Küçük Kadınım

Od madam_yazar

6.7M 240K 80.2K

Ellerini yavaş ve sakince belime yerleştirdi. Vücudumdaki hissettiğim titreme nasıl bir tehlikede olduğumun... Více

-1. Bölüm -
-2.Bölüm -
-4. Bölüm-
-5. Bölüm -
-6. Bölüm-
-7. Bölüm-
-8. Bölüm -
-9. Bölüm-
-10.Bölüm-
-11. Bölüm-
12.Bölüm-
-13. Bölüm-
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21.Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25.Bölüm" sezon finali "
özel bölüm.
26. Bölüm
27. Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34. Bölüm.
35. Bölüm. "sezon finali 2 "
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm.
45. Bölüm-FİNAL
Özel Bölüm prt1
Özel Bölüm prt2
Özel bölüm prt 3 SON

-3. Bölüm-

227K 7.4K 2.2K
Od madam_yazar



Kurgu tamamen düzenlenmiştir!
Cümleler ve konuşmaların bazıları değiştirilmiştir!!!


"Bana yardım edebilir misin?" Diye sordum.

Adam dik dik bakıyordu gözüme. Allah'ım umarım yardım eder yoksa cebimdeki para ile maksimum bir hafta yaşayabilirim. Bir yer ayarlayabilirsem tabi. Bir de beni bulursalar o zaman ben bitmiştim. Elin adamına muhtaçtım.

"Nasıl bir yardım" dedi tek kaşımı kaldırarak gözlerimle savaşa girmiştim . Neden bu kadar zordu ki? Sadece düzgünce bir iletişim kurmam gerekiyordu.

"Şey... sadece bir kaç-"  cümlenin bitmeden kestirip attı.

"Hayır" dedi tek bir nefesle, şaşkın. lıkla kalakaldımKapıyı tam kapatacakken elimle tutup durdurdum.

"Ne! Sadece iki gün bari kalsam cidden zor durumdayım" dedim, bunu yaptığıma bende inanamıyordum.
B

ıkkınlıkla nefes verdi ve gözlerime o yeşil gözlerini dikti.


"Dizin kanıyor" dedi. Gözleri dizime kayınca bende gözlerimi dizime çevirmiştim. Dün olmuş olmalıydı. Mavi kotun altından belli oluyordu muhtemelen yapışmıştı. Sadece dizim değil dirseklerimde aynı durumdaydı. Beyaz kazağıma yapışmıştı muhtemelen. Ama üzerimdeki ceketten belli olmuyordu . İşte ben yazın ortasında bile kazak giyiyordum. Kollarımdaki yaralar, morluklar vardı insanlar acımasın diye giymek zorundaydım. Dayaktan fazla o bakışlardaki ifade beni yaralıyordu.


"Önemli değil, zaten istemiyorsun ben gideyim rahatsızlık verdiysem kusura bakma. Tekrar özür dilerim." hafif gülümseyip arkamı  döndüm, yada tam dönememiştim. Çünkü aniden kolumdan tuttum beni içeri çekmişti. Şaşkınlıkla ağzımdan küçük vir çığılık koparken tuttuğu yerdeki yaralar cayır cayır yanmaya başladı .


"Ah! Acıdı!" Kolumu ovalamaya başladım. Kaşları çatılı bir şekilde bakmaya başladı. İnceliyordu ya da şaka olup olmadığımı sorguluyordu, şahsen ben böyle bir duruma düşsem sorgulardım.

"Seni buldular sanırım" şaşkınca pencerenin yanına gittim . Evet kahretsin ki beni bulmuşlardı nereye gideceğimi şaşırmıştım nereye saklanabilirdim. Hem burada olduğumu nasıl anladılar ve buldular aklım almıyor durduğum yer ve buranın arasında dört kilometre var! Korkuyla koltuğun yanına eğilip tırnaklarımı kemirmeye başladım m

Çöktüğüm yere gelip elimden tuttu ve beni kaldırdı."Sakin ol buraya giremezler" Bu kadar sakin konuşması çıldırtabilir cinstendi. Koltuğa oturmamı işaret edip masanın üzerindeki meyve tabağından bir elma alıp sert bir ısırık aldı.

"Doğru senin için hava hoş tabi olan bana olacak!" Dedim oflayarak. Dışardan bir el silah sesi geldiğinde ellerimi kulaklarıma getirdim, uyarı atışıydı bu, bulursak öldüreceğiz işaretiydi.

Genç adam ayaklandı ve yukarı katta çıktı, bense deli danalar gibi sağa sola gidiyordum, çaresizdim . Dusunmeliydim, kaçarken bunları hesaplamalıydım. Bu mahalleden geçmişlerdi az önce, ya bu adam beni gönderirse ya beni bulurlarsa bunlar beni öldürürdü.

Elindeki eczane çantasını yanına koydu. Elimden tutup sakince koltuğa oturttu. O kadar sakindi ki onun sakinliği beni bile dizginlemişti. Konuşmuyordu sadece hareket ediyordu. İnsanı hipnotize edici bir özelliği vardı.

"Bak bunlar beni öldürür lütfen birkaç gün kalmama izin ver" diye mırıldandım. Sessizdi, sanırım bu hayır demekti.

Çantadan makası çıkardı ve pantolonumu kesmeye başladı. "Ne yapıyorsun!" Hiç bir ses yoktu, konuşmayı mi bilmiyordu!? Çok dikkatlice yapıyordu pansumanı siz sanırsınız ameliyata giriyordu. "Neden kestin pantolonumu!" Hiç bir tepki yoktu ses dahi vermiyordu. Cinnet geçirmeme az kalmıştı.

"Dilsiz misin? Hayır dilsiz olsan direkt hayır diye kestirip atmazsın" dedim, kafasını kaldırıp koyu yeşil gözlerini bana dikti. "Dilim var ve çok işe yarıyor" doğru konuşuyordu.

"Şey bak görüyorsu- ahh !" Tahmin ettiğim gibi yapışmıştı. Pantolonumu dizimin bir karış yukarısına kadar kestiğinde  bacağımdaki morluklar ortaya çıkmıştı, ellerimle onun farketmemesi için kapatmaya çaldığımda elimi aniden tutup çekti ve bacağımı tamamen açtı.

"Buralara ne oldu?" Diye sordu biraz sert sesle. Yutkundum, bunu açıklayamazdım. Aciklayabileceğim bir durum değildi.

"Önemli değil ya şey oldu.... çarptım" diye yalan söyledim, adam pek yutmuş gibi durmuyordu.

Elindeki tentürdiyotu yavaşça dizime sürüncr acı ile ağzımdan ufak bir inleme çıkmıştı. Resmen yara mikrop kapmıştı. İyice yapışmış olan pantolonu yaradan dikkatle ayırdı. Daha önce kimse benimle bu kadar ilgilenmemişti.

"Ailenden şiddet mi görüyorsun?" Elindeki yara bandını yapıştırdı ve karşıdaki masanın üzerine oturdu.

"Hayır... yani-" diye kekelediğim sırada
"Sakın yalan konuşma, herşey ortada" Bir anda sesini yükseltmesiyle  irkildim. Haklıydı kendimi bildim bileli şiddet görüyordum. Hem abilerimden hem annem ve babam demek bile istemediğim insanlardan şiddete göz yumabilirdim ama dedem yaşındaki adamla evlenmek asla!

"Evet" dedim tek bir nefesle kafamı eğdirdim ve yeri izlemeye başladım. "Kaçma sebebimde buydu zaten"

Aniden  ayağı kalktı, gözlerim onu takip ederken parmakalarını aniden ceketime gittiğini fark ettim. Ceketimin kollarından çekip çıkardında gözleri kazağımdaki lekelere takılmıştı.

"Hey! Ne yapıyorsun!" Diye sordum.

"Kazağını çıkart" diye emir verdi. Ne münasebetti!

"Oldu başka!" Diye çıkıştığımda boynunu geriye attırdı. Adem elması belirginleştiğinde boğazından huzursuz bir hırlama geldi.

"Hadi sana saldıracak değilim çıkart yoksa  yaraların mikrop kapacak, savaştan çıkmış gibisin" dedi, ben zaten savaştan çıkmıştım.

"Hayır karşında soyunmayacağım" diye söylendim, gereksiz bir heyecan yüklenmişti vücuduma.

"Tişort giy gel o zaman. Yukarıda benim odam var, yaraların için geekli bunlar"  Dedi her konuşmasında sesinin tinısı yükseliyordu, sakinliği yavaşça girmeye başlamıştı.

"Dilecek misin? Hareket edecek misin?" Diye sordu. Kalbime tuhaf bir his oturdu, kimse benimle böyle ilgilenmemişti, hiç tanımadığım bir adam yaralarımı sarıyordu.

"Hıhı" dedim şaşkın bir sesle " Güzel, şimdi yukardaki odaların birine yerleş bir tişört giy ve aşağıya gel"

"Teşekkür ederim, ilgin için" dedim, düz bir ifade ile kafasını salladı.

"Haraket et ufaklık" Dediğinde kendime baktım. Ufaklık? 22 yaşıma girmek üzereydim ufaklık denilecek yaşı çoktan geçmiştim.

"Peki " dedim durumu toparlamak amaçlı. Kovulmak gibi bir niyetim yok ve şu an yeterince zor durumdayım.

Yukarı çıktım ve dediği odaya girdim. Yatağının üzerine oturdum ve derin nefesler alıp verdim. Neler olmuştu bugün ben nasıl bir cesaretle yaptım bunca şeyi hala aklım almıyordu. Olan olmuştu bir şekilde,  artık onlar yok hayatımda, üzülmemeliyim bana zarar vermiyeceklerdi artık.

Göz yaşlarımı silip odadaki banyoda elimi yüzümü yıkayıp çantamı açtım fazla birşey yoktu giyeceğim. Siyah taytımı giydim tişört giymediğim için tişörtüm yoktu. Onun yerine ince penye türü siyah kazağımı giyip saçlarımı gelişi güzel topuz yapıp aşağı indim.

Benim hayatım yeni başlıyordu, yaşayacağım çok şey vardı.

Lütfen Çember, Soğuk Sıcak ve Kor kitabımada bir şans verin

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

1M 31.5K 56
"Benden seni özgür bırakıp gitmeni isteyeceksin ama bu mümkün değil" "Neden? Polise ihbar etmeyeceğim benden ne istiyorsun!" "Seni bırakamam bu zaman...
593 62 3
Kötü bir babanın elinde kendi hayatının savaşını veren harçana . Hiç ummadık bir anda yer altının kralı BARLAS KARADAĞ'la karşılaşır . Yeni hayatı da...
914K 50.4K 39
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...
981K 54.3K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...