2. Bölüm: Perde açılsın.

6.8K 1.2K 1.5K
                                    

Selam ^^

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayın lütfen.

Bölüm sonunda size bir sorum var, cevaplamadan geçmeyin lütfenn... ^^

Keyifli okumalar.♡

2. Bölüm: Perde açılsın.

'Sanırım o, ruhumu duygularla doyuracak ve büyütecek kişiydi.'

---

Denk geliş mi, değil mi anlamadığım tek bir cümleyle başladı hikâyemiz. Değişmek istemiş ve değişime aşkı tadarak başlamıştım. Önce bir süre konuştuk, onunla konuşurken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyordum bile. O bana kendisini anlatıyordu, sevdiği şeyleri, sevmediği şeyleri biliyordum artık. Yeni keşfettiği şarkıları bana gönderiyordu, birlikte dinliyorduk, yeni keşfettiği bir filmden bahsediyordu, birlikte izliyorduk.

İlk kez birinin beni tanımasına izin vermişliğin huzursuzluğu vardı üzerimde, ama hissettirdiği o huzur da bambaşkaydı. Aşk böyle bir şey miydi? İki zıt duyguyu aynı anda kalbinde taşımak mıydı?

Bana değer veriyor ve bunu bir şekilde belli ediyordu. Beni merak ediyordu, ne yaptığımı, neleri sevip sevmediğimi, hayatımı. Beni yargılamayan, beni kibirli bulmayan tek kişi bile olabilirdi.

Hayatımda ilk kez birini özlüyordum, biriyle konuşmak için ilk kez saatleri iple çekiyordum. Biriyle konuşacak olma ihtimali bile beni heyecanlandırıyordu, ilk kez. Sanırım o, ruhumu duygularla doyuracak ve büyütecek kişiydi.

Tek sorun, onunla ne yüz yüze ne de telefonda konuşabilmiştik. Sesini sadece attığı videolarda duymuştum. Telefonla konuşma konusu açıldığında mutlaka bir işi çıkıyordu. Yüz yüze konuşmamız da mümkün değildi, çünkü kısa süreliğine şehir dışına çıktığını söylemişti.

Bunları sorgulamıyordum, çünkü aslında işime geliyordu. Onu görmeye, onunla konuşmaya hazır değildim. Bu beni geriyordu. Görüntülü konuşmalarda çirkin çıkacağımı, sesli konuşursak sesimi beğenmeyeceğini düşünüp duruyordum. Yüz yüze geldiğimizde de yine beni beğenmeyecek olmasından ve benden ayrılma ihtimalinden korkuyordum.

Bu benim ilk ilişki tecrübemdi, belki bütün bu duygularım normaldi, belki de değildi. Bunu zamanla öğrenecektim. Fakat bir ömür yalnız kalmış birine göre, bu dört ayda ona o kadar alışmıştım ki, ilk kez yalnız kalmaktan korkuyordum. Onun hayatımdan çıkışı, benim düşüşüm olacaktı sanki. Ya da ben hissettiğim bağlılık duygusundan dolayı böyle hissediyordum. Ne olduğunu bilmesem de hissettiklerim, onu alttan almamı sağlıyordu.

Bazen bu yüzden kötü hissediyordum. Onun dışında biriyle konuşmak, bunun normal olup olmadığını sormak istiyordum. Fakat hayatımda bunu sorabileceğim, uzun uzun anlatıp, tavsiye isteyebileceğim hiç kimse yoktu. Bense bu şekilde kendime olan saygımı yitirmekten korkuyordum. Yalnız kalma korkum, bu korkumu bastırmasaydı belki de bunun önüne geçebilirdim.

Ama korkumun bastıramadığı da bir şey vardı; güvensizlik. Aslında içten içe güvenmemekte haklı olduğumu da biliyordum. Kendimi kandırmak kolayıma geldiği için bir şey yapmadan bekliyordum. Hayatım boyunca her yanımı saran yalnızlığım beni her şeye inanmaya ya da inanmış gibi yapmaya müsait hâle getirmiş olmalıydı. Sevilmek, benim hiç karşılaşmadığım bir şeydi ve bunun için bazı yalanları yutmaya çalışıyordum. Bunu o kadar iyi yapıyordum ki, o yalanlar benden bile sır gibi saklanabiliyordu. 

Rüzgarın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin