-1- Sansasyonel Ölüm Şekli

4.3K 420 700
                                    

"Bir insanın vücut bütünlüğüne kasten veya tasarlayarak zarar verip öldüren fail, müebbet hapis cezasına çarptırılır." (Kore Ceza Kanunu, md. 7)

***

Aslında her şeyin oldukça sıradan başladığı normal bir gündü.

Dedektif Jeon ve iki yakın takım arkadaşı yine bir öğle vakti Seoul Emniyet Müdürlüğü'ndeki Cinayet Bürolarından kendileri atıp, civardaki polislerin sıklıkla takıldığı o mekanda yemek yiyordu.

Etraf yine teşkilatın o gürültücü yaşlı sunbaeleriyle doluyken, onlar ise mekanın bu vasatlık kokan atmosferine tezat bir şekilde en genç üyeler olarak jilet gibilerdi.

Bilhassa Dedektif Jeon Jeongguk, her zamanki gibi yana yatırdığı hacimli koyu kahve saçlarından dolayı açık kalan alnı parıldarken, boynundaki kravat kusursuz bir nizamla kaslı vücuduna iyice oturan gömleğinin üzerinde konumlanmıştı.

O, hukuk adamı olma duygusu ağır basan, cinayet vakalarını kendi yöntemleriyle kusursuzca çözen bir hukuk adamı olmasının yanı sıra, aynı zamanda da Güney Kore'deki 29 yaşında olan en genç ekip lideriydi.

Bu, öylesine alelade bir seçim değildi zira bundan öncesinde, zekası ve detayları içgüdüleriyle çözdüğü sayısız vakanın, Ulusal birimlerce örnek bir dedektif olarak kabul görüp onur ödülü almış olması da bunda etkendi.

Nitekim dışarıdan böylesine kusursuz görünen bir kariyere sahip adam oluşu ve bu camiadaki bira göbekli federal tipli amcaların tam zıttı olarak sahip olduğu dikkat çekici görüntüsü, teşkilat dahil birçok haber ajansı vasıtasıyla da dillerdeydi.

Aslında tüm bunların arka perdesinde yoğun bir çalışma hayatı, uykusuz geceler ve devriye nöbetleri yer alırken, sadece yakın çevresinin bildiği bir özelliği daha vardı işleri bazen zorlaştıran.

Her konudaki titizlik takıntısı, miyofobi seviyesinde olmasa da kendisini yer yer gösteriyordu, tıpkı şu an sofrada yemeğe başlamadan önce ıslak mendil ile sildiği tabak çatalı gibi.

"Bir şişe daha soju alabilir miyiz Ajussi?"

Park Jimin, kahvelinin aksine çoktan gömüldüğü yemeğinden arta kalan ve dudağının kenarından akan sosa aldırış dahi etmeden soju için garsonu çağırdığında, işte bu Jeon'un artık sessizliğini bozmasına neden olmuştu o an.

"Güneş tepede, vardiya devam ediyor. Ve sen hala bir ayyaş gibi içiyorsun ha? Hatırlatırım, birazdan merkeze geri döneceğiz h-"

"Hey hey koca oğlan, hadi ama... Sadece tek bir küçük şişecik..."

Sözünü kesen tiz sesin sahibi, o an tüm cazibesini takım liderini ikna etmek için mimiklerine yüklenmiş görünüyorken, parmaklarıyla küçük bir fiske işareti de yapıp devam etti.

"Şu kadarcık şey benim için sudan farksız ki... Hem acı bana leader-nim... Sabahtan beri evrak işlerinden dilim damağım kurudu büroda..."

Şimdi de onun kendini acındırmak için takındığı o ağlak ifadesi, Dedektif Jeon'un asabını bozulduğunun sinyallerini veren bir iç çekmesine sebep olmuştu.

"Tanrı aşkına, hangi Polis senin gibi kurallara uymazlığın bokunu çıkartır böyle cidden sen ah..."

İkili, her zamanki gibi günlük atışma dozlarını yerine getiriyordu, sarışının dedektif Jeon'un damarına basmadığı ve didişmedikleri tek bir gün bile yoktu.

"Yine başladınız..."

Nihayet konuya müdahil olan bir diğer ses, aynı masada kemik gözlüğünün üstünden onlara keskin bir bakış atan Adli Tıp Doktoru Kim Namjoon'a aitti.

Smokescreen をHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin