28.BÖLÜM "GELECEĞE BAKMAK"

9.3K 366 53
                                    

SINIR 110 VOTE. 150 YORUM.

ÖZÜR DİLERİM AMA VOTELAR BU KADAR AZALMIŞKEN, BÖYLE BİR DÖNEMDEYKEN BOŞ DURAMADIM. OKUYUP VOTE ATMIYORSUNUZ VE BEN EMEĞİMİN KARŞILIĞINI ALMADIĞIMI HİSSEDİYORUM.

🖤

"Sonra avcı gelip büyükanne ve kırmızı başlıklı kızı kurtarmış. Kırmızı başlıklı kız ise bir daha kimseye kolay kolay güvenmemesi gerektiğini anlamış. Son." dedim ve kucağımda çoktan uyuya kalmış bebeğime baktım.

"Sen de kimseye kolay kolay güvenme Gece tamam mı? Sonra ham yaparlar seni." dedim. Gece kaşlarını çatmış, dudaklarını büzmüş bir şekilde uyuyordu. Bebeğimin bu haline güldüm ve Yağız'la yatağımızın yanına koydurduğumuz beşiğe yatırdım yan bir şekilde. Battaniyesini örttükten sonra derin bir nefes alıp odadan çıktım.

Yağız salonda oturuyordu. Saat gece yarısına yaklaşmıştı. Gece'yi uyutma sırası bendeydi. Artık sırayla yapıyorduk. Gece zorlu bir bebekti. Özellikle gaz konusunda. Zor çıkarıyordu ve çok ağlıyordu. Genellikle geceleri emzirdiğim için de uzun süre gazıyla uğraşıyorduk.

Salona indiğimde Yağız'ın bahçeye çıktığını gördüm. Gece'nin battaniyesini aldım ve üstüme sarıp yanına gittim. Battaniye tam sarmalamış olmasa bile kalındı.

"Hayırdır?" dedim yanına otururken. Normalde burada pek oturmazdı. "Düşünüyordum." dedi. Ona dönüp, "Neyi düşünüyordun?" diye sordum.

"Sana nasıl evlenme teklifi edeceğimi."

Bir dakika. Ne?!

Kalbim ritmini kaybederken bir süre konuşmadan baktım yüzüne. Bana evlenme mi teklif edecekti?

"Neden? Evlenmek mi istiyorsun?" dedim saçma bir soru sorarak. Bana baktı gülümseyerek. "Evet. Sen istemiyor musun?" dediğinde ben de gülümsedim. "Zaten evli gibi yaşıyoruz. Ha kağıt üzerinde, ha değil. Ne fark eder?" dedim battaniyeye daha çok sarınırken.

"Çok fark eder aslında. Bir Keskin olmak istemiyor musun?" dedi. Başımı salladım ve, "Tekrar soruyorum Yağız. Ne fark eder?" dedim. Güldü ve başını arkaya yasladı.

"Gece ilerde soracak. Aklı erecek. Ne diyeceksin çok merak ediyorum."

Ne diyecektim? Seni istemeden yaptık. Bu yüzden evlenme gereği duymadık diyemezdim. "Bir şey dememe gerek kalacak mı? İllaki tahmin edecek." dedim.

"Ya da evlenelim."

Bir an dediği şeyi idrak edemedim. Şu an ya bana ciddi ciddi evlenme teklifi ediyordu, ya da benimle dalga geçiyordu. "Yağız. Ben seni anlamıyorum." dedim. Gerçekten anlamıyordum. Bu dediklerine asla anlam veremiyordum.

"Doğumdan sonra kadınlarda bir gerileme oluyor demek ki." dediğinde omzuna vurdum. Güldü ve ellerini teslim olurcasına kaldırdı. "Tamam tamam özür dilerim. Neyini anlamadın Dolunay? Sana evlenme teklifi ediyorum," dedi.

Kaşlarımı çattım. "Ama neden?"

O da kaşlarını çattı. Bana iyice yanaştı ve yanaklarımı avuçları arasına aldı. "Dolunay. İyisin değil mi? Şimdi senin normalde 'tamam evlenelim' diyerek boynuma atlaman falan gerekiyor. Gelmiş nedenini soruyorsun." dedi.

Kıkırdadım ve tekrar ona döndüm. "Yağız sen bana evlenme teklifi etmiyorsun ki. Baya evlenelim diyorsun." dedim gülerek. Resmen zorla evlendirecekti beni kendiyle.

"Başka şansın yok güzelim. Ya evleneceğiz. Ya da evleneceğiz." dedi başını iki yana sallayarak. Bu haline gülmeden edemedim. Resmen evde kalmış görümceler gibi evlenmek istiyordu.

SADECE İKİMİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin