4. Bölüm: "Sekiz Numara"

194 19 451
                                    

Baya uzun bir bölüm oldu. İyi okumalar:)

4. Bölüm: "Sekiz Numara"

Huzuru kimsesiz kalmış bir yavru kedinin yumuşacık tüylerini okşayarak bulduğunu sanan insanlar tanıyordum.

Ne kadar da yapmacıktı o insanlar.

Belki o küçük kedi onların hissiz avuçları arasında tüylerindeki toz ve kirden arındığını sandığı için huzurlu hissediyor olabilirdi. Peki ya insan? O ne için huzurlu hissediyordu? İlgiye muhtaç yavru bir kediye ihtiyacı olanı verdiği için mi?

Hayır!

O, kendisine muhtaç birini bulduğu için huzurlu hissediyordu. Kedinin gözlerine baktığında gördüğü muhtaçlık ona kendisini daha yüce hissettiriyordu ve o yüce olduğunu sandığı için kendisini huzurlu hissediyordu. Çünkü yüce olmak insanlara göre muhtaç olmamaktı. Muhtaç olamadığında ise sonsuz huzura sahiptin.

Ancak insanlar bir şeyleri hep atlardı. Muhtaç sandığı canlının aslında onu sadece kullanmak istediğini atlıyordu insanlar. O kedinin gözüne biraz daha uzun baksalar aslında gözünde sevilme ihtiyacı değil de bedensel bir çıkarı olduğunu anlardı.

Kediler insanları kullanıyorlardı. Onların aciz bir şekilde kendilerini üstün görmelerine izin vererek onlara istediği her şeyi yaptırıyorlardı.

Kediler akıllı ve aynı zamanda nankör varlıklardı.

Okulun etrafında ara sıra gördüğüm kedilerden biri ben tam bahçeye girecekken önüme çıkmış ve bana melül melül bakmıştı. Onun o masum bakışlarının altında bir çıkar yattığını biliyordum.

Ama umursamadım.

Her ne kadar bazı insanların kediler kadar aklı olmadığını düşünsem de yine de insanları kedilerden bir adım öne çıkartan bir unsur vardı. O da kuşkusuz istediğimiz şeyleri kolaylıkla dile getirmemizdi.

Bu kedinin ne istediğini bilmiyordum ama tahmin edebiliyordum. Acıkmış olmalıydı. Tüylerini biraz sevdikten sonra onun için kafeterya görevlisinden süt istemeyi aklıma yazarak yanından uzaklaşmak için kalktım. O esnada kedinin uzaklaşan elime pati atması ile elimin üstünde ufak bir çizik oluştu.

Ah! Sanırım ona yiyecek bir şeyler vermediğim için öfkelenmişti, tabi onun için birileriyle konuşacağımı bilmiyordu.

"Merak etme kedicik senin için yiyecek bir şeyler göndereceğim." Ben onunla konuşurken o hiç oralı olmuyordu ama bir kedi tarafından ciddiye alınmamayı takamazdım şu an.

Ayağa kalktığım an ilerideki kapıdan bir öğrencinin elinde bir kase süt ile çıkıp 'pisi pisi' diye seslendiğini gördüm. Kedi ona seslendiğini anlamış olacak ki hızla bana sırtını dönerek kuyruğunu sallaya sallaya kendisine süt getiren sarışın kıza doğru yürüdü. Kız sütü onun önüne bırakıp işaret parmağının ucuyla onun tüylerini okşamaya başladı. Gerisinde kalan arkadaşlarına bakıp sırıtırken onun gösteriş için kediye süt verdiğini anlamıştım.

Bunu anlamamak için gerçekten saflık sınırlarını aşmış olmak lazımdı. Nitekim arkadaşlarının yüzündeki aşağılayıcı gülüş onların da anladığını belli ediyordu. Ancak sarışın kız onların yüzündeki gülüşün manasını anlamış gibi görünmüyordü. Galiba o şu malum sınırı aşanlardandı. Aptal olanlardan.

ŞEYTANI UYANDIRMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin