Bölüm 17

264 102 92
                                    

"Anlamadım?"

"Bu kağıtta yazan büyük patron kim?"

"Hangi kağıtta yazan?"

"Ya sınıfa geldiğimde senin çantam yerdeydi. Ben de kaldırayım dedim. Sonra altında bu notu buldum."

"Sevdiğim bir kitaptan bir alıntı."

"Böyle bir kitap karakteri olduğunu bilmiyordum."

"Dünyadaki bütün kitapları bilme olasılığın olmadığına göre bilmememen normal."

"Kitapta alıntı alacağın başka yer mi yoktu?"

"Sen içerdiği anlamı bilmediğin için saçma gelebilir."

"Anlat o zaman ki bilelim."

"Egoistlikten meraklılığa ne zaman geçiş yaptınız haberim olmamış da."

"Kendinin bile bilmediğin cümleleri  yanında taşıyorsun. Sorunca da böyle oluyorsun."

"Bak işte siz sadece bir yeri görüyorsunuz.'Bir kadın da olmayacak kadar zekiyim küçük hanım. Ayrıca aklınıza hemen nasıl geldi böyle bir fikir şaşırmış durumdayım.' demiş değil mi?"

"Eee?"

"Devamını yazmadım çünkü geri kalanı kafama kazınmış durumda." kağıdı önüme alıp masada duran kalemle kağıdın altına şu cümleleri yazdım.

"Siz erkekler de böylesiniz işte bayım. Bir cümleniz diğer cümleniz ile çelişki içindeyken bile kendinizi zeki biri olarak ilan edebiliyorsunuz."

"Mevcut düzene ayak uydurmayan ve baş kaldıran  kadının hikayesini anlatan bir kitap bu. İçeriğini bilmediğim bir kitap hakkında da böyle bir bilgi bilmem de biraz garip oldu değil mi?"

"Yok şimdi oldu."

Bazen bir durum olur ve sanki seneryo önceden yazılmıştır ama siz doğaçlama bir şekilde oynarsınız işte ben de tam olarak böyle bir durumun içindeydim. Sanki notu önceden görmüş gibi bir yalan söylemem ama notun da bir kitaptan alınmış gibi yazılması sanki çok bilinmeyenli bir denklemin en bilindik noktası gibiydi.

"Al  bol kaşarlı tostun ve kahven."

"Kanka ya bana özel malzeme eklemiş yani beni kandırmamış kantinci. Hey Dünya'dan Mars'a."

"Hı teşekkür ederim. Mars'tan dünyaya her şey yolunda."

"Bunu sevdim. 'Mars'tan dünyaya her şey yolunda.' baya güzel cümle ama ha."

"Öylesine doğaçlama bir cümle işte."

"Başka bir emriniz var mı Şura hanım?"

"Şimdilik yok."

"Tamam o zaman ben yerine geçiyorum ders başlıyacak şimdi."

"Tamam."

Yiğit yanımızdan uzaklaşıp Burcu'nun yanına oturdu. Ben de çantamdan defterimi çıkardım. Kitaplar dolapta olduğu için ayağı kalkıp dolabımı açtım. Kitapları alıp dolabı kapatacakken dolabın arka kapağına yapıştırılmış bir kağıt daha buldum. Kağıtta

"Hayata hep aynı bakış açısıyla bakıyorsun Şura akla ilk gelen şeyi düşünüyorsun. Senden daha farklı bir şey beklerdim."yazıyordu.

Hangisine inanacağımı bilmiyordum. Benimle oynayacağını hissediyordum ama merak duygumada engel olamıyordum.

Ders boyunca küçükken anne ve babamla ilgili olan anılarımı düşündüm. Az da olsa hatırladığım en güzel,en saf anılarım. Kafamı sıraya koymuştum. Gözlerimin dolduğunu kimsenin fark etmesini istemiyordum.Hayatta gerçekten de bir denge vardı düşününce. Bunu insan anlıyordu. Para veya başka şeyler bir çok şeyi beraberinde getiriyordu ama hayat şartları eşitlemek için farklı bir yerden faturayı kesiyordu. Hayat işte fakiri zengini yaşlı genci farklı yollardan aynı noktaya bağlıyordu.

AYNI ÇIKMAZDAYIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin