Yarış

30.8K 1.7K 119
                                    

Odamda yatağın üzerine uzanmış telefonumla müzik dinliyordum. Gözlerim kapalı bir şekilde ellerimle ritim tutuyordum. Kapının açıldığı sırada çıkan gıcırtıyla gözlerimi açtım.

James kapının önüne yaslanmış bana bakıyordu. Yanıma yaklaşıp,

"Sürüyle beraber bir konsey toplantısına katılmak zorundayız, senin burada Zoe ve Marcus'la beraber kalman gerekiyor. Senin için bir sorun olmaz değil mi?"

"Yoo, siz işinize bakın. Ben onlarla idare edebilirim."

"Emin misin? İstiyorsan burada kalabilirim."

"Gerek yok, sen beni boşver. Başımın çaresine bakabilirim."

James başını olumlu anlamda sallayıp, odadan dışarı çıktı. Keşke kapıyı kapatsaydı yaa. Kapıyla bir süre bakıştıktan sonra sıcacık olan yatağımdan kalkıp, kapıyı kapatıp tekrar yatağa yattım.

Demek bir konsey toplantısı vardı. Madem casusluk yapmam gerekiyordu, bende yapacaktım o zaman. Belki Zac'ten toplantının yerini öğrenebilirdim. Sıcacık yatağımdan son kez kalkıp, Zac'i bulmak için aşağıya indim.

Zac salondaki kanepeye yayılmış maç izliyordu. Ona bakıp,

"Sen konsey toplantısına gitmiyor muydun?"

Benimle göz teması bile kurmadan,

"Evet, birazdan gideceğim. Ne oldu ki?"

"Hiç, bu konsey nerede toplanıyor?"

Yayıldığı kanepede dikleşerek, benim gözlerimin içine bakmaya başladı.

"Nerede toplandığı seni hiç ilgilendirmez."

"Peki öyle olsun, eğer uzaktaysa bu şekilde maç izlemeye devam edersen geç kalıcaksın. O yüzden sormuştum." diyip, hafiften yüzümü buruşturup tam yanından ayrılacağım sırada bana cevap verdi.

"Ben hiçbir zaman konsey toplantısına geç kalmadım ve kalmaya da niyetim yok. Boşuna endişelenme yani. Göl evi o kadar da uzak değil."

"Göl evi?"

Ellerini saçlarının arasına sokup, saçlarını çekti. Bunu yaparken küfür etmeyide ihmal etmemişti.

"Hiçbir şey duymadın, tamam mı? Eğer sana bunu söylediğimi duyarlarsa beni öldürürler."

Elimle ağzıma bir fermuar çekermiş gibi yapıp,

"Ağzım mühürlü, kimseye bir şey demem, merak etme."

Bana minnet dolu gözlerle bakıp, maç izlemeye devam etti.

Demek konsey toplantısı göl evinde yapılacaktı. Adına göl evi dendiğine göre büyük olasılıkla bu ev göl kenarındaydı. Kahretsin gene çok zekiyim yahu. Kendimce sırıtıp, dışarı çıktım.

Hava oldukça sıcak ve güneşliydi. Gözlerimi kısıp, ormanın içinde bulunan göle doğru gitmeye başladım.

Birden omzumda hissettiğim nefesle arkamı döndüm. Aidan kolunu omzuma atıp bana göz kırptı.

"Nereye gidiyorsun ufaklık?"

"Göl evi diye bir yerde konsey toplantısı varmış, ve bende oraya gidiyordum."

Tek kaşını kaldırarak sordu.

"Konsey toplantısına davet mi edildin?"

"Evet, beni konseyin bir üyesi olmam için davet ettiler."

Bu sefer iki kaşını birden kaldırıp, bana bakmaya başladı. Dayanamayıp gülmeye başladım.

"Hayır, tabiki şapşal. Casusluk için gidiyordum."

Birden o da benim gibi gülmeye başladı. En son ben yerde karnımı tutmuş kıvranıyordum. Onunda benden bir farkı yoktu. Ayağa kalkıp, üstünü başını silkeledi ve benim de kalkmam için elini bana uzattı. Elini tutup ayağa kalktım. Üstümü başımı silkeleyip, ona baktım.

Göz göze gelmemizden olsa gerek, hemen bakışlarını benden kaçırdı. Ona doğru yaklaşıp, elini tuttum. Bana bakmasıyla hemen söze geldim.

"Benimle beraber göl evine gelebilir misin? Buraları bilmiyorum, kaybolmakta istemiyorum..."

Sözümü daha bitiremeden kolunu tekrar omzuma atıp,

"Elbette, seninle gelirim güzellik. Sen yeter ki iste." diyip beni utandırmayı başardı. Yüzüm kızarmış olmalı ki bana bakıp sırıttı.

Omzuna bir yumruk indirip,
"Senden yardım isteyende suç." diyip hızlı adımlarla yürümeye başladım. Bana yetişmesi kısa sürmüştü, elleriyle yüzümü hapsedip kendine çevirdi.

"Benden bu kadar kolay kurtulamazsın. Benden hızlı olduğunu sanıyorsan yanılıyorsun."

Kafamı ellerinden kurtarıp,
"O zaman sana gününü göstereceğim vampir. Benimle göle kadar yarış o zaman."

Bana bakıp sırıtarak,
"Yenilmeye hazır ol kurt."

Kurt formuma dönüşüp ona hırladım, o da bana dişlerini çıkarıp tısladı. Bana bakıp,

"3'e kadar sayıyorum. 1, 2, 3!" demesiyle ikimizinde var gücüyle koşması bir oldu.

Ağaçların yaprakları yerden göklere doğru havalanırken, etrafta ikimizin kahkahaları yankılanıyordu.

İkimizde şu an oldukça eğleniyorduk. Ta ki tiz ve güçlü bir çığlık gibi bi ses duyana kadar.

Başımdaki şiddetli ağrıyla birden yete kapaklandım. Başım çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Avazım çıktığı kadar haykırmaya başladım.

Aidan yanımda diz çöküp, adımı haykırıyordu ama sesi gitgide daha az geliyordu. Sesler anlaşılmamaya başlamıştı, gözlerimde yavaş yavaş bulanıklaşıyordu. Bayılıyor muydum ben? Ben bayılmazdım ki, bayılmamalıydım.

Havaya kaldırıldığımı hissettim. Muhtemelen Aidan beni kucağına almıştı. Zihnim bulanıklaşıyordu, bir zaman sonra da tamamen bayıldım.

YAZAR NOTU:
Selam gençler! Üşengeç yazarınız gene karşınızda. Aman Tanrım 2k olmuşsunuz! Size inanamıyorum. Yazarınız tarafından seviliyorsunuz. Multideki resim oradaki orman.

Kurt KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin