5. Bölüm - Düzenlendi

55.8K 2.1K 100
                                    

Görüntüleri izledikten bir hafta sonrasına kadar doğru düzgün kendine gelememişti. Bir ara Barış onu bir hastahaneye götürerek kan testi yaptırmış , sonrasında Savaş kara kara düşünmeye kaldığı yerden devam etmişti. Vicdanıyla yaptığı savaş o kadar canını yakıyordu ki , yemeden , içmeden , sadece düşüncelere boğulmuş bir halde geçiriyordu günlerini. Eğer kardeşi gelip onu toparlamasaydı uzun bir süre daha böyle devam edecekti. Kendi kendini yiyip bitirecek , hiçbir şeye çıkar bir yol bulamayacaktı. Ama kardeşi öyle güzel konuşmuştu ki , Savaş'ın aklı ancak başına gelebilmişti.

'' Sen burada böyle kendini yerken o kız da orada acı çekiyor , hem de hiçbir suçu olmadığı halde. Bunu yapan o herif de amacına ulaştı , keyif çatıyor. Sen güçlü olmak zorundasın abi ! Ayağınıza biri çelme taktı ve ikiniz beraber düştünüz. Şimdi senin kalkman ve o kızı da kaldırman gerekiyor. Daha sonra da o çelme takanı bulup yaptıklarını ona ödetmen gerekiyor.''

Bu sözlerden sonra kendini toparlamış ve kardeşiyle sırt sırta vererek harekete geçmişti. İlk işi liseden beri yakın arkadaşı olan ve yurt dışından yeni dönen Büşra'yı Nazlı'nın oturduğu apartmana yerleştirmek olmuştu. Ona , genç kız hakkında öğrenebildiği kadar bilgi öğrenmesini , komşulardan bir şeyler toplamasını söylemişti. Zaten sıcakkanlı bir yapısı olan Büşra da hemen yeni komşularıyla kaynaşmış , birgün de Nazlı'nın evine misafir olmuştu.

Savaş ise sabahtan akşama kadar Barış ile birlikte o olay ve ne yapabilecekleri hakkında çıkar yollar arıyor , akşam olunca ise Nazlı'nın oturduğu apartmanın önünde , arabasıyla bekliyor , belki dışarı çıkar , görürüm diye düşünüyordu. İyi olduğunu bir kere görse içi bir nebze olsun ferahlayacakmış gibi hissediyordu. Sabaha doğru eve dönüyor ve Caner İnan'ı bitirmek için çalışmalarına devam ediyordu. Bir aydır neredeyse günde üçer saatlik uykularla günlerini geçiriyordu. Çünkü ne zaman gözünü kapatsa Nazlı'nın çığlıkları beynini patlatmak istercesine yankılanıyor , zorlukla kabuslarından uyanabiliyordu.

Birgün yine Barış'ın gittiği yerden dönmesini beklerken telefonu çaldı. Arayanı görünce yüzüne ufak bir tebessüm gelip kurulmuştu.

'' Efendim. '' diyerek aramayı yanıtladığında Büşra'nın o şen sesini duydu.

'' Savaş ağabey , bil bakalım ben neredeyim ? ''

'' Neredesin yine kim bilir. '' dedi ve yine kendi kendine gülümsedi.

'' Tam olarak şu anda Bursa terminalimdeyim. Acaba beni gelip alır mısın , yoksa başımın çaresine kendim mi bakmalıyım ? ''

Büşra'nın döndüğünü duyunca günler sonra ilk kez kendini iyi hissetti. '' Geliyorum , beni bekle. '' diyerek yerinden kalktığı gibi kendini odasından dışarı attı.

Büşra gideli tam yedi yıl olmuştu. Annesini daha ilkokuldayken kaybetmişti. Babası ise batırmak üzere olduğu şirketini kurtarmak için son çare olarak tefecilerden borç almıştı. Ama ödeyemediği borç gittikçe katlanarak artmıştı. Büşra üniversite sınavına girmeden bir ay önce babası da ölmüştü ve paralarını geri isteyenler Büşra'nın başına üşüşmüştü.

Bir akşam telefonu çaldığında arayan yine Büşra'ydı. Ama sesi şimdiki gibi şen şakrak çıkmıyordu. Aksine zar zor duyulur bir haldeydi.

'' Hastahanedeyim , gel. '' demişti. Aklı çıkmıştı Savaş'ın. Büşra'yı küçüklüğünden beri tanırdı , olmayan kız kardeşiydi Büşra onun. Hemen yanına gitmişti. Olanı biteni öğrendikten sonra hastahane polisine ifade vermiş ve karakola gidip şikayette bulunmuşlardı.

Ama Büşra'nın kendini kurtarması çok zordu. On sekiz yaşında , gencecik bir kız o tarz adamlarla nasıl başa çıkabilirdi ki?

Almanya'ya , teyzesinin yanına gidecekti. Savaş gitme dese de gitmeye kararlıydı. Sıkıntı yaptığı tek bir konu vardı ama o da en istemediği şekilde sonuçlanmıştı. Bir darbe de sevdiği adamdan yedikten sonra kırık dökük haliyle ülkeyi terk etmişti.

GÜNEŞ - KITAP OLDU ( Aşkın Doğası Serisi - I )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin