Bölüm 32

8.7K 966 316
                                    

Medya Elka ve Abel.

.....

Vücudumun kasılmasının geçmesini beklerken aklımda binbir türlü düşünce dolaşıyordu. Burayı aktif etmezsem birinin öleceğinden bahsediyordu Lohga. Önemseyeceğim biri olmalıydı ki bana bu kadar önemli bir bilgiyi vermişti. Üstelik o konuşurken içimi saran korku da tuhaftı. Kesitte yer yerinden oynuyorcasına sallanmıştık.

Ya Azelyaya, Azrail'e, Hermiaya, Menos'a veya sevdiğim herhangi birine zarar gelecekse? Yarın yakalanacağımı bile bile burayı aktif edecektim. Tam iki gün geçmiş olacaktı. Başka bir şekilde kurtulmaya çalışabilirdim ancak sevdiğim birinin ölümüne sebep olmayı kaldıramazdım. Lohga bana söylemeseydi o ölümden kendimi sorumlu tutmazdım ancak artık biliyordum.

Ben sorumlu olacaktım.

Yataktan kalktığımda banyoya ilerleyerek elimi yüzümü yıkamıştım. Ardından kuruyan özel kıyafetlerimi de alarak giyinmiş ve Rolo'nun kaldığı odaya ilerlemiştim. Kapıyı sessizce açarak içeri girdiğimde hala uyuduğunu görüyordum. Mutafağa ilerleyerek atıştırmalık bir şeyler hazırlamıştım. Karnımı doyurduktan sonra Rolo için de bir şeyler hazırlamış ve kaldığı odaya tekrar gitmiştim. Yarın burayı aktif edecektim ki yemek stoğu da azalıyordu. Gerçi bunun bir önemi de yoktu çünkü yakalanacaktım.

Odaya girdiğimde Rolo uykulu gözlerle yatakta doğrulmuştu. Bileğindeki zincirler onu zorlasa da bakışları kötü değildi. Derin bir şekilde esnediğinde yine yaptığı şeyi yaparak içimi ürpertti. Kate'in olduğunu sandığı yere dönerek Kate ile konuştu. Ardından bakışlarını bana döndürdüğünde yüz ifademi hemen düzelterek söze girdim.

"Kahvaltı getirdim."

Rolo başını olumlu anlamda salladıktan sonra 'önce lavaboya gitmeliyim' dedi. Kısa bir süre gözlerimi kısarak ona baktığımda başımı olumlu anlamda salladım. Kaçmaya çalışsa bile burada bir yere gidemezdi. Ancak bana saldırırsa ne olurdu bilemiyordum. Zincirlerini çözemezdim. Yine de büyü yapmıyordu. Bu konuda avantajlıydım.

Zincirler bileklerine bağlı durmaya devam ederken demire bağladığım kısmını çözerek elimde sımsıkı tuttum. Sahte bir gülümsemeyle 'kahvaltını sonra yaparsın' dediğimde Rolo gülümsedi. Onu lavaboya götürdüğümde zincirleri serbest bıraktım. Büyü yapabilen bir özel değildi. Eğer herhangi bir atakta bulunacak olursa onu hemen devirecektim. Tetikte beklemiştim. İhtiyacını görmesi için oradan ayrıldığımda kapının önünde bir süre beklemiştim. Ardından Rolo çıktığında onu odasına geri götürmüştüm.

Bütün gün olaysız ve bomboş geçmişti. Rolo'nun yanına ara ara uğruyordum ancak Kate ile konuşması beni hala gerdiği için çabucak yanından ayrılıyordum. Akşam yemeği için de bir şeyler hazırlamış ve ona götürmüştüm. Yemeğini yedirirken ona yarın bölgeyi aktif edeceğimi söylemiştim.

"Seni tutsak ettiğimi sanacaklar."

Rolo 'zaten öyle değil mi' dediğinde başımı iki yana salladım.

"Seni tutsak etmiyorum kendimi koruyorum. Ben yakalandığımda sen onlardanmış gibi davranmaya devam etmelisin. Bunları zaten sana söylememe gerek yok. Kate sana nasıl oynaman gerektiğini söylüyordur."

Nefesimi tutarken Rolo'nun cevap vermesini beklemiştim. Başını olumlu anlamda salladığında 'söylüyor' demişti.

"Onlardan olduğumu sanacaklar."

Zoraki bir şekilde gülümsediğimde başımı sallamıştım. Roloya da yemeğini yedirttikten sonra artık uyuma vaktinin geldiğini söyleyerek odadan ayrıldım. Derin bir nefes alırken boş kapları mutfağa bırakmış ve yatacağım odaya ilerlemiştim. Kalbimin üzerinde bir baskı vardı ama bu yakalanacak olmamdan mıydı yoksa kısa süre umutlanmamın kaybı mıydı bilemiyordum. Umutsuz olmak istemiyordum ancak başka bir yol da aklıma gelmiyordu.

ATALANTE 3 [TAMAMLANDI] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin