RUBY'NİN GÜNLÜĞÜ 3: GÜNLÜĞÜN...

korkuhikayeIeri द्वारा

4.8K 509 378

Ruby Greene ve onun garip günlüğünün gizemi, 1970'lerin başına dek dayanıyor. Küçük kızın cansız bedeni bulun... अधिक

Giriş
1. Angel
3. Janice Greene
4. Sırlar?
5. DNA
6. Ruby'nin Günlüğü
7. Komplo
8. Deli Olduğumu Düşünüyorsun
9. Kötü, Yalan Bir Masal
10. Cam Kavanozlar
11. Şeytan Çocuk
12. Kabuslar
13. Hayatın İçin Kaç
14. Saklambaç
15. Konuşmalıyız
16. Manipülasyon
17. Hipnotize Etmek
18. Hak Yerini Buldu

2. Lisa Montgomery

376 39 64
korkuhikayeIeri द्वारा

Resmen bütün gecemi Ruby Greene dosyasını okuyarak geçirmiştim. Yazanları tekrar tekrar okumuş, tüm dosyayı baştan sona taramıştım. Ve duvardaki saate baktığımda 4.30 ibaresiyle karşı karşıya kalmıştım. Birkaç saate işimin başına geçecektim.

Her an uykuya dalabilecek vaziyetteydim, ama bu davada beni kendine çeken bir şeyler vardı. Bunu çözmem gerektiğini hissediyordum. Fazla gizemliydi. Nasıl böyle bir davayı kapatabilirlerdi?

Gözlerim yarı açıktı. Dosyayı kiraz kırmızısı renkli kahve masasına bıraktım ve odama doğru ilerlemeye başladım. 7'de iş yerimde olmalıydım, yaklaşık iki saatlik bir uyku alabilir ve biraz dinlenebilirdim. Ancak düşüncelerim başımın her bir noktasını ele geçirmişti. Merak ettiğim, üzerinde düşündüğüm tonla detay vardı.

Küçücük bir kızın böyle güçlere sahip olması nasıl mümkün olabilirdi?

Kayıtlarda ölü olarak geçen annesiyle nasıl iletişim kurabiliyordu?

Ailesi nasıl ölmüştü?

Bu uçsuz bucaksız soru denizi kafamda çalkalanırken uyuyabileceğim ihtimalinin sıfıra iyice yakın olduğunu fark ettim. Elimde bilgi edinebileceğim yalnızca bu dosya vardı, ama ulaşabileceğim daha bir sürü bilgi kaynağı olmalıydı.

Uykuya daldığım esnada alarm sesim yükseldi ve huysuzca homurdandım. Doğru düzgün uyuyamamıştım bile. Gerçekten de dün gece hiç uykumu alamamıştım. Yatağımdan kalktım ve bir havluyla birlikte bugün giyeceğim kıyafetleri kucaklayarak banyoya geçtim. Aynaya baktığımda gördüğüm yüze somurttum. Gözlerimin altında halkalar oluşmuştu, kestane kahvesi saçlarım kıvırcık dalgalardan oluşan bir faciaya dönüşmüştü ve genel anlamda berbat görünüyordum.

Kıyafetlerimi giyerek hazırlığımı tamamladıktan sonra göze biraz daha hitap etmek adına biraz da makyaj yaptım. Ardından iş yerime doğru yola koyuldum.

Sabahın bu saatleri huzurlu ve sessizdi. Radyoyu açmakla uğraşmadım bile. Ofisime varana dek sessizlik içinde arabamı sürdüm.

Binaya girer girmez rotamı dinlenme odası yaptım ve kendime büyük bir fincan kahve aldım. Kahvemle ofisime girdiğimde temiz ve düzenli masam beni karşıladı. Dün çıkmadan burayı toparladığım için şimdi mutlu olmuştum. Dosyalarımın birini alarak kaldığım yerden incelemelerime devam etmeye başladım.

Saatler zaten geçmek bilmiyordu, bir de göz gezdirdiğim dosyaları tekrar tekrar okumak zorunda kalıyordum. Çünkü okuduklarımdan hiçbir şey anlamıyordum. İnanılmaz derecede yorgundum ve tek düşünebildiğim Ruby'nin dosyasıydı. Kafamda tonla soru vardı ve onların cevaplarına ulaşmadan masamdaki hiçbir dosya ilgimi çekmeyecekti.

Kapımın tıklatılmasıyla girdiğim transtan irkilerek sıyrıldım. Başımı kaldırdım ve Bay Kendrick'in parlak bir gülümsemeyle kapımda dikildiğini gördüm. "Günaydın Bayan Grove. Bu sabah nasılsınız?"

"İyiyim efendim. Siz nasılsınız?"

"Oldukça iyiyim. İyi olduğuna emin misin? Çok kötü görünüyorsun... yani, epey yorgun görünüyorsun." diye devam ederek cümlesini düzeltti.

Görünüşüm hakkındaki belli belirsiz hakaretini görmezden gelmeye karar verdim. "İyiyim. Sadece dün gece pek uyuyamadım. Hepsi bu."

"Bak ne diyeceğim; yalnızca bir sefere mahsus, bugün yarım gün çalışabilirsin. Senin yerine günün devamında çalışacak başka birini ayarlayabilirim. Öğleden sonra 1'de ayrılabilirsin." dedi Bay Kendrick ve beni bayağı bir şaşırttı.

"Gerçekten mi? Teşekkür ederim." diyerek gülümsedim. Birden, günümün tamamını burada geçirmek zorunda olmayacağım gerçeği enerjimi biraz tazeledi.

"Evet, gerçekten. Birkaç ufak tefek dosyayı hallet ve sonuçları bana yolla, yeter." dedi ve odamdan ayrıldı.

Odaklanmak için elimden geleni denediğim sırada kahvemden bir yudum aldım. Öğleden sonra işten eve geçmeden önce en azından birkaç dosyayı teslim edebilmeliydim. Fakat ne zaman bir dosyayı okumaya başlasam, dikkatim paramparça oluyordu.

Ruby hakkında mantığıma oturmayan, beni düşündüren bir şeyler vardı. Kendimi sorgulamaya, neden sürekli bu davaya çekildiğimi düşünmeye başladım. İçimde bir ışık yanmıştı. Daha önce gördüğüm veya duyduğum hiçbir şeye benzemeyen bir ışık.

Dosyadaki birkaç sayfada annesi hakkında bilgiler vardı. Janice Green.

Janice, Ruby'nin günlüğünde de sıklıkla adını geçirdiği ölü annesiydi. Kafada birçok soru işareti bırakmıştı. Oysaki, annesi hakkında geçerli fazla bilgiye yer vermemişti. Yalnızca nerede yaşadığı, kim olduğu ve Ruby ile olan bağlantısı yazıyordu.

Çalışma masamın diğer tarafındaki dizüstü bilgisayarıma baktım. Çabucak veritabanından Janice hakkında bir araştırma yapmaya koyuldum, ne elde edebileceğimi merak ediyordum.

Küçük ekranda beliren bilgilere göre Janice ve kızı Ruby ile olan bağlantıları muallaktaydı. Fazla bir sonuç da çıkmamıştı zaten. Bilgisayarı tekrar kapatıp esas ilgilenmem gereken dosyalara geri dönmeye hazırlanıyordum. Ama ekranın alt kısmında kısa bir link görünce ona tıklamadan geçemedim.

Bu bir fotoğraf linkiydi. Fotoğrafta Janice Greene henüz küçük bir çocuktu. Kısa, kıvırcık ve sarı renkli saçlara ve gözlüklere sahip bir kadının yanında dikiliyordu. Fotoğrafın yanında şöyle yazıyordu: "Lisa ve Janice. Anne-kız."

Kafa karışıklığıyla bir kaşımı kaldırdım. Bu kadın, Lisa... Janice'nin annesi, Ruby'nin büyükannesi... evlerinde ölü bulunduklarında çekildikleri fotoğraftan hatırladığım kadınla aynı değildi.

Eğer bu kadın Janice'nin gerçek annesi değilse, o zaman kimdi?

Kadın hakkında daha fazla bilgi öğrenmek için sayfayı didik didik inceledim. Görünüşe göre birkaç yıl öncesinde kendi işinin sahibi olan bu kadın, artık çalışmıyordu. Çalıştığı yeri internetten bulabilmiştim: buraya birkaç semt uzaklıktaki Mule Yolu üzerinde küçük bir fırın işletmecisiydi.

Küçük not defterimi çıkarıp edindiğim bütün bilgileri oraya kaydettim. Lisa Montgomery, Janice Greene ile bağlantılı, ve birkaç yıl önce işlettiği fırını Mule Yolu üzerinde.

Not defterini çantama attıktan sonra bilgisayarı kapattım ve çalışmalarıma kaldığım yerden devam ettim.

Saat öğleden sonra 1'i gösterdiğinde birkaç dosyayı Bay Kendrick'e teslim ettim. Gülümseyerek teşekkür etmiş, kısa sürede daha iyi hissetmemi söylemişti.

Eve döndüğümde Ruby'nin dosyasına yeniden göz attım. Hadi ama, dedi bilinçaltım. Burada başka bir şey olmalı.

Bu dosya nasıl bu kadar kısa olup bu kadar az bilgi içerebilirdi?

Ruby'nin büyükanne ve büyükbabasının olduğu fotoğrafı daha dikkatli inceledim. Büyükannesinin saçları koyu renkliydi ve Lisa ile uzaktan yakından alakası yoktu. Bu kadınlardan hangisi Janice'nin gerçek annesiydi?

Yorgunluktan tükenmiştim, ama elimde daha önce olmayan yeni bir bilgi vardı artık. Mule Yolu'ndaki fırına gidecek, daha fazla bilgi edinecektim.

Kendi kendime burnumu bu işe daha fazla sokmadan sadece peşini bırakmam gerektiğini söylüyordum, ancak bir yanım da araştırmaya devam etmem gerektiğini söylüyordu.

Yaklaşık bir buçuk saat sonrasında fırına varmıştım. Burası küçücüktü ve biraz da eski bir görünüme sahipti, ama ön kapıdaki "Açık" yazısı buranın hâlâ işler vaziyette olduğunun kanıtıydı.

Arabamdan indim ve kapıyı açarak fırına girdim. Tezgâhın arkasında bir adam vardı, içeri girdiğimi görünce bana döndü. "Hoş geldiniz, ne almak istersiniz?"

"Buranın sahibine bakmıştım. Lisa. Onunla konuşmak istiyorum."

Adamın kafasının karıştığını yüzünden okuyabiliyordum. "O, buranın eski sahibi. Yeni sahibimiz Shelly. Onunla görüşmek ister misiniz?"

"Hayır, Lisa ile görüşmek istiyorum. Nereye gitmiş olabileceğini biliyor musunuz?" diye sordum. Biraz endişeliydim, onca yolu bir hiç uğruna tepmiş olmak istemiyordum.

"Bakın, onun nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Birkaç senedir onu hiç görmedim. Sahi, siz kimsiniz?"

"Bir arkadaşıyım. Onunla yeniden iletişime geçmeye çalışıyorum ama nerede olduğunu bilmiyorum. Onu burada bulurum sanıyordum..."

"Beş yıl kadar önce çalışmayı bıraktı ve bu dükkânı Shelly'ye sattı. O zamandan beri onu bir kez bile görmedim. Hep tekdüze bir yaşam sürmüştür, çok da iyi biriydi. Bu civarda bir evi vardı diye hatırlıyorum, gerçi hâlâ orada yaşıyor mudur bilmem. Biraz ıssız bir yerde. Fazla kalabalık bir yerde yaşamayı tercih etmezdi. Tam adresini bilmiyorum. Fazla yardımcı olamıyorum, üzgünüm."

"Teşekkür ederim. İyi günler." dedim ve fırından çıktım.

Çoktan bu semte geldiğim için araştırmaya devam mı etsem bilemiyordum. Belki de sadece pes etmeli ve evime dönmeliydim. Kafamın içi bir savaş alanına dönmüştü.

Ya bu 'Lisa' arayışı boşa çıkarsa?

Mule Yolu boyunca arabamı sürdüm. Belli bir rotam yoktu, öylesine gidiyor ve içten içe neden hâlâ burada olduğumu sorguluyordum. Biraz sonra sağa dönen bir yol fark ettim. Oradan dönmeye karar vermiştim, yolun beni nereye götüreceğini görmek istiyordum. Uzun bir yoldu, biraz da ıssız denebilecek türdendi. Yolun iki yanı da ağaçlarla kaplıydı. Bu aslında biraz huzur verici bir görüntüydü.

Yolda ilerledikçe ağaçlar sıklaşmaya başladı. Tanrı aşkına, neredeydim ve neden hâlâ geri dönmüyordum?

Durup geri dönmek üzereydim ki biraz ileride tahta bir kulübe gözüme çarptı. Kapının önündeki posta kutusunda yazan ismi görünce kalbim adeta atmayı kesmişti.

"Montgomery."

पढ़ना जारी रखें

आपको ये भी पसंदे आएँगी

1.3K 236 35
Online oyundan tanışıp tüm zorluklara rağmen aşk ... Bana dedi ki Yağmurum olup üstüme yağar mısın? Olurum... Yağarım dedim. Kitabımızın devamı vardı...
1.6K 217 15
Başka galaksiler düşünün; İçinde başka evrenler,uzaylar ve gezegenler olduğu... Ve ayrıca bir sistemde hayal edin; Bu sistemde 10+ fazla gezegen var...
18K 344 136
Anonim olarak yazılmış, açıklanması zor, paranormal hikayeler. 'Onlar' yaşanmış gerçek cin hikayeleri kitabımla alakası yoktur. Başınızdan geçen 'Ci...
1.5M 36.5K 115
Dip Not: Yaşanmış Gerçek Bir Olaydan Alıntıdır.