Adamın morarıklar içinde kalmış suratı yere çarptı. Gözlerim onu bayıltan kişiye kaydığında ise o çoktan odadan çıkmıştı. Bir süre öylece durup adamın ayılmasını bekledim. Burada uzun süre kalmış gibi gözüküyordu. Ona baktıkça içimde sakladığım korku giderek arttı. Bir insanı bu hale getirebiliyordu. Beni öldüreceğini söylediğini hatırladığımda iyice ürperdim. Ne yapacaktım, sonum ne olacaktı bilmiyorum ama burada kalmak istemiyorum. Arası açık olan kapı sonuna kadar aralandı ve içeriye biri kız üç kişi girdi. İki erkek yere yığılan adamı yanlarına alırken genç kız yanıma kadar geldi. İki erkek ve baygın adam odadan çıkarken adamın suratına son bir defa daha baktım. Hatırlamıştım. Ailem ölmeden bir ya da bir buçuk hafta önceydi. Biraz olsun eğlenmek için küçük bir bara girmiştik. İçeride canlı müzik var diye kafa dağıtmam için beni de yanlarında getirmişlerdi arkadaşlarım. Üniversiteyi kazanmamı kutlamak için toplanmıştık. Bir kaç saat içeride durduktan sonra biraz hava almak için barın arka kapısından dışarı çıkmıştım. O adamda oradaydı. Hatırladığım şey ise adamın bana laf atıp sarkıntılık yapmasıydı. Bana dokunmayı bile denemişti ki son anda arkadaşım Mert yanıma gelmişti. Sarhoş adamı benden uzaklaştırdıktan sonra içeri geçmiştik. O an o adamın yüzünde olan tüm morlukları hak ettiğini fark ettim. Tiksinerek baktım ona.
" İyi misin ? "
Dediğinde dikkatimi adamdan alıp genç kıza yönelttim. Nasıl hissettiğimi bilmiyordum, korku ve şaşkınlık karışımıydı. Sanırım şuan hâla tranvadayım. Üst üste gelen olaylar zihnimde bir kelime bile bırakmamış gibiydi. Kendimi ifade edemeyecek kadar korkmuştum.
" Eminim açsındır. " Dedi ve elimdeki bir kase çorbayı yanıma koydu.
" Bunu neden yapıyor ? "
Diyebilmiştim sadece üzerimdeki şaşkınlıkla. O adam bunları ne kadar hak etse de neden burada olduğumu bilmeliydim.
" Arat'a emir verme."
" Beni neden kaçırdı? "
" Buraya neden geldiğini bilmiyorum. Sana yardım edemem, üzgünüm. "
" Bana ne yapacak ? "
Dedim ve o daha soruma cevap verememişken demir kapı açıldı isminin arat olduğunu öğrendiğim çocuk içeri girdi. Yanımdaki kız onu görünce odadan çıktı. Odada onunla yalnız kalmak ne kadar korku verse de buna alışmalıydım. Yanıma kadar geldi . Ben köşede yerde bacaklarımı kendime doğru çekip oturmuştum. Arat eğilip konuşmaya başladı.
" Dilini mi yuttun? Yoksa korkuyor musun?" Dedi. O an önce hiç istemediğim kadar ölümden kaçmak istedim. Canım ne kadar acısa da yaşamaya devam etmek istedim, korku içinde ölümü beklemektense.
" Ölümden korkma, o yanı başında. "
Diye ekledi, beni öldürecekti. Ne kadar arzulasam da ölümden korkuyorum, yanı başımda olmasına rağmen ondan kaçıyorum. Arat odadan çıktı. Bende karnım aç olduğu için çorbayı içmeye kadar verdim. Bitmiş olan kaseyi yere kenara koydum. Kapının açık olduğunu fark ettim. Şuan kaçabilirdim. Aklımda beliren fikir vücudumu harekete geçirdi. Ellerim birbirlerine bağlı olduğu için zorda olsa yerden kalktım ve kapıya doğru yürümeye başladım. Kapının arkasına saklandım ve koridorda biri olup olmadığına baktım kimse yoktu. Odadan çıkıp koridordan sağa döndüm. Yakalanma olasılığım aklıma gelince daha hızlı yürümeye başladım. İlerlediğim yer bodruma benziyordu. Dar koridorları ve büyüklü küçüklü odaları vardı. Aklım karışmaya başlamıştı. İlerlediğim yerler aynı yere çıkıyor gibiydi. Artık nerede olduğumu veya nereye gideceğimi bilmiyordum ama hâla koşmaya devam ediyordum. Bir defa daha döndüğümde sert bir cisme çarptım ve onun etkisiyle yere düştüm .Gözlerimi açtığımda arat karşımdaydı. Gözlerimi korkuyla kırptım. Tekrardan kaçacaktım ki ellerimi yakalayıp gittiği yönde arkasından sürüklemeye başladı. Engel olmaya çalışsam da beni sürüklemeye devam etti. Kaldığım odaya geldiğimizde beni odanın köşesine kadar sürükledi ve ellerini ellerimden çekip kapıya doğru yürümeye başladı kapıyı kilitledikten sonra yanıma kadar geldi. Beni fırlattığı köşeden kaldırıp ellerini boğazıma yasladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
Teen FictionAilesini cinayetle kaybetmiş bir kadın. Onu kaçıran bir katil. Sırların karşısında gerilen iki ruh. Ve bir kelebek uçtu başımın üstünden. Kanatlarını çırparak mavi mor renkli bulutlara doğru ilerlemeye devam etti. Güçsüz kanatları bir kaç çırpınış...