve onu çekerek bilgisayarın yanına gitti
"bak ben bilgisayar kullanmayı öğrendim gösterebilir miyim?" Oğuz gülümsedi ve başını salladığında miray hevesle öğrendiklerini göstermeye başladı.
Onun bu halleri beni mutlu ediyordu. O bu dünyada mutlu olmayı en çok hak edenlerden "çok hızlı öğrenmişsin... peki biraz hava almaya çıkalım mı?" Miray'ın bakışları yere indi. Dışarı çıkmayı sevmiyordu. Sanırım oğuz bunu anlamıştı miray'ın çenesini tutup yavaşça kaldırdı
"evin yakınlarında olacağız ve çok fazla insan görmeyeceğiz sadece dolaşacağız ama istemezsen evde dururuz"
"istiyorum"
"tamam o zaman üstünüzü değiştirin çıkalım"
Başımızı sallayıp odadan çıktığımızda herkes kendi odasına gitti. bende dolabı açıp siyah renk eşofman takımı giyip odadan çıktım ve aşağıya indim. tuna dışında kimse yoktu üstüne baktığımda tuna abim ile aynı giyindiğimizi gördüm.
O da beni görünce üstüme baktı ve güldü
Sahi ona hala abi dememiştim demi?
Oysa o bu evde kendimi en yakın hissettiğim kişiydi bizi ilk kabul edendi. Sanırım ona da abi demenin vakti gelmişti
"sende eşofmanı çok seviyorsun galiba geldiğinden beri hep eşofman giyiyorsun"
"eşofman en rahatı galiba bu konuda sana çekmişim abi" Başını evet anlamında sallarken bir anda durdu ve gözlerini büyüterek bana baktı
"ne dedin" şaşkınlıktan sesi titriyordu "abi mi dedin" kendisiyle çelişiyor gibiydi "dedin demi ben hayal görmedim" Bu dediğine güldüm ve başımı salladım
"dedim" yüzümde hafif bir gülümseme oluştu "sanırım bunun için biraz geç kaldım"
"geç değil hiç geç değil ben sonsuza kadar beklerdim" Hızla bana sarıldığında bende ona sarıldım.
MİRAY'IN ANLATIMIYLA
Siyah tayt ve kırmızı sweat giyip aşağıya indiğimde tuna ve miraç sarılıyordu. Onları görünce gülümsemem büyüdü. Miraç çok mutluydu bende çok mutluydum. Hiç olmadığımız kadar mutlu ve iyiydik.
Biz asıl şuan yaşamaya başlamıştık
Biraz sonra ayrıldıklarında ikisi de bana baktı. Yanlarına gittiğimde miraç beni kolunun altına aldı ve saçlarıma bir öpücük kondurdu
Herkes geldiğinde birlikte evden çıktık ve yürümeye başladık. Bahçeden çıktığımda miraç'ın elini sıkıca tuttum. evden çok uzaklaşmayacağımızı biliyordum ama yine de içimde ki korkuya engel olamıyordum.
"eve gidene kadar elimi bırakmasan olur mu?" Bana buruk bir gülümseme ile baktı
"tabi ki olur... korkmana gerek yok artık 3 abimiz var onlar bizi korur" Bu dediğine gülümsedim ve yürümeye devam ettim...
OĞUZ'UN ANLATIMIYLA
Uzun bir yürüyüşün ardından eve gelmiştik. Evin ormanın dibinde olması çok güzeldi. Bu yürüyüşün birazda olsun miraya iyi geldiğini düşünmüştüm
Yemekten sonra biraz oturup yatmak için odalara dağıldık. Saat çok geç olmuştu ama ben hala uyuyamamıştım. Uykumu kaçıran bir şey vardı ama ne olduğunu bulamamıştım
Belki babamdı belki de annem
En sonunda yorganı üstümden atıp yataktan kalktım belki su içsem uykum gelirdi. Sessizce odadan çıkıp merdivenlere ilerlediğimde bir ses duydum
Ağlama sesiydi... sessizdi ama ben duymuştum.
Ses miraç'ın odasından geliyordu. Kapının önüne gelip kapıyı tıklattım ses gelmeyince kapıyı açtım ve içeriye girdim Miraç yatakta yatmış yastığına sarılmış ağlıyordu. Kabus görüyordu
Hızla yanına gittim. Bir süre ne yapacağımı bilemedim ardından yavaşça sarsmaya başladım Onu korkutmak istemiyordum Hızla uyanıp ileri atıldığında kollarından sıkıca tuttum ve ona sarıldım
"kabustu... sadece bir kabustu" Ağlamaya başladı. hıçkırarak ağlamaya başladı. rüyasında ne gördü bilmiyorum ama hiç iyi şeyler görmediği belli "geçti ben buradayım... abin burada kötü bir rüyaydı sadece"
"korkuyorum... bu gece b-benimle uyur musun?" Sesi çok kısık çıkmıştı ama duymuştum. Kalbim acıyordu. Onun canının yanması benimde canımı yakıyordu
"uyurum tabi... korkma tamam mı? Abin burada seni hiç yalnız bırakmayacak" Yatakta daha rahat bir şekilde yattım ve miraç'ı kendime çektim. Bana sıkıca sarılmıştı. Saçlarını okşamaya başladım ağlaması durmuyordu
İçine atmasını istemiyordum. İçine attığında elbet bir gün patlardı ve bu patlama en çok ona zarar verirdi bunu istemiyordum
Biraz sonra ağlamaları iç çekişlere döndü ve uyuduğunu fark ettim. ellerimi saçlarından çekmedim ve okşamaya devam ettim biraz sonra esnemeye başladım
Bir türlü gelmeyen uykum kardeşime sarıldığım zaman onun kokusunu içime çektiğim zaman uykum gelmişti. İkizler bana gerçekten çok iyi gelmişti
Yavaştan gözlerim kapandı ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.
SON
NASILDI?
MİRAÇ TUNA'YA ABİ DEDİ?
EN SEVDİĞİNİZ SAHNE?
BUNDAN SONRA NE OLSUN?
OĞUZ VE MİRAÇ'IN BİRLİKTE UYUMA FİKRİNİ VEREN realanger01 TEŞEKKÜR EDERİM