15| ruhumun secde yeri.

43 9 2
                                    

günün ağarmasına bir kaç saat kala, hâyyam'ın elime tutuşturduğu renkli ışıklara değdirdim gözlerimi. kendi ellerine de aldığı bir sürü ışığı kucaklayıp,yürümeye başladı. o an anladım, ne yapmak istediğini.

yüzümde usul bir tebessüm, bir birimizden ayrı fakat yan yana yürüdük bir süre. evimin önüne geldiğinde, hasarlardan başlayarak asmaya başladı tüm ışıkları. tebessümüm, yüzümün orta yerine dikilen bir çınar gibi gölgeye salıyordu yüzünü. 

o yaşadığım binanın bahçesini ışıklarla kapladı, ben de onun bahçesini. elimizde kalan ışıklar bitince, beni duraksatıp on, on beş dakikalığına kayboldu gözden. elinde bir sürü ışıkla geri döndüğünde yüzünde sarhoş bir gülümseme vardı. etrafımızı saran rengarenk ışıklar, gözleri gözlerime bir tanrı'ya secde ediyormuş gibi bakarken pınarlarımda bir kaç damla yaş kurudu.

gözlerini gözlerimden ayırdığı gibi, tüm sokağı, ardından tüm caddeyi ışıklarla süsledik. sabahın ilk saatleri açıldığında insanlar yeni yıla uyanır gibi uyandı,şehre. elimizdeki ışıklar bittiğinde, her yanı rengarenk olan parka girdik el ele. en yukarı çıktık. şehrin muazzam görüntüsü, aşağı bakınca görünen ışıklar.. hâyyam yüzüme döndü yüzünü hafif bir sarhoşlukla.

“ruhumun secde yeri, gözlerinde başlayıp yüzünde solan renkler şimâl havva.”

bir kaç adım atıp, ışıkların aydınlattığı, güneşin usul usul doğmaya başladığı yüzüne yaklaştırdım yüzümü.

göğsüme ansızın saplanan ağrı,üzerime sinen yılların yorgunluğu,beni onun nefeslerine karışmaya bir kaç adım kalmışken duraksattı.

göğsümde ince ince doğrulan sancıyı gözârdı ederek gözlerimi gözlerine kapattım. nefeslerim titrekti, soluğum gitgide azalıyor, gözlerimin önüne dar lekeler iniyordu.

“ruhumun secde yeri, senin yarattığın şu şehir hâyyam. ruhumun secde yeri..ellerin.”

dizlerinin dibine yığıldım usulca. kulaklarımda uğuldayan sesleri gözârdı ederek, tek nefeslik pencerelere sığınır gibi bıraktım tüm yorgunluğumu usulca aşağı.

ruhum secde etmeyi, şehrin rengarenk ışıklarına inat üzerine kederden ağrılar örttüğünde öğrendi.

hâyyam'ın tanrı'nın günâhlarını üstlenmiş avuçlarına sığındım, dizlerim ilk kez bu kadar kutsallaştı.

yirmi dokuz aralık,
iki bin yirmi,
17:11.

şimâl ile hâyyam.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin