Önceki bölümü atlamayın lütfen...
Özgür
Eve döndüğümde kapının kenarında iki tane valizle karşılaştım. Neler döndüğünü anlamak için üst kata çıktım. Annemle babam Özge'nin odasında yatağın ayak ucunda oturuyorlardı. Özge de oradaydı. Sonunda Özge ikna olmuştu ve onu bir psikiyatri polikliniğine yatıracaklardı. Tedavi olup geri dönecekti eve. Annemle babamın gözleri daima üstünde olacaktı zaten. Bizim diğer hastanenin polikliniğine yatırılacaktı. Böylece daha kolay olacaktı onunla ilgilenmeleri. En azından iyileşip dönecekti eve. Bu yüzden memnundum.Özge beni görünce kalkıp yanıma geldi. İlk defa bana bakarken gülümsüyordu.
"Sana teşekkür etmeliyim sanırım. Sen olmasan kendimle yüzleşemeyecek ve hep bu şekilde kendimi soyutlayarak geçecekti hayatım abi." dedi. Bende gülümsedim ve elimi omuzlarına koyarak destek olurcasına sıktım omuzlarını.
"Iyi olacaksın. Sen güçlü bir kızsın. Hayatın seni yenmesine izin verme. Başaracaksın. Biz her zaman yanında olacağız." dedim. Omuzundaki elimi tuttu.
"Biliyorum abi. Hep yanımda olmaya çalıştınız. Sizi ittim kendimden. Çok özür dilerim. Ama yine de vazgeçmediniz benden. Bu yüzden teşekkür ederim." dedi ve sarıldı. Bende bu hareketiyle ne kadar afallasamda karşılık verdim sarılmasına. Kardeşimi aslında ne kadar sevdiğimi farkettim. O benim kanımdan canımdandı. Bunca yılı heba etmiştik. Ama o iyileşince tabiki de telafi edecektik. Özge'yi polikliniğe götürdük ve mümkün olduğunca sık ziyaret edeceğimizin sözünü vererek ayrıldık yanından.
Evde bir boşluk var gibiydi sanki. Her ne kadar asi olsa da varlığı hissediliyordu önceden. Şimdi gidince yokluğu da farkedilmişti. Birkaç gün yokluğuna alışmaya çalışmakla geçti. Yavaş yavaş alışıyorduk. Zaten telefonda da konuşuyorduk o da alışmıştı ve orada neler yaptığını anlatıyordu bana. Kardeşimle tam bir abi kardeş olmuştuk artık. Günden güne iyileşiyordu ve bu hepimizi mutlu ediyordu.
✒✒✒✒✒✒✒
Bir hafta sonra Ceyhun'la daha önceden konuştuğumuz gibi ailelerimiz tanışacaktı ve biz Ceyhun'lara akşam yemeğine gitmiştik. Kısa bir tanışma faslından sonra yemek yenmiş, gayet güzel geçmişti. Biz Ceyhun'la odasına geçmiştik. Büyükler içeride sohbet ediyorlardı. Yatağın üstünde uzanırken sohbet ediyorduk ve sohbetimize bilgisayardan çalan müzik eşlik ediyordu. Ben sırtımı yatak başlığına vererek oturmuştum. O da benim göğsüme dayanarak tam önümde oturuyordu.
"Bu tanışma faslı çok iyi oldu. Ailelerimizin yanında rahat ederiz en azından." dedi elimi okşarken.
"Bence de bitanem." dedim bende saçlarını koklamadan önce. Öyle güzel kokuyordu ki, ömrüm boyunca sadece bu kokuyla yaşayabilirdim.
"Sence sizinkiler beni sevdiler mi?" diye sordu. Bu sorusuyla yüzümde gülümseme belirdi.
"Tabii ki sevdiler. Zaten seni kim sevmez ki? Bitanesin sen." dedim saçlarına öpücük kondurdum.
"Kardeşine de çok sevindim bu arada. Tedavi olması çok güzel."
"Evet. Daha da iyi olacak." dedim. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Ceyhun birden toparlanıp kalktı yataktan.
"Seni tanıştırmak istediğim iki kişi var. Gelir misin benimle?" deyip elini uzattı. Yataktan kalkıp elini tuttum. Odadan çıktıktan sonra koridorun sağında, en sondaki odaya girdik. Önden girip ışığı yaktı. Ben kapıda kalmıştım öyle. Perdeler kapalıydı. Klasik bir yatak odası gibi duruyordu ama klasik bir hikayesi olmadığını biliyordum. Ortada büyük bir yatak. Iki başında komodin vardı. Komodinlerin üstünde abajurlar vardı. Büyük bir dolap ve bir şifonyer vardı. Şifonyerin üzerinde birkaç tane kutu vardı ve hemen önünde, yerde puf vardı. En çok dikkatimi çeken ise duvardaki fotoğraf oldu. Büyük bir çerçevede siyah saçlı güzel bir kadının fotoğrafı vardı. Ceyhun beni elimden tutup içeri doğru çekti ve kapıyı kapattı. Çerçeveye iyice yaklaştıktan sonra konuşmaya başladı.
"Gel sevgilim. Bak seni annemle tanıştırayım. Annem Gül. O seni tanıyor aslında. Sana aşık olduğumu ilk anneme söyledim. Annem yaşasaydı..." dedi ve birkaç damla yaş düştü gözlerinden. "Seni çok severdi." dedi. Onu öyle görünce kalbimin sızladığını hissettim. Hemen sarıldım sıkıca. O da kollarını bana doladı. Birkaç dakika sonra ayrıldı tekrar. "Henüz bitmedi." dedi ve elimi tutup odadan çıkardı. Başka bir odaya geçtik. Bu odanın hemen karşısındaydı. Burası da bit yatak odasıydı. Oda koyu renk ağırlıklıydı. Yine büyük bir yatak vardı. Bir dolap ve dolabın yanında bir masa ve masanın üstünde dizüstü bilgisayar vardı. Yine duvarda bir fotoğraf ve fotoğraftaki çocuk Ceyhun'a çok benziyordu. Sanırım kimin odasında olduğumuzu anlamıştım. Ceyhun eline bir fotoğraf çerçevesi alıp yatağın ucuna oturdu. Bana bakıp eliyle, yanına hafifçe vurdu birkaç kez. Bende gidip yanına oturdum. Çerçeveye bakarak konuşmaya başladı. "Abim Caner ve sevgilisi Halil." dedi sesi titreyerek. Geçenlerde hikayesini anlatmıştı. Objektife gülümseyen tatlı bir çift vardı fotoğrafta. "Bu fotoğrafı ben çekmiştim. Hep beraber pikniğe gitmiştik. Üçümüz birlikte. O gün çok güzeldi. O günden 2 ay sonra da..." dedi ve bir hıçkırık firar etti boğazından. Bende gözlerimdeki biriken yaşları tutamıyordum artık. "Sana bahsetmiştim ya abi. İşte bak bu benim sevgilim Özgür. Artık korkmuyorum abi. Sevmekten, ona sarılmaktan, öpmekten, sevdiğimi söylemekten korkmuyorum." dedi. Sonra bakışları bana döndü. "Korkmuyorum. Seni çok seviyorum zümrüt gözlüm." dedi ve sarıldık birbirimize.
"Seni çok seviyorum sevgilim." dedim bende. Birkaç dakika daha öyle kaldıktan sonra kalktık oturduğumuz yerden. Ceyhun çerçeveyi yerine bıraktı ve çıktık odadan. Elele tutuşarak Ceyhun'un odasına girdik tekrar. "Annenle abini tanıdığıma çok memnun oldum." dedim yatağa otururken.
"Onlar da memnun olmuşlardır eminim." dedi gülümseyerek. Herşeye rağmen dik duruşu ve gülümsemeye çalışması onu benim gözümde inanılmaz derecede güçlü kılıyordu. Bu kez o oturdu ben başımı kucağına koydum. Içeride çalan müzik, Ceyhun'un kahve gözleri, saçlarımda dolaşan elleri herşey o kadar güzeldi ki rüyada gibiydim. Hafifçe başımı kaldırdım, o da başını eğdi ve uzun sayılabilecek şekilde öptüm dudaklarından.
"Seni çok seviyorum sevdiğim. Hep seveceğim. Kalbim durana dek senin için atacak." dedim gözlerine bakarak.
"Seni çok seviyorum zümrüt gözlüm. Hep seveceğim. Kalbim durana dek senin için atacak." dedi aynı şekilde. Bu bizim birbirimize verdiğimiz sözdü. Bu sözümüz ölene dek devam edecekti ve biz ölene dek birbirimizi sevecektik. Sadece birbirimize tutsak olacaktık. Bu, en güzel tutsaklıktı.
Bitti.
Her kitabımda olduğu gibi yine sizlere teşekkür etmek istiyorum çünkü beni hiç yalnız bırakmadınız. Bu yüzden benim için çok değerisiniz.
Ceyhun ve Özgür'ün aşkına tanıklık ettiğiniz için de ayrıca teşekkür ediyorum.
Oy veren yorum yapan okuyuculara ve sadece okuyarak, oy vermeden, yorum yapmadan aramızda olan hayalet okuyuculara da teşekkür ediyorum.
Biliyorsunuz ki ben hiçbir zaman oy meselesini problem etmedim. Çünkü yorumlarınız beni hem mutlu ediyor hemde motive ediyor.
Bir kitabın daha sonuna geldik ama bu demek değil ki böylece bırakacağım. Hayır tabi ki de. Arada özel bölüm gelecek.
Daha fazla uzatmak istemiyorum.
Umarım beğenirsiniz 🙏
Sizleri seviyorum ❤
İyi okumalar 💜

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK (B×B) MUCİZEM SERİSİ 2. KİTAP
Romance'MUCİZEM' adlı kitabımdaki Ceyhun'un hikayesidir... İlk olarak 'Mucizem' kitabını okursanız iyi olur. Aksi takdirde spoi yersiniz. *** Ondan kaçarken, aslında ona Tutsak olduğumun farkında değildim... Kapak Tasarım; @MineLafc 💕 Eşcinsel konulu... ...