Bölüm 17

5.4K 389 16
                                    

Öğlenden sonra Alex’in sipariş ettiği üç monitör eline ulaştı. Ceketini çıkarıp kutuları açmaya başladı.

-Teknik elemanları çağırdınız mı?” diye sordu bir kadın sesi. Kafasını kaldırdı ve rakibiyle göz göze geldi. “Margaret Adams.” Dedi kumral afet. Herkes böyle güzel olmak zorunda mıydı sanki?

-Alexandra Daniella.” Dedi kısaca ve falçatayla kutuyu açma işine döndü.

-Ah, sizi tanımayan kalmadı.” Kız güldü. Alex kafasını kaldırıp bu kez  ölümcül gözlerle tekrar kıza baktı. “Tekniker çağırayım ben.” Alexandra’dan ödü kopmuştu.

-Gerek yok.” Dedi keskin bir ses tonuyla. Tekrar işine döndü ama herkes onun bu işi yapıp yapamayacağını merak eder bir şekilde onu izliyordu. Sabır diledi ve işe koyuldu.

Oliver içeri girdiğinde Alex masasında arkasına eğilmiş monitörüyle uğraşıyordu. Hayır, monitörleriyle? Herkes onu izliyordu. Masasının üzeri tam bir cümbüş içindeydi; sanki üzerinde konfeti patlamış, her yeri boyamış gibi. Tekrar Alex’e döndü. Kalçalarının ne kadar güzel olduğunu fark etti. Cebindeki eli yumruk olmuştu.

O sadece yatırım.

Çalışanlarına alıcı gözlerle bakmazdı. Alex doğrulup yüksek belli eteğini düzeltti.

-Ah, sonunda. Seni aptal monitör. Bana itaat edeceksin.

Oliver kendini tutamadan kahkahayı patlatınca Alex aniden dönüp gamzeli gülüşü yakaladı. Ona hala çok kızgın olsa da erkeksi güzelliğinden kendini mahrum etmeyecekti. İçerideki her kafa ikisine çevrildi.

-Hoş geldiniz, Bay Cylton.” Margaret bir yıldız edasıyla adamın yanına gitti. Oliver kadınla selamlaşıp Ramon’un odasına doğru ilerlerken Alex’i tanıdığına dair en ufak bir belirti bile göstermedi, neyse ki. Metres kelimesi çok fazla kulağına çalınıyordu, Alex hepsinin çenesini kapatacak bir iş çıkaracaktı. Margaret önünden geçerken iğrenmiş gibi bir ses çıkardı.

Lanet olası kadınlar!

Parmaklarını birbirine geçirip çıtlattı ve derleyicisini çalıştırdı.

-Alexandra bizi sollayacak.” Dedi Ramon. Elinde hediye aldığı oyuncakla uğraşırken  Oliver karşısındaki koltuğa yerleşmiş bir yandan arkadaşının bu sinir bozucu hareketini izliyordu.

-Ne demek bu?

-Fotografik hafıza, detaylı düşünme gücü, yüksek programlama yeteneğin yanında oldukça sıcakkanlı, dobra ve güzel.” Hala elindeki oyuncağı arabaya çevirmeye çalışıyordu. “Güvenlik işinden önce ona bir proje verdim. Sınırlarını merak ediyorum.”

-Sınırı yok. Emin olabilirsin.” Oliver Alex’in okuduğu özgeçmişini ezberlemişti. İsterse tek bir adımla Everest’e tırmanabilirdi. Oliver kendine dikkat çekmek için parmağını şıklattı.

-Bu kızdan hoşlandım.

Oliver dişlerini sıktı. Sadece yatırımı onu sinirlendiriyordu.

-Dikkatini işine vermeni öneriyorum.

-Ah, elbette. Onu bana değil içeridekilerine söyle. Başına bela aldın dostum.

Baştan çıkarıcı bir bela!

Gözleri Alex’e takıldı. Kulaklıklarını takmış şarkıya eşlik ediyor, bir yandan ekrandaki bir şeye kaş çatıyordu. “Sevgili sınıf, sanırım sizi yürütme zamanı geldi.” Dediğini gördü.

-Sınıf da ne demek?” diye mırıldandı. Ramon bir kahkaha patlattı.

-Çok kaptırma, Cylton. Seni aşar.

FİRARİ DUVAKWhere stories live. Discover now