sabah yıldızı' taekook

By adorekimh

318K 33.8K 8.7K

Kim Taehyung, Asya Bölgesi Tenis Finali maçında her şeyin iyi gideceğini düşünüyordu, son seti almak için ser... More

prologue, peace in the quiet
one, it's not the end of story
two, the shining sky hides me
three, i'm a lilac and you are my sun
four, dance around the living room
five, my taste in music is your face
six, you know that i mean
seven, eyes full of stars
eight, runnin' through my heart
nine, well you cured my january blues
ten, use your hands in my spare time
eleven, i know all your favourite spots
twelve, put your hands on me
thirteen, i won't forget the love we had
fourteen, my heart knew that i couldn't
fifteen, your favourite liquor off the top-shelf
sixteen, thought that you were smarter
seventeen, satisfaction feels like a distant memory
eigteen, when you're used to rollin' like a rollin' stone
nineteen, so close but so far away
twenty, nothing happened in the way i wanted
twenty one, i led you into to the garden of my loneliness
twenty two, i'll tell you my sins an tou can sharpen your knifes
twenty three, for you i'd bleed myself dry
twenty four, i think we're like fire and water
twenty five, i take this magnetic force of a man to be my lover
twenty seven, i believe that you see me for who i am
twenty eight, i think of you smiling with pride in your eyes a lover that sighs
twenty nine, so close your eyes, escape this town for a little while
thirty; y me prendes aunque no me estés tocando
thirty one; love your curves and all your edges
thirty two; and on this night and in this light, i think i'm falling for you
thirty three; put my finger on you thongue 'cause you love to taste
thirty four; i know but do you know i'm just as crazy as you, baby?
thirty five; you said there was nothing in the world that could stop it
thirty six; look into your heart and you'll find that the sky is yours
thirty seven; so close your eyes, escape this town for a little while
thirty eight; i just wanna hold you tight down the avenue
thirty nine; hold your hands upon my head 'till i breathe my last breath
the end; part 1.
the end, part 2.
baby be the class clown, i'll be the beauty queen in tears

twenty six, everything cool when we're all in line for the throne

5.4K 621 182
By adorekimh

• Hepimiz taht için sıradayken her şey yolunda

Kortun sağ kanadında yerimi alırken bu maçın seyircilerinin diğer maçlara göree daha kalabalık olduğunu fark ettim, tüm lig ve alt lig oyuncuları dahil herkes yerini almıştı çünkü ilk defa, bir çift kortun iki tarafında birbirine karşı mücadele verecekti.

Umursamıyordum.

Jeongguk benim için bir maçtan, bir mücadeleden, puanlardan hatta kendim de dahil her şeyden önemliydi. O sandalyesinden kalkarak üzerindeki beyaz tişörtü düzeltirken raketimi elimde çevirmeden önce bileğimdeki kalın sporcu bilekliğimi düzelttim, bandanamı ayarladıktan sonra saçlarımı geriye doğru attım.

Beyaz şortu dizlerinin biraz üzerindeydi, beyaz polo tişörtünü onun üzerine bırakmış halde tüm itirazlarıma rağmen kısalttığı saçlarını düzeltti ve beyaz bir şapka taktı. Onu izlemek asla sıkılmayacağım bir şeydi, her hareketi aklımı başımdan alıyordu.

Raketini alarak karşıma geçerken insanların birbirine karışan konuşmalarını duyabiliyordum. Jeongguk zemini ve ayakkabılarını kontrol etmek için yerinde birkaç kez zıpladıktan sonra bakışlarını bana çıkardı. Dün gece hiç konuşma şansımız olmasa da ikimiz de bugün neler olacağını biliyorduk.

Ligde tahminimden daha iyi yaparak puan sıralamasında ilk beşin içindeydi ve kabul etmeliyim, rahat bir maç olmayacaktı. Yine de ben alacağımı biliyordum, bu yıl yeniden Asya Kupası'nı, ardından Açık Tenis'i kazanacak ve yerimi garantileyecektim, kendime hedef koymak zorundaydım çünkü boşluğa düşmekten nefret ediyordum.

Hakem benim başlayacağımı haber verdikten sonra arkada kalan top tutuculardan küçük kız birkaç topu elime sıkıştırdıktan sonra uzaklaştı. Iki topu şortumun cebine koyarak birini test etmek için yerde birkaç kez sektirdim. Maçın başlamasına saniyeler kala Jeongguk eğilerek karşılama pozisyonu aldı ve işareti bekledim.

İlk servis.

Jeongguk'u ilk gördüğüm andan itibaren hayatıma delice dalarak beni etkisi altına almış, ona aşık olmama sebep olurken gizlice beni ele geçirmişti. Ilk sayıyı rahat bir şekilde alırken kendine kızdığını görebiliyordum, basit bir hata sonucu bana puan kazandırmış olmaktan hoşlanmamıştı.

Kendimi rahat hissediyordum, bu sadece maçı garanti bir şekilde alacak olmamla ilgili değildi, zihnimde dolanan soruların birçoğu cevap bularak rahatlamamı sağlamıştı. Ona olan karmaşık hislerim tamamen yerlerine oturmuş ve ben, onun kölesi olduğumu kabullenmiştim.

İkinci sayı.

Benim zorlanmadığımı görmek onu daha da sinirlendirirken seyiren çenesini görmek bana daha da keyif veriyordu, onun karşısındayken her zaman sinirlenen ve onun üzerimdeki etkisi yüzünden deliren ben oluyordum ama bu kez, Jeongguk karşımda deliriyordu.

Ilk seti sadece bir sayı alarak kapattığında bana attığı bakışlara ellerimi iki yana açarak karşılık verdiğimde küçük bir çocuk gibi ayağını yere vurdu.

Hayatımın hangi çizgide gideceği benim için hiçbir zaman kesin olmamıştı, Seokjin her an tenisten sıkılarak bırakmamdan, ailem bu hayatın getirdiği para ve şöhretin içinde kaybolmamdan, arkadaşlarım onlardan uzaklaşmamdan korkuyordu. Herkesin benim için korkuları, onlara dokunacak endişeleri, benim için endişeleri vardı ama ben, sandıkları kadar iradesiz biri hiçbir zaman olmamıştım.

İkinci set başladığında Jeongguk daha temkinli oynuyordu, ilk sayıyı alan o alsa da benim için sorun değildi. Jeongguk hayatımda olduğu sürece hiçbir sorun yoktu, sadece ona hayatımda sahip olmak isteyen bir aşıktım.

Set sayısını alarak kazandığımda Jeongguk raketi elinden atarak bana çevirdi bakışlarını, suyunu içerken onu oldukça sinirli görmek hoşuma gitmişti. Yanakları güneşten ve yorgunluktan kızarırken suyumu kafama diktim. "Jeongguk'un sevgilin olduğunu hatırlıyorsun, değil mi?" diye sordu Seokjin ben havluyla alnımdaki teri silerken, omuz silkerek yanından uzaklaştım ve korta döndüm.

Bu seti oynamanın Jeongguk için pek bir yararı yoktu çünkü üç setlik bir oyundu ama kurallar gereği oynanması gerekiyordu. Yer değiştirmek için yanından geçerken elini tutarak sıktığımda bana hafif gülümsedi, yerime geçerek raketi elimde döndürdükten sonra yeniden setin ilk servis atışı bendeydi. Jeongguk eğilerek pozisyonunu alırken düdük sesi ile servis atışını yaptım.

Üçüncü set uzun sürmeden benim kazanmam ile biterken raketi elimden atarak kollarımı havaya kaldırdım, Jeongguk kendi raketini bırakarak kortun kenarından ortaya ilerlerken ben de ona doğru ilerledim. Kollarım beline sarılırken insanların çığlıklarını duyabiliyordum, saçlarını severken kollarıma sığınması çok hoşuma gidiyordu.

"Tebrik ederim."

Benden ayrılarak elini uzattığında gülümseyerek elini sıktım, "Teşekkür ederim, güzel maçtı." dedim, kaşları anında çatıldı. "Güzel maç mı? Resmen ezdin beni Taehyung, dört sayı zor aldım maç boyunca. Ben senin sevgilinim hani, düşmanın da değilim. Bir de gülüp duruyor maç boyunca, anladık en iyisi sensin, eziğin tekiyim ben. Yazık ama bana, insan bari bir set verirdi." derken kahkahalarıma engel olamayarak onu yeniden tek kolumu omzuna atarak kendime çektim. Kolları anında belime dolanırken "Terli halinizle ben sizden tiksindim, siz nasıl birbirinizden tiksinmiyorsunuz." diye söylendi Seokjin hyung yerinden kalkarak, beni tebrik bile etmeyerek eşyaları toparlamaya başladı asistan kızla birlikte.

Kısa bir duşun ardından terden kurtulurken üzerimi hızlıca giyindim, kendimi oldukça enerjik ama aynı zamanda yorgun hissediyor olmam normal miydi, emin değildim. Bekleme odasındaki Seokjin hyungun yanına giderek sandalyelerden birine kendime bıraktım. "Jeongguk'a bu kadar yüklenmemeliydin." dedi beni uyararak, "Ona yüklenmedim, tam tersine ben gayet rahattım ama stres yaparak durumu kötü hale getirdi." Kesinlikle öyleydi, ondan beklemediğim hatalar yaptığını kabul etmeliydim, belki de bu kadar rahat olacağımı tahmin etmemişti ve bu onu hatalara sürüklemişti.

Soyunma odasının kapısı açılarak siyah pantolonu, gri tişörtü içindeki Jeongguk bekleme odasına gelirken ona el salladım. Gözleri mutlulukla parlayarak yanıma geldiğinde belinden tutarak kucağıma çektim onu, "Yorgun musun?" diye sordum burnunu sıkarken, Seokjin hyung bize gözlerini devirerek baktıktan sonra ayaklandı. "Sizi eve bırakayım." dedi yanımızdan geçip giderken, Jeongguk kucağımdan kalkarak onun peşine takıldığında mecbur ben de kalktım.

Arka koltuğa beraber yerleşerek otururken yerimde iyice yayıldım, başımı Jeongguk'un omzuna koyarak gözlerimi kapadım. "Bana kızgın mısın?" diye fısıldadım, "Biraz insaflı davransan güzel olabilirdi ama kızgın değilim." dediğinde kıkırdadım, saçlarımda hissettiğim dudakları kendimi iyi hissetmeme sebep oldu. "Jeongguk, Taehyung'a ne zaman anlatacaksın?" diye sordu Seokjin, gözlerim açılarak Jeongguk'a bakarken onun da kaşları çatıktı. "Neyi anlatacağım?" diye sorarken kafası karışmış görünüyordu ve bu hali bile oldukva sevimliydi.

"Taehyung'a üç yıldır aşık olduğunu."

Yerimde doğrulurken Jeongguk başını geriye atarak gözlerini kapattı, elleri ile yüzüne siper yaparken "Seokjin hyung neyden bahsediyor?" diye sordum ona dönerek, ellerinin üzerine ellerimi koyarak yüzünden uzaklaştırmasını sağladım. Gözleri aralanarak bana bakarken nemli halleri kalbimi delik deşik etti.

Onu kollarımın arasına alırken ağlamaya başlamasına dayanmak zordu, "Jeongguk, güzelim. Niye ağlıyorsun ki?" diye sordum onu daha çok sararken, "Ya Jeon Jeongguk, niye ağlıyorsun şimdi?" Seokjin hyung ön koltuktan bağırdığında gözlerimi devirdim, ben saçlarını öperken daha çok bana sığındı. "Konuşmamak için mi kaçıyorsun?" diye sordu Seokjin hyung, "Hyung bir sus, ağlıyor zaten." dedim kızarak, o önüne dönerek arabayı sürmeye devam ederken burada ne olduğunu gerçekten anlamıyordum.

Jeongguk'un hislerinin tahminimden öncesine dayandığının ben de farkındaydım ama üç yıl, çok uzun bir süreydi. Seokjin hyung bunu nereden öğrenmişti hiçbir fikrim yoktu ama şu an birden söylemesi Jeongguk'u çok kötü etkilemişti. Başını omzumdan kaldırarak gözyaşlarını sildim, "Ağlamana gerek yok, neden ağlıyorsun?" diye sordum, tırnaklarının kenarında kalan deri ile oynarken canının yanmaması için ellerini sıkıca tuttum birbirinden ayırarak.

Sırtını arabaya yaslarken "Seni ilk alt ligde oynamaya başladığım zaman gördüm, yani fiziksel olarak, kim olduğunu biliyordum." diye anlatmaya başladı Jeongguk, yutkunarak dilini dudaklarında gezdirdi. "Benim için hayran olduğum biriydin ilk başlarda ama zamanla hislerim çok daha fazla oldu, kalbimi yakacak hale geldi. Seokjin hyung haklı, nereden öğrendi bilmiyorum ama üç yıldır aşığım sana." Dudaklarıma alnına değdirerek yeniden onu kollarıma aldım.

"Jeongguk, onu her zaman gizlice izliyordun, Taehyung fark etmese bile görüyordum. Bir kere o görmesin diye kaçarken ona yazdığın mektubu düşürmüştün."

Jeongguk'u Ace yapmama sebep olacak maça kadar gördüğümü hiçbir zaman hatırlamıyordum, o her zaman beni izlemek için orada olurken bir kez gözlerim ona değmemişti. "Taehyung bulur diye çok korkmuştum." dedi Jeongguk kollarımın arasında, "Avustralya'daki partide sana kızmam bu yüzdendi, o gün seni kötü hissettirdiğimi biliyorum ama üç yıl Jeongguk. Üstelik ona bu kadar aşıkken Taehyung'u düşüncelerin içine sokman hoşuma gitmemişti. Seni üç yıldır fark etmemesinin intikamını almandan çok korktum." dedi Seokjin hyung evin önüne arabayı yanaştırırken, o gün Jeongguk'un bu kadar üzerine gitmesinin sebebi buymuş gibi duruyordu.

Arabadan indiğimizde Seokjin hyung da bizimle birlikte indi, "Ben söylemesem ne zaman söylemeyi düşünüyordun Jeongguk?" diye sordu Seokjin hyung, sevgilim kollarımın arasında bana daha çok sığınırken Seokjin hyunga artık bırakmasına dair yalvaran bakışlar attım. Pes ederek omuz silkti ve iki gün dinlenmemi söyledikten sonra yeniden arabaya ilerledi. Jeongguk biraz benden uzaklaşırken elini sıkıca tuttum.

"Sana süt ısıtmamı ister misin?"

selam
selam
selam

Continue Reading

You'll Also Like

63.5K 6K 22
hataydı, unutmak gerekiyordu, peki neden hayatına devam edemezmiş gibi hissediyordu
409K 40.8K 31
𝑠𝑜𝑓𝑡 𝑖 𝑚𝑒𝑙𝑡 𝑖𝑛 𝑦𝑜𝑢𝑟 𝑒𝑦𝑒𝑠
68.5K 5.6K 10
Altı arkadaş kamp yapmak için gittikleri ormanın aslında normal bir orman olmadığını anlayınca ne yapacak dersiniz? "Altımıza sıçacağız!" _____ [03...
3.6K 330 8
"Herkes gider mi Jungkook? Babam gitti, annem gitti, kız kardeşim gitti. Herkes gitti. Tek sen kaldın. Nolur sende gitme Jungkook..." Omegaverse Ome...