Bölüm 49

2.2K 456 521
                                    

Herkes çok büyük şokta biliyorum. Şehzadeden bölüm yazarım deniştim ama henüz kafamda tam olarak Ne yazacağıma karar veremedim. Bir de siparişim var ki, burada aklımda olan şeyleri yazıp çıkıyorum. En azından Kutay'ın nerede olduğunu öğrenelim değil mi? Sonra geçerim şehzadeye. Yine döktürdüm iyisiniz. Ödnejskdb.  Hadi iyi seyirler.

17 sene öncesi...

Bir kış günüydü. Yeşim evde, işten gelecek kocası için giyinip süslenip, sofrayı hazırlamıştı. Evleneli 1 seneyi geçmişti ama çocukları olmuyordu. Yeşim, arkadaşlarından duyduklarını uygulayarak bir evlat sahibi olmak istiyordu. Bu yüzden her akşam hazırlanıp heyecanla kocasının işten gelmesini beklerdi.

Zil çaldı. Yeşim saçını başını düzelterek kapıya koştu. Kocası gelecekti. 2 haftalığına Almanya'ya gönderilmişti çalıştığı fabrika tarafından. Yeşim onu değil 2 hafta, 2 günde özlemişti. Koşarak gittiği kapıyı kalbi ağzında atarken gülümseyerek açtı.

"Ercan..." dedi sevinçle. Ama gelen kişi Ercan değildi. 20'li yaşlarda, esmer, güzel bir bayan, kucağında bir bebekle gelmişti.

"Buyurun?" diye sordu kapıdaki kadına şaşkınlıkla bakarak. Gelen kişi soğuktan üşümüş, bebek üşümesin diye çift kat battaniyeye sarmıştı.

"Ercan'a bakmıştım," dedi kadın güç bela. Yeşim şaşkınlıkla kaşlarını çattığında içinden ne alaka diye geçiriyordu. Kucağında bebekle bir kadın neden kocasını soruyordu?

"Yok... Daha gelmedi..." Bu konuşmanın nereye varacağını merak ederken kadın, "İçeriye girebilir miyim?" diye sordu.

Yeşim kucağındaki bebeğe kıyamayarak içeriye davet etti kadını. Hali vakti yerinde gibi durmuyordu. Üstü başı düzgün değildi kadının. Bu yüzden Yeşim'e imrenerek bakıyordu zaten. Yeşim de bebeğe imrenerek bakmıştı. Herkes eksik olduğu yerlere bakıyordu bu yüzden.

"Ercan'ı nereden tanıyorsun?" diye sordu güç bela. Neler olduğunu anlayamıyordu.

"Sen... eşi olmalısın?"

"Evet. Ama sen kimsin?"

"Bakın," dedi kadın başını eğerek, "Bu söyleyeceğimden sonra bana ne yapsanız yeridir ancak, bu bebeğin bir suçu yok... Biz, yaklaşık 9 ay önce aynı uçakla Almanya'ya gitmiştik Ercan'la beraber. Yan yana oturmuştuk. Ben halama gidiyordum, Ercan iş için gittiğini söylemişti. Orada da bir kaç kere görüşmüştük. Hatta daha sonrasında da görüşmek zorunda kaldık."

"Neden?" diye sordu Yeşim ela gözlerini koyu kahve gözlere dikerek.

"Görüştüğümüz zamanlarda aramızda bir şeyler yaşandı. İkimiz de Türkiye'ye döndükten kısa bir süre sonra hamile olduğumu öğrendim. Ercan'la tekrar görüştük. Bana evli olduğunu o zaman söyledi, bebeği aldırmak istedi..." Yeşim şok içindeydi. Şaşkınlıktan eli ayağı titriyordu, kadında aynı şekilde.

"Aldırmak istemedim. Bu masum bebeğe kıyamadım. O benim canımdan bir parçaydı, aynı şekilde Ercan'ın da. Karnım büyümeye başlayınca burada, ailemin yanında duramadım. Tekrar Almanya'ya halamın yanına gittim. 6 aydır Almanya'da kalıyordum ancak, doğum için buraya gelmemin daha doğru olduğunu düşündüm. Ercan bebeğini gördüğü zaman dayanamaz dedim. Ama burada bakma gibi bir imkanım yok. Ailemin hiçbir şeyden haberi yok. Sadece halam biliyor ve onun verdiği parayla tek başıma doğum yaptım, bugünde hastaneden yeni çıktım. Çıkar çıkmaz evinizi öğrenip gelmek durumunda kaldım." İkisi de hüngür hüngür ağlıyorlardı.

"Bebeği istemezseniz anlarım elbette. Ama dediğim gibi ben de bakamam. Eğer kabul etmezseniz yetimhaneye bırakmak zorundayım. Ailem duyarsa beni öldürürler, yaşatmazlar. Kızımızı da..."

OKULDA SAPIK VAR (Serisi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin