Kızıl Çağ

By janense

2.8K 1.7K 1.9K

Kızıl Çağ yeniden yaşanıyordu. İki taraf birbiriyle ölümüne dövüşürken, tek ortada kalan bendim. Hangi tarafı... More

-Bölüm 1-
-Bölüm 2-
-Bölüm 3-
-Bölüm 4-
-Bölüm 6-
-Bölüm 7-
-Bölüm 8-
-Bölüm 9-
-Bölüm 10-
-Bölüm 11-
-Bölüm 12-
-Bölüm 13-
-Bölüm 14-
-Bölüm 15-
-Bölüm 16-
-Bölüm 17-
-Bölüm 18-
-Bölüm 19-
-Bölüm 20-

-Bölüm 5-

129 70 45
By janense

--------

"Eğer gülmek, eğlenmek mutluluksa ben de mutluydum."

--------

Bölüm 5|Eğlence

Bana uzun yıllar sürmüş gibi gelen aksiyonlu dört günün ardından kendime uzun bir hafta dinlenme molası vermiştim. Olayların üzerinden üç gün geçmişti. Şu an ise kafamızı dağıtmak üzere Ellie ve ben, Kaylee'nin yaptığı partiye gidiyorduk.

Sürekli yaptığı kalabalık ve bir o kadar da eğlenceli partisine gitmek bile iyi hissettiriyordu. Eminim ki partide bütün dertlerimden arınacaktım. Umduğum tek şey, Ellie'nin fazla içmemesiydi. Aksi halde parti yeniden birbirine girecekti.

Şu an ise ellerimle sıkıca kavradığım direksiyonu adeta usta bir Formula 1 yarışcısı gibi sağa sola çevirerek araba kullanıyordum. Gerçi yanımızdan hızla geçen arabalar, her kendime övgüde bir taş koyduğum jenga duvarını dümdüz etmişti. Yine de, sol şeritteki beyaz arabanın önüne geçmem beni tatmin etmiş ve önüme dönmüştüm.

"Acaba bu sefer Kriss gelir mi?" diye düşüncelerini sesli belirtti Ellie.

"O başka okuldan değil miydi?" Arada bir Ellie bakış atıp yola dönüyordum. Dudaklarını büzüp kaşlarını çattı, bana döndü.

"Öyle ama Kaylee'nin bir arkadaşını tanıyor. Bu gelmesi için bir sebep değil mi zaten?... Gerçi hiç fark etmez. Gelsin yeter." Salak Ellie yine erkek düşkünü olduğunu belirtmişti, her ortamda en beğendiği çocuğa yaklaşır olmayınca ise sinirlenirdi.

Bu küçük konuşmalar eşliğinde Kaylee'nin evine varmıştık sonunda. Arabadan aynı anda çıkıp kapıyı kapatarak, yana yana bir şekilde kapıya doğru gittik. Bastığım kapı zilini anımda duyup açmalarını beklemiyordum zaten. Aksine sürekli basmama rağmen kimse duymamış kapıyı açmaya gelmemişti. Kapı önüne geldiğimden beridir müzik sesinin desibeli yüksek bir şekilde kulaklarıma ulaşması yüzünden, bu fikri kafadan elemiştim aslında. Açılmayan kapı yüzünden evin etrafını dolaşıp bahçeden partiye giriş yapmak zorunda kaldık. Elly'le beraber eve girdik hızlıca. İlk işim etrafa bakmak oldu tabii ki.

Kalabalık olan partide ise insanlar ayakta veyahut koltukta oturarak sohbet ediyorlardı ya da içki içerek sarhoş olma derdindelerdi. Birkaçı yalnız bir şekilde etrafa göz gezdirip otursada diğerleri aktif bir şekilde etraftaydı. Etrafta her ne kadar farklı içkiler ve kokteyllerin kokusu dolaşsa da kırmızı şarabın kokusu daha ağırdı. Böyle klasik partilerde ise kesinlikle içki veya alkolsüz kokteyl ellerinden düşmezdi. Partinin saydığım olumsuz özelliklerinden biri ise gürültülü olmasıydı. Müziğin sesi, bardaki müziklerle yarışır bir şekilde sesliydi oldukça.

Gözlerim bir süre sonra Kaylee'yi buldu. Yanındaki erkekle bir kenarda durmuş konuşuyordu. Konuşmaları sohbetten çok flört etme gibiydi. Kaylee elini çocuğun koluna koymuş bir şekilde duruyordu çünkü.

Ellie ile aynı anda onu bulmuş olacağız ki, eliyle Kaylee'yi göstererek kulağıma yaklaşıp sesli bir şekilde konuştu.

"Kaylee orada!"

"Gördüm." Aynı şekilde karşılık verip önüme dönerek, ikimizde Kaylee'nin yanına gittik. Konuştuğu kişiyi bırakıp bize döndü gördüğü anda. Zaten konuştuğu çocuk da uzaklaşmıştı bizi görünce.

"Ah Jess bebeğim, hiç görüşemedik şu sıralar." Kısa bir sarılma ardından Ellie'ye döndü.

"Tatlım ne zamandır görmeye gelmedin beni... Umarım günleriniz dolu dolu geçmiştir kızlar. Gerçi Ellie yanındayken aksiyonsuz bir günün bile yoktur Jess, buna eminim." Ardından bir tane kahkaha fırlattı. Kahkahası, müziğin sesinden az gelse de yakınlığımdan dolayı duyabiliyordum.

Tekrar bir bakış attım Kaylee'ye. Üzerindeki yırtmaçlı elbisenin üst kısmı dardı, bundan dolayı hatlarını belli etmiş ve sımsıkı sarmıştı. Göğüslerinin üzerinde sonlanmış, straplez bitmişti. Alt kısmı ise boldu, elbise ayak bileklerine kadar uzanmış olsa da yırtmaç sayesinde uzun bacakları ortaya çıkıyordu. Yüzünde ise elbisesinin aksine sade bir makyaj vardı. Zaten hayran olduğum bir güzelliğe sahipti, üstündeki ise güzelliğine güzellik katmıştı.

Yapacak bir şey olmadığı için yanımdan hızlıca geçen garsonu durdurmuş, bir kokteyl almıştım tepsisinden. Bu esnada ise Kaylee ve Ellie birbirleriyle konuşuyorlardı. Kaylee benden çok onunla daha yakındı, elbette benimle de konuşur gezerdi ama bir şeyler hep farklı olurdu işte.

İçkimi almış hemen birkaç adım uzaklıkta olan kızlara doğru yürüdüm. Biri sarışın diğeri ise kızıldı. İkisi de okuduğum lisede, benimle aynı sınıfta olan kızlardı. Konuşmuşluğum pek yoktu ama karakterlerini bildiğim için kolayca yaklaşmış, hatta eğlenceli sohbetler bile etmiştik. Bu birkaç saatde tanıdığım veya yakın olduğum kişilerin yanlarına gitmiş ve sohbet etmiştim.

Bir süre sonra öylece kokteyl içip etrafa göz gezdirdiğim sırada Ellie'nin bir ceylan edasıyla çevreden hızla kaybolduğunu fark ettim. Bunun ardından iç çekmem uzun sürmedi. Ona göz kulak olabilecek tek kişi bendim çünkü, sarhoş hali ile baş edilmiyordu. Aynı zamanda Kaylee bile ortalıklarda değildi.

Nereye gideceğimi bilmediğim için ilk mutfak kısmına göz attım. Amarikan tarzı mutfaktı. Müzikten uzaklaşmak için ya bahçeye ya da buraya gelirlerdi. Az da olsa ses azalıyordu çünkü.

Kendine içki dolduran Kaylee'yi gördüm sonra. Hafif dağılmış haldeydi, içkisini bardağa doldurdu. Ardından elleriyle tam kavrayamadığı içkiyi tam masaya koyacaktı ki şişe düştü. Yine de buna aldırmayıp içkisini yudumlamaya devam etti. Kafasını ise ritime eşlik ederek sallıyordu. Umursadığı söylenemezdi. Mutfak kısmında olanlar ise müzikten sesini duyamasalar da refleks olarak dönüp bakmışlardı. Zaten anında temizlik şirketinden olduğunu düşündüğüm bir kız gelip kırık parçaları toplamaya başladı.

Yanına gidip bana döndürdüm, hafif sarhoşluğu yüzünden seslensem bile bana dönmeyecekti sonuçta.

"Kaylee, Ellie'yi gördün mü?"

Önce yudumladığı içkisini yuttu, ardından kaşlarını kaldırarak bana döndü. Birkaç saniye sımsıkı kapattığı gözleri ardından düşüncelere dalmıştı anladığım kadarıyla.

"Bilemiyoruum... Belki de bahçededir." Bazı harfleri uzatarak söylesede kontrolünü hala kaybetmiş değildi. Fikri üzerinde onu onaylayarak, oradan uzaklaştım.

Etrafa bakınsam da kalabalıktan bulamamıştım onu. Herkes müziğin sesi yüzünden bahçeye akın etmiş gibi görünüyordu. Burada onu aramak ise samanlıkta iğne aramak gibi olacaktı kesin. Yine de insanları aşarak, çarpa çarpa sola doğru gittim. Bir süre sonra daracık aralıklardan sıvışarak kısım kısım aradığım bahçede onu buldum somunda.

Karşındaki bir adamla beraber sohbet ediyordu, daha doğrusu adamın içine düşüyordu. Hararetli bir şekilde anlattığı şeyi elleriyle destekliyordu. Ellerini oynatmadığı kısımlarda ise ya adamın omzuna ya da koluna dokunup duruyordu. Kendi anlattıklarına ise kendisi gülüyor gibi duruyordu, çünkü karşısındaki tepki bile vermiyordu.
Elinde ise bir şarap vardı hala.

Yanlarına geldiğim anda Ellie'nin elindeki kadehi alıp, uzun ama küçük olan masaya koydum. Dağıldığı belli oluyordu, mayhoş bakışları bana döndü. Sarhoşluktan kaynaklı olarak elini dengesiz bir şekilde olabildiğince kaldırdı ve işaret parmağını bana doğru uzattı.

"Bu kimdi yaa?" Gülümsedi ardından. Yarı açık yarı kapalı gözleri bendeydi.

"Aaa eveet sen Jesiica'ydın." İsmimi yanlış telaffuz etmiş, üstüne kelimelerini uzatmıştı. Bu akıllanmazdı.

Omzumda bir el hissettim.

"Sen kim oluyorsun?" Elly'nin yanında duran, tanımadığım kişi konuştu sonunda. Elini omzuma koymuş, beni kendine çevirmişti. Beni merak ettiği belliydi.

"Arkadaşımı götürmeye geldim, asıl sen kimsin? Elly'e bu kadar içirmekle neyi amaçlıyordun? Tanrım!" Her seferinde paçasını kurtardığım için bana minnettar olmalıydı. Aksi halde şu adamın elinde kalırdı.

"Oo sakin ol. Yanıma gelen oydu. Durmadan içki içmesi benim suçum değil, tamam mı?"

Ellie bu sırada saf saf etrafa bakınıyor, masaya koyduğum içkiyi eline almış yudumluyordu tekrar. Elinden tekrar alıp masaya bıraktım. Elinden emziği alınmış bebek gibi bağırıp bir şeyler söylemesine rağmen kolunu omzuma atıp, vücudundan tuttum. Bu sırada bana hitaben konuştu.

"Tanışmak isterim. Ben Kriss. Ya sen?"

"Jessica." Uzattığı elini sıktım.

Ellie'yi destekleyici şekilde tutup uzaklaştığım sırada müziğin sesinden duyacakmışım gibi bağırdı. Yine de az da olsa duyup kelimelerini zihnimde oturttuğumda arkama bir bakış attım.

"Umarım tekrar karşılaşırız, Jess."

Cevap vermeyip uzaklaştım. Bu sefer insanlara çarpmayı önemsemeden hızla çıktık partiden. Biraz ileride olan arabaya Elly'nin sarhoş olmasından kaynaklı konuşmaları eşliğinde ulaşıp, arka kapıyı açtım. Önce zorla oturtup sonra ayaklarını attım içeriye. Koltuğa çarpmış olsa da hiçbir şey olmamış gibi zar zor kalkıp oturdu yine. Hareketleri çok içmekten yavaşlamıştı.

Kapısını kapatıp arabanın etrafından dolaşarak sürücü koltuğuna geçtim. Anahtarları o şekilli küçük deliğe sokup çevirdim yavaşça. Ellerim direksiyonda, ayağım ise fren ve debriyajdaydı. El firenini bire alıp, ayağımı debriyaj ve frenden kaldırdım. Gaza hafifçe basarak, evin park alanından çıktım ve Ellie'nin evine doğru yol aldım. Bu sırada babama Ellie de kalacağıma dair bir mesaj atmıştım.

Yola çıkmamız daha birkaç dakika önce olsa da arkada duran Ellie canlandı. Arada sırada uyuyup uyanan Ellie elleri ile ağzını kapattı ilk. Çırpınması aynadan yansımıştı, sesine döndüm. Anladığım kadarıyla elleri ile ağzını tutmasının nedeni istifra etmesi gerektiğindendi.

Arabayı olabildiğince hızla kenara çekip arabadan çıktım. Arka kapıya gelip açtığımda Ellie daha fazla dayanamamış olacak ki açtığım kapıdan yere kustu. Refleksle birkaç adım geriye kaçtım, bana gelmemişti bu yüzden. Arabaya sıçramış olsa da umursamayıp Ellie'yi geri arkaya yatırdım. Uyuması daha iyiydi.

Kapısını kapatıp, sürücü koltuğunun kapısına kadar dolandım. Bindiğim gibi anahtarı çevirerek yola çıktım. Artık iyi bir uykuyu hak ediyordum.

--------

Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

Continue Reading

You'll Also Like

34.5K 1.4K 19
Bir vampirin kucağına düştüm. Burada kalmam için her şeyi yapabilecek bir vampir... Bir gece ansızın duyulan o ses Kulağımı tırmaladığında, Ne olacağ...
14.2K 933 32
Şu zamana kadar hiç bir haksızlığa boyun eğmedim eğmem de,çünkü ya boynumu keserler ya da ısırırlar.Ama aşk... Ben nereden bilebilirdim okulun zorbal...
2.4K 352 5
Kurt ırkından olan omega Jeon Jungkook babasına kızar ve evden kaçar Taa ki düşman ırkın tek varisi baskın alfa Kim Taehyung'a yakalanana dek
151K 6.7K 35
Sadece kafa dinlemek için çıkmıştım evden bir daha dönüşüm olmadı eve bir vampir tarafından esir tutuldum bu beni oldukça korkutuyor kaçmaya çalıştı...